spot_img
spot_img
Ana SayfaDüşmanı TanıAvrupa'nın en büyük serası Agrobay’da dallanıp budaklanan emek sömürüsü - Oya Gürsoy

Avrupa’nın en büyük serası Agrobay’da dallanıp budaklanan emek sömürüsü – Oya Gürsoy

AKP iktidarının kadrolarıyla haşır neşir bir kamu ihale şampiyonu olarak nam salmış Bayburt Group’a ait Agrobay Seracılık, 40’tan fazla işçiyi Tarım-Sen ile örgütlenmeleri sonrası işten çıkardı. Senelerce dayanılmaz sıcaklarda Agrobay’ın seralarını var etmiş, sigortasız çalıştırılmış, mobbing ve kötü muameleyi çocuklarının ekmeği için sineye çekmiş işçiler, sendikaya üye oldukları için işten çıkarılırken yönetim bahane olarak “performans ve verimlilik sorunu” gibi aleni yalanlar öne sürmekten geri durmadı. Onlarca senedir serasına emek etmiş kadınları, sendikaya üye oldukları için işten atan, tazminat dahi ödemeyen Agrobay, kapısı önündeki haklı direnişe alçak müdahalelerde bulunuyor; sendikayı “provokatör” işçiyi “hırsız” olarak yaftalamaya çalışıyor. Devlet-sermaye-kolluk kenetlenmesi işçilerin haklı mücadelelerini yurdun dört bir yanında kriminalize etmeye talip; işçinin en temel hakları —sendikalaşma, tazminat, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri— için bile en ufak ses çıkarmasına müsamaha göstermeyen bugünkü düzen ise fiili ve meşru mücadelelerin mevcudiyet ve bulaşıcılığını denese de engelleyemiyor.

Antalya’dan Agrobay’ın bulunduğu İzmir Dikili’ye kadar ülkeyi kuşatan seralar, Türkiye’nin küresel markette önemli bir bileşeni hâline geldiği endüstriyel domates üretiminin ana arterleri. 2022 senesi itibariyle Türkiye dünyanın yedinci en büyük domates ihracatçısı, küresel marketin %3’ünden fazlasını himayesine almayı başarabilmiş durumda. Geçtiğimiz seneden bu yana Türkiye’nin domates ihracat hacmi %100 büyüdü, COVID-19 pandemi öncesine nazaran ise kendini bir buçuk katına katladı. Düşük çapla ürettiği Kaliforniya biberi dışında tamamen endüstriyel domatese odaklı Agrobay Seracılık da elbette Türkiye’den yapılan 545 milyon dolarlık domates ihracatının kilit oyuncularından biri. Öncü bayrağını taşıdıkları endüstriyel domates üretimi ise emeğin kanını emen bir sömürü düzenini esas alıyor.

Endüstriyel tarım, geçmişte ve günümüzde halkları toprağından koparmış, yüksek hacimlerde meyve-sebzeyi topraktan ucuza devşirmek için pestisitlerle insan ve çevresini zehirlemekte beis görmeyen, kadın emeğinin sömürüsünü —tarla ve ev işini kardeş görerek— ilke edinmiş bir kurum. Küresel gıda tedarik zincirlerindeki dalgalanmalarla birlikte temel besinlerin ulaşılabilirliğini sarsmış, üreten elleri ürettikleri meyve-sebzeye hasret bırakmış bir dünya düzeninin tarım tahayyülü. Proleterleşmenin kıskacına sıkışmış köylü kadınların ağırlıklı olarak agribusiness müesseselerinde hangi koşullarda çalıştıklarını ise bize en iyi Agrobay direnişçileri anlatıyorlar.

Ücretsiz izin dayatmasını “halk sağlığı” kılıfına uydurmak için taklalar atan, “Tobamovirüs” önlemleri deyip tek taraflı olarak işçiyi maaşından eden Agrobay, sera işçilerinin sağlık ve güvenliği için hiçbir önlem almıyor. İşçiler tek başına onlarca hortum çektiklerini, bacakları dayanmadığında yere çöküp dizlerinin üzerinde işe devam ettiklerini anlatıyorlar. Havuz temizlediklerini, sık sık serada iş tanımı ve maaşlarının kapsamı dışındaki ağır işlere koşturulduklarını, günde 13-15 saat çalıştırıldıklarını anlatıyorlar. Kimi işçiler senelerce sigortaları yapılmadan bu koşullarda serada emek etmişler; erkek işlerini sırtlanmış, ilaç atmış, hepsine dayanılmaz ve 80 dereceyi bulan sıcaklarda göğüs germişler.

Agrobay’ın Kod 46’yla —yani yüz kızartıcı suç yalanıyla— çıkışını verdiği sera işçilerinin tek suçu ise sendikalaşma çabaları. Sera önünde yaptığı açıklamalarda patronun nasıl anayasayı eline oyuncak, kolluğu kendine siper yaptığını teşhir eden Başaran Aksu ise muhalif bütün parti temsilciliklerine, yerel yönetim ve parti üyelerine ulaştıklarını, hiçbirinin Agrobay’ın kadın sera işçilerine reva gördüğü zulme ses çıkarmadığını, dayanışma göstermediğini açıklıyor. Açıkça söyleyelim: Agrobay işçileri sadece iktidarın çetelerine karşı değil; sermayenin kulu bütün düzen partileri dahil olmak üzere işçinin hayatını, onurunu, emeğini hiçe sayan bu cendereye karşı mertlikle direniyorlar. Burjuva siyasetçilerin muhaliflik rozetlerini birer birer söküp ellerine teslim ettiler; sözlerinin boşluğu, sözde mücadeleci performanslarının yavanlığını gözler önüne serdiler.

Agrobay işçisinin bahsedilen kuşatılmışlığı günümüz proleter mücadelelerin ve onları örgütlemek için yola çıkanların anlamak ve dağıtmakla sorumlu olduğu en mühim ablukadır. Bu manzaraların Bergama’ya has olmadığına, muhalefet ve iktidarın sermayenin çıkarları etrafında nasıl kenetlendiklerine tekrar tekrar şahit oluyoruz.[1] Sermayenin ilişki ağlarını teşhir etmek, düşmanlarımızın nasıl dayanıştıklarını, birbirlerini güç ve kâr için gözettiklerini gün ışığına çıkarmak; tabiri caizse, “parayı takip ederek” Agrobay işçisinin neden yalnız bırakıldığını kısaca anlatmak istiyoruz.

Agrobay

Agrobay Seracılık hakkında, parçası olduğu Bayburt Group gibi, birçok önemli usulsüzlük iddiaları söz konusu. Bu bağlamda Çiğdem Toker, 2017 yılında Agrobay Seracılık hakkında önemli bir yazı kaleme almıştı. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Rusya’ya domatesler de ‘Bayburt’tan” başlıklı yazıda Toker, Agrobay Seracılık hakkında önemli bir iddiayı gündeme getirmişti. “Türkiye-Rusya Uçak Krizi”nin ardından Rusya’nın uygulamaya başladığı ithalattaki kısıtlama yaptırımı gevşetildikçe Türkiye’den Rusya’ya yeniden domates sevkiyatı başlamıştı. Yapılan anlaşma gereği Rusya’nın izin verdiği şirketlerin ithalatı gerçekleştirileceği belirtilmişti. Bu bağlamda onay alan şirketler ise: Özaltın, Süral ve Agrobay olmuştu. Ancak bu şirketlerin Rusya tarafından değil Türkiye tarafından seçildiği konuşulmuştu. Bu bakımdan Batı Akdeniz İhracatçı Birlikleri Başkanı Mustafa Satıcı’nın Rusya’ya domates ihracatı yapacak firmalar arasında neden Antalya firması olmadığını sorgulaması ve “Bu firmaları neye göre seçtiler anlayamadık” şeklindeki beyanı Agrobay ve diğer şirketlerin “rasgele seçilmediğini” doğrulayan bir kanıt olarak değerlendirilebilir.[2]

Çiğdem Toker’in Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan söz konusu yazısı hakkında Agrobay Seracılık 1,5 milyon TL’lik dava açmıştı. Toker, davayı “korkutma ve sindirme amaçlı” olarak yapılan bir hamle olarak yorumlamıştı. Agrobay Seracılık’ın herhangi bir tekzip ya da açıklama yapmadan doğrudan yazı hakkında dava açmış olması dikkat çekmişti. Dava için yapılan başvuru dilekçesinde ise şirket, “Kamuoyu önünde küçük düşürüldüğünü” ve “Ticari itibarlarının sarsıldığını” iddia etmişti. Ayrıca “kişilik haklarımıza ve ticari itibarımıza saldırı dolayısıyla uğradığımız zararın bir nebze de olsa tatmini amacıyla 1,5 milyon lira manevi tazminata hükmedilmesini talep ediyoruz” ifadesi dilekçede yer alıyordu.[3] Söz konusu dava ise hem Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi hem de Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi tarafından oybirliğiyle reddedildi.[4]

Agrobay hakkında ele alınması gereken bir diğer mesele ise şirketin “Hasanbey Çiftliği” adıyla geçtiğimiz yıl Fenerbahçe Kadın Futbol Takımı’na şort sponsoru olması.[5] Bugünlerde işçileri haksız, hukuksuz olarak, sendikalı oldukları için işten atan ve işçilerin tazminatını ödememek için elinden geleni yapan Agrobay’ın “sponsorluk” anlaşmalarına gelince herhangi bir “ödeme sorunu” yaşamadığı görülüyor.

Agrobay Seracılık ile ilgili yakın zamanda yaşanan önemli bir başka gelişme ise imar meselesi oldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı “mağduriyet” olduğunu iddia ederek İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Narlıdere Belediyesi’nden bağımsız olarak Narlıdere’deki 250 dönüm araziyi imara açtı. Söz konusu arazinin sahibi, Bayburt Group bünyesindeki Agrobay Seracılık’ın patronları olan Şentürk ailesi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından konut genişleme alanı olarak belirlenmesine rağmen arazi hakkında Şentürk ailesi İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin alt ölçekli planları yapmamasını gerekçe göstererek Bakanlığa imar talebi için başvurmuştu.[6] Böylece Agrobay Seracılık’ın bağlı olduğu Bayburt Group’un sadece kamu ihaleleriyle değil, imar planlarında yapılan değişikliklerle de desteklendiği görülüyor.

Bayburt Group

1973 yılında kurulan ve özellikle AKP döneminde[7] aldığı ihalelerle zenginleşip büyüyen Bayburt Group, birçok önemli projede yer alarak adını duyurmuştu. Bu kapsamda şirketin baraj, otoyolları, havalimanı, metro, içme suyu ve sulama kanalları, demiryolları, tünel vs gibi birçok altyapı projelerinde ve konut, idari ve mülki binalar, sosyal donatı, köprü, köprülü kavşak ve benzeri üstyapı projelerinde yer aldığı görülüyor.[8] Şirketin sitesinde ifade edildiği üzere (“Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, ASKİ Genel Müdürlüğü, DSİ Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde ihale edilen baraj, gölet, yol, köprü, sulama ve içme suyu, drenaj ve kanalizasyon inşaatları, arazi toplulaştırma ve tesviye işleri gibi tüm alt yapı işleriyle Dünya Bankası finansmanlı alt yapı işleri”[9]) kamu ihaleleri ve kamunun gerçekleştirdiği hizmetler üzerine yoğunlaşan faaliyet pratikleriyle karşılaşıyoruz.

Bu bağlamda 2020 yılında Bayburt Group’un dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhidi listesine 234. sıradan dahil olması şaşırtıcı bir gelişme olmamıştı. Bayburt Group, pandemi döneminde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığı “Biz Bize Yeteriz” kampanyasına 10 milyon TL’lik bağış yapmıştı. Bayburt Group’un aldığı ihalelerden öne çıkan bazıları şu şekilde:[10] 3. Havalimanı metro hatlarından Yeni Havalimanı-Halkalı ve Yeni Havalimanı-Gayrettepe ihalesi (iki hattın yatırım maliyeti 7 milyar 887 milyon TL, Yeni Havalimanı-Halkalı Metro İstasyonu hattının sözleşme bedeli ise 4,3 milyar TL), Zonguldak Filyos Limanı ihalesi (537 milyon 888 bin TL teklifle kazanıldı; ihaleyi şirkete ait olan Özgün Yapı ve Şenbay Madencilik ortaklığı kazanmıştı). Ayrıca Kartal-Kaynarca Metro Hattı ihalesi, Kars-Tiflis Demiryolu, Kop Dağı Tüneli Geçişi, Çankırı-Ankara yolu ihalelerini de şirkete bağlı Şenbay Madencilik almıştı. Bayburt’un son 10 yıllık dönemde yaklaşık 20 milyar TL’lik kamu ihalesi aldığı iddia ediliyor.[11]

Öte yandan son dönemde Bayburt Group bir türlü tamamlanamayan Kızılcahamam-Çerkeş Tüneli projesiyle de gündeme gelmişti. Şirket, 2 Haziran 2015 tarihinde aldığı ihalenin projesini ancak 27 Şubat 2021’de tamamlayabildi. Tünelin önce 2018’de açılacağı söylenmiş, sonra 14 Ekim 2020’de Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu Kasım 2020’de açılışın gerçekleşeceğini beyan etmişti. Ancak tünel 27 Şubat 2021’de açıldı. Bu nedenle ilk öngörülen açılış tarihinden sonraki 3 yıllık süreçte, ihale bedeli yaklaşık 60 milyon TL olan ihale için, şirkete fazladan ödeme yapılıp yapılmadığı sorusu gündeme gelmişti. Çünkü daha önce Seza İnşaat’a verilen ihale hakkında böyle bir durum söz konusu olmuştu. Seza İnşaat’ın 2011 yılında aldığı ihalede Arifiye-Karasu demiryolu projesinin yaklaşık 2 yıl içerisinde (25 ayda) tamamlanması öngörülmüştü. İhalenin muhtemel maliyeti ise 360 milyon TL idi. Fakat 10 yıllık süreçte demiryolu hattının sadece %23’ü tamamlanmıştı. Şirkete bu süreçte 825 milyon TL ödeme yapıldığı ortaya çıkmıştı.[12]

Bayburt Group’un sadece AKP ile değil CHP ile de bağlantılı olduğu iddialarının gündeme geldiği görülüyor. Medyatava’da yer alan habere göre şirketin CHP ile bağlantı kurduğu isim CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan. Özkan, hem CHP Genel Başkan Başdanışmanı hem de Kılıçdaroğlu’nun konuşma metinlerini hazırlayan kişi idi. Tuncay Özkan’ın şirket hakkındaki usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları konusunda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve partisini bilgilendirilmediği söyleniyor. Çünkü Kılıçdaroğlu sıklıkla kamu ihaleleri bağlamında “Beşli Çete”den söz ediyor, ancak benzer profili olan Bayburt Group’tan bahsetmiyordu.[13] Seçimin ardından görevden alınan Tuncay Özkan, yeni yapılan görevlendirmeyle Kılıçdaroğlu tarafından yine tercih edildi. Kılıçdaroğlu’nun Agrobay’daki direnişe rağmen böyle bir karara imza atması tavrını da net olarak gösterdi. Zira Özkan’ın geçtiğimiz yıllarda Agrobay Seracılık’ı ziyaret ettiği ve Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Çetinkaya ile görüştüğü ve destek verdiği paylaşımı bu kanıyı ispatlıyor.[14]

Direniş

Agrobay’da fiili ve meşru mücadele devam ederken, geçtiğimiz hafta sera önünü kol kola kenetlenmiş biçimde oturmak suretiyle kapatan işçiler yaka paça gözaltına alındılar. Bir kısmı geceyi karakolda geçirdikten sonra Tarım-Sen ve Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanları hakkında Agrobay’a 500 metreden fazla yaklaşmama adli kontrol cezası verildi. Çocuklarını geçindirmek için en ağır koşullarda çalıştırılmış anneler, ağlayan evlatlarının önünde kelepçelendi, bir sendika başkanına örgütlenme çabası yürüttüğü işyerine yaklaşmama cezası uygun görüldü. Hiçbir muhalif parti örgütü ya da üyesi, gözaltılar, sendikalar ve toplu iş sözleşme kanunları nezdinde usulsüzlük hakkında tek kelam etmedi. Mevzu bahis kuşatma işte budur.

Agrobay’ın sera işçileri tam da bu kuşatmayı teşhir ettikleri ve karşılarındaki sermaye ağının kudretine rağmen direnmeye devam ettikleri için güçlüler. Zincir böyle kırılacak!


[1] https://umutsen.org/index.php/2023/08/isci-sinifina-guc-patrona-korku-veren-sireci-tekstil-direnisi-kazandi/

[2] https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/cigdem-toker/rusyaya-domatesler-de-bayburttan-866210

[3] https://www.evrensel.net/haber/343337/cigdem-tokere-1-5-milyonluk-dava-amac-korkutma-ve-sindirme

[4] https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2020/07/06/gazeteci-cigdem-tokere-acilan-davaya-ikinci-ret

[5] https://www.fenerbahce.org/haberler/futbol-kadin/2022/2/kadin-futbol-takimimizin-sort-sponsoru-hasanbey-

ciftligi-ile-imzalar-atildi

[6] https://www.egedesonsoz.com/haber/Bakanlik-imara-acmisti-O-arazi-kime-ait/1147663

[7] Bu kapsamda ayrıca bkz (örneğin Azerbaycan’da yapmadığı işi Türkiye’de ihale almak için şirketin referans gösterdiği iddiası:

https://www.medyatava.com/haber/bayburt-grupa-verilen-devasa-ihalelerle-ilgili-skandal-azerbaycanda-yapmadigi-isleri-turkiyede-ihale-almak-icin-referans-gostermis-is-bitirme-belgesi-sahte-cikti_288844, https://www.youtube.com/watch?v=O6s-7yilCbw&t=16s

[8] https://m.patronlardunyasi.com/haber/Kilicdaroglu-davetiye-usulu-50-milyar-dolarlik-ihale-alan-Bayburt-Grup-

un-adini-neden-anmiyor/273598

[9] https://www.bayburtgrup.com.tr/tarihce.php?lang=tur

[10] Ayrıca bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/cigdem-toker/kim-bu-aga-enerji-660351

[11] https://haberalternatif.com/yandas-bayburt-groupa-fazladan-odeme-yapildi-mi/; bu bağlamda Medyatava’daki haberde ise şu ifade yer alıyor: “21B usulü adrese teslim ihale ile 120’ye yakın projede yer aldı. Alınan bu ihalelerin bedeli ise 50 milyar dolar civarında.” Bkz: https://www.medyatava.com/haber/bayburt-grup-ile-chp-arasindaki-kilit-isimleri-medyatava-acikliyor-chp-ile-bayburt-grup-arasindaki-iliskiler-desifre-oluyor-davetiye-usuluyle-50-milyar-dolarlik-ihale-alan-sirket-neden-gundeme-gelmiyor_288356

[12] https://haberalternatif.com/yandas-bayburt-groupa-fazladan-odeme-yapildi-mi/

[13] https://www.medyatava.com/haber/bayburt-grup-ile-chp-arasindaki-kilit-isimleri-medyatava-acikliyor-chp-ile-

bayburt-grup-arasindaki-iliskiler-desifre-oluyor-davetiye-usuluyle-50-milyar-dolarlik-ihale-alan-sirket-neden-

gundeme-gelmiyor_288356

[14] https://www.odatv4.com/guncel/isciler-aclik-grevinde-kilicdaroglu-yine-ozkana-sarildi-bayburt-holdingten-

kopamiyorlar-120000290

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler