spot_img
spot_img
Ana SayfaGüncelİSİG Meclisi raporu : "Son 5 yılda en az 580 kadın işçi...

İSİG Meclisi raporu : “Son 5 yılda en az 580 kadın işçi yaşamını yitirdi”

İSİG verilerine göre, son 5 yılda en az 580 kadın işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Raporda kayıt dışı istihdam nedeniyle ölümlerdeki kayıt dışı oranının daha yüksek olduğu düşünülüyor.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi iş cinayetlerine kurban giden kadınlara ilişkin rakamlar paylaştı. Buna göre, son 5 yılda 580 kadın işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirirken, 2017’de hayatını kaybeden 2006 işçiden 116’sı kadın işçiydi. Kadınlar tarlaya çalışmaya gitmek üzere istiflendikleri kasalarda geçirdikleri trafik kazasında, ev işçisi olduğu evin camını silerken düşerek, bir aracın altında ezilerek ya da işyerini basan bir erkek tarafından vurularak yaşamını yitirdi.

2017’DE 7 KADIN İŞYERİNDE BİR ERKEK TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜ

2017’de gerçekleşen kadın iş cinayetlerinin yarısından fazlası trafik kazaları sebebiyle yaşandı. Trafik kazalarında hayatını kaybeden kadın işçilerin ağırlıklı bir kısmı kamyon kasalarında tarlalarda çalışmak üzere götürülen kadın işçilerken, işlerine ulaşmaya çalışan, sendikalarının 8 Mart etkinliğine katılmak üzere yola çıkan kadınlar da trafik kazalarında yaşamını yitirdi. Kadın iş cinayetleri ile ilgili bir başka çarpıcı veri ise kadına yönelik şiddetin işyerlerine kadar nüfuz emiş olması. Ölen kadın işçilerden 7’si işyerinde bir erkek tarafından katledildi.

 

ÖLENLERİN YÜZDE 90’INDAN FAZLASI SENDİKASIZ

Ölen kadın işçilerle ilgili en çarpıcı verilerden birisi yüzde 90’ından fazlasının sendikasız olması, yüzde 75’inin ise kayıt dışı çalıştırılması. Kayıt dışı ölümlere ulaşmanın güçlüğü göz önüne alındığında hem kadın işçi ölümlerinin sayısının hem de ölümlerdeki kayıt dışı oranının daha yüksek olduğu düşünülüyor.

Kadın işçilerin en çok iş cinayeti sebebiyle hayatını kaybettiği işkolu kayıt dışı çalışmanın en yüksek olduğu ve bir yanıyla da tarımın ev işlerinin uzantısı sayılan sektör olan tarım/orman oldu.

 

İŞ YERİNDE AYRIMCILIK, MOBBİNG, ŞİDDET

Kadın işçilerin sağlıklarını doğrudan etkileyen ve daha ziyade kadın işçilerin maruz kaldığı risklerin başında işyerinde ayrımcılık, cinsel taciz, mobbing ve şiddet geliyor.

Bu nedenle depresyon, stres gibi sık görülen hastalıklara kadın işçilerde daha fazla rastlanıyor. Ancak bunlar meslek hastalıkları kapsamında değerlendirilmediği gibi kadın işçilere meslek hastalığı tanısı konulurken yaşadıkları sağlık problemlerinin iş dışındaki sebeplerden ötürü de yaşanmış olma ihtimali gözetilerek meslek hastalığı tanısı konulmaması da söz konusu oluyor.

KADINLARIN HASTALIĞI RESMİ KAYITLARDA YOK

Kadınlar, en fazla kadın istihdamının olduğu tekstil atölyelerinde tüberküloz ve astımla; mevsimlik tarım çalışmasında ise enfeksiyon, bel ve boyun fıtığı, kanser ve ölümlü iş kazası ile yüz yüze kalıyor.

Steril olmayan ortamların kadın işçinin sağlığına etkisi, erkeklere oranla çok daha fazla. Ancak bu veriler resmi istatistikler, önlemler ve denetimlerde yer almıyor.

EV İÇİ ÜCRETSİZ İŞ YÜKÜYLE ÇİFTE MESAİ 

Kadın işçilerin üçte biri yasal sınır olan 45 saatin üzerinde çalışıyor. Ev içi ücretsiz iş yüküyle beraber kadınlar çift mesai yapmak durumunda kalıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) araştırmasına göre, çalışmayan kadınlar 5 saat 43 dakikasını, çalışan kadınlar ise 4 saat 19 dakikasını her gün ev işleri için harcıyor.

4 KADINDAN BİRİ ÜCRETSİZ AİLE İŞÇİSİ

Türkiye’de iş cinayetlerinin en yüksek olduğu sektörler inşaat ve maden gibi işkolları olmasına rağmen kadın iş cinayeti verileri bu alanlarda görece daha düşük.

Ucuz, geçici ve niteliksiz işlerde yoğunlaşan kadın istihdamı aynı zamanda merdiven altı alanlarda yoğunlaşmış durumda.

Üç kadından biri istihdama katılabilirken, dört kadından biri ücretsiz aile işçisi olarak çalışıyor. Ücretli bir işte çalışan kadınların ise erkek işçilere göre daha az ücret alıyor, daha güvencesiz koşullarda çalıştırılıyor ve ayrımcılığa uğruyor.

DEVLET İÇİN KADIN = ANNE

Devletin kadın istihdamını arttırmaya yönelik girişimleri daha ziyade kriz dönemlerine özgü “girişimciliği destekleme” politikaları üzerinden şekilleniyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı İŞKUR’un yürüttüğü Toplum Yararına Programlar kapsamında çalışan kadınlar hiçbir hak talep etmeden ve koruyucu güvenlik önlemi almadan çalıştırılırken buna karşılık “işçi” statüsünde dahi sayılmıyor.

Kadın işçilere yönelik yasalarla getirilen düzenlemeler “kadınların çalışma yaşamında korunması” gibi düzenlemeler ise kadının doğurganlığının ve anneliğinin korunması üzerine kuruluyor.

SENDİKALAR KADIN İŞÇİLERİ “GÖRMÜYOR”

Kadın işçilerin sendikalaşma oranı erkek işçilere göre daha düşük. Sendikalardaki erkek egemen politikalar, toplumsal cinsiyet ayrımına dayalı rol ve sorumluluklar ve kadın istihdamının kayıt dışı ve küçük işletmelerde yoğunlaşması bunun nedenleri arasında yer alıyor. Sendikalarda kadın işçinin sağlığı ve güvenliğine özgü politikalar oluşturulmadığı belirtiliyor.

İSİG Meclisi raporun sonunda aşağıdaki talepleri sıraladı:
1. Toplumsal cinsiyetçi iş bölümüne son verilmelidir.
2. Kadın işlerinin ‘tehlikesiz ve basit’ olduğu ön yargısı yıkılmalıdır.
3. Yeniden üretim atölyelerine dönüşen evler ve iş yerleri sağlık ve güvenlik risklerine karşı güvenli hale getirilmelidir.
4. Gerek devlet tarafından gerekse emek ve meslek örgütleri tarafından oluşturulan işçi sağlığı ve güvenliği politikalarının toplumsal cinsiyet açısından düzenlenmelidir.
5. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, işyerlerinde ve evlerde kadınların ağırlıklı olarak çalıştığı işlerin ve bu işlerde çalışan kadınlarda rastlanan ortak sağlık sorunları ve riskleri rapor edilmeli ve kamuoyuyla düzenli olarak paylaşılmalıdır.
6. Kadınların çalışma alanlarındaki kimyasal, biyolojik, fiziksel, ergonomik vb. riskler saptanmalıdır.
7. İşyerinde kadına yönelik cinsel şiddet, taciz, cinsel sataşma tehlikesine karşı başvuru masası oluşturulmalıdır.
8. Emek ve meslek örgütleri kadın işçi sağlığı konusunda sektörlerine göre veri toplamalı ve raporlandırmalıdır.
9. Tüm çalışma alanlarında kadınların örgütlenmesi ve birleşik mücadelesi gereklidir.
10. Kadınlar çifte mesaisinin yıpratıcılığı ve üstlerindeki aşırı iş yüküne bağlı fiziksel ve ruhsal zararlar toplamı bir meslek hastalığı tanımı getirilmelidir.
11. Ücretli ücretsiz kadın işçilere yıpranma payı/ erken emeklilik uygulamaları getirilmelidir.
12. Ev ve bakım hizmetleri azami ölçüde kamusal alandan ücretsiz karşılanmalıdır.
spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler