Emekli aylıklarının yoksulluk sınırının altında olduğunu ifade eden EDS Kurucu Başkanı Mahinur Şahbaz, iktidarın emeklilerin haklarını yok saydığını belirterek, “Bizim ülkemizde emeklilerin hakları sömürülmüyor yağmalanıyor” dedi.
Hayatlarının büyük bir kısmını, “rahat bir nefes alma” umuduyla çalışan insanlar emekli olduktan sonra daha büyük sorunlarla karşılaşıyor. Emekli aylıklarının yoksulluk sınırının altında olduğunu söyleyen Emekliler Dayanışma Sendikası (EDS) Kurucu Başkanı Mahinur Şahbaz, emeklilerin gittikçe yoksullaştığını ve yaşamlarının piyasa koşullarına terk edildiğini belirtti.
‘YAŞLILIK HASTALIK OLARAK GÖRÜLÜYOR’
Emekli haklarının ekonomik politikalarla yok sayıldığını belirten Mahinur Şahbaz, “Emekliler toplumsal yapının önemli bir kesimidir. Buna rağmen iktidar ve siyasi yöneticiler tarafından görülmüyor ve yok sayılıyor. Yaşlılık hastalık olarak görülüyor. Oysa yaşlılık insan yaşamının doğal bir sürecidir. Emekliler, bu ülkede üretilen hizmetlerin de gerçek sahibidir” dedi.
2008 yılında hayata geçirilen Sosyal Güvenlik Reformu’nu hatırlatan Şahbaz, “Bu reformla emeklilerin sosyal hakları, emekli ikramiyelerinin hesaplanması, emeklilik yaşı tümden değiştirildi. Anayasada hak olarak tanınan, hak ve birikimler yok sayıldı. Emeklilerin o günden bu yana yüzde 60 oranında aylıkları azaldı” diye kaydetti.
‘SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ TİCARİ KURULUŞ GİBİ ÇALIŞIYOR’
Sosyal güvenlik sisteminin ticari bir kuruluş gibi çalıştığına vurgu yapan Şehbaz, “Bu kurum devletin desteğinin yüzde bire indirildiği bir kurum haline getirildi. Bu elbette ekonomiden bağımsız değil. Daha önceden sosyal güvenlik sistemi, devlet desteğindeydi. Ulusal emeklilik sistemi diyebileceğimiz bir sistemdi. Sonrasında küresel kapitalist politikaların ve uluslararası sermayenin isteği doğrultusunda yeniden düzenlendi. Çünkü emekli primlerinin kamu denetiminde olması uluslararası sermayenin zenginleşmesini ve küreselleşmesini engelliyordu. Sermayeye kaynak olması gerekiyordu. Onun için kamu denetiminden alınıp borsaya yatırılması önerildi ve bu öneri kabul edildi. Onun karşılığında kredi verildi. Sosyal güvenlik reformunun özü budur” diye devam etti.
‘EN AŞAĞILAYICI ŞİDDET YOKSULLUKTUR’
Hindistan’daki Sessiz Devrim’in lideri Mahatma Gandhi’nin “En aşağılayıcı şiddet yoksulluktur” sözünü hatırlatan Şehbaz, “Emekli aylıklarının yoksulluk sınırının altına indirilmesinin sonucu emekliler hızlı bir şekilde yoksullaştı. İnsan yaşamı piyasa koşullarına terk edildi. Bizim gibi ülkelerde emek sömürülmüyor. Yağmalanıyor. Oysa hukuk ve adaletten söz edilen bir devlet sisteminde emeklilik kamu biçiminde olması gerekir. Bu görünmüyor, anlatılmıyor, dikkat çekilmiyor” ifadelerini kullandı.
‘YAŞLIYA ŞİDDETTE AVRUPA’DA BİRİNCİYİZ’
Yaşlılara şiddet uygulama konusunda Türkiye’nin Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada olduğunu söyleyen Şehbaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet kamu hizmeti olarak vermesi gereken yaşlıya bakım hizmetini aileye yıkıyor. Çok fazla işsizlik olduğu için de yaşlıya bakmak aileyi zorluyor. ‘Aileye yardım ederek çözüyoruz’ deniyor, fakat ekonomik olarak verilen yardım yetersiz geliyor. Denetlenmediği için bu yardım yaşlıya ulaşamıyor. Aynı zamanda bu yardımın belirlenme yöntemi ve yardıma ulaşmak için konan kriterler çok adaletsiz ve eşitsiz bir şekilde dağıtılıyor. Bunun çözümü de insan hakları temelinde toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek normların olması, insanlara yasal temelde aylıkların bağlanması ve kendi ihtiyaçlarının kendilerini karşılayabilmesinin sağlanmasıdır” diye devam etti.
‘YAŞLI HASTALARA ÖZEL BAKIM EVLERİ OLUŞUTURULMALI’
Emeklilerin sorunlarına yalnızca emekli aylıklarının artırılması olarak bakılmaması gerektiğinin altını çizen Şehbaz, “Fizik tedavinin muayene ücreti en az 70 TL olmuş. Bu nedenle aylıkların enflasyon oranında artırılmasının hiçbir önemi yok. Öncelikle bu sosyal güvenlik reformunun gözden geçirilmesi gerekiyor. Toplumun ihtiyaçlarına uygun bir sosyal güvenlik sisteminin inşa edilmesi gerekiyor” ifadesinde bulundu.
Yaşlılarda alzheimer gibi hastalıkların arttığını belirten Şehbaz, “Bu hastalara bakmak profesyonel bir bakım istiyor. Aileler de bu bakımı yapamıyor. Aynı zamanda böyle bir yaşlıya bakmak o ailedeki çocukları ruhsal sorunlara doğru götürüyor. Bu yüzden yerel yönetimler, yaşlı hastalar için özel bakım evleri oluşturmalı. Bu onların yasal olarak sorumluluk ve görevidir” dedi.
‘YAŞLILIK İNSAN YAŞAMININ BİR EVRESİDİR’
Emeklilerin işçi sınıfının bir parçası olduğunu söyleyen Şehbaz, “Mücadelemiz sınıf mücadelesidir. Bugüne kadar biriken tüm emek ve sermaye bizim ürünümüzdür. Bu nedenle emeklilerin kendi haklarına sahip çıkıp devlet güvencesinde bir sağlık hakkı için mücadele etmesi öncelikli sorumluluğumuzdur. Yaşlılığın insan yaşamının bir evresi olduğunu kabul ettirmemiz gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Mezopotamya Ajansı