spot_img
spot_img
Ana SayfaDepremİskenderun Meydan Mahallesi Planı’na göre 6 Şubat depremi hiç olmamış!

İskenderun Meydan Mahallesi Planı’na göre 6 Şubat depremi hiç olmamış!

Umut-Sen Kent Çalışma Grubu

25 Mayıs2023’te İskenderun Belediyesi internet portalında askıya çıkan “İskenderun (Hatay) Meydan Mahallesi 3857 parsel ve Yakın Çevresi 1/1000 Ölçekli İlave ve Revizyon Uygulama İmar Planı” için itiraz süresinin son haftasına girdik. Bu plan, 6 Şubat ve 20 Şubat depremlerinin ardından askıya çıkan ilk planlardan biri ve bu açıdan hem merkezi iktidarın hem de yerel yönetimlerin deprem sonrası yeniden inşaya bakışını ortaya koyan bir plan. Maalesef depremin rant odaklı imar anlayışında hiçbir şey değiştirmediğini görüyoruz.

Depremden sonra ilan edilen yeniden inşa programı çerçevesinde rezerv alanlara TOKİ tarafından hızlıca yapılacak afet konutlarının, “sağlam zemin üzerine ve yatay mimari ilkesine göre en fazla 4 katlı” olacak şekilde inşa edileceği adet reklam edilmişti. Ancak bu söylemin kent merkezlerine, yani rant değeri yüksek olan yerlere gelince birden unutulduğunu gördük. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) deprem sonrasında yayımladığı raporda işaret ettiği zemin sıvılaşması yaşanan yerler arasında söz konusu plan değişiklik kararının yapıldığı İskenderun Meydan Mahallesi de bulunuyordu[1]. İskenderun Belediyesi’nin askıya çıkardığı imar planı işte bu zemine 12 kat inşaat izni veriyor. Şehrin çeperlerindeki kaya zemine dahi 4 kat diyen iktidar bu konuda ne düşünüyor, merak ediyoruz.

Bundan daha vahim olanı ise plan raporunda 6 ve 20 Şubat’ta yaşanan dünyanın en büyük depremlerinden birinin adı dahi geçmiyor olması. Biraz altını kazıyınca, hazırlanan bu planların aslında 2 Kasım 2022’de onaylandığını, sanki iktidarın sabah akşam “asrın felaketi” dediği deprem hiç yaşanmamış gibi hiçbir revizyon geçirmeden, aynı biçimde askıya çıkarıldığı görülüyor. Planın hazırlanmasına gerekçe olarak sunulan şu ifadelere biraz yakından bakalım:

“Çalışma alanında yapılan analizler ve çalışmalar sonucunda alanın konumu olarak kent merkezinde ve olması ve çevresindeki mekânsal kullanımlardan daha iyi faydalanmak ve ömrünü tamamlamış olan yapıların olası deprem durumunda yaşanacak tehlikelerin önüne geçmek adına alanda imar planı çalışması elzem bir hal almıştır.”[2]

Bir olasılık olarak adı anılan depremin halihazırda yaşandığı bilgisinin bile güncellenmediği bir savruklukla karşı karşıyayız. Açıkça görülüyor ki bu planın hazırlanma gerekçesi deprem ya da diğer afet tehditlerini bertaraf etmek değil, yüksek yapılaşma alanları yaratarak kentsel dönüşüm yoluyla rant üretmek.

Plan kararı alınan alan için öngörülen yapılaşma koşulları, komşu yapı adalarından bambaşka bir yapılaşma örüntüsü tanımlıyor. Yani her ne kadar güncel deprem konusunu odağına almaması başlı başına bir skandal olarak anılmaya değerse de mesele bundan daha fazlası. Her şeyden önce, yapı yükseklikler yönünden plana konu olan bu alan çevresinden izole edilmiş bambaşka bir doku ortaya çıkaracak. Altyapının buna uygun olarak düzenlenmediği, artan yapı yoğunluğuyla ortaya çıkacak ilave nüfusun ihtiyaç duyacağı ulaşım, hastane, okul gibi kentsel hizmetlerin dikkate alınmadığı ilk bakışta göze çarpıyor. Ayrıca bu tür “sınırlı” plan değişikliklerinin asla işaret edildiği alanla sınırlı kalmayacağını, etrafında da benzer imar hakları için yoğun bir baskı oluşacağını geçmiş tecrübelerden rahatlıkla çıkarabiliriz. Merkezin tamamen ranta açılacağı bir senaryo çok olası görünüyor. İskenderun kent merkezindeki yapılaşma yoğunluğunu arttırmanın yol açacağı uzun vadeli riskleri hesaba katmamanın korkunç sonuçları olacaktır.

Tabii ki rantı merkeze alan her plan kararında olduğu gibi, bu planda da mekânın boş bir arazi gibi ele alındığını ve kentte yaşayanların karar alma süreçlerine dahil edilmediğini görüyoruz. Yerleşik sakinlerinin gündelik yaşamını dert etmeyen bu plan, komşuluk ilişkilerini, yaşadıkları yere göre işini, çocuğunun okulunu seçenleri ve mahalle kültürünü asla gözetmiyor. Özellikle burada kiracı olarak yaşayanların tamamının şehrin başka yerlerine dağılacağını tahmin etmek zor değil. Mülk sahiplerinin ya da kiracıların bu kentsel dönüşümden ne pay alacağı, ikametgahlarında yaşamaya devam edip edemeyeceği de muğlak. Ama geçmişteki örneklerden bildiğimiz üzere kentsel dönüşüm projeleri mahallelerde yaşayanları sürüp daha yüksek gelirlilere açma işlevi görüyor.

İçerdiği diğer yaşamsal teknik sorunlar bir yana, bu planın hiçbir detayında “asrın felaketi” olarak tarif edilen 6 ve 20 Şubat depremlerine atıfta bulunulmamış olmasının ne denli büyük bir skandal olduğunu yeniden vurgulamak gerekiyor. Hatay ilindeki devasa yıkımda, zeminde oluşan sıvılaşmanın etkisini göz ardı etmenin gelecekteki afetlere karşı da şehrin kırılganlığını arttıracağı gözden kaçırılabilecek bir ayrıntı değil. Bir yandan 4 katlı TOKİ’lerden ve sağlam zeminin öneminden bahsetmeye devam edenlerin diğer taraftan MTA raporlarında zeminin sıvılaşma riskinin yüksek olduğu açıkça ifade edilmişken İskenderun merkezine bu denli yüksek yapılaşma izni vermesi kimsenin gözünden kaçmıyor. Bu nedenle bu plana ve planın emsal oluşturması olasılığına karşı bütün demokratik toplum güçlerinin itiraz etmesi hayati önemde. İlgili tüm kurumlar deprem bölgesinde böyle bir emsal uygulama olmasının önüne geçmek için mücadele etmelidir.

İskenderun Meydan mahallesinde kişi başına düşen gelir 4.927 lira, hane geliri 10.758 lira ve hane halkı ortalaması 4.35 olarak ifade ediliyor. Bu mahallede yaşayanların kendi evinde yaşayan olsun, kiracı olsun, bir başka yerde yaşama şansı bu kira krizinin ve işsizliğin ortasında çok düşük. Daha dört ay önce depremden sağ çıkan depremzedeler şimdi de deprem bahane edilerek yapılan planlarla yerinden edilecek. Burada mülk sahibi olanların merkeze dair yapılan zenginlik planlarında işi olmayacak, ya şehrin ücra köşelerinden yerlere sürülecekler ya borçlandırılacaklar. Burada yapılacak yeni 12 katlı binalara taşınanalar sıvılaşma riski olan zeminde yüksek katlı binalarda yaşıyor olacak. Belli ki Rönesans rezidans ve benzeri örneklerden de hiçbir ders alınmamış. Bu yerinden etme planına da, tabut olacak yeni binaların inşasına da hayır denmeli. Meydan mahallesi sıvılaşmış zeminde tek katlı binaları ile yıkım yaşamadı. Hatta deprem sonrasında evleri yıkılanları ağırlayan bir mahalle oldu[3]. Bu imar planı uygulanırsa bir sonraki depremde Meydan Mahallesi’nin yeni sakinleri güvende olmayacak. Tüm kurumlar bu plana itiraz etmelidir ki bir kez daha geç kalınmsın. 

Hatay daha kayıplarını bulamadı, daha enkazlar kaldırılamadı. Merkezi iktidarın ve tüm yerel yönetimlerin depremden ve kötü yapılaşmanın yarattığı katliamdan hiçbir ders almamasına seyirci kalacak değiliz. Yeni enkazlar inşa edilmesini kabul etmiyoruz!


[1] https://www.mta.gov.tr/v3.0/sayfalar/bilgi-merkezi/deprem/pdf/sivilasma-yapilari-sahagozlemleri.pdf

[2] https://www.iskenderun.bel.tr/duyuru/meydan-mah-3587-parsel-ve-yakin-cevresi-1-1000-olcekli-uip-aski-ilani

[3] https://www.dailymotion.com/video/x8iiw2z

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler