İşçi hakları buluşmalarımızın 4 aylık bir zamana yayılmış serisinde 3. Etkinliğimizle bir araya geliyoruz. Birinci etkinliğimizde Belirli Süreli İş Sözleşmelerinin hukuksal zeminiyle birlikte pratik hayatta neye tekabül ettiğini Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasından katkı sunan öğretmenlerimizle değerlendirmiştik.
İkinci buluşmamızda ise 25/2 kodlarını ve keyfi işten atmaların hukuksal zeminiyle beraber patronların kodlara dahi ihtiyaç duymadan sendikal örgütlenmenin ve mücadelenin önünde ne gibi engeller oluşturduğuna dair konuştuk. “Yasada suç teşkil eden davranışları” işçilerin hayatlarına ve çevrelerine, yaşantısına, her türlü değerine saldırıda bulunan patronlardan ve bununla mücadele etmenin yollarından bahsettik. Aynı şekilde alanda mücadele deneyimlerini ve imkanlarını Enerji-Sen örgütlenme uzmanı konuğumuzla değerlendirdik.
İşçi hakları buluşmalarımızın üçüncüsünde ise6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nu, Sendikal Örgütlenmenin Yasal Zeminini, üyelikleri ve en önemlisi de fiili kazanımların ne olduğunu Bağımsız Maden İş, DGD-Sen ve PTT-Sen başkanlarının katkılarıyla sendikal mücadelede 6356 sayılı yasanın nasıl karşılık bulduğunu, yasal bariyerlerin nasıl aşılabileceğini, hak kazanımları ve fiili mücadele pratiklerini konuşacağız.
6356, Sendikal Örgütlenmenin Hukuki Zemininde Mücadele Pratikleri
İşçi sınıfı bugün giderek palazlanan bir ablukanın içinde. Düşük ücretlerle sınırlandırılmış yaşantıya sıkıştırılan, gecesi gündüzüyle çalışırken öldürülen, sakat bırakılan, zehirlenen ve daima yoksul bırakılmış bir düzenin içine hapsedilmiş durumda.
Hayatı için mücadele eden, düşük ücretlere boyun eğmeyen, sarı sendikaların ihanetinin farkında olan, insanca ve onurlu bir yaşam isteyen işçiler bu ablukayı dağıtmak adına bir araya gelerek çeşitli mücadele yolları aramaktalar.
İşçiler hak dedikleri zaman durdurulmakta; ekmek, açlık dedikleri zaman sabrı ve alın yazgısını ajite edenlere maruz kalmakta ve çeşitli rıza araçlarıyla karşılaşmaktadır. Bugünse devletin tüm aygıtları, yasaların amir hükümlerine dahi aykırılık oluşturacak şekilde, patronların, emek sömürüsünün tavizsiz tarafı haline gelmektedir.
Bugünün gerçekliğinde, iş arkadaşının baskılanmasına, mobbinge uğramasına, işten atılmasına göz yummayan işçiler doğrudan devlet aygıtlarıyla çok ciddi bir saldırıya maruz kalmaktadır. Bu aygıtlardan bir diğeri ise soyut çerçeveye oturtulmuş, tüm bu saldırı ve ablukaya zaman ve mekan tanıyan kanunlar ve yargı politikalarıdır.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu da keza; sendikal mücadelede örgütlenmenin, emek sömürüsünün engellenmesine ve sermaye karşısında kendi gücünü ortaya koymak adına çabalayan işçilerin aleyhine işlemekte; zaman, mekan, güvenceli çalışma, yetki gibi konularda görülen birtakım sınırlamalar ve zamansal engellerle sendikal mücadeleyi yasal zeminde bertaraf etmektedir. Elbette bu çerçeve yasaların içleri patron ve sarı sendika marifetiyle de boşaltılmaktadır.
Sendikal baraj, işyeri barajı, üyelikler, yetki ve grev sınırlamasıyla sarı sendikaları ziyadesiyle memnun eden bu yasayla mücadele etmek, hakkını almak isteyen işçinin etrafına 6356 sayılı kanunla bir duvar daha örülmüş durumdadır.
Tüm bu saldırıları, ablukaları, duvarları yıkacak kudret yine sınıfın kendi öz gücünde ve mücadelesinden aldığı güçtedir.
Sendikal örgütlenmeyi ve ablukadan çıkış mücadelesi pratiklerini konuşmak için 16 Aralık’ta Saat 18.00’da buluşuyoruz.
Umut-Sen Hukuk Kolektifinden Abdurrahim Demiryürek 6356 sayılı yasanın hukuk zeminindeki karşılığını anlatacağı ve devamında mücadeleci sendikaların iş kollarında ve hayatında pratik örnekler ve mücadele zeminlerini anlatacağı etkinliğimize işçileri, emek camiasını ve dostlarını bekliyoruz.
Tarih ve saat: 16 Aralık 18.00
Adres: Ankara Kent Enstitüleri
Meşrutiyet mahallesi, Konur sokak, 57/7
Kızılay/ Ankara
Gerçekleşen etkinliğin video kaydını YouTube kanalımızdan izleyebilirsiniz: