spot_img
spot_img
Ana SayfaSeçtiklerimizİşçi temsilciliğinden, işçi-işyeri komitelerinden başkanın adamlığına Geçiş (İşçi ve Sendika)

İşçi temsilciliğinden, işçi-işyeri komitelerinden başkanın adamlığına Geçiş (İşçi ve Sendika)

Seneler seneler önce solcu gençler fabrikaları, işyerlerini örgütlemek üzere işe girerlerdi. Aralarında öğretmen, doktor, avukat, mühendis adayları vardı. Ki onlar işe girdiği ilk günden itibaren çalışmalara başlar, kısa zaman içinde de işyerinde işçilerden oluşan üst ve alt komiteler oluştururlardı. Ve bu komiteler aracılığı ile işyerlerinde planlı, programlı örgütlenme ve sendikalaşma mücadelesi verirlerdi. O komiteler çok sayıda örgütleme, direniş, işgal eylemelerini gerçekleştirmişlerdi. İşçileri daha iyi çalışma koşullarına ulaştırmışlardı. Ekonomik anlamda 6 maaş ikramiye alınan işyerleri olmuştu. Sosyal haklardan da artışlar sağlanmıştı. Asıl önemlisi çok sayıda işçi önderi ortaya çıkarmışlardır. O komitelerden çıkan işçiler sınıf bilinci alarak başka başka işyerleri örgütlemişlerdir.

O komiteler yok artık. O solcu gençlerle birlikte kaybolup gittiler.

Seneler seneler önce sendikalarda aynı metotla işyeri örgütlenmeleri yapmıştır. Bu biçimde örgütlenme yapmalarının nedeni solcu gençlerin sınıf içinde (solun) olmalarıdır. Meydanı onlara bırakmamak ve işçileri kendi kontrollerinde tutmak için. İster istemez sendikaları da o yöne itmiştir.
Ama sendikalar meydanı boş buluyor artık.

Seneler seneler önce örgütlü işyerlerinde işyeri komiteleri olurdu. Sendikaların temsilcilerinin de içinde olduğu bu komiteler de yapılan çalışmalar, uygulanan kararlar ve
yapılması düşünülen çalışmalar görüşülürdü. İşçiler arasında dayanışmayı artırırlardı. Sınıf dayanışması güçlenirdi. Yeni yeni işyerlerinin örgütlenmesinin önü açılırdı. Ve sendika yöneticilerinin üzerinde bir baskı unsuru olurlardı. Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında işçi aleyhine kararların alınmasının kısmen önüne geçilirdi. En azında bugün olduğu kadar açıktan isçiler patronlara peşkeş çekilemezdi.

İşyeri komiteleri yok artık.

Seneler seneler önce işçiler mesai dışında sendikalarına gider yaşadıkları sorunları doğrudan sendika yöneticilerine anlatabilirdi. Sadece sorun anlatmaya gitmezlerdi elbette. Mesela çay içmeye giderlerdi. Çay bahane idi, güncel konuları saatlerce işçi kardeşleri ile konuşur, tartışırlardı. Farklı işyerlerindeki işçiler sendikalarında birbirlerini tanır, sınıf mücadelesinde ortak tavır belirleyebilirlerdi.
Şimdi işçilerin bir çoğu üye olduğu sendikanın yerini hatta adını bilmiyor. İşçilerin sendikalarına gelmesinin önüne geçildi. Halkımızın deyimi ile sendikalardan işçilerin ayağını kestiler.

Seneler seneler önce işyerlerinde işçi temsilcileri olurdu. İşçi temsilcileri işyerindeki sorunlara anında müdahale eder ve çözüme kavuştururdu. İşçilerin gerçek temsilcileriydiler.
Şimdilerde ise işçi temsilcileri hala var. Ama Bir çoğu işçilerden çok patron yada sendika başkanlarının temsilciliğini yapıyorlar.

Seneler seneler önce delegeler vardı. Oyu onuruydu ve satmazdı. Oyunun öneminin bilincindeydi. Bir oyla sınıfının kaderinin değiştireceğini biliyordu.

Seneler seneler önce sendikaların şubeleri vardı. Genel merkezle koordineli çalışır ama bağımsızdı. Örgütlenmelerini yapar, kendi başına kararlar alırlardı. Şimdi aman merkeze ters düşmeyelim, merkezi kızdırmayalım diyerek iş yapmıyorlar. Koltuğu sağlama alma peşindeler.

Seneler seneler önce sendikalar kitlesel eylemleri hafta sonu da yapardı. Simdi (yaparlarsa) eylemleri işçilerin mesai çıkış saatine getirip servislerle eylem alanına taşıyorlar. Çünkü işçiler mesai saatleri dışında sendikalarının çağrılarına kulak asmıyor.

Seneler seneler önce sendikalar işçi örgütler, direnişler yapar, grevlere gider işçilerin haklarını ararlardı. Şimdi, birçoğu patronların iş ortağı gibi davranarak işçi düşmanlığı yapıyor. Kapalı kapılar arkasında TİS imzalıyorlar. İmzalanan TİS’lere işçilerin itirazı olamıyor.

Sendika başkanları şube başkanlarını, işçi temsilcilerini ve delegeleri kendine bağlayarak güçlü ve tek adam yolunda emin adımlarla yürüyüp geldi bugüne. Şube başkanı, delege, temsilciler sendika genel başkanın adamı olunca seneler seneler önce olanlar bir bir yok oldu.

Bir işyerine işçiler sendikalı olabilmek için anayasal ve yasal bir hak olmasına rağmen işten atılmayı, baskı görmeyi göze alarak mücadeleye girişiyor. Tırnağı ile kazar gibi ve de ilmek ilmek örgütlülüğünü örüyor. Ve o işyerine sendikayı getiriyor. Ama bu süreçte Sendika ağaları da gözlem yapıyor. Kendileri için tehlikeli olacak işçileri bir biçimde süreç içinde safdışı ediyor. Ve sonunda sendika ağaları para gücünü de arkalarına alarak işçileri teslim alıyor. Güçlerine güç katıyor, ulaşılmaz oluyorlar.

Son söz;
Seneler seneler önce olduğu gibi işçilerin yeniden işyeri komitelerini kurmaları gerekiyor.
Seneler seneler önce solcu gençlerin yaptığı gibi yeni örgütlenmelerde ve örgütlü olan işyerlerinde üst ve alt komiteler kurarak işçi önderlerini çıkartması gerekiyor.
Diyeceksiniz sendikal bürokrasi ve sendika ağaları buna izin vermez. Evet vermezler.

Öyleyse gizli yapılacak. Tek farkla o dönemde işçiler patronlara karşı örgütleniyordu. Şimdi sendika ağalarına karşıda örgütlenmiş olacaklar. İşçiler sendikalarını sendika ağlarında geri almalıdır. Almak da zorundadırlar. O sendika ağaları yenilmez değildir.

 

İşçi ve Sendika

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler