Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2016’da hazırladığı fakat DİSK’in ve birçok işçi konfederasyonunun sert eleştirilerine maruz kalan İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanacak. İş hukuku mevzuatında yeni ve önemli düzenlemeler yapan bu tasarı ile işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklarda dava açmadan önce zorunlu olarak “arabuluculuk” yoluna başvurma hükmü getiriliyor. Böylece işçilerin var olan haklarını sınırlandırılmış, işçi ve sendikaların yasal hak arama yollarını daraltılacak.
Zorunlu Arabuluculuk
Yeni yasama döneminde Genel Kurul’da ele alınan ilk düzenleme, kamuoyunda “arabuluculuk yasası” olarak bilinen İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı oldu. İş mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulünü yeniden düzenleyen İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı’na göre, işçinin tazminat ve ücret, işverenin de alacak ve tazminat davaları açmadan önce arabulucuya başvurması gerekecek. Davacı, arabulucuda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dilekçesine eklemek zorunda olacak.
İşçi veya işverenin iş ilişkisi kapsamında birbirlerine hakaret etmekten, işçinin iş yerindeki mal ve malzemelere zararından doğan tazminat talepleri de dava açılmadan önce arabulucuya götürülecek. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı anlaşılırsa dava reddedilecek.
Tasarıya göre, iş mahkemeleri, Hakimler ve Savcılar Kurulunun (HSK) olumlu görüşü alınarak, tek hakimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığı’nca gerekli görülen yerlerde kurulacak.
Arabulucuya başvuru zorunluluğuna uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde sunulması aksi takdirde davanın usulden reddedileceğini içeren davetiye gönderilecek. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilecek. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı anlaşılırsa herhangi bir işlem yapılmaksızın dava usulden reddedilecek.
Arabuluculuk müzakerelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilecek, uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayabilecek uzman kişiler de müzakerelerde hazır bulundurulabilecek.
Tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde arabulucu bir çözüm önerisinde bulunabilecek.
Arabuluculuk müzakerelerinde idareyi, üst yönetici tarafından belirlenen iki üye ile hukuk birimi amiri veya onun belirleyeceği bir avukat ya da hukuk müşavirinden oluşan komisyon temsil edecek.
Tazminat için zamanaşımı süresi 10 yıldan 5 yıla düşürülüyor
Tasarı ile yapılan değişiklikle, iş sözleşmesinin feshinde işçinin çalıştırılmadığı süre alacağının mahiyeti “tazminat” olarak nitelenmekte. Mevcut düzenleme gereği geçersiz sayılan fesihte işçiye ihbar ve kıdem tazminatı ile diğer yasal hakları işverence ödenmiş olsa dahi, hizmet süresine eklenen bu dört aylık süre sebebiyle ihbar ve kıdem tazminatı veya yıllık izin ücreti farkları ortaya çıkmakta. Madde gerekçesinde anılan bakiye alacaklarının yeni davaya neden olduğu belirtilip bu nedenle 4 aylık boşta geçme süresine ilişkin ücretin artık tazminat olarak nitelendirileceği belirtiliyor. Dolayısıyla işveren artık bu boşta geçme süresine ilişkin ödemenin sigorta primini ödemeyeceği gibi bu süre kıdeme bağlı haklara da bir etki yaratmayacak.
Sendikal Örgütlenme
İşe iade davaları artık toplu sözleşme yetki tespiti davası ile ve iş güvencesinin kapsamı açısından otuz işçi sayısının tespitinde bekletici mesele yapılmayacak. Yani işe sendikal örgütlenme esnasında işten atılan ve iade davası açan işçiler, sendikal örgütlenmedeki üyesi sayısının tespitinde dikkate alınmayacak.
Bazı davalarda verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacak. Karar bölge adliye mahkemelerinde kesinleşecek. Fesih bildirimine itiraz davalarında verilen kararlar ile işveren tarafından toplu iş sözleşmesi veya işyeri düzenlemeleri uyarınca işçiye verilen disiplin cezalarının iptali için açılan davalarda verilen kararlar bu kapsama girecek.