Cumhuriyet Davası Koordinasyonu adı altında bir araya gelen gazeteciler, avukatlar ve toplumsal muhalefet bileşenleri, 24 Temmuz Pazartesi günü başlayacak olan Cumhuriyet Gazetesi davasına katılım çağrısı yaptı.
Cumhuriyet Davası Koordinasyonu adı altında bir araya gelen gazeteciler, avukatlar ve toplumsal muhalefet bileşenleri, gazetenin İstanbul bürosu önünde yaptıkları bir basın açıklamasıyla 24 Temmuz Pazartesi günü başlayacak olan Cumhuriyet Gazetesi davasına katılım çağrısı yaptı.
Açıklamada gazetenin Yazı İşleri Müdürü ve DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, davanın tutuksuz sanıklarından Aydın Engin, Adalet Nöbeti avukatlarından Kemal Aytaç ve gazeteci Ertuğrul Mavioğlu gazetenin bahçesinde bir araya gelen basın mensuplarına seslendi.
“Düzmece, deli saçması bir dava”
Avukat Kemal Aytaç, Cumhuriyet davasının “Talimat üzerine açılmış, düzmece bir dava” olduğunu belirterek hukuka sahip çıkmak için 24 Temmuz’da Çağlayan Adliyesi’nde olacaklarını söyledi.
Aytaç’ın ardından söz alan Aydın Engin, davada tutuksuz yargılanmasına atfen “17 sanığın şanslı olanıyım” diyerek sözlerine başladı. Engin, Türkiye’de medyanın büyük ölçüde iktidarın bir organı haline geldiğine dikkat çekerek Cumhuriyet’in dayanışma ve okurların desteği sayesinde az sayıda gazete ve internet medyası ile gazeteciliği sürdürdüğünü belirtti.
Engin, “Bugüne kadar dik durduk, bugünden sonra da dik duracağız. Eğer Cumhuriyet Gazetesi devam ediyorsa tutuklamalardan itibaren burayı Gezi direnişine çeviren yurttaşlar ve dayanışma gösteren gazeteciler sayesindedir” şeklinde konuştu.
Engin’in ardından Cumhuriyet Davası Koordinasyonu adına Ertuğrul Mavioğlu basın açıklamasını okudu.
“Cumhuriyet’in 12 yazar ve çalışanı tutuklu”
Türkiye’de 150’nin üzerinde gazeteci hapishanelerde rehin tutulduğunu belirten Mavioğlu, onlarca muhalif gazete, televizyon, dergi, yayınevi ve haber ajansının “halkın haber alma özgürlüğü hiçe sayılarak” kapatıldığını söyledi.
Mavioğlu devamın şöyle konuştu:
Binlerce gazeteci işsiz kaldı. Gazeteciler hakkında sayısız dava, soruşturma ve hapis cezaları var. Muhalif gazeteler ve gazeteciler iktidarın uygulamalarını eleştiren her haber nedeniyle soruşturma ve davalara maruz kalıyor.
Bu soruşturmalardan, sadece gazete ve televizyonlar değil, sıradan sosyal medya paylaşımında bulunanlar da fazlasıyla etkileniyor. Türkiye’nin en eski gazetelerinden biri olan Cumhuriyet, kurmaca bir iddianame ile susturulmaya çalışılıyor. Cumhuriyet’in 12 yazar ve çalışanı 106 ila 264 gündür tutuklu.
“Onlarca gazeteci ülkeyi terk etti”
Gazetecilerin tutuklanmasının gerekçeleri arasında “yayın politikasının değiştirilmesi” dahi yer alabildiğini söyleyen Mavioğlu, “Yazan, haber yapan, karikatür çizen terörist diye yaftalanıyor. Sahada haber takibi yapan gazeteciler silahla tehdit edilmeye varan baskılarla engelleniyor” şeklinde konuştu.
Yüzlerce internet sitesinin, Anayasa’ya aykırı erişim engeli kararlarıyla kapatıldığını, sansür ve otosansür sıradanlaştığını belirten Mavioğlu, “Tehditler, davalar, baskılar ve işsizlik nedeniyle onlarca gazeteci ülkeyi terk etti. Türkiye’de ve dışarıda kalabilenler ise her şeye rağmen halkın haber alma hakkı için, basın özgürlüğü için, demokrasi için hakikati dillendirmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.
“Gün geçmiyor ki havuz medyası…”
“Hapishanelerdeki gazeteci arkadaşlarıyla dayanışan herkes bugün iktidarın ve iktidar medyasının hedefinde. Gün geçmiyor ki havuz medyasından yalan ve spekülatif nitelikte hedef gösterici ‘haber’ler yayınlanmasın” diyen Mavioğlu, hapishanelerdeki gazetecilerin akrabalarının dahi bu “çirkef” yayınlardan nasibini aldığını belirtti.
“Sansürün kaldırılışının 109. yılında yüz karası bir dava görülecek” diyen Mavioğlu, Cumhuriyet davasının ilk duruşmasına katılım çağrısı yaparak sözlerini sonlandırdı:
Gazetecilere özgürlük demek için, halkın haber alma hakkı için, Cumhuriyet davasının ilk duruşmasının görüleceği 24-28 Temmuz tarihleri arasında sabah 9.00’da Çağlayan Adliyesi önündeki büyük buluşmada yer alalım!
Mavioğlu, çağrı açıklamasının ardından Güneş Gazetesi’nde kendisinin de aralarında bulunduğu gazetecileri hedef gösteren haberle ilgili olarak, karalamaya yönelik bu tür haberlerin basın ilkeleriyle değil ancak polis vazife ve selahiyetleri kanunu ile açıklanabilecek saçmalıklar olduğunu söyledi.
Sendika.Org
