spot_img
spot_img
Ana SayfaSeçtiklerimizBelediye şirket işçiliğinin tarihsel gelişimi - TABİB

Belediye şirket işçiliğinin tarihsel gelişimi – TABİB

Bir Kölelik Düzeni Kamuda Taşeron İşçilik

Taşeron: Büyük bir işi yapmayı üstlenen bir üstenciden iş alan, işin herhangi bir bölümünü onun hesabına yapan ikinci, küçük üstencidir. Taşeron işçi de işi alan tarafından belirli bir ücret karşılığında çalıştırılan işçidir. Kamuda taşeron işçilik tam bir kölelik düzeniydi. İş güvencemiz yoktu. İş güvencemiz taşeron firmanın yetkililerinin iki dudağının arasındaydı. Maaşlarımız zamanında yatmazdı. Taşeron firma sahibi ne zaman isterse o gün maaşımızı yatırırdı. İki ayda bir maaş aldığımız günleri unutmadık. Taşeron firma bizim emeğimiz üzerinden kazandığı ücretler yetmezmiş gibi bir de bizim aldığımız maaşlar üzerinden bankalar ile promosyon anlaşmaları imzalayarak zenginliklerine zenginlik katmışlar. Unutulur mu böyle iyilikler. Kamuda çalışıyorsunuz. Sizinle aynı işi yapan kadrolu işçi maaşını her ayın 15. Gününde alıyor. Sizler de maaşım hangi gün yatar bu ay diye bekliyorsunuz. Belli bir maaş gününüz yok. Aynı işi yaptığınız kadrolu işçi arkadaşlarınız sizin 3 katınız kadar maaş alıyor. Senede 112 günlük ikramiyeleri var. İş güvenceleri, sosyal hakları var. Bizler de üç kuruş maaş alıyoruz. Onu da ağanın gönlü ne zaman isterse hesaplarımıza yatırıyor.

Tarih Aralık 2017, gazete köşelerinde hükümetin Kamuda Çalışan Taşeron işçileri kadroya alacağı ile ilgili çeşitli haberler paylaşılıyordu. Biz taşeron işçiler de bir umut çıkan haberleri heyecanla takip ediyorduk. Çeşitli formülasyonlar paylaşılıyordu. Kadroya alınırsak hem taşeronun zulmünden kurtulacağız hem de kadrolu işçi arkadaşlarımız ile aynı sosyal ve ekonomik haklara sahip olacağız. “Umut fakirin ekmeğidir” derler ya bizlerde bir umut bekliyoruz. Aralık ayının son haftasına girerken artık umudumuzu meclisten kesmiştik. Kamuda çalışan yüzbinlerce taşeron işçi meclisten çıkacak olan bir yasa beklerken soğuk bir kışın sabahına uyandık, tarih 24 Aralık 2017 günlerden Cumartesi, bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi (696 sayılı KHK) ile kadroya geçirilmişiz. Merakla çıkarılan kararnameyi inceliyoruz. Bizleri nasıl bir kadroya geçirmişler heyecanla okuyoruz. Kanun Hükmünde Kararnameyi okudukça hayal kırıklığımız artıyor. Sadece taşeron firmadan kurtulduk diye seviniyoruz. Bir basamak atlamışız. Meğerse taşeronluğun ismi değişmiş. Bu sefer de belediye başkanlarının iki dudağının arasına bırakılmış iş güvencemiz. Böylelikle acı haberi aldık. Neyse biz yine de şanslıyız. Kanun Hükmünde Kararname ile en azından iyisiyle kötüsüyle bize birtakım haklar tanınmış. Bizim gibi şanslı olmayan işçi arkadaşlarımız da varmış. 696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname birçok mağduriyeti de beraberinde getirdi. Gelin bu mağduriyetlere de hep birlikte bir göz atalım.

696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Kapsam dışı bırakılan İşçiler

4 Aralık Mağdurları: 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede 4 Aralık 2017 tarihinden önce taşeron firmalarda çalışan işçiler bu kararnamedeki haklardan yararlanabilir. Bu tarihten sonra işe giren işçiler yararlanamaz.

%70’e takılan işçiler: Yapılan ihalelerin en az %70’lik kısmının asgari işçilik maliyeti ile varsa ayni yemek ve yol giderleri dahil işçilik giderinden oluştuğu, bu şartları taşımayan ihalelerde çalışan işçiler kapsam dışı bırakıldı.

Taşeron firmalarda çalışan emekli işçiler de 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede kapsam dışı bırakıldı. 31 Mart 2028 tarihinde iş akitleri sonlandırıldı. Kanun Hükmünde Kararname ile bir de zorunlu emeklilik uygulaması getirildi. Geçişleri yapılan işçiler emeklilik şartlarını tamamladıklarında anında iş sözleşmeleri sonlandırılacaktı. Binlerce işçi de bu şekilde mağdur edildi.

Nasıl bir Kadroya alındık?

Belediyelerde çalışan yüzbinlerce taşeron işçinin Belediye İktisadi Teşekküllerine geçiş fikriyatının mucitleri, dönemin Çalışma Bakanı Jülide Sarıeroğlu ve HAK-İŞ Sendikası Başkanı Mahmut Arslan, yüzbinlerce işçinin kaderini oturmuş birlikte karar vermişlerdi.  

696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Belediyelerde taşeronda çalışan yüzbinlerce belediye işçisi Belediye İktisadi Teşekküllerine (BİT) geçişleri yapılacaktı. Bakanlıklarda, Üniversitelerde ve Hastanelerde çalışan 450.000 taşeron işçi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 4. Maddesinin “D” bendinde yer alan sürekli işçi statüsünde, 4D kadrosuna geçişleri yapılacaktı. Basında, hükümet kamuda çalışan 900.000 taşeron işçiyi kadroya aldı diye haberler yapıldı. Bizler kadroya alınmadığımızı, yapılan düzenlemenin gerçek bir kadro olmadığını bir türlü anlatamadık. Yapılan düzenleme ile taşeron şirketten Belediye şirketine geçişlerimizin yapılacağı belirtiliyor.

Kahraman Sendikacılarımız Sustu

Bu süre içinde Belediyelerde örgütlü olan sendikalardan da bir ses duyamadık. Sendikalar da sustu. Bu durumu kabullendiler. Sadece sevindiler, yeni üyelerimiz geliyor, yeni üye daha fazla aidat demek sendikalar için, gelirleri artıyor neden sevinmesinler. Hiçbir sendika yetkilisini yanımızda göremedik.

1 Ocak 2018 Genelgesi

Bir hafta boyunca bekledik, 696 KHK çıktı çıkmasına da nasıl geçişlerimiz yapılacak, nereye başvuracağız, nasıl başvuru yapacağız bu soruların cevaplarını aradık. 1 Ocak 2018 tarihinde Çalışma Bakanlığı tarafından Resmî Gazetede bir genelge yayımlandı. Geçişler nasıl yapılacak, taşeron firmayla ilişkiler nasıl kesilecek, hangi tarihte kadroya geçişimiz yapılacak, sınav-mülakat yapılacağı, güvenlik soruşturmaları gibi detaylar paylaşıldı. Sonuçta sorularımıza cevap bulmuştuk. Öncelikle Belediyede başvuru noktalarında istenilen evrak ve başvuru formunu doldurarak evraklarımızı telim edeceğiz. Daha sonra sınav-mülakata gireceğiz. Yıllarca çalıştığımız işlerden bir de tecrübemizi ölçecekler. Bu arada güvenlik soruşturmalarımız yapılacak. Güvenlik Soruşturmanız olumsuz çıkarsa sınavlarınız başarılı geçse de bu düzenlemeden yararlanamayacaksınız. Taşeron firmalarda çalışan işçi arkadaşlarımızdan güvenlik soruşturması olumsuz çıkan binlerce işçi arkadaşımız işsiz kaldı. Mağdur edildi. Bütün bu aşamalardan geçtikten sonra çıkış-giriş işlemlerimiz yapılacak. Bir de Belediye yönetimi tarafından çeşitli taahhütnameler imzalamaya zorlanıyoruz. Geçmiş haklarımdan feragat ediyorum gibi. 31 Mart 2018 tarihine kadar taşeron firmada çalışmaya devam edeceğiz. 31 Mart 2018 tarihinde taşeron firmadan çıkışımız yapılacak. 1 Nisan 2018 tarihinde de Belediye İktisadi Teşekküllerine girişimiz yapılacak.

Belediye İktisadi Teşebbüsleri nasıl kuruldu?

Belediye İktisadi Teşekkülleri (BİT) 1985 yılından itibaren kurulmaya başlandı. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 70 inci maddesi: “Belediye kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre şirket kurabilir.” Mart 2018 tarihli Kamu İstihdam Sayıları verilerinde Belediye İktisadi Teşekküllerinde çalıştırılan işçilerin sayısı 163.798 işçi istihdam ediliyordu. Mart 2019 verilerinde bu sayı 454.094 işçiye yükselmişti. Bir yıl içerisinde BİT’lerde istihdam edilen işçi sayısı %177 artış göstermişti. Mart 2023 yılında paylaşılan verilerde Belediye İktisadi Teşekküllerinde istihdam edilen işçilerin sayısı 573.726 işçiye ulaştı. Mart 2018’de belediyelerde çalışan norm kadrolu işçi sayısı 76.673 iken Mart 2023’te 46.321 işçiye düştü. Belediyelerde kadrolu işçilerin sayısı zaman içerisinde düşerken Belediye Şirket işçilerinin sayısı da hızlıca artış göstermiştir. Belediyelerin bütün iş yükü şirket işçilerinin sırtına yüklenmiştir.

696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince Belediye İktisadi Teşekküllü olmayan belediyelerde Belediye Personel Anonim Şirketleri kuruldu. Bazı belediyelerde hali hazırda kurulmuş olan Belediye İktisadi Teşekkülleri olmasına rağmen bu belediyelerde yeni Belediye Personel Anonim şirketleri kuruldu. Birkaç belediye bürokratına yeni koltuklar inşa edilmek için gereksiz yere şirketler kuruldu. Birçok defa başvuru yapıldı reddedildiler ama ısrarla bir daha başvuruları yapıldı. Son güne kadar direndiler bu şirketleri kurmak için, neden bu kadar ısrar edildi. İşçiler hali hazırda kurulmuş olan Belediye İktisadi Teşekküllerine geçişleri yapılmadı da yeni kurulan şirketlere geçişleri yapıldı? Sendikalar bu konuda da sustular.

Nasıl Sendikalı İşçi Olduk?

Belediye Şirketlerine geçişlerimiz yapıldıktan sonra bir heyecanla, belediyelerde örgütlü olan sendikalara üye olduk. Kimimiz DİSK’E bağlı Genel-İş Sendikasına,  kimimiz HAK-İŞ’e bağlı Hizmet-İş Sendikasına, kimimiz TÜRK-İŞ’E bağlı Belediye-İş sendikasına üye olduk. Artık sırtımızı sendikaya dayamıştık. Arkamızda dağ gibi sendikamız vardı. Kendi çabalarımız ile sendikaya üye olduk. Sendikacılarımız ile de sendika şube seçimleri döneminde tanıştık. Artık bizler de oy kullanacağız kadrolu işçi arkadaşlarımız ile birlikte yeni şube yönetimini belirleyeceğiz. Kapılarımızı çalmaya başladılar. Her gelen aday arkadaşımız marifetlerini anlattı. Belediye de nasıl sendikal mücadele yürüttüklerini anlattılar. Nasıl sendikal mücadele yürütmüşlerse sınıf bilincini dahi aşılayamamışlar işçi arkadaşlarımıza. Uzaktan davulun sesi hoş gelir derler ya bize de hoş geldi davulun sesi gittik üye olduk.

12 Eylül’ün Ürünü, Düzenin Sendikaları

Bizim kafamızdaki sendikal mücadele 12 Eylül 1980 öncesinde kalmış. 12 Eylül işçi sınıfının ve işçi sendikalarının üzerinden silindir gibi ezip geçmiş. Astronomik maaşlar alan sendika ağaları yaratmış. Sendikaları birer bacasız fabrikaya çevirmiş. Sendika başkanları da astronomik maaşlar ile sefa sürmek yerine, niye bu düzeni değiştirmek için mücadele etsinler ki? Sadece koltuklarını korumak için mücadele ediyormuş gibi davranmışlar. “Grev işsizliktir” diyen sendika başkanını milletvekili adayı gösterip, milletvekili seçilmesini sağlan siyasi partilere ne demeli? Nereden tutarsak elimizde kalıyor.

Sendikaların içinin bu kadar çürüdüğünü nerden bilebilirdik. Sadece aidat toplayıp Toplu İş Sözleşmesi imzalamışlar. Sendikal mücadeleyi bundan ibaret saymışlar. İmzaladıkları Toplu İş Sözleşmelerinde bir arpa boyu yol alamamışlar. Her şey belediye başkanlarının inisiyatifine bırakılmış. İşveren ne bağışlarsa “Yarabbi Şükür” demişler kabul etmişler. Belediye başkanı vicdanlıysa bir takım haklar vermiş. O hakları da zaman içerisinde eritmişler. Hatta işçilerin geçmişteki kazanımlarını da bir bir tüketmişler.

Sendika Şube Başkanlığından Şube Müdürlüğüne Terfi

Bazı Belediyelerde sendika şube başkanları ve yöneticileri belediye yönetimi ile o kadar çok sıkı bir bağ kurmuşlar ki hangi işçilerin amir, formen, idareci yapılacağına dahi karar verebiliyorlar. Bu şubeler sanki belediyelerin bir alt birimi, bir müdürlüğüne dönmüş durumdalar. Belediye ile bu kadar sıkı bağ kuran şubeler işçilerin haklarını nasıl savunabilecekler? Bu tavizlerle Toplu İş Sözleşmesi masasına oturduklarında işçilere ne gibi kazanımlar elde edebilirler?

Sendika yöneticilerinin aldığı Astronomik maaşlar

Sendika yöneticileri maaşlarını net ücret üzerinden alırlar. Üyesi olan işçiler gibi gelir vergisi dilimlerine takılmazlar. Yılın ilk ayında aldıkları ücretler yıl sonuna kadar herhangi bir kesintiye uğramadan devam eder. Yani Ocak ayında aldıkları maaş ile Aralık ayında aldıkları maaş değişmez. Kahraman Sendikacılarımız üyelerine de imzaladıkları Toplu İş Sözleşmelerinde Brüt ücreti reva görürler. İşçileri açlık ücretlerine mahkûm ettikleri yetmiyormuş gibi birde gelir vergisi dilimleri altında eziyorlar. Oysa Toplu İş Sözleşmelerinde bütün ücretler Net olsa işçiler önümüzdeki ay ne maaş alırız diye kaygılanmazlar. Gelir vergisi diliminden dolayı maaşımız düşecek bu ay, kirayı nasıl ödeyeceğiz diye kaygılanmaz.

Hakkını Arayan, Sorgulayan “Provokatör İşçiler”

Düzenin sendikacıları hakkını arayan, sorgulayan işçileri provokatör ilan ediyorlar. Bileğini bükemediği işçilere çeşitli iftiralar atarak, işten atmanın hayalini kuruyorlar. Hakkını arayan işçileri sendika şubelerinde dövüp, iftiralar atıp, işçiler arasında itibarsızlaştırıp yalnızlaştırıyorlar. Böylelikle önlerindeki dikenleri temizleyip, sendikaları dikensiz gül bahçesine çevirmenin hayalini kuruyorlar. Burada sözü Halk ozanımız Dertli Divani’ye bırakalım: “Bizden geçinen kalleşler, Döner geri bizi taşlar”.

Mevsimlik İşçilerin İşten Çıkarılması

696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede geçici çalışan işçilerinde sürekli işçi pozisyonunda Belediye Şirketlerinde istihdam edileceği ile ilgili bilgiler yer almaktaydı. Belediyelerin Park ve Bahçeler Müdürlüklerinde yaz aylarında iş yoğunluğu gerekçe gösterilerek 6 aylık dönemlerde işçiler taşeron firma ihalesiyle işe alınırdı. 6 aylık süre dolduğunda işçiler işten çıkartılırdı. Belediyelerde geçici çalışan işçi arkadaşlarımız da bizimle birlikte evraklarını doldurup sınavlara girdiler. 1 Nisan 2018 tarihinde aynı Belediye İktisadi Teşekküllüne((BİT) geçişlerimiz yapıldı. Hep birlikte kollarımızı sıvayıp işe başladık. Birlikte sendikalara kayıtlarımızı yaptırdık, sendikalara üye olduk. 30 Eylül 2018 tarihinde mevsimlik işçi arkadaşlarımızın iş akitleri sonlandırıldı. İşçi arkadaşlarımız soluğu üyesi oldukları sendika şubesinde aldılar. Tam da sendika şube seçimleri dönemine denk geldi. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi birçok işçi arkadaşımız sendika şubesine adaylık için başvuru yapmış, seçim çalışmalarını yürütüyorlar. Şube seçimlerine aday arkadaşlarımız bu durumu lehlerine çevirmek için kolları sıvadılar. İşten çıkarılan arkadaşlarımız için mümkünü yok geri dönemezler denilmesine rağmen bazı girişimler sonucu işten çıkartılan işçi arkadaşlarımız işlerine geri döndüler. Mücadele edilince nasıl başarılıyormuş hep birlikte tanık olduk.

52 Günlük İlave Tediye Hakkı

Başta belirttik ya Aralık 2017 tarihinde bir heyecanla kadroya geçirileceğiz diye hayal kuruyorduk. Kadrolu işçi arkadaşlarımız ile aynı sosyal ve ekonomik haklara kavuşacağız. En çokta kadrolu işçi arkadaşlarımızın yılda 52 günlük, dört taksit ile aldıkları 52 Günlük ilave Tediye alacağız hayali kuruyoruz. Bir de üstüne 60 Günlük Toplu İş Sözleşmesi ikramiyesi alacağız. Bu hayalimizde çok uzun sürmedi. Bizimle birlikte 696 sayılı KHK ile 4D kadrosuna geçişleri yapılan işçi arkadaşlarımız 52 Günlük Tediye hakkına kavuşurken, yüzbinlerce Belediye Şirket İşçisi bu haktan da mahrum bırakıldı. 4D’li işçi arkadaşlarımız ile aramızdaki tek fark 52 Günlük ilave Tediye hakkıdır. Sosyal ve Ekonomik haklarımızın sınırlandırılmasında 4D’li işçilerle aynı kaderi paylaştık. 6772 sayılı İlave Tediye kanun maddesinde Belediye Şirket İşçilerinin de İlave Tediye hakkına sahip olduğu belirtilmesine rağmen yüzbinlerce Belediye Şirket İşçisi bu haktan mahrum bırakıldı. Sendikalar sustu. Bu durumu da kabullendiler. Yine on binlerce üyesini hayal kırıklığına uğrattılar. İşçi arkadaşlarımız durumu kabullenmediler. Bireysel davalar açtılar. Bu davalar halen istinaf mahkemelerinde beklemektedir.

Zorunlu Emeklilik Dayatması

696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname( KHK)’nin yarattığı bir mağduriyet zorunlu emeklilik. Emeklilik günümüz dolduğunda hemen muhasebeden arıyorlar bizleri. “Sizi emekli ediyoruz.” Zorunlu olarak emekli ediliyoruz. İşçi arkadaşlarımız bu durumu kabul etmeyerek, bireysel davalar açtı. Zorunlu emeklilik anayasamızın eşitlik ilkesine aykırı bir durum. Sendikalar yine sustu. İşçi arkadaşlarımız açtıkları davaların dosya masraflarını hep kendileri ödediler. Üyesi oldukları, her ay aidat ödedikleri sendikalar dosya masraflarını dahi ödemediler. Tam tersine işçiler bu tür davalardan vazgeçsinler diye baskılar yaptılar. Göstermelik davalar açtılar bu davaların kazanılamayacağını göstermek için, davaları kazanmak için değil kaybetmek için açtılar.  Amaçları dava açıp hakkını arayan işçi arkadaşlarımızı davalardan vazgeçin demeye getirmekti. Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT), mağdurlarının mücadelesi sonucunda meclisten çıkartılan EYT yasasıyla birlikte zorunlu emeklilikte kaldırıldı. Kaldırıldı kaldırılmasına ama bazı belediyelerde halen işçi arkadaşlarımız zorunlu olarak emekli edilmeye çalışılıyor.

KHK Damgası, KHK’LI İşçiler

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile sürekli işçi pozisyonunda sözde kadroya geçirildiğimizden kaynaklı olarak, KHK’LI İşçiler olarak adlandırıldık. Bir hak arama mücadelesinde sürekli karşımıza KHK’yı çıkarttılar. Siz KHK’lısınız sizinle ilgili yapabileceğimiz hiçbir şey yok dediler. Hani halk arasında bir deyim vardır: “İsmin çıkacağına canın çıksın” derler ya tam o hesap, adımız KHK’LI işçiye çıktı. KHK’LI olmak vebalı olmaktı.

Yüksek Hakem Kurulu Toplu İş Sözleşmesi

696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen en son imzalanan Yüksek Hakem Toplu İş Sözleşmesine tabi tutulmuştuk ya 2 yıl boyunca bu düzenleme ile Özgür Toplu İş Sözleşmesi hakkımızda elimizden alınmıştı. 2 yıl boyunca 6 ayda bir sadece +%4 zam oranlarında zam alacağımız bu sözleşmede belirtilmişti. Kısıtlı sosyal haklara sahiptik. Yüksek Hakem Toplu İş Sözleşmesi Belediyelerde 1 Temmuz 2020 tarihinde sona eriyordu. 696 KHK’da bu tarihe kadar bu çerçevenin dışında herhangi bir ödeme alamayacağımız belirtiliyordu. Her hak arama mücadelemizde işverenler bunu önümüze koydular.

Yüksek Hakem Kurulu Toplu İş Sözleşmesinde yer alan haklarımız

  • İkramiye: 5’er günlük 2 ikramiye, toplamda yıllık 10 günlük ikramiye
  • Yakacak Yardımı
  • Bayram Yardımı
  • Öğrenim Yardımı
  • Olaya Bağlı Sosyal Yardımlar
  • Yemek Yardımı
  • Taşıt Yardımı
  • Primler
  • Çocuk Yardımı

1 Ocak 2019 Asgari Ücret Çarpanları Kesildi.

696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK)’de açıkça belirtilmesine rağmen ve daha sonra çıkartılan 1 Ocak 2018 Genelgesinde işçiler mevcut hakları ile geçişleri yapılacaktır ibareleri yer almasına rağmen Asgari Ücret çarpanları kesildi. Sözde hiçbir hak kaybına uğramayacaktık. Taşeron firmalarda çalışırken yapılan ihaleler doğrultusunda birçok işçi arkadaşımız Brüt Asgari Ücretin yüzdelik fazlasına (%30 fazlası, %40 fazlası, %50 fazlasına, %75 fazlasına, %125 fazlasına, %165 fazlasına) çalıştırılıyorlardı. 1 Nisan 2018 tarihinde Belediye İktisadi Teşekküllerine geçişlerimiz yapılırken bu çarpanlar ile geçişlerimiz yapıldı. 31 Aralık 2018 tarihine kadar Asgari Ücret çarpanları ödendi. 1 Ocak 2019’da Çalışma Bakanlığı tarafından belediyelere gönderilen bir üst yazı ile Asgari Ücret çarpanları kesildi. Adım adım açlıkta eşitliğin ilk adımı burada atıldı. İşverenler tarafından işçilerin aleyhine bir durum gelişirse hemen, jet hızıyla uygulanmaya konulur. Sendikalar yine sustu, susmayı tercih ettiler. Sessizce durumu seyrettiler. On binlerce üyeleri mağdur edilmiş ses seda yok. Bir miting dahi düzenlemediler yine durumu kabullendiler. İşçiler bu durumu kabullenmedi bireysel davalar açıldı. Bu davalarda İlave Tediye davaları gibi istinaf mahkemelerinde beklemektedir.

Kanun Hükmünde Kararnameye Rağmen Toplu İş Sözleşmesi İmzalandı.

Bazı belediyelerde 1 Nisan 2018 sonrası yeni kurulan şirketlere yeni personeller işe alındı. Sendikalar yeni işe alınan işçiler üzerinden Çalışma Bakanlığına bu işçiler adına Toplu İş Sözleşmesi yetki başvurusu yaptılar. Çalışma Bakanlığı tarafından gönderilen cevap evrakında bütün şirket işçileri adına KHK’lı işçiler dahil Toplu İş Sözleşmesi yapılabilme yetkisi verilmesine rağmen, sendika ve işveren anlaşarak sadece yeni işe alınan personelleri kapsayan, KHK’lı işçileri de vebalı gibi ayrı tutarak Toplu İş Sözleşmeleri imzaladılar. Sizler Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile geçişleriniz yapıldı. 1 Temmuz 2020 tarihine kadar KHK’lı işçiler için yapabileceğimiz hiçbir şey yok dediler. Toplu İş Sözleşmesine ek bir madde koydular. KHK’lı işçiler için NET 4.000 TL’lik seyyanen bir ödeme konuldu. Bu 4.000 TL’yi isteyen işçiler taksitle alabilecekler isterlerse 1 Temmuz 2020 tarihinde tek seferde topluca alabilirler denildi. Taksitli almak isteyenler taahhütname imzalayacaklar ve bu ücret her ay taksitli olarak 1 Temmuz 2020 tarihine kadar maaşlarımıza yansıtılacağı söylendi. Taahhütname imzalatmalarının sebebi de Sayıştay Denetimlerine takıldıklarında bizden geri keseceklermiş. Eğer Sayıştay bu ödemeyi neden yaptınız diye memurlara sorarsa bizden geri kesip belediye kasasına aktaracaklarmış. Ödemeyi taksitli alan arkadaşlardan herhangi bir kesinti yapılmadı. Bu imzalanan taahhütnamenin de gereksiz olduğunu ortaya çıkardı. Demek ki istenilince KHK’ya rağmen bazı iyileştirmelerin yapılabildiğinin de kanıtı oldu. Seyyanen zam, seyyanen ödeme ile de bu dönemde tanıştık.

Toplu İş Sözleşmesinde KHK’lı işçiler için “1 Temmuz 2020 tarihi itibariyle sözleşmedeki bütün haklardan yararlanırlar” diye madde koydular. Toplu İş Sözleşmesi yürürlük tarihi 01.01.2019-31.12.2020, KHK’lı işçilerin için uygun görülen Yüksek Hakem Toplu İş Sözleşmesi bitiş tarihi 30.06.2020, 6 ay boyunca da sözleşmeye konulan “1 Temmuz 2020 tarihi itibariyle sözleşmedeki bütün haklardan yararlanırlar” maddesi ile Toplu İş Sözleşmesinden yararlandık. Bizim gibi 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Belediye Şirketlerine geçişleri yapılan işçi arkadaşlarımız Özgür Toplu İş Sözleşmelerini 1 Temmuz 2020 tarihi itibarıyla yapma hakkına kavuşurken bizler 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle Özgür Toplu İş Sözleşmemizi yapma hakkına kavuştuk. Sendika yöneticilerinin 6 aylık iyiliğini hiç unutmadık! KHK’ya rağmen yapılan Toplu İş Sözleşmesinde haftalık çalışma saatimiz 45 saatten 40 saate düşürülmüştü. Tek kazanımımız bu oldu.  Bu hakkı da 1 Temmuz 2020 tarihi itibariyle kullanmaya başlayacaktık. Oysa Çalışma Bakanlığı yetkiyi bütün şirket işçileri adına vermişti. İmzalanan Toplu İş Sözleşmesindeki hakları kullanmak için ille de 1 Temmuz 2020 tarihini beklemek zorunda değildik. Bir heyecanla üyesi olduğumuz sendikadan, ilk kazığımızı yemiştik. Göreceksiniz 1 Ocak 2021 tarihinden sonra sizlere ne güzel bir Toplu İş Sözleşmesi yapacağız diyerek biz işçileri avuttular. Gelecekte yapacakları Toplu İş Sözleşmelerinin habercisiydi yaptıkları iyilikler.

Özgür Toplu İş Sözleşmesi Dönemi

Yukarıda bir belediyede gerçekleşen Toplu İş Sözleşmesi sürecinden bahsettik şimdi de diğer belediyelerde nasıl bir süreç işlendi biraz da ondan bahsedelim. 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de belirtilen 1 Temmuz 2020 tarihine kadar Yüksek Hakem Kurulu tarafından en son bağıtlanan Toplu İş Sözleşmesi, KHK ile geçişleri yapılan yüzbinlerce işçinin kâbusu oldu. 1 Temmuz 2020 tarihinde bu kabustan hep birlikte uyandık. Artık Özgür Toplu İş Sözleşmesi (TİS) dönemimiz başlamıştı. Kahraman sendikacılarımız bizlere muhteşem TİS’LER imzalayacaklardı. 1 Ocak 2019’da kaybettiğimiz Asgari Ücret çarpanlarımızı Toplu İş Sözleşmesi ile yerine koyacaktık. Özgür Toplu İş Sözleşmesi ile kadrolu işçi arkadaşlarımız ile “Eşit İşe Eşit Ücret” temel ilkesiyle eşitlenmenin hayalini kuruyorduk. Temsilcilerimiz aracılığıyla Sendika Şubemize heyecanla önerilerimizi paylaşıyorduk. 2 yıllık kayıplarımızı giderecekler ve kadrolu işçilerle tüm sosyal ve ekonomik haklarımızı eşitleyeceklerdi.  Kadrolu işçi arkadaşlarımızdan “bizler bir anda mı bu haklara kavuştuk sanıyorsunuz birkaç sözleşme bekleyeceksiniz” sözlerini duyduk. Kafamızdan aşağı soğuk bir kova su dökülmüş gibi sırılsıklam olduk. İşçilerde sınıf bilincini ilmik ilmik örmezseniz işçiler, işverenden daha fazla işverenci olurlar.  Hayallerimiz yine başka bahara kaldı. Kahraman sendikacılarımız kapalı kapılar ardında işverenler ile 2 yıl boyunca kaderimizi belirleyecek olan Toplu İş Sözleşmelerin altına imza attıklarının haberlerini aldık. Bu durumu kabullenmedik. Birçok belediye de iş bıraktık. Bazı belediyelerde yevmiyelerimiz kesildi. Sendikalar kötü örnek olmayalım diye kesilen yevmiyelerimiz dahi karşılamadılar. Oysa bizden her ay bir yevmiye aidat kesiyorlar.  Yine bir hayal kırıklığı yaşadık. İmzalanan bu Toplu İş Sözleşmelerinde geçmişteki kayıplarımızı da telafi edemedik.  İmzalanan Toplu İş Sözleşmelerinin ömrü kısa oldu. Birkaç ay sonra asgari ücrete tekrar mahkûm olduk. Asgari ücretli olmak kaderimiz oldu.

Özgür Toplu İş Sözleşmeleri ile yeni haklar kazanabildik mi?

Yüksek Hakem Kurulu Toplu İş Sözleşmesinde belirtilen hakları biraz genişletebildik. İkramiyeleri 10 günden 30 güne, 60 güne çıkarabildik. Küçükte olsa bazı ekonomik ve sosyal haklar elde edebildik. Bu konuda birçok belediye de halen kadrolu işçiler ile aynı sosyal haklara kavuşamadık. Bazı belediyelerde haftalık çalışma saatini 40 saate düşürebildik. Kahraman sendikacılar sayesinde halen birçok belediyede haftalık çalışma süresi 45 saat olarak uygulanmaktadır.

ADIM ADIM AÇLIKTA EŞİTLİK

CHP’Lİ Belediyelerde SODEM-SEN Neden Kuruldu?

2011 yılında CHP belediye başkanları tarafından Sosyal Demokrat Belediyeler Birliği Derneği kuruldu. 2011 yılında kurulan bu dernek 2019 yılında sendikaya dönüştürülerek “Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası” ismini aldı. İşçi sendikalarıyla Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde bundan sonra üyesi olan belediyeleri SODEM-SEN temsil edecek kararı alındı. Üyesi olduğu belediyelerde tek tip Toplu İş Sözleşmesini hedeflerine koydular. Üyesi oldukları Belediyelerde çalışan işçileri adım adım açlıkta eşitlemek için kolları sıvadılar. 2020 yılından itibaren Toplu İş Sözleşmelerinin altında SODEMSEN yetkililerinin isimlerini görmeye başladık. Artık bazı sosyal demokrat Belediyelerde işveren tarafını SODEMSEN yetkilileri temsil ediyor. Toplu İş Sözleşmelerine giriyorlar. Belirledikleri çerçevenin dışına çıkmıyorlar. Birkaç sözleşme ile kadrolu işçileri ve belediye şirket işçilerini eşitlemeyi başardılar. Peki bu eşitliği nasıl başardılar. Düşük olan işçilerin ücretlerine yüzdelik zam oranında zam yaptılar, aradaki farkı da yüksek olan işçilerin taban ücretlerine seyyanen ekleyerek, yüksek taban ücretleri aşağı doğru baskıladılar. Böylelikle “Eşit işe Eşit Ücret” temel ilkesinin içeriğini boşaltıp anlamsızlaştırdılar. Hepimizi açlıkta eşitlediler. Ağustos 2023 yılında imzaladıkları Ek Protokollerle bunu bir adım daha ileri taşıdılar. Ocak 2024-Aralık 2025 yılı Toplu İş Sözleşmeleri, Taban Ücret Maddesini Ek Protokol ile belirleyerek 6 ayda bir TÜİK enflasyon oranına işçileri mahkûm ettiler. İşçilerin üyesi olduğu sendika bu utancın altına imzasını atarak tarihe geçti.

Kamu Çerçeve Protokolü nedir?

Bizim gibi 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile sürekli işçi pozisyonunda 4D kadro ile istihdam edilen yüzbinlerce işçinin kaderini belirleyen, ekonomik ve sosyal haklarının çerçevesinin çizildiği protokol metnidir. Bu yıl Mayıs 2023 tarihinde muhteşem bir protokol ile kamuoyuna duyuruldu. Yüksek Enflasyonda çok güzel bir sözleşme gibi görünse de hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Yüksek Hakem Kurulu Toplu İş Sözleşmesi bizim ilk çerçeve protokolümüzdü. Ekonomik ve sosyal haklarımız bu çerçeve sözleşme ile sınırlanmış. Ne talep etsek siz KHK’lısınız sizler için yapabileceğimiz hiçbir şey yok diyorlardı. İşte muhteşem Kamu Çerçeve Protokolü de budur. İşçilerin Özgür Toplu İş Sözleşmesi hakkını sınırlayan tüm protokoller işçilerin aleyhinedir. Çerçeve sözleşmeler işçilerin kollarını bağlayan zincirlerdir. Özgür Toplu İş Sözleşmesi hakkımızı sınırlandıran tüm çerçeve protokolleri reddediyoruz.

TÜİK’i eleştirip, TÜİK verilerine göre TİS İmzalamak

Yüksek Enflasyon karşısında ücretlerimiz eridi pula döndü. TÜİK’İN yanlış enflasyon verileri paylaştığını ifade eden sendikacılarımız, Toplu İş Sözleşmelerinde TÜİK verilerini baz alarak Toplu İş Sözleşmeleri imzaladılar. Aklımızla alay edercesine bir de halay çekerek kutladılar. Kaderimizi TÜİK’İN eline bıraktılar. TÜİK nasıl bir enflasyon oranı açıklarsa ücretlerimiz ona göre güncellenecek. İmzaladıkları Muhteşem Toplu İş Sözleşmeleriyle Yüksek Enflasyonun faturasını da bizim sırtımıza yüklediler.

Türk Lirasından bir sıfır (0) eksildi.

Son beş buçuk yılda yüksek enflasyon karşısında TL 10 kat değer kaybetti. Beş buçuk yıl önce cebimizdeki 100 TL’LİK banknot 10 kat değer kaybederek 10 TL’ye düştü. 10 kat fakirleştik. Mart 2018 tarihinde Belediyede çalışan kadrolu bir işçinin aylık Net Taban Ücreti 3.713 TL, Aylık Net Asgari Ücret 1.603 TL idi. Bugün kadrolu bir işçinin Aylık Net Taban Ücreti 13.127 TL, Aylık Net Asgari Ücret 11.402 TL, boşa demiyoruz adım adım açlıkta eşitlendik. Bugün kadrolu bir işçinin en az Aylık Net Taban Ücreti 37.130 TL, Aylık Net Asgari Ücretin ise en az 16.030 TL olması gerekli ki Mart 2018 yılındaki alım gücüne kavuşabilsin. Bütün hesaplamalarımızı artık TL’den bir sıfır atarak yapacağız. Aslında Aylık Net Asgari Ücret 11.402 TL değil, 1.140 TL, ekmek 7 TL değil, 70 kuruş(0,70 TL) bu listeyi uzatabiliriz. Şimdilik bu kadarla yetinelim.

Belediye Şirket İşçilerinin İş Güvencesi

Belediye yönetimleri seçimle belirlenir. Her yeni seçilen başkan kendi yönetim kadrosunu belirler. Müdürlerini, amirlerini atar kısacası kendi A takımını oluşturur. Belediye Şirket İşçilerinin iş güvencesi yoktur. Belediye başkanlarının iki dudağının arasındadırlar. Seçilen yeni belediye başkanı siyasi görüşüne uygun bulmadığı işçilerin, işlerine kolaylıkla son verebiliyor. İşten çıkartılan işçiler sanki başka bir dünyanın insanları, uzaydan geldiler bu işçiler, ülke vatandaşı değiller. Evine ekmek götüren, yıllarını belediyede hizmet ederek geçiren, emeği ile geçinen işçi arkadaşlarımızın siyasi görüşü fark etmeksizin haksız bir şekilde işine son verilmesine karşıyız. Bir de belediyelerde hiç işe gelmeden maaş alan, emeksiz zenginleşen kişilerin işten çıkarılması var. Bizler emeksiz zenginleşenlerin işten çıkartılmasına karşı değiliz. Bizler ürettiğimiz emek üzerinden geçinen insanlarız. Emeksiz zenginleşmeye karşıyız.

TABİB Nasıl Doğdu?

T.A.B.İ.B Taşeron Belediye İşçileri Birliği. Taşeron firmalardan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Belediye İktisadi Teşekküllüne geçişleri yapılan işçiler tarafından kurulan birlik. TABİB sendikaların suskunluğunda kuruldu. Üyesi olduğumuz sendikalar hiçbir hakkımızı savunmadı. Kapalı kapılar ardında Toplu İş Sözleşmelerimizi imzaladılar. İmzaladıkları Muhteşem Toplu İş Sözleşmeleri ile bizleri Asgari Ücrete mahkûm ettiler. Hiçbir hak arayışımızda yanımızda yer almadılar. İşte bütün bu suskunlukta Belediye Şirket İşçileri bir araya gelerek bağımsız bir birlik kurdular. Adını da TABİB koydular. Her derdimize derman olan, yaralarımıza merhem olan TABİB. Göz bebeğimiz gibi büyüttük geliştirdik. Haksızlığa uğrayan her işçinin adresi TABİB oldu. Sendikaların hak aramadığı her şeyi kabullendiği bir dönemde bütün haksızları reddeden, haksızlıklar karşısında direnen TABİB oldu. Artık yağma yok TABİB var. Yüzbinlerce belediye işçisinin sesi oldu olmaya da devam ediyor. TABİB’te makam yok, mevki yok, lider yok, para yok, dayanışma var. Dayanışma yaşatır. Paranın olmadığı yerde rantta olmaz. Rantın olmadığı yerde kirlilikte olmaz. TABİB işçilerin kürsüsü, sözlerini özgürce ifade ettiği bir kürsüdür.

BİRLEŞEN İŞÇİLER YENİLMEZLER

Kaynak: TABİB TR

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler