spot_img
spot_img
Ana SayfaManşetİçeriye “Devrimci”, Dışarıya “İlerici” - Ramazan Oruç

İçeriye “Devrimci”, Dışarıya “İlerici” – Ramazan Oruç

2022 Eylül’ünde DİSK’in internet sitesinde “Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu” isminin “Confederation of Progressive Trade Unions of Turkey” olarak çevrilmesi tuhafıma gittiği için aşağıdaki gibi bir tivit atmıştım. Sonra “Kim yapmış bu bilinçli tahrifatı?” sorusunu görünce gerçekten bir kasıt olup olmadığına bakınmak istedim.

Biraz yordu ama literatürde Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’ndaki “Devrimci” ifadesi yerine “Progressive (İlerici)” kullanımının izini, Jeri Laber ve Alice Henkin’in 1986 tarihli “Index on Censorship” dergisinde yayımlanan “Fear and freedom in Turkey” makalelerine kadar sürebildim. Rahmetli Roni Margulies ile Ergin Yıldızoğlu’nun 1988’de Capital & Class’ta yayımlanan “Austerity packages and beyond: Turkey since 1980” isimli makaleleri ise, “içeriden” yazılıp da “Progressive (İlerici)” ifadesini kullanan ilk örnek. Belki Ergin Yıldızoğlu bu tercihleri hakkında bilgi vermek ister.

Bir yıl sonra, 1989’de, editörlüğünü Niall MacDermot’ın yaptığı Uluslararası Hukukçular Komisyonu raporunda da, DİSK’in açılımına karşılık olarak “the Confederation of Progressive Trade Unions (İlerici Sendikalar Konfederasyonu)”un kullanıldığını görüyoruz. 95’te rahmetli Ergun Özbudun’un danışmanlığında, Burak Ali Karacan’ın hazırladığı “The relationship between the labour unions and the state in Turkey during 1946–1980 era” başlıklı yüksek lisans tezine kadar arada 6 yıllık bir “Progressive (İlerici)” kullanımı boşluğu var.

Devrim’in Devrim diye çevrildiği yıllar

1969’da Millen “Factions of the Turkish labor movement differ over political role” makalesinde DİSK’i “Reformist Trade Union Confederation (Reformcu[1] Sendika Konfederasyonu)” olarak tarif ettikten iki yıl sonra Nermin Abadan[2] 1971’de, Ankara Üniversitesi SBF Dergisinde yayımlanan “The politics of students and young workers in Turkey” isimli makalesinde, “Revolutionary Labour Confederation (Devrimci Emek Konfederasyonu)” karşılığını öneriyor. Konfederasyonun zaten bir sendikalar bileşimi olduğunu varsaydığından olsa gerek, “trade unions (sendikalar)” diye özellikle belirtmemiş.

Bülent Ecevit (bildiğimiz Karaoğlan), 1973’te Kemal Karpat’ın editörlüğünü yaptığı “Social Change and Politics in Turkey: A Structural-Historical Analysis” kitabının “Labor in Turkey as a new social and political force” başlıklı bölümünde DİSK için “Confederation of Revolutionary Trade Unions (Devrimci Sendikalar Konfederasyonu)” karşılığını kullanıyor (Bu yazıyı CHP genel başkanlığına seçildikten sonra yayımladığını hatırlamak ilginç geldi). Aynı yıl Kemal Karpat da (1973) C. H. Dodd’ın “Politics and Government in Turkey” isimli kitabına yazdığı incelemede, doğrudan bir karşılık önermek yerine DİSK’i, “a leftist trade union (solcu bir sendika)” olarak anıyor.

70’ler boyunca, Ekici’nin “The Confederation of Reformist Workers’ Union (Reformcu İşçi Sendikaları Konfederasyonu)” nitelemesi ve Hale’in Cahatham House’a yazdığı rapordaki “Radical Labour Unions Confederation (Radikal İşçi Sendikaları Konfederasyonu)” kullanımı hariç bütün akademik çalışmalarda “Revolutionary (Devrimci)” kullanımı alternatifsiz.

80’ler bekleneceği üzere sendikalar hakkında çok az kalem oynatılan yıllar olarak kayıtlara geçiyor. İki istisna olan 1981’de Samim’in ve 1988’de Ceyhun’un çalışmalarında “Revolutionary (Devrimci)” karşılığı kullanılırken; girişte adı anılan 86, 88 ve 89 tarihli üç çalışmayla “Progressive (İlerici)” karşılığının da ufaktan lügata girmeye başladığını görüyoruz.

90’larda sendika yazınında yeniden bir yükseliş gerçekleşiyor ve yapılan çalışmalarda halen “ilerici”ye karşıi dört kattan fazla “devrimci” karşılığının kullanıldığı bir tabloyla karşılaşıyoruz (Bkz: bibliyografya taslağı). En çarpıcı olanı, 90’ların başı ile sonu arasında “devrimci”den “ilerici”ye doğru belirgin bir eğilimin gerçekleşiyor olması. Bu yer değiştirmeyi 2000’lerde çok daha çarpıcı bir biçimde izleyebiliyoruz.

2010’lardan itibaren akademideki sendika yazınında bir patlama var, ancak artık “Progressive (İlerici)” karşılığı, çok az istisna dışında, literatüre yerleşmiş görünüyor. Aziz Çelik Hoca’nın bile 2015 ve 2018‘deki iki makalesinde “Progressive” kullanımını tercih ettiğini görmek şaşırtıcı mesela. Gerçi DİSK kendi resmi kanallarında bu şekilde kullanıyorken buna meydan okumak da çok anlamlı olmayabilir, bilemiyorum. DİSK’in bunu ilk ne zaman kullandığını bilmenin bir yolu olsa keşke.

O yol

Sevgili Onur Can Taştan o yolu işaret etti ve DİSK’in başından itibaren “progressist/progressive” çevirisini kullandığını gösteren bir belge paylaştı.

Maden-İş’in DİSK’in kuruluşu hakkındauluslararası sendika IMF ve ABD’deki UAW’ya bilgi verdiği Şubat 1967 tarihli yazışma (Kaynak, Onur Can Taştan).

Bu belge, akademideki salınımdan bağımsız olarak, DİSK’in içeride seslendirdiği devrimciliğini, kurulduğu günden beri dışarıya ilericilik/reformculuk olarak yansıtma tercihini kanıtlasa da bunun nedenleri hakkında bir şey söylemiyor. Tam bu noktada, Kıvanç Eliaçık’ın ortak bir arkadaşımız üzerinden ilettiği, Aziz Çelik’in editörlüğünde kalabalık bir ekibin emek vererek hazırladığı, DİSK Tarihi kitabının birinci cildi imdadımıza yetişiyor. Kitabın 131. sayfasında “DİSK’in ‘D’sinin İngilizcesi” şeklinde çok ilginç bir ara başlık var.

Olduğu gibi alıntılıyorum:

DİSK’in “devrimci” sıfatının İngilizce çevirisi ilginç konulardan biridir. DİSK kuruluşundan beri devrimci sıfatını İngilizceye revolutionary (ihtilalci) olarak değil progressive (ilerici, inkılapçı) olarak çevirdi. Bu çevirinin DİSK’in kuruluş felsefesine uygun olduğunu söylemek mümkündür. DİSK devrimciliği 1961 Anayasası’nda öngörülen reformların hayata geçirilmesi olarak anlamıştır ve böylesi bir devrimciliği benimsemiştir.

Ancak DİSK’in devrimci sıfatının İngilizce çevirisi konusunda farklı örneklere de rastlanmaktadır. DİSK kendi yazışmalarında “devrimci” sözcüğünün İngilizce karşılığı olarak “progressive” sözcüğünü kullanmasına karşın, gerek Türk-İş gerekse AFL-CIO “devrimci” sözcüğünü revolutionary olarak çevirmeyi tercih etmiştir. Bunun tesadüfî bir kullanım olmadığı, DİSK’in programatik yaklaşımları ve kendi tercih ettiği “reformcu”, “ilerici” ifadesine rağmen “ihtilâlci” sözcüğünün kullanılarak DİSK’in batı sendikaları nezdinde meşruiyetinin aşındırılmak istendiği ve bu tercihin antikomünist propagandanın bir unsuru olduğu anlaşılmaktadır.

DİSK iddianamesinde de bu doğrultuda yer alan iddialar üzerine Baştürk savunmasında devrimciliği ihtilâlcilik olarak değil ilericilik olarak algıladıklarını belirtmiş ve DİSK’in antetli kağıtlarında devrimci ifadesinin İngilizcesinin progressive olarak yer aldığını vurgulamıştır.

Bu kısmı yeniden yorumlamak gereksiz zira metin derdini çok duru bir şekilde anlatıyor. Dışarıdan devrimci olarak algılanmanın yaratacağı risklerden kaçınmak için başvurulan bu terminolojik tercih aslında 70’lerde alenileşecek olan Sovyet revizyonizmiyle içeriye de dönmeye başlıyor. 1975’te kurulan İlerici Kadınlar Derneğiİlerici Gençler Derneği gibi yapıların isim tercihleriyle de dışarıya yansıtılan görüntünün içeriye de sirayet etmeye başladığını görüyoruz. Tartışmayı daha ileri götürmeden önce kendimi burada durduruyorum çünkü bu konular biraz boyumu aşıyor.

E, Yani?

Yanisi şu: Dün 17’inci Genel Kurulda kendi karikatürüne dönüşmüş DİSK’in acıklı görüntüsü, öyle 1 günde oluşmadı. Bu sefalete yol açan ideolojik geri çekilmeler hakkında konuşmamız gerekiyor . Bugün bir avuç mirasyedinin bütün savurganlığına karşın halen bitiremediği DİSK’in işçi emeğiyle inşa edilmiş tarihi itibarını savunmak hepimizin sorumluluğunda. Gönül koymak ya da alaya almak yerine onarıp ayağa kaldırmak ve asıl sahibine, sınıfa, iade etmek için hala verilecek mücadelemiz olduğunu düşünüyorum.

[1] Reformcu (Reformist-Reformatory) kullanımını içeren diğer örnekler için bkz.: (Ekici, 1974), (Büyükuslu, 1994), (Sural, 2006)

[2] Kendisi 102 yaşında ve hayattaymış, ömrü daha da uzun olsun.

Kaynak: Ramazan Oruç’un bloğu

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler