spot_img
spot_img
Ana SayfaManşetTaşeron sorunu ve taşeronda sendikalaşma çabası

Taşeron sorunu ve taşeronda sendikalaşma çabası

Süleyman Şen, Ptt-Sen Genel Başkanı

Kamuda çalışan taşeronlara 2018’de bir söz verildi: kadro sözü. Ancak gerçek anlamda kadroya geçiş hiçbir yerde mümkün olmadı. Belediyelerde taşeron olarak çalışan 550 bin civarında işçi belediyelerin iştiraklerine geçirildi. Yine birçok sektördeki taşeron işçiler “kadro” adı altında iştirak şirketlere geçirildi. Ancak 140 bin civarında taşeron işçiye hiçbir şekilde kadro verilmedi: PTT, Karayolları, Alo170, hastane bilgi işlem… Örnekler çoğaltılabilir.

Her seçim arifesinde kadro söylemleri ekranlarda, mecliste köpürtülüyor ancak verilen sözün üstünden yıllar geçmiş olmasına rağmen somut bir adım ne yazık ki atılmıyor. Kamuda ve özel sektörde taşeron olarak çalışan birçok işçinin taşeronluk bir durumu da kalmadı.

Bugün PTT’de banka ve vezne dışında her yerde, her işte taşeron işçiler çalıştırılıyor. Mahkeme kararlarına, yasalara aykırı olmasına rağmen tebligat dağıtımı dahil taşeron işçi eliyle yapılıyor. Tüm şikayetlerimiz havada kalıyor, tüm ilgili merciler durumdan haberdar olmasına rağmen PTT yönetimi güvencesiz, işsizlik korkusuyla çalışan taşeron işçilere bunu tehditlerle yaptırıyor ve ilgili mercilerin hepsi de seyrediyor. Kanunları çiğnemeye muktedir bu güç, ne hikmetse işçilerin statüsünün değişmesinde bu gücü kullanmıyor. Çünkü arada taşeron şirketlere büyük rant sağlanıyor, büyük paralar kazandırılıyor.

Daha güvencesiz olan taşeron işçiye mobbing yapmak çok daha kolay geliyor. Taşerona yetişemeyen yetki süreçleri var olan sendikaların taşeron işyerlerinde örgütlenme yapmamasına neden oluyor. Çünkü birçoğu aidat sendikacılığına dönmüş durumda. Toplu iş sözleşmesi yapmadan aidat kesemeyeceği için ne örgütlenme ne de buraya dair söz söyleme gereksinimi duyuyorlar.

PTT işçilerinin yaşadığı durum da buydu. İletişim işkolunda Türk-İş ve Hak-İş gibi konfederasyonlarına bağlı sendikalar vardı ama işçilerle ilgilenmiyorlar, işçi hakları için mücadele etmiyorlardı.

Biz de “kendi göbek bağımızı kendimiz keseriz”, “birinci meselemiz kadro hakkımız” diyerek bu yola çıktık. Ptt-Sen’i kurduk. Ptt-Sen kurulduğundan bu yana tüm bunlarla mücadele ederken bir yandan da toplu iş sözleşmesi yapmak için gerekli prosedürleri yerine getirmeye çalışıyor.

PTT’de taşeron işçiler adına ilk kez toplu iş sözleşmesi imzalamış sendikayız (2019’da Berteks şirketiyle). Ancak yasanın açıklarını bulan patronlar toplu iş sözleşmesi yapma yolunu kapatmanın da yolunu buldular. Mevcut 6356 numaralı yasayla taşeron işçilerin toplu iş sözleşmesi yapması neredeyse imkansız. İşverene verilen yetki tespitine itiraz hakkı sonucu 3-4 yıl süren davalar 1-2 yıllık sözleşme imzalanan taşeron şirketlerde işletilen toplu iş sözleşmesi sürecini boşa düşürüyor.

Yani Türkiye Cumhuriyeti’nde sendikalaşmak, sendikalı olmak anayasada yazan bir hak olsa da taşeronsanız bu haktan mahrumsunuz. Fiilen bu yasalar uygulanmıyor. İşyerlerinde sendikanın “s” sini ağzınıza alırsanız işten atılırsınız. Hem de 25-2 koduyla. Yani iyi niyet ve ahlak kurallarına uymamakla.

Denetlenmeyen patronlar her şeyi yapma gücünü kendilerinde hissediyorlar. Kendilerine aykırı her durumda sorgusuz sualsiz işten atabilme hakkını kendilerinde görüyorlar ve tazminatsız biçimde 25-2 koduyla sizi işten atıyorlar. İşçiler de yıllarca mahkeme kapılarında haklılığını ispat edip tazminatı almaya çalışıyorlar. Geçen yıllar içinde işveren hem örgütlenmeyi kırmış hem de işçinin parasını zamanla üç kuruşa indirmiş oluyor.

Sendika yöneticilerini işten atmak, üyelere baskı yapmak, zorlamak suçsa da hatta hapis suçu olarak yasada belirtilmişse de bu suçtan ceza alan bir patron görmeniz zordur. İşverenler kaybetmek istemedikleri bu alanlar için işçileri çalıştırabilecekleri en güvencesiz şartta çalıştırmaya devam ediyor.

Sözün özü, işçileri bu güvencesiz koşullarda, haklarından mahrum bırakmanın yolu taşeron olarak çalıştırmaktan geçiyor ve durum patronların işlerine geliyor. Yıllardır taşeronlar onlara verilen sözün tutulmasını bekliyor. İşçiler sesini yükseltmeli, bu modern kölelik sistemi her yerde son bulmalıdır.

Bizim mücadelemiz her yerde devam edecektir. Aslolan işçilerin birlikte oluşturduğu güçtür.

Birlik sağlandığı takdirde ne kimse işçilerin karşısında durabilir ne de işçiler benzer sorunlarla karşılaşır. İşçilerin taleplerinin çok daha kısa sürede karşılanmasını sağlayacak güç budur.

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler