spot_img
spot_img
Ana SayfaYazıTrendyol’da sömürünün trend yolu: Yalan, haksızlık ve sendika düşmanlığı - Burcu Çıra

Trendyol’da sömürünün trend yolu: Yalan, haksızlık ve sendika düşmanlığı – Burcu Çıra

17 gün önce Esenyurt depo işçilerinin direnişiyle adını yeniden anmaya başladığımız ancak hak gasplarına çok daha öncesinden aşina olduğumuz, Türkiye’de e-ticaretin sömürü lideri Trendyol, PTT-Sen ve DGD-Sen birlikteliğindeki direnişe tanık oluyor. Örgütlenmenin önüne geçebilmek için depolara 5 farklı taşeron sokan ve işçileri farklı iş kollarında gösteren Trendyol, daha fazla sömürü ve daha fazla kâr için işçileri berbat koşullarda, sefalet ücretleriyle çalıştırıyor. Zam isteyen işçiyi tehdit ediyor, sendikalı olduğunu öğrendiği işçiyi kapının önüne koyuyor. İşten atılıp depo önünde direnen iş arkadaşlarını alkışlayan ya da sosyal medyada gönderilerini beğenen işçileri dahi işten çıkaran Trendyol, bizlere sömürü liderliğinin temel taktiklerini gösteriyor.

Trendyol moda sektöründe faaliyet gösteren bir e-ticaret sitesi. Site 2010 yılında Demet Mutlu tarafından 300 bin dolar sermaye ile Bebek’teki evinde kuruldu. Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin’in ifadesiyle, en az 16,5 milyar dolara varan bir yatırım kârından sonra Trendyol için yüz binler hızla devede kulak kaldı. Firma 2018 yılında Çin menşeili Alibaba’nın yerel şirketlere eklemlendi. 728 milyon dolara Alibaba’ya satılan Trendyol’un kurucu CEO’su Demet Mutlu şu an %7’ye yakın bir hisseye sahip. Kendisinin bunca “başarıyı” nasıl elde ettiğini merak edenler için biraz daha yakından tanıtmak bu yazıya düştü.

New York’ta inşaat sektöründe iş insanı olan bir babası ve banka sektöründe çalışan bir annesi var. Mutlu New York’ta doğup İngiltere, İsviçre, Japonya, İtalya ve Amerika’da eğitim görmüş. Yani Amerika’dan Türkiye’ye dönüp Bebek’teki evinde kurduğu Trendyol ‘başarı’ öyküsünü, zaten mensubu olduğu üst sınıf hayatını görmezden gelerek “kendi tırnaklarıyla kurdu” şeklinde okumak mümkün değil.

Ortağı Begüm Tekin ile kurduğu site kısa sürede dev kârlar elde etmeye başladı. Çok sayıda ortaklık içeren bir yapıyla ülkenin en büyük e-ticaret firması haline geldi. Öyle bir büyümeden bahsediyoruz ki hissesinin büyük çoğunluğunu Alibaba’ya satmış olmasına rağmen Mutlu, 2021 yılında Boğaziçi’nin en ünlü yalılarından Kıbrıslı Yalısı’nın Üründül ailesine ait olan kısmını 205 milyon TL’ye satın alabildi.

Bu esnada “duyarlı girişimcimiz” PR’ını sağlamlaştırmak için, dünya piyasasından öğrendiği taktikleri uygulayarak sanata el atıyor. Pandemi döneminde siteye girdiğinizde “Trendyol Sanat” bölümü çıkıyor karşınıza. Bu platformda sanatçıların eserleri satılıyor. Bunu elbette sanatçı dostu, pandemi dolayısıyla gelir kaybeden sanatçıların yanında bir girişim olarak algılayabiliriz; fakat aslında Mutlu’nun tek odağı büyümeye devam etmek. Trendyol’un büyüdüğü bu süre içerisinde global çapta büyüyen sermaye liderlerinden alışkın olduğumuz üzere Demet Mutlu da ‘duyarlı ve güçlü kadın girişimci’ imajını pazarladı. Belli aralıklarla ünlü moda dergilerinde “Dünyanın en güçlü 10 kadın girişimcisi”, “Avrupalı girişimci kadınlara örnek isim”, “İlham veren kadınlar” projelerinde Türkiye temsilcisi seçildi.

Popüler iş ve moda dergilerinde kadın istihdamı safsatalarıyla dünyaya kendini alkışlatan “güçlü kadın girişimci Demet Mutlu”, haklarını gasp ettiği depo işçileri İlayda ve Ceren’e son moda kıyafetler yerine direniş önlüğü giydirdi. Demet Mutlu İlayda ve Ceren’i, Trendyol’daki beşinci aylarına girdikleri an (tazminat alamasınlar diye) kapı önüne koydu.

Mutlu servetini girişimci ruhundan falan değil, işçilerden çaldıklarıyla büyütüyor. İki sene evvel 205 milyon TL’ye yalı alabilen birisi için işten atılan 54, direnen 13 işçinin haklarını ödemek olsa olsa birkaç günlük alışveriş masrafına denk gelir. Ancak bu hem daha az kâr hem de sendikalı diğer işçilere örnek olabilecek bir durum yaratır. Bu yüzden direnen işçilerle çok basit şekilde uzlaşma sağlanabileceği halde Trendyol bunu tercih etmiyor.

İki yılı aşan bir süredir Esenyurt’taki Trendyol depoda çalışan Emre Özdek, PTT-Sen’de örgütlenerek sendikanın temsilcisi oldu. Yaklaşık 20 gün önce ücret zammına yaptığı itirazdan sonra “ikna odaları” denilen odalarda tehdit ve baskıyla karşılaştı ve sendikal faaliyette bulunduğu için 25/2 koduyla işten çıkarıldı.

Son yıllarda patronların sıkça başvurduğu 25/2, yani “ahlaksızlık kodu”, işçilerin hem tazminat almalarına hem de sonraki süreçlerde işe girmelerine engel oluyor. Oysa açıkça ortada ki ahlaksızca davranan Trendyol’dur, daha fazla kâr için gencecik işçilerin hayatını bitirmeyi hedefleyen patronlardır. Trendyol ‘Türkiye’nin en genç firmasıyız’ diye böbürlenirken 18 yaşındaki çiçeği burnunda Muhammed’i direnmek zorunda bıraktıkları çalışma koşulları, lanetlenmesi, her an her yerde teşhir edilmesi gereken korkunç bir sömürü ağının parçası. Trendyol işçilerini günde 850 koli taşımaya zorlayan, işçilerin tuvalete ancak izinle gidebildiği, cezalı tuvalet sürelerine tabi tutuldukları, her gün sayısız aşağılama ve tehdide maruz kaldıkları, kendilerini güvence altına almak istedikleri, yani sendikalı oldukları ilk anda kapı dışarı edildikleri yerdir.

Firma Emre’den sonra operasyonuna devam edip sendikalı olduğunu bildiği her işçiyi önce sürgün ederek istifaya zorladı, etmezlerse de işten çıkardı. Gerekçe olarak “küçülmeye gidiyoruz” dediler; ancak her geçen gün değerleri büyüyor ve sitelerinde yeni işe alım ilanları yayımlanıyor. Küçülme yalnızca sendikalı işçiler için mi geçerli? Küçülme iddiası da Trendyol’un genç istihdamına önem verdiği de palavra.

Trendyol’un “genç istihdamını” gazetecilik okuyup işsiz kaldığı için İŞKUR’un ‘önerisi’ üzerine Trendyol Depo’ya giren Aydın’dan dinlemeliyiz. Trendyol, Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOGV) aracılığıyla öğrencilere eğitim bursu veriyor; ama bu hikâyeyi bir de “bundan haberimiz olsaydı biz de faydalanmak isterdik, biz de genciz, ancak bizi sadece eze eze çalıştırdılar” diyen depo işçisi Metin’den dinlemeliyiz.

Patronların arkalarına aldıkları 6356 sendikalar yasasıyla yaptıkları iş kolu değişikliği çakallığı yüzünden işçiler, depo işçilerinin sendikası DGD-Sen’de örgütlenemiyor, PTT-Sen’de örgütleniyor. Bu sebeple direniş her iki sendikanın birlikteliğinde yürütülüyor. İşçileri koruması gereken yasalarla bu şekilde oynandığından Çalışma Bakanlığı’nın haberi yok mu, elbette var. “İşçiler sadece sendikalı oldukları için ahlaksızlık kodu ile işten atılırken bakan nerede?” sorusunun yanıtı açık: Sermaye ile kol kola.

Her iş yerinde şahit olduğumuz sermaye-devlet ilişki ağlarının gözümüze sokulurcasına geliştiği zamanlarda, bu yazıyı okuyan ve işçilerin direnişlerine şahit olan herkese çağrıda bulunmak boynumuzun borcu.

İşçiler haklarını almadan sömürünün en trend yolunu döşeyen Trendyol’dan alışveriş yapmayın.

Bizi dört bir yandan kuşatan, kendilerine kurdukları hayatlarla bize yaşam alanı bırakmayan ve bizden çaldıklarıyla servetine servet katan dev holdinglerin, sermaye liderlerinin, patronların karşısında, işçilerin yanında yer alalım. Çünkü bizim bizden başka gücümüz, kimsemiz yok. Bugün Agrobay’da, Fedaş’ta, Trendyol’da, Sputnik’te ve daha nice iş yerinde direnen tüm işçi ve emekçilere selam olsun. 17 gündür direnen işçilerden Alpay’ın bize kattığı slogan ile bitireceğim çünkü direnenler hepimize mücadeleyi öğretmeye devam ediyor: “Mücadeledir tek yol, yalancısın Trendyol!”

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler