spot_img
spot_img
Ana SayfaManşetAlibaba, Trendyol, toplumsal sınıf ve sosyalizm - Fuat Yücel Filizler

Alibaba, Trendyol, toplumsal sınıf ve sosyalizm – Fuat Yücel Filizler

Trendyol’un sahibi, yüzde 87’lik ortaklık payıyla, Çin merkezli e-ticaret devi Alibaba Group. Alibaba, Çin’in en büyük, dünyanın (ABD merkezli Amazon’dan sonra) ikinci büyük e-ticaret platformu şirketi. Dünyanın en büyük şirketleri sıralamasında ilk 30’a, dünyanın piyasa değeri en büyük şirketleri arasında ilk 10’a giriyor.

Alibaba tıpkı ABD merkezli büyük rakibi Amazon gibi, çok saldırgan bir büyüme ve yayılmacılık stratejisi izliyor. Bağımlı kapitalist ülkelerin yeni palazlanan teknoloji, internet ve e-ticaret start-up şirketlerini satın alıyor. O ülkeler için oldukça büyük çaplı denilebilecek finansal ve teknolojik yatırımlarla hızla büyütme, bazan yıllar boyunca zarar etmeyi bile göze alarak, o ülkelerdeki tüm rakiplerini piyasadan silerek o ülkelerin tüm e-pazar yerini ele geçirme, tek başına hakim olma politikası izliyor. Orta gelişmiş bağımlı bir kapitalist ülkede satın alıp olağanüstü bir hızla büyüttüğü start-up şirketler belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra, onun üzerinden çevre ülkelerin start-uplarını satın alıp bölge gücü haline getirmeye, sonra da emperyalist kapitalist güçler rekabeti nedeniyle bloke edildiği, Avrupa ve Amerika pazarına bu alt şirketleri üzerinden girmeye çalışıyor.

Alibaba Trendyol’un yüzde 75’lik hissesini 2018 yılında 778 milyon dolara satın aldı. Bu o ana kadar Türkiye’de yapılmış en büyük e-ticaret yatırımıydı. 2018-2021 sürecinde Trendyol’u her yıl yaklaşık ikiye katlayarak fil gibi büyüttü. Bu büyüme özellikle e-sipariş sayısının yüzde 130 büyüdüğü, e-ticaret payının Türkiye piyasasındaki payının 2020’yılında yüzde 22’ye sıçradığı Pandemi döneminde daha bir hızlandı. Trendyol’un hızla büyüyen Türkiye e-pazar yeri’nin yüzde 54’üne hakim hale geldiği büyüme temposu, platform devlerinin agresif ele geçirme ve piyasa hakimiyeti stratejileri çerçevesindedir. Alibaba’nın iştirakı olmaktan gelen finansman ve yatırım alma, ağ ve bulut bilişim alanlarında görece gelişkin altyapı kolaylıkları, milyonlarca tüketiciyi ve 100 binin üzerinde üretici/satıcıyı kendine bağımlı hale getiren veri imperatifi ve ağ dışsallıkları, şirket satın alarak rakiplerini elimine etme, hızla farklı iş alanlarına yayılma, çeşitli devlet kademe ve kurumlarıyla kirli ilişkiler ve hepsinden önemlisi sömürdüğü işçiler açısından yığınsal esnek, güvencesiz, taşeron, gig, despotik, aşırı çalıştırma modelleri…(1)

Yeni türden bir mali sermaye kaynaşması: Platform şirketleri

Trendyol’un saldırgan büyüme ve kar stratejisinin önemli bir ayağını da Türkiye’de futbol, kadın voleybol ve Tarkan benzeri popüler şarkıcılar gibi alanlarda sponsorluk ve reklam ataklarının yanı sıra, 20 bin sosyal medya influencer’ının olduğu bir influencer platformuna sahip olması oluşturuyor. Bu rakam Türkiye’deki 10 binden fazla takipçi sayısına sahip influencer’ların yaklaşık 3’te biri anlamına geliyor. Çeşitli piyasa araştırmalarına göre e-ticaret tüketicilerinin yüzde 49’u ergen ve genç tüketicilerin ise yüzde 70’i alışveriş tercihlerini influencer’ların “önerileri”ne, yani tanıtım ve reklamlarına göre yapıyor. Trendyol, rekabetçi performans sistemi ve sağladıkları satış artışından yüzde 1-5 arası komisyonla kendine bağladığı bir de böyle bir nevi ücretli influencer pazarlamacılar ordusuna sahip ve her yıl influencer bütçesini artırarak bu ordusunu da büyütmeye de devam ediyor. (2) Buradan çıkartabileceğimiz bir sonuç, Trendyol’un sosyo-ideo-kültürel etki gücünü kırabilmek, örneğin kitleselleşen bir boykot kampanyası düzenleyebilmek için, grev ve eylemlerle birlikte sponsorluk ve influencer sistemlerini de hedefe çakmak, özellikle de ergen ve gençlere yönelik sınıfsal ajitasyon-propaganda biçim, içerik, araç ve yöntemleri geliştirmek gerektiği.

Trendyol’un bir diğer saldırgan yayılmacılık ayağını da girdiği her alanda kilit konum sahibi sermaye gruplarıyla ortaklık ve işbirliği anlaşmaları oluşturuyor. Örneğin 10 milyon nüfuslu Azerbaycan’da 1 milyon tüketiciye ulaşırken, Türkiye kapitalist devletinin aracılığıyla, Azerbaycan’ın en büyük sermaye gruplarından PASHA Holding ile ortak şirket kuruyor.(3)Trendyol’un son yıllarda girdiği Almanya, Kazakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan pazarlarının her birinde de bu ülkelerin büyük mali sermaye gruplarıyla benzer işbirliği veya ortaklık anlaşmaları var. Trendyol’un bir diğer işbirliği anlaşması, bağımlı kapitalist ülkelerde üretilen ürünleri emperyalist kapitalist ülkelerde pazarlayan, dünya çapında 30 milyon müşterisi olan küresel moda platformu Asos’ta Trendyol’a bağlı markalı tedarik üretimi yapan yüzde 45 daha ucuz kadın işçi istihdamına sahip Anadolu’daki tekstil-konfeksiyon fabrikalarının ürünlerinin de yer alması. Asos, Trendyol’un tedarik, işbirliği ve ihracat yaptığı 95 küresel e-ticaret platformundan yalnızca biri. Trendyol’un tedarikçileri İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa’dan, Adıyaman, Batman, Erzurum, Maraş, Konya, Malatya ve Samsun’a kadar yayılıyor.

Trendyol’un kritik bir sermaye işbirliği anlaşması da Türkiye’nin önemli sermaye birliklerinden TOBB’la birlikte yürüttüğü “Trendyol’la işini büyüt projesi”. Bu projeyle Trendyol toplam sayısı 200 bine ulaşan KOBİ’ye (Türkiye’deki toplam kayıtlı KOBİ sayısının yaklaşık yüzde 6-7’si) e-ticaret ve dijital dönüşüm altyapısı kuruyor ve artı-değer tedarik ağını hızla genişletip kendine bağlıyor.

Bunlara Trenyol’un uluslarası büyük mali yatırımcılarını da eklemek gerekir. 2021’in son çeyreğinde, dünyanın en büyük teknolojik şirket yatırımcısı Londra merkezli Softbank’ın organize ettiği yatırım turunda ABD, AB ve Körfez mali sermayesinden toplam 1.5 milyar dolarlık daha “yatırım” topladı. Trendyol’un yeni yatırımcı ve spekülatörleri arasında Softbank’ın yanı sıra ABD’nin ikinci büyük teknolojik şirket yatırımcısı General Atlantic, Berlin merkezli Priceville, Abu Dabi merkezli ADQ, Katar merkezli QIA gibi dev para-sermaye fonları vardı. Bu arada Alibaba da Trendyol’u Batı merkezli mali sermayeye açarken Trendyol’a bir 350 milyon dolar daha basıp ortaklık payını yüzde 87’ye kadar çıkararak yeni yatırımcılar karşısında kumandasını pekiştirmeyi de ihmal etmedi. Bu yeni spekülatif yatırım dalgasıyla Trendyol’un sermaye piyasasındaki değeri (hayali sermayesi) 9.5 milyar dolardan 16.5 milyar dolara Koç Holding’inkinin 1.5 katına kadar çıkarak Türkiye’nin piyasa değeri en büyük şirketi haline geldi. (4)

Trenyol’un bir diğer temel dayanağı da kapitalist devlet iktidarı ve bürokratlarıyla kirli ilişkiler. En bilineni Trendyol’a karşı açılan hile, istismar ve ihlal soruşturmasında soruşturmayı yürüten kurumun başındaki bürokratı kendi şirketine transfer etmesi, hükümet partisine ve çeşitli devlet kurumlarına yüklü bağış/rüşvetler dağıtmasıdır.

Bunlardan çıkacak ilk sonuç, Trendyol’un basitçe üretici ile tüketici arasında aracı bir şirket değil, milyonlarca tüketicisinin de yüzbinlerce tedarik üreticisinin de büyük bir bölümüne tek yanlı olarak hükmeden, kendi bünyesinde finans, sanayi, hizmet, ticaret ve veri sermayelerini (ki bunlara sembolik marka sermayesi ve devlet sermayesi de eklenebilir) kendi bünyesinde kaynaştıran, yeni türden bir uluslararası mali sermaye grubu olduğudur. Bu da Trendyol’a karşı işçi mücadelesinin bir ve aynı zamanda (başta Trendyol’un asıl sahibi Çin merkezli Alibaba olmak üzere) uluslararası ve emperyalist sermayeye, Türkiye’de önemlice bir bölümü Trendyol’a tedarikçilik yapan KOBİ sermayesine vb yani sermayenin oldukça geniş bir kesimine karşı da sınıfa karşı sınıf savaşımını gerektirdiği anlamına gelir.

Kuşkusuz bu Trendyol’un tek bir deposundaki örgütlenme mücadelesinin her koşulda başarısız olacağı anlamına kesinlikle gelmez. Son 2 yıl içinde Trendyol motokurye işçilerinin, Migros ve Carrefour’un birer deposundaki işçilerin önemli mücadele kazanımları vardır. Bununla birlikte Alibaba ve Trendyol merkezli bu karmaşık sermaye/artı-değer ağlarının bütünden kavranması ve buna göre konumlanma, Trendyol gibi yeni türden mali sermaye hakimiyetine karşı sınıf savaşım ve örgütlenmelerinin başarı şansını artıracaktır.

Platform sermayesi ve üretim ve emeğin daha üst düzeyde toplumsallaşması

Çünkü platform sermayesi ya da yeni türden mali sermaye bileşimi aynı zamanda üretim ve emeğin daha üst düzeyde toplumsallaşması anlamına gelir. Örneğin Trendyol’a tedarik üretimi yapan KOBİ’lerin yüzde 50’si yapılan bir araştırmada “Trendyol’a iş yapmanın kendileri için vazgeçilmez” olduğunu söylemektedir. Başka deyişle, İstanbul’dan Bursa’ya, Adana’dan Erzurum’a, Maraş’tan Batman’a kadar yaklaşık 100 bin KOBİ patronu, kendileri için Trendyol’a bağımlı tedarik üretimi yapmaktan başka bir piyasada tutunma şansı olmadığını belirtmektedir. Dolayısıyla bu KOBİ’lerin üretim standartları, hızları, fiyatlamaları, hatta işçilerinin sömürülme şiddetine kadar Trendyol tarafından belirlenebilmektedir. Bu 200 bin KOBİ’de çalışan en az 2-3 milyon işçinin ürettiği artı-değerden Trendyol giderek daha büyük paylar alırken bu KOBİ patronları da bunu çalıştırdıkları işçilere daha düşük ücretler, daha hızlı, uzun ve despotik çalışma koşulları, her düzeyde sömürü şiddetinin artırılması olarak fatura etmektedir. Kaldı ki Alibaba ve Trendyol’un diğer yatırımcılarının yukarıdan aşağıya azami getiri basıncı da Trendyol işçileri kadar, Trendyol’a tedarik üretimi yapan KOBİ işçilerini eze eze daha fazla artı-değer üretmeyi dayatmaktadır.

Bu açıdan Anadolu’da tedarik üretimi zincir ve ağları işçileriyle belli ilişkileri olan Umut-Sen’in, Trendyol tedarikçisi fabrikaları saptaması, tedarik işçilerine bu yukarıdan aşağıya sömürü, kar ve kan şiddetini artırma mekanizmalarını anlatması önemli olacaktır. 200 bin KOBİ’ye tedarik üretim yaptıran ve artı-değerlerinden pay alıp üretim ve emek süreçlerini belirler hale gelen Trendyol nasıl bir sermaye ve güç yoğunlaşması ve merkezine işaret ediyorsa, son derece dağınık ama toplam sayıları milyonları bulan Trendyol tedarik üretimi işçilerinin de en azından potansiyel olarak, yalnızca kendi yerellerinde ve kendi patronlarına karşı değil Trendyol’a karşı birleşik hareketi olanağına da işaret eder. Trendyol ve benzeri platformların işçileri ile bunlara tedarik üretimi yapan işçilerin dayanışması ve birleşik mücadelesi, bu kavranıp buna doğru konumlandığında, gelecek açısından bir hayal olmaktan çıkar.

İkincisi, Trendyol gibi platform devlerinin kendi bünyesindeki toplumsal emeğin de nasıl çeşitlenerek derinleştiğini de gözetmek gerekir. Trendyol’un kadrolu ve “esnaf” denilen motokurye işçileri, ayrıştırma deposu işçileri, lojistik işçileri, kargo işçileri ve veri-analiz/bilişim işçilerini bir bütün olarak düşünmek gerekir. Günümüz işçi grev ve direnişlerinde yalnızca üretim, hizmet alanlarının durdurulması yetmeyebiliyor, lojistiğin ve tümünü kontrol ve organize eden algoritmaların, veri-analiz sistemlerinin, bilgisayarların da durdurulması, grev ve direnişlerin etki gücünü geometrik olarak artırıyor. Çok zor görünebilir, ama beyaz yakalı emekçilerin de yıkıcı bir işçileşme sürecinde olduğunu, artan bir sıkışma ve arayış içerisinde olduklarını biliyoruz. Bugün için zor da görünse, stratejik bir hedeflenme ile, gelecekte kadrolu ve taşeron/gig işçilerin, depo ve lojistik işçilerinin, mavi yakalılar ile beyaz yakalı işçilerin birleşik örgütlenme, dayanışma ve hareketi hiç de hayal değil.

Üçüncüsü, Trenyol’un giderek büyüyen çaplı yatırımlarla yeni açtığı bölgesel ve uluslararası aktarım ve operasyon merkezleri. Trendyol en son, toplam 2 milyar lirayı bulan bir yatırımla Adana ve Trabzon’da bölgesel aktarım merkezi depolarını kurdu, Ankara’da ise daha büyük bir aktarım merkezi kuruyor. Bölgesel aktarım depolarının ayrıştırma depolarından farkı, her birinde, iş yoğunluğuna göre, bin ile 2 bin arasında işçi çalışması, büyük entegre fabrika benzeri emek yoğunlaşması ve süreçleriyle, kolektif örgütlenme ve hareket olanaklarına daha güçlü bir zemin sunması. Trendyol’un aynı zamanda Avrupa’ya dönük e-ticaret operasyon ve aktarım merkezinde 3 bin 500 işçi çalıştırılacak, İstanbul Havalimanı’nın yanında ise Avrupa’ya e-ihracat ve lojistik aktarım merkezini kuruyor. Yine birkaç bin işçinin çalışacağı bu sonuncusu doğrudan gümrük çıkış alanında konumlanıyor, siparişin gelmesiyle hazırlanıp uçağa taşınması ve Avrupa’daki hedef noktaya ulaştırılmasını zamanını minimize etmeyi hedefliyor. (5)

Hız ve karlılık

E-ticarette bir metanın üretim sürecinden son tüketim noktasına kadar geçtiği tüm evrelerde, üretim, çok modlu lojistik (hızlı tren, tırlar, kargo uçakları, motokuryeler ve bunlar arasında olabildiğince beklemesiz birinden ötekine aktarım) ve bölgesel aktarım merkezleri, yerel ayrıştırma depoları gibi kilit ara halkalar, yanı sıra tümünü kontrol ve organize eden veri-analiz sistemleri; minimum maliyet, maksimum hız, minimum ücret ve maksimum sömürü, rekabet ve karlılığın en kritik etkenleri.

“İşçinin nerede veya nasıl istihdam edildiğinden bağımsız olarak, çalışmanın hızı ve yoğunluğu, her koşulda, sermayenin dünyaya yayılan geniş ‘tam zamanında’ (just-in-time: JIT) koridorlar boyunca güdümleniyor. Çalışmanın doğasında son 20 yılda değişen; dijital teknolojilerin, bireyler ve gruplarının çalışmasını ekranlaştırması, nicelikleştirmesi, standartlaştırması, modülerleştirmesi, izlemesi ve yönetmesindeki kullanım, nüfuz ve uygulama düzeyidir. Çoğu çalışma-bağlantılı teknolojinin dijitalleşmesi, çalışmanın Taylor’un dakika ve saniyelerinden farklı olarak, nano-saniyelerle ölçülmesi ve bölünmesi anlamına gelir. Yalın üretime ‘strese dayalı yönetim’ yoluyla basitçe ‘israfın’ (artı-değer üretilmeyen zaman kesitleri-bn) kaldırılmasının ötesinde bir kesinlik kazandırılır. Aynı zamanda çalışmanın her bağlamının nicelikleştirilmesi anlamına gelir. Nicelikleştirme yoluyla basitleştirme hızlandırmayı mümkün kılar ve hız nicelikleştirmeyi gerektirir.

Amazon’un California dağıtım merkezi üzerine yeni bir çalışma işçilerin çalıştığı ortamı şöyle tanımlıyor: ‘Bir müşterinin Amazon Prime’daki “siparişinizi belirtin” kısmına istediğini ertesi günalmak için tıklar tıklamaz ortaya çıkan vahşi balenin kareografisini yapan şirket, dalgalanan tüketici talebiyle senkronize olarak işgücünü sayısal olarak yukarı ve aşağı “esnetmek” için, devasa iletişim ve dijital teknoloji ağı, depo tesisleri ve makineleri içindeki algoritmik ve teknik becerisinden yararlanıyor.’ Dünyanın dört bir yanındaki benzer tesislerde, işin kendisi, çalışanları takip eden,zamanlayan ve seçili ürüne yönlendiren tarayıcılar ve elde taşınan veya bileğe takılan bilgisayarlar tarafından yönlendirilir. (…) Bunlar işçi direnci tarafından engellenmediği sürece her yerde çalışmanın prototipidir.” (6)

E-ticaret işlerinin sınai-teknolojik olarak parçalanması, basitleştirilmesi, alabildiğine yoğunlaştırılması ve hızlandırılması, bir noktadan sonra en düşük ücretle en yoğun ve uzun çalışma süreleri paralelinde, ezilen cins, ulus ve ırktan işçilerin, göçmen işçilerin, hatta çocuk işçilerin sayı ve oranının artması paralelinde sürdürülüyor. Çalışma hızı, yoğunluğu ve süreleri, işçi ölümleri, sakatlanmaları, meslek hastalıkları ve tükenme sendromuyla birlikte tam bir kanlı emek yağmasına dönüşüyor.

Daha gelişkin bir sınıf bilincinin eşiği

E-ticarette de P-M-P’ döngüsünün, üretim, iletişim, ulaşım, aktarım, depo süreçleri üzerinden ve içinden işleyiş hızı potansiyel karı belirler. E-ticaret platformlarının doğrudan veya dolaylı tahakküm ve sömürüsü altında, TIRlarda, kamyonlarda, trenlerde, gemilerde, uçaklarda, limanlarda, lojistik ve aktarım merkezlerinde, depolarda, motosikletlerde çalışanlar da, fabrikalarda çalışanlar kadar üretim işçileridirler ve artı-değer üretirler. Teknoloji fetişisti yaklaşımların tersine, tüm bu süreçlerde kullanılan teknolojiler ne kadar gelişmiş olursa olsun, bu sürecin hiçbir evresinde, yığınsal-toplumsal emeğin kolektif eli ve aklı olmadan, sermaye-meta hareketleri ve kar gerçekleştirilemez. Dolayısıyla “tam zamanında” (beklemesiz, stoksuz) üretim-çok modlu taşımacılık-aktarım-ayrıştırma-teslimat süreçlerinin hepsinde senkronize azami hız gereği, aynı zamanda sermaye döngüsünün zayıf ve kırılgan yanıdır. Üretimden son tüketime kadar bu sürecin herhangi bir evresindeki kitlesel bir grev, sürecin bütününü tamamen veya kısmen (örneğin bölgesel aktarma merkezindeki grev veya bir ildeki motokuryelerin grevi ve hatta bir tüketici boykotu) durdurabilir. Sürecin birbirine bağlı olmanın ötesinde içerili olan tüm halkalarının bütünden örgütlenmesi, bugün için ise en azından bir halkasında grev veya direniş olduğunda diğer halkalarındaki işçilerin de etkin dayanışmaya girmesi stratejik bir hedef olmalıdır. Trendyol kapsamındaki herhangi bir tedarik fabrikasında veya aktarım ya da ayrıştırma deposunda veya lojistik ya da teslimat alanında veya veri merkezinde çalışan herhangi bir işçinin çalıştığı şirket, taşeron, işkolu ve emek alanı ne olursa olsun, emeğinin milyonlarca işçiyi kapsayan toplumsal-bileşik emeğin anonim ve organik bir bileşeni olduğunun farkına varması, daha gelişkin bir sınıf bilincinin eşiğidir.

Platform devleri ve kapitalizmin krizi

Kaldı ki Amazon ve Alibaba gibi küresel, Trendyol gibi bölgesel platform devlerini kısmen ama soluklu biçimde durdurabilecek kitle grevleri bile, kapitalizmin genel krizini ve emek-sermaye karşıtlığını derinleştirebilir. Çünkü platform devleri, yalnızca ve basitçe teknolojinin değil, kapitalizmin genel krizinin ürünüdürler; sermaye döngüsünü hızlandırarak, üretim ve tüketim kapasitesini artırarak, aşırı para-sermaye birikimine yeni hızlı değerlenme alanı açarak; kapitalizmin aşırı birikim, aşırı üretim ve değerlenme krizlerini belli ölçüde hafifletme ve ötelemede belirgin bir rol oynarlar. Aynı zamanda sermaye birikiminin mutlak genel yasası (bir kutupta servet, kendi emeğini başkalarına sermaye olarak üretenlerin safında sefalet birikimi) üzerinde yükselirler ve emek-sermaye karşıtlığını daha da derinleştirirler. Diğer taraftan dünya çapındaki enflasyon/faiz sarmalı, orta ve alt orta sınıfları ve işçi sınıfının beyaz yakalı katmanlarını da yoksullaştırıyor, bu kesimlerin azımsanmayacak bir bölümünün artık onlar için de “lüks” hale gelen e-ticaretten geleneksel marketlere dönmesine yol açıyor, e-ticaret platformu devlerinin pandemiyle başlayan piyasa köpüğünü söndürüp karlarının düşmesine yol açıyor, e-ticaret alanında ancak en büyüklerin ayakta kalabileceği birleşme ve satın alma dalgalarıyla, daha büyük bir sermaye merkezileşmesi ve yoğunlaşmasına yol açıyor. Bu ise, platform sermayesinin tedarik fabrikalarındaki işçilerden, lojistik, depo, teslimat, veri işçilerine kadar, daha yoğun saldırılarına; daha az işçiye daha çok iş yaptırma, ücretleri dipleme, daha yoğun ve uzun çalıştırma, taşeron/gig ve kadın, göçmen, çocuk işçi oranını artırma, işçi cinayet, sakatlanma ve hastalıkların artmasına neden olurken, dünya çapında teslimat, depo ve lojistik işçilerinin hareketlenme dinamiklerini artırıyor. Dolayısıyla platform işçilerinin farklı kesimlerini biraraya getiren ve tedarik işçilerine doğru yayılan, önemlice bölümü yıkıcı işçileşme sürecinde ve işçileşmiş tüketici boykotlarıyla birleşen grev ve direniş dalgaları, son dönemde mali sermayenin gözbebeği haline gelen, olağanüstü bir merkezileşme ve yoğunlaşma sürecindeki platform sermayesinin ötesinde bir bütün olarak sermaye diktatörlüğünün canını daha fazla acıtabilir.

Trendyol’a tüketici boykotunun olanakları

Tüketici boykotu derken, ilk elde orta sınıf yaşam tarzı ve statüsü (veya hayali) üzerinden de sembolik sermaye yapan platform şirketlerine karşı boykotun, geleneksel sabit mekana dayalı mağaza ve marketlere karşı boykottan daha zor olduğu düşünülebilir. Bununla birlikte, Trendyol gibi şirketler, aynı zamanda milyonlarca tüketici üzerinde “algoritmik tahakküm ve soygun” şirketleridir. Tıpkı üreticilerin olduğu gibi tüketicilerin de veri tabanları üzerinden “ciğerini okur”, talep ve ihtiyaçlarını kendi karlarına göre kontrol altına alıp markaya bağımlı hale getirir, şekillendirir, manipule eder. Tıpkı Çin’de Alibaba’ya olduğu gibi, Türkiye’de de Trendyol’a, algoritmaları manipule ederek tüketicileri kendi depo ve şirket ürünlerini, diğer üreticilerinden de fahiş “hava parası” ödeyenlerin ürünlerini sipariş etmeye hileyle sevk ettiği konusunda davalar bile açılmıştır. Ancak milyonlarca tüketicisinin önemli bölümünün de yine, ağırlığı beyaz yakalılar olan, işçilerdir. Kent merkezleri dışına sürülmüş büyük sanayi işçilerinden farklı olarak, kent merkezi ağırlıklı olarak ve tüketicilerin gündelik yaşamı ile iç içe bir iş olması, milyonlarca tüketiciyi kendine bağlı kılmak ve genişletmek, sembolik sermayenin (marka prestiji ve influence vd) önemi, e-ticaret tekellerinin zayıf karınlarından biridir.

Trendyol motokurye işçilerinin Ocak-Şubat 2022 grev dalgasının önünü açan fiili grev kazanımında, şirketin tüketiciyi elde tutma zorunluluğundan gelen bir kırılganlık noktası da belli bir rol oynadı. E-ticaret platformlarının üretim, depo, dağıtım ve teslimat işçileri ile işçi tüketicilerinin birlikte hareket ettiği kampanyalar neden mümkün olmasın? Ancak bunun için bir Migros Depo grev ve direnişinde olduğu gibi, tüketicileri aktif ve pasif boykota sevkedebilecek market ve mağaza gibi sabit mekanlarda yapılabilecek dayanışma, protesto ve tehşir eylemleri mümkün olmadığından, farklı yöntemler de geliştirilebilir. İlk elde bilişim/grafik/sanat işçilerinin katkısıyla teşhir, ajitasyon, çağrı görsellerinin yapılıp yaygınlaştırılması, stratejik olarak da her emekçi kesime kendi çalışma ve yaşam alanlarının içinden hitap edip etkileyebilecek, işçi sınıfının kendi karşı-influencerlar ağını yaratması ve örgütlemesi neden mümkün olmasın?

Ağ ve bulut bilişim platformları ve sosyalizm

“Dijital ekonomide, platformlar aynı anda üreticiler ve tüketiciler/kullanıcılar hakkında birincilerin üretim sistemlerine ikincilerin kişisel virtüel çevrelerine nüfuz ederek devasa enformasyon miktarlarını kontrol ediyor. İki taraf -üreticiler ve tüketiciler/kullanıcılar- birbirleri hakkında, hatta kendileri hakkında bile enformasyona sahip değilken, bu ayrıntılı enformasyonun zenginliğini ve derinliğini platformlar elde edebiliyor. Dolayısıyla, platform sahipleri üreticilerin başarısına onların piyasasındaki tükecinin derin davranış/psikolojik yörüngelerine dayanan “talebini” analiz ederek ya da “yaratarak”, etkide bulanabiliyor. Bu bir yanda platformlar, diğer yanda platformları kullanan aktörler arasında belirgin enformasyon asimetrileri yarabilir, böylelikle piyasanın işleyişine etkide bulanabilir. Bu anlamda, piyasanın görünmez eli, artan ölçüde platform şirketleri tarafından yönetilen dijital bir el haline geliyor. Piyasaları düzenleme düşünceleri, örneğin açık pazar, maksimum satın alma fiyatını belirleme, rekabet eden firmalar, fiyat sabitlemeye karşı denetim ve çatışmalar, fiyatlar özel firmalar tarafından dinamik ve şeffaf olmayan bir tarzda, bazan algoritmik olarak belirlendiğinde, anlamını kaybediyor. Merkezsiz bir ekonomik organizasyonda piyasa sinyallerine dayalı olmak yerine, platformlar, derin dijital bilgiyi kullanarak, merkezi ekonomik “planlama” yapma ve bir sektör veya değer zincirini yönetme yetisine sahip olabilir.” (7)

BM-UNCTAD’ın “Dijital Ekonomi 2019” raporunda, bulanık bir dille ifade edilmiş olsa da, Trendyol gibi şirketlerin başdöndürücü yükseliş ve tahakkümünün arka planını görmekle kalmıyor, uzlaşmaz sınıfsal-toplumsal çelişkileri nasıl keskinleştirdiğini ve dahası, sermaye ve piyasanın da gereksizleşeceği yeni ve daha gelişkin bir toplumun olanaklarının da nasıl oluşmakta olduğunu da görüyoruz.

Buradan çıkartacağımız sonuç, kapitalizmde üretimin, dağıtımın, emeğin geldiği toplumsallaşma düzeyinde, yalnız özel mülkiyet ve sermayenin değil piyasanın da, dijital platformların merkezi hakimiyeti arttıkça gereksizleşmekte olduğudur.

“Tıpkı banka ve yatırım fonlarının kendilerinin olmayan devasa para meblağlarını para sermayeye çevirip bundan muazzam karlar etmesi, ama para-sermayenin sermayenin yoğunlaşmasını ve merkezileşmesini hızlandıran sosyal-sermaye olarak kapitalizmin çelişkilerini azdırması, yeni bir üretim tarzının koşullarını oluşturması gibi: Platform şirketleri de kendilerinin olmayan devasa veri ve bilgileri dijital sermayeye çevirip bundan muazzam karlar elde ediyorlar, ama dijital sermayede sermayenin çok daha üst düzeyde yoğunlaşması ve merkezileşmesini hızlandıran sosyal sermayenin yeni bir biçimi olarak, kapitalizmin uzlaşmaz iç çelişkilerini (toplumsal üretici güçler/kapitalist özel üretim ilişkileri ve emek/sermaye çelişkilerini keskinleştiriyor, yeni ve daha gelişkin bir üretim tarzının koşullarını olağanüstü yetkinleştiriyor.(8)

Her türlü üretim araç, koşul ve ilişkileri gibi, platformlar da, sosyalist devrimin ilk adımlarından başlayarak toplumsallaştırılacaktır. Her birimizin çalışma ve yaşamından toplanan trilyonlarca verinin özelleştirilmesine ve kar için kullanılmasına, üretirken daha vahşice sömürülmemiz, tüketirken soyulmamız için kullanılmasına son verilecektir. Platformlar talebi dolaysızca, gerçek ve eş zamanlı olarak üretime içerirken ve ihtiyacı daha dolaysız bir üretici güç haline getirirken, aynı zamanda sosyalizmin bir ön koşulunu da olgunlaştırmaktadır. Ancak üretimi de tüketimi de daha fazla sömürü, soygun ve kar için manipule eden kapitalist azami kar planlamasına son verilecek; örgütlü ve bilinçli toplumsal ihtiyaçlar ve toplumsal üretimi dinamik olarak sosyalist planlama çerçevesinde, yeniden organize edecektir. BM raporunun bile itiraf etmek zorunda kaldığı gibi, platformlar, kapitalist piyasa, meta üretimi ve artı-değerin gereksizleşmesine doğru olan tarihsel eğilimin yeni bir veçhesidir. Kuşkusuz bu kapitalizm koşullarında, toplumsal mühendislik dizaynının, emek ve kitle kontrol ve manipulasyonunun, emek yağmasının artmasından başka bir anlama gelmez. Sosyalist planlama ise yalnızca ve basitçe teknik/teknolojik süreçlerin gelişimine indirgenemez. Bununla birlikte, ağ ve bulut bilişim teknolojileri, burjuva ve küçük burjuva liberallerin sosyalist planlamaya karşı, üretim, dolaşım ve tüketim süreçlerine ilişkin trilyonlarca verinin hesaplanamayacağı veya muazzam bir üretken olmayan emek, kırtasiyecilik, bürokrasi ve despotizme yol açacağı türünden itiraz ve demogojilerinin zeminini de ortadan kaldırmaktadır. Sosyalizmde ağ ve bulut bilişim altyapı ve araçları, kar için ve özel mülk olmaktan çıkartılacak; birilerinin ölümüne ürettiği ve taşıdığı, birilerinin konfor, statü ve zevk olarak tükettiği, birilerinin de ikisi üzerinden kar ettiği bir sistem olmaktan çıkartılacak; toplumsal üretim ve tüketim hiçbir sömürücü ve asalak aracı olmadan, bütünü ve bunun içindeki kendi katkısını ve payını görüp denetleyebilen, kendi yaşamını etkileyen her türlü toplumsal karara doğrudan katılabilen ve yönetim organlarında yer alabilen, doğrudan üretici ve tüketici işçiler tarafından örgütlü ve bilinçli olarak, planlanabilecektir. Sosyalizmde platform ilişkileri, çalışma hız, yoğunluk ve sürelerinin artırılması için değil sistematik olarak azaltılması için kullanılacaktır.

Kapitalist sistemin içindeki uzlaşmaz çelişkilerin tarihsel gelişim süreç ve doğrultusunu, ağ ve bulut bilişim platformları da içinde taşıdığı gibi derinleştirir. Platformlar üzerinden devrimci komünizm konusu kuşkusuz başka çalışmlarda daha geniş ve gelişkin biçimde ele alınabilir. Burada bu tarihsel gelişim doğrultusuna kısaca değinmemin asıl nedeni ise, platform işçilerinin yakıcı ücret ve çalışma koşullarına dair mücadele talepleri kadar devrimci işçi sosyalizminin de güncelliğine ve dolaysız somut sosyalizm progandasına olan ihtiyacın da altını çizmek.

Dipnotlar:

1- Melih Yeşilbağ, “Platformlaşma ve Türkiye Kapitalizmi: Bir Eşitsiz Gelişme Öyküsü”, textumdergi.net, 29 Nisan 2023. Ayrıca Trendyol’un kölece çalıştırma modelleri için bkz: Oya Gürsoy, “Trendyol’un Karanlık Masalı veya e-ticaretin Emek Sömürüsü”, umutsen.org, 4 Eylül 2023. “Trendyol Express’te İnsanlık Dışı Çalışma: 4 Aylık Çalışma, Tuvalette Saniye Sayıyorlar”, umutsen.org, 13 Nisan 2022)

2- “Trendyol’un Etki Makinesi”, fastcompany.com.tr, Şubat-Mart 2022 sayı 12

3- “Trendyol’dan PASHA Holding ile Ortaklık Anlaşması”, cumhuriyet.com.tr, 30.4. 2023

4- Fuat Yücel Filizler, “Bir Alibaba Hikayesi: Trenyol, sınıf savaşımı ve sosyalizmin yolları”, academia.edu, Şubat 2022

5- Handan Aybars, “Trendyol Körfez Ülkelerine Açılıyor”, BThaber.com, 28 Ağustos 2023

6- Kim Moody, “Dünyanın Bütün İşçileri: Büyüme, Değişim ve İsyan”, New Politics, Kış 2021. Çev: Fuat Yücel Filizler, academia.edu.)

7- Birleşmiş Milletler UNCTAD “2019Dijital Ekonomi” raporundan

8- Fuat Yücel Filizler, “Dijital Ekonominin Yükselişi ve Kapitalist Piyasanın Gereksizleşmesi”, academia.edu, 2019)

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler