AKP Hükümeti , MESS ve Türk Metal iş birliği halinde 15 bin işçiyle başlayan Birleşik Metal önderliğindeki grevi “milli güvenliği bozucu nitelikte” olduğu gerekçesiyle iki ay erteledi.
Bizler biliyoruz ki milli güvenlik denen şey bir kural olarak patronların çıkarlarının güvenliğidir. Milli güvenlik, tarihin en büyük üç kağıtçılığı ve hırsızlığı olarak artı değer sömürüsünün gizlenmesi, korunmasıdır. İşçiler devleti ve sermayeyi haklı olarak korkutuyorlar, çünkü bu ülkedeki her türlü değeri üreten ve yaratanlar olarak işçiler asgari ücret sınırındaki ücretlerle açlık ve ölüm arasındaki bir yaşam biçimine artık riayet etmiyorlar, dayatılanı reddediyorlar. Devlet ve sermaye için yegane güvenlik bu aşağılık çalışma koşullarında, çoluk çocuğunun geleceği için mecburen çalışmak durumunda olan milyonların itirazsız bir biçimde çalışmasını sağlamaktır. Devlette, yasa da patronlara ait. Neo-liberal sömürü politikaları aracalığıyla örgütsüz hale getirilmiş işçiler az sayıdaki örgütlü kesimleri aracılığıyla bu vahşi sömürüyü herkesin yüzüne grev silahıyla vurunca zalimler için hayat aniden karabasana dönüyor. Onlar biliyor ki milyonlar tüm rezilliklerini ve üç kağıtçılıklarını görüyor. Yasaklamak, ertelemek sermaye devleti için asla kurtuluş olmayacak. İşçiler yakalarına her yerde yapışacaklar, yasayı, yasağı yaşamlarını savunmak adına geçersizleştirecek büyük direnişleri yaratacaklar. Güvenlik Yasası’ya tüm toplumu baskı altına almayı amaçlayan AKP, tam da “milli güvenliği bozucu nitelik” dediği şeyle patronların kar oranlarını korumak için her tür pervasızlığı yapabileceğini defalarca göstermiştir.
Soma’yı değil Somali’yi, işsizlik fonunun gaspıyla yapılan Kaçaksaray’ı değil havuz medyası gündemini, kıdem tazminatlarını gasp etmeyi, işçileri alınıp satılacak mala dönüştürmeyi hedefleyen Kiralık İşçi bürolarını değil de diktatörün ne kadar ulvi bir insan olduğunu konuşturmak isteyenlerin korkusunu büyütmek işçi sınıfının en güncel görevidir. Grev adını duymak bile egemenleri panikletiyor. İşçilerin haklarını, yaşamlarını konu edinen hiç bir eylemin, olayın, gelişmenin gündemde kalmasını istemiyorlar.
Biz Umutsen Kolektifi olarak bu grev erteleme kararı karşısında patronların birliğini dağıtacak bir direniş görevi görüyoruz. Şimdi hep birlikte Birleşik Metal’in grev ve direniş kararlılığını güçlendirmeye, Birleşik Metal’i büyütmeye, erteleme kararını dağılma, bölünme korkusuyla aldırtmak için büyük çabalar sarf eden sarı sendika Türk-Metal çetesinin paniğini artırmak için “örgütlü” olduğu işyerlerinde Birleşik Metal’i anlatmayı hedeflemeliyiz. Birleşik Metal Sendikası sınıf hareketi içindeki geleneği itibarıyla bu tarihsel sorumluluğu üstenebilecek birikime ve örgütlüğe sahiptir.
Umutsen Kolektifi, tüm işçileri ve emekçileri yasak ve erteleme kararını bulunduğu her zeminde teşhir etmeye çağırıyor.
Umutsen Kolektifi tüm sendikaları ve emek yanlısı siyasetleri bu gündem gaspı karşısında Birleşik Metal’le dayanışma içinde direnişi büyütmeye çağırıyor.
Zafer direnen işçilerin olacak.
Grev haktır lütuf değildir.
İşçilerin Birliği Sermayeyi yenecek.
UMUT-SEN KOLEKTİFİ