spot_img
spot_img
Ana SayfaGüncelSüleyman Şen: "Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmeleri tiyatrodan ibarettir"

Süleyman Şen: “Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmeleri tiyatrodan ibarettir”

PTT-SEN Genel Başkanı Süleyman Şen’den 11 Aralık’ta başlayacağı duyurulan 2024 yılında uygulanacak asgari ücretin belirleneceği Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmelerine dair değerlendirmelerini aldık.

Merhabalar. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda görüşmeler yakında başlayacak. Cumhurbaşkanı, enflasyona ezdirmeyeceğini söylüyor. Bakan da benzer şeyler söylüyor. Ancak bu artık bir tiyatro halinden öteye giden bir komisyon toplantısı değil. İşçiyi temsil edecek kişilerin bakan maaşından yüksek maaş alıyor olmaları, çok konforlu bir alanda olmaları, bu tabloyu bu hale sürükleyen etkenlerden biridir.

Bakan beyi yakinen takip ediyoruz. Kendisi sürekli bürokratik görüşmelerde. Sürekli Vali-AK Parti Binası ziyaretlerinde. Onun dışında işverenleri ziyaret ediyor ve kabul ediyor. Dönüp de işçiye baktığı, işçiye dair bir meselede bir şey söylediğini bugüne kadar duymadım. Duymaktan öte fiilen yapılan bir şey yok. Her gün, her gün, her gün biz işçilerden, emekçilerden, emeklilerden, çiftçilerden alınan bir ortam var.

Asgari ücret görüşmelerinde yine işverenlerin teklifi neyse o olacak. Yapılan teklif, İşçi Konfederasyonları eliyle de rıza üretilerek biz işçilere dayatılacak. Ne zaman ki işçiler bir araya gelip bu köhne, sarı sendikalaşmış düzenin dışına çıkan adımı atarsak o zaman bu göstermelik komisyonu, tiyatroyu, bir ay boyunca bizim gündemimiz haline getirilen oturumları yıkacağız. Buna inanıyorum. Emekçilerin sesi güçlüdür.

Bakan bey bir açıklama daha yaptı, Maliye Bakanı da bir açıklama yaptı. Bundan sonra asgari ücret yılda bir kere açıklanacak ve hedeflenen enflasyona göre açıklanacak, diyor. Şimdi işin bir de o boyutu var; yani hedefler tutmuyor. Bunu herkes gördü. Kendileri de gördü. Zaten o yüzden hedeflerini tutturamamasından ve artık tabanın, işçinin, emeklinin rızasını üretememekten kaynaklı olarak ve seçim arifesinde olmasından kaynaklı olarak yılda iki kere asgari ücrete geçilmişti. Ve şu an gelinen koşullarda yılda bir kere açıklayacaklarını ve bunu hedeflenen enflasyona göre yapacaklarını duyurdular. Ancak ben bunun da geçersiz kalacağını düşünüyorum. Çünkü rıza üretemeyecekler o maaşlara, rakamlara…

Çünkü her gün, her gün biz daha da yoksullaşıyoruz ve geçinemez hale geliyoruz. İsyanımız büyüyor. Sıkıntılarımız büyüyor. Ek işlere çıkılıyor. Mesailere kalınıyor. Ve her gün bizim hayatımızdan alınıyor. Yani mesaiye kalmak istemiyorum da diyemiyorsunuz artık. Haftalık tatiliniz de gasp ediliyor. Bugün açıklama yapmış, geçenlerde yazdım: ALO 170, işte resmi tatil kullandırılmak zorunda… Kimseye 270 saatten fazla mesai yaptırılamaz yıllık falan… Yani bunların hepsi artık kağıt üzerinde fiilen uygulanmayan yazılar. Bunu net bir şekilde söyleyebiliriz.

Türkiye’nin geldiği durum… Ne yazık ki çalışma ortamının da geldiği durum budur. Aylık maaşları 350–400 dolar bandında bir rakama tekabül ettirip o seviyelere yönelik bir rıza yaratma çabası var. İşveren de dahil tabii buna, hep birlikte… İşveren konfederasyonları, dernekleri, köylüleri ve ne yazık ki sarı sendikal bürokrasi ile birlikte tüm yerel unsurlar da içinde… İşçilerin rıza göstermesi isteniyor. Ama memleketin birçok yerinde buna karşı seslerin çıktığına şahitlik ediyoruz ve edeceğiz.

Türk-İş’e kısmen değindim. Türk-İş’in artık klasikleşmiş bir durumu var. İşte ben bir rakam belirledim, diyor. Açlık ve yoksulluk sınırlarını da belirleyen bir komisyonu da var kendince. Bu rakamların bile altında asgari ücret açıklattıran bir konfederasyondur. İşçiler Türk-İş’in belirlediği açlık ve yoksulluk sınırının altında çalışıyor ve sendika duruma sessiz kalıyor. İşte Türk-İş’in, Ergün Bey’in açıklamaları… “17 bin liranın üstünde olmazsa masaya oturmam, 17 bin liranın altında olursa imza atmam…” Yani imza atmaması ya da masaya oturmaması, dört işçi oturtması falan filan… Bunlar işçinin lehine sonuç çıkartacak şeyler değil. Göz boyamaya, masada yükseldiğini halka göstermeye, işçiye yönelik göstermelik tutumlar. Ama işçiler yıllardır artık şahitlik ediyor bu duruma.

Yani masaya oturması kalkması, söz söylemesi, “kabul etmem” deyip lafla kalması… Bunların bizim hayatımıza bir etkisi yok. Kendi konfor alanlarında bizim konforumuzu düşündüklerini düşünecek kadar akıldan yoksun değiliz. Göstermelik bir durum var. Kendi çapında bir şey yapıyor. Tabana kızgın olduğunu hissettirmeye çalışıyor. Ama bunlar artık tiyatrodur. Yıllardır aynısı sergilenmektedir. Sahadan gelen işçi gücü bürokrasiye yansıtılmadığı sürece, bürokrasinin kapısına dayanılmadığı sürece, buradan güç gösterilmediği sürece bu tutumların hepsi yersiz ve lüzumsuzdur. Tiyatrodan öte bir durum değildir.

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler