spot_img
spot_img
Ana SayfaRöportajTrendyol kültürü: İşçi Düşmanlığı

Trendyol kültürü: İşçi Düşmanlığı

Trendyol’un Avrupa Dağıtım Merkezi’nde iki yıldır çalışan Emre Özdek çalışma koşullarına ve ücret zamlarındaki eşitsizliğe sessiz kalmadığı için işinden atıldı. Bir yıla yakın süredir içeride sendikal çalışma yürüten PTT-Sen ve DGD-Sen bugün saat 13.00’da depo önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada Trendyol’un ve taşeronların işçilere kötü çalışma koşullarını nasıl dayattığı anlatıldı. Asıl işi taşeronun yapamayacağına vurgu yapılarak taşeron firmaların kaldırılması, sendikal hakların kabul edilmesi, haksız ve hukuksuz yere işten atılan işçi Emre Özdek’in işe iade edilmesi gibi talepler sıralandı. Emre Özdek ile Trendyol Esenyurt Depo’daki çalışma koşullarını, sendikal örgütlenmeyi, işten atılma sürecini konuştuk.

Öncelikle çalışma koşullarından ve işleyişten bahsedebilir misiniz? İşveren sendikadan neden bu kadar korkuyor?  

Trendyol’da üç vardiya olarak çalışıyoruz. Trendyol’un merkez deposu ve en büyük deposu olduğu için hep yoğun bir tempo ile çalışıyorduk. Yılın belli zamanlarında yoğunluk iki katına çıkıyor ve 8 saat yerine 12 saat çalışıyorduk. Mecburi mesailerle insanların hayatlarının çoğu tır boşaltmak ve tır yüklemekle geçiyor. Amirlerin baskıları ve tehditleri de cabası.  

Bunlar dışında depo içerisinde aynı işi yapan aynı koşullarda çalışan fakat buna rağmen 5 farklı taşeron firmaya kayıtlı çalışan var. İşyerinde taşeronların her biri farklı şartlarda çalıştırıp aynı işi yaptırıyorlar. Öyle ki içeride beş aydır mesailere mecbur bırakılıp mesai paralarını alamayan arkadaşlarımız var. Bizim içeride maaşla ilgili çok muhatabımız ama sorunu çözen ya da çözmeye çalışan birkaç kişi. Bu çözüm bazen beş ayı bazen üç ayı buluyor. Trendyol’un bunların şikayet edilmesine rağmen gözünü kulağını çalışana kapamış vurdum duymaz bir hali var. Alamadığı mesainin hesabını sormak istediğinde tutanak yiyen, bu tutanaklarla primleri kesilen, korkuyla baskıyla kontrol altında tutulan çalışma arkadaşlarımız var. İşinden edilme korkusuyla seslerini çıkaramayıp boyun eğmek zorunda bırakılmış çalışanlar. İşten çıkarılma keyfi ve biraz sivrilip hakkını arayanlar bir telefonla; “İşten çıkarıldınız servise binmenize gerek yok” denilerek kovuluyor. İçerideki arkadaşlara da göz dağı verilmiş oluyor. 

Bu düzeni bozmak değiştirmek istemedikleri için sendikaya çoğu işveren gibi düşmanca bir tavır alıyorlar. Benimde işten atılmamla zaten gözler önüne serildi sendika düşmanlığı. Aylar önce de bir arkadaşımızı sendikaya üye olduğunu duyup benim gibi tazminatsız bir şekilde haklarını gasp ederek işten attılar. Sadece sendika da değil; Trenyol kültürü diye dayatılan bir kültür var. İki yıllık çalışmam boyunca bu kültüre aykırı davranıyorsun denilerek işten çıkarılan binlerce insan var. Çalışan arkadaşlarımızın kışın ortasında hiçbir mazeret belirtmeden işten çıkarıldığını biliyoruz. 

Trendyol sendikayı içeriye sokmamaya çalışarak zam görüşmelerinde işçisini yalnız bırakarak sefalet zamlarını kabul ettirmeye çalışıyor anladığımız kadarıyla. Trendyol’da çalışan ve haklarını aradığı için atılan biri olarak bize işten atılma sürecinin nasıl geliştiğini anlatabilir misiniz?  

Benim işten atılma sürecim; işten çıkarılan arkadaşların haksız yere çıkarıldığını sesli bir şekilde dile getirmeye başladığımda tutulan tutanaklarla hızlandırılmış oldu. En son temmuz ayı zam görüşmeleri için ofise tek tek çağırılıp verdikleri zamları anlattıkları dönemde her içeriye giren arkadaşa farklı şeyler söylenmiş. İçeride bir ayrıştırma politikası uygulanmış.  Bunun neticesinde işçiye verilen prim, ikramiye haklarını nasıl gasp ettiklerini öğrenip bunu kabul etmiyorum dediğimde kabul etmiyorsan kapı orda denildi. İşine gelmiyorsa çıkarsın diye işimle tehdit edildim. Bu haksız uygulamayı her platformda dile getireceğimi söylediğimde ofisten çıkarıldığımın ertesi günü aynı yöneticim tarafından ofise çağırılarak işvereni tehdit ettiğim gerekçesiyle olay tespit tutanağı tuttuğunu söyledi. Tutulan tutanakta kendisi tarafından işimle tehdit edildiğimi içerideki baskıyı hiçbir şekilde yazmadan, söylemediğim sözlerle, olay yönetici ve benim aramda ofiste geçmesine rağmen şahitler ve kamera kaydıyla üzerime bir suç atılmaya çalışıldı. Bu suçu işlediğimi, bunun tespit edildiğini kayıtlı olduğunu söyleyerek işlenmemiş bir suçu kabul etmeye zorlandım. Bunu kabul etmediğimi söyleyince ofisten tekrar çıkarıldım. Üstüne işten çıkarıldığımı o günün sonunda mesaimi bitirip eve geldiğimde mesaj yoluyla bana ilettiler. 

Aynı zamanda sendika temsilcisisiniz, DGD-Sen ve PTT-Sen yanınızda. Ne yapmayı planlıyorsunuz? 

DGD-Sen PTT-Sen olayın en başından beri yanımdaydı. Bu süreçte sürekli destek oldular. Amacımız ortak, bu yaşananları işyerindeki patronların emek sömürüsü korku politikasıyla, keyfi işten çıkarılmalarıyla mücadele etmek. Hakları gasp edilen her emekçi çalışan arkadaşın daha düzgün, haklarının garanti altına alındığı, işyerinden ne zaman atılacağım korkusu olmadan rahat ve güvenli bir iş ortamını oluşturmaları için patronlarla mücadele etmek. 

İşten atılmanıza depoda çalışan arkadaşlar nasıl tepki verdi? Yanınızdalar mı?  

İşyerindeki çoğu arkadaşım bu süreçte arayarak sosyal medyadan desteklerini dile getirdiler. her ne kadar bana desteğini dile getiren sosyal medyadan yapılan paylaşımlara destek veren arkadaşlara tutanaklar tutulmaya devam edilse de işten çıkarılsalar da destek oluyorlar. Bu konuda en son çalışan bir arkadaşımızın benimle olan samimiyeti gözlerini korkutmuş. Pazar akşamı işten çıkarıldın diye aranmış avukatımızın girişimiyle ertesi sabah yanlışlıkla çıkardık isim benzerliği işine devam edebilirsin diye işe iadesi yapılmış. Burada bahsettiğimiz olay traji komik gelebilir ama daha geçen hafta sonu yaşandı. 


Bugün depo önünde yapılan basın açıklamasının tamamı şöyle:

Basına ve kamouyona

Bugün, Türkiye’nin en büyük e-ticaret firmalarından, ülke pazar payının yüzde 30’una sahip olarak ilk sırada yer alan Trendyol’un Avrupa Dağıtım Merkezi’inde sendikal nedenlerle işten atılan arkadaşımız Emre Özdek’in uğradığı mağduriyetin giderilmesi talebiyle buradayız.

Trendyol’un en büyük deposu olan Esenyurt deposunda yakşalık altı yüz işçi kardeşimiz 5 ayrı taşeron firmaya bağlı olarak çalıştırılıyor. Depodaki farklı taşeronlardan tüm işçiler yan yana aynı işi yapıyor ancak ücretleri ve hakları birbirinden farklı. Birbirleriyle iş dışında bir konu konuşmaları da yasak! Ortak noktaları ise asıl işverenin Trendyol olması, yoğun mobbing, küfür, hakaret, düşük ücretler ve zorunlu mesailer.

Burada işe alınan işçiler ile 5 aylık süreli iş sözleşmesi yapılıyor. Bu sayede yasal sınırı 2 ay olan deneme süresi aşılıyor ve işçiler bu süre sonunda her türlü aşağılanmaya mağruz bırakılarak buna rıza göstermeleri, boyun eğmeleri koşuluyla işlerine devam edebiliyorlar. 5 ay boyunca her an işten atılma ve hiç bir hak talep edememe kaygısı ile çalışan işçiler süre sonunda işine devam edebilecek mi bilemeden düşük ücret ve yoğun çalışma temposuna ayak uydurmaya zorlanıyor. Taşeron çalıştırma uygulamasında olduğu gibi Trendyol burada da yasanın etrafından dolanmakta belirli süreli iş sözleşmesini kötüye kullanılmaktadır. Tüm bu yasa dışı çalıştırmanın amacı işçilerin örgütlenmesi ve  birleşerek birlikte mücadele etmesinin önüne geçilmeye çalışılmasıdır.

Depo içerisindeki bu çalışma koşulları, tüm ülkede çoklu taşeronlar ve sözleşme tipi yaygınlaşmakta sendikal örgütlenme ve işçilerin birleşmesinin önünde zaman engelleri olarak durmaktadır. Trendyol patronları binlerce depo işçisini gece gündüz bu koşullarda çalışmaya zorlayarak işçilerin birleşerek hakları için mücadele etmesini engelleyebileceğini zannediyorlar. Onbinlerce Trendyol Go ve Trendyol Ekspress işçilerini engellediğini düşündüğü gibi. Ama yanılıyorlar…

Yıllardır kurulu bu düzene karşı işçiler sendikamız PTT-SEN ve kardeş sendikamız DGD-SEN ile ortak mücadele etme kararlılığı göstererek 1 yıldır bölüm bölüm tüm depoda örgütlenmiştir.

Son gelinen süreçte depodaki sendikal faaliyetleri nedeniyle aylardır sistematik bir baskı ve yıldırma politikası uygulanan sendika temsilcimiz Emre Özdek Temmuz ayı zam görüşmeleri için bir odaya çağırılmış, odada yöneticisi Uğur Yılmaz ile yapılan görüşmede işi ve ekmeği ile tehdit edilmiş, sonrasında uydurma tutanaklarla 25/2. madde ile tazminatsız işten çıkarılmıştır. Trendyol bu işten çıkarma saldırısı ile sendikal örgütlenmenin önüne geçmeye çalışmakta, örnek göstererek diğer işçilere gözdağı vermektedir. Buna izin vermeyeceğiz!

Trendyol’u buradan uyarıyoruz: içerideki işçi kardeşlerimize yapılan baskıya son verin, işçileri işi ve ekmeği ile tehdit etmeyi bırakın. Emre Özdek’i işe geri alın!

Taleplerimiz karşılanana, Trendyol depoları örgütlü olana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz:

  • Atılan işçiler geri alınsın.
  • Taşeron kaldırılsın, tüm işçiler Trendyol kadrosuna geçirilsin.
  • İşe girişte 5 aylık belirli süreli iş sözleşmesi uygulaması son bulsun.

Yaşasın işçilerin birliği, yaşasın mücadelemiz!

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler