Ataşehir Belediyesi çalışanlarından aktardıklarına göre; Ataşehir Belediyesi’nde en geç Şubat ayında son bulması beklenen TİS süreci, ancak temmuz ayı ortasında sonuçlandı. Uzun bir süredir TİS imzalanması süreçlerinde sarkmalar yaşanıyor ve tüm belediyelerde benzer durum söz konusu. Adeta rutine dönüşen bu gecikmeler esnasında ülkede enflasyonun durumuyla birlikte zaten eriyen maaşlar yetmezmiş gibi alınacak zamlar da anlamını kaybediyor. Bu gecikmelerin en önemli sebebi süreçlerin ekonomik maddelerde tıkanması oluyor. Sosyal haklar üzerine tartışmalar çok daha hızlı ilerlerken sıra ücret maddelerine geldiğinde başkanlar randevu vermemeye, randevuları iptal etmeye başlıyor ve sendikalar da maalesef bu öteleme karşısında kararlı bir tutum alamıyor, akış tamamen patrona kalmış oluyor. Üzerine uzlaşılan sosyal hakların fiilen ne kadar kullanıldığı da tartışmalı, örneğin kurumlar servis hakkını TİS imzalandıktan sonra geri almaya kalkışabiliyor; ama bu başka bir tartışma konusu olacak.
Ataşehir Belediyesi’nde yaşadığımız son sürece gelecek olursak TİS görüşmelerinde en çekişmeli geçen kısım sözleşmeli memurlara, 657’ye tabi memurların yüzde 50 oranında “sosyal denge” ödemesi yapılması konusunda Tüm Bel-Sen’le mutabakata varılmasıydı.
Kararın açıklanmasından önce konuyla ilgili personelin tavrı oldukça netti. Zaten eskiden tavandan hesaplanan sözleşmeli memur maaşları idarenin sendikaya sözlü ilettiği bir süreç sonunda tabandan hesaplanmaya başlandığı için kadrolu memurla sözleşmeli memur arasında makas oluşmuştu ve bu makası sosyal denge kapatıyordu. Bu yüzden çalışanlar sosyal dengede bu tür bir eşitsizliğe asla razı değildi; ama bu tavra rağmen sendika TİS masasında belediyenin kararında herhangi bir değişiklik yapamadı ve çalışan iradesine rağmen böylesine geri bir tavırla sözleşmeyi imzaladı.
Sendikadan gelen bilgilendirme mesajında, “şube yöneticileri ve işyeri temsilcileri olarak Battal Başkanla birebir görüşmeye girdik, teklifimizi tekrardan ilettik fakat Battal Başkan’ın tavrı netti, kesinlikle sözleşmeli personeller için yüzde 50’den yukarı çıkmayacağını bize net olarak söyledi zaten, bu arkadaşlara birkaç ay içerisinde kadro çıkacağını söyledi, buna istinaden de ücretin 2022 yılı için 3250 TL, 2023 yılı için 4000 TL olarak karara bağlanmıştır,” deniyordu. Buna herkes karşı çıktı ama sonuçta sözleşme imzalanmış oldu.
Sözleşmeli personel, bu TİS süreciyle yaşadıkları zaman ve hak kaybını mobbing ve aşağılama nitelendiriliyor. Buna ek olarak Genel-İş TİS süreci hâlâ devam ediyor. Bir süredir özellikle uzatılan görüşmelerin bir tarafında da patron belediye başkanlarının sözleşmeli, kadrolu, KHK’lı kamu çalışanları arasında oluşan farkları hakları geri çekmek amaçlı kullanma amacı yatıyor. Toplantılarda her bir sendikaya ayrı ayrı diğerine verilen ya da verilmeyen haklar öne sürülüyor. Dolayısıyla Tüm Be-lSen’in sözleşmeli memurlar için razı olduğu bu eşitsizlik önümüzdeki Genel-İş TİS görüşmelerinde önemli bir koz olacak ve orada belirlenecek ücretlerin aşağı çekilmesi için bir dayanak teşkil edecek. Bunu göremeyen sendikacılar sınıf siyasetinden üye siyasetine düşmekten de geride, kendi üyelerinin kazanılmış haklarına dahi sahip çıkamaz durumdayken her TİS masası bir başka kayıpla ve daha aşağı düşüşle sonuçlanacak. Kamu kurumlarında taşeronlaşma, sözleşmeli memurların haklarının biçilmesi, kadrolu işçi ve memura da yansıtacak. Kamuda sınıf bilinci ve sınıf odaklı bir mücadele oluşmadıkça bu gidişin durması imkânsız hale gelecek.