spot_img
spot_img
Ana SayfaGüncelUmut-Sen: Gazetecilik yargılanamaz, 24 Temmmuz'da Çağlayan'dayız

Umut-Sen: Gazetecilik yargılanamaz, 24 Temmmuz’da Çağlayan’dayız

Cumhuriyet Gazetesi davası 24 Temmuz günü Çağlayan Adiyesi’nde başlıyor. İktidarın tekeline alamadığı medya kuruluşlarına baskısının tipik örneği olan bu davada gazetenin yazar, avukat, çizer, muhabir ve yöneticileri yargılanıyor. Gazetecilik faaliyetlerinin suç olarak yer aldığı iddianamenin neredeyse tamamını haber ve sosyal medya paylaşımları oluşturuyor.

Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve yazarı Orhan Erinç, İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Yayın Danışmanı, yazar Kadri Gürsel, Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay, yazarı Aydın Engin, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri yazarlar Hikmet Çetinkaya, Hakan Kara, çizer Musa Kart, avukatlar Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Okur Temsilcisi, yazar Güray Öz, Matbaa Sorumlusu Önder Çelik ile Muhabir Ahmet Şık, Mali İşler Müdürü Bülent Yener, Muhasebe Müdürü Günseli Özaltay’ın hakkında kabul edilen iddianamede, iktidarın gazetecilere dönük her dönem yönelttiği ‘silahlı örgüt üyesi olmamakla birlikte yardım etmek’ suçlamaları karşımıza çıkıyor.

Basına yapılan baskı özgürlük isteminin önemini ve güncelliğini ortaya koyuyor. OHAL koşullarında 166 gazeteci cezaevlerinde rehin alındı, en az 200 medya aracı kapatıldı, yüzlerce gazetecinin basın kartı iptal edildi ve binlerce gazeteci işsiz bırakıldı. İktidarın belirlediği alanda yazıp-çizmeyen ‘dışarıdaki’ gazeteciler ise her an işsizlik ve cezaevi tehdidiyle mesleğini icra etmeye çalışıyor. Bu ortamda medya kuruluşları üzerindeki sansür ve oto-sansür basın özgürlüğü bahsini iyiden iyiye imkânsız kılıyor. Haberin suç olmadığını söyleyen hakimler, savcılar açığa alınıyor, iktidarın muhaliflerinin sesini kesmek için araca dönüştürdüğü yargı mekanizması, hiç kimseye adalet hususunda güven vermiyor. Gazeteci arkadaşlarımız haklarında iddianame hazırlanmadan uzun tutukluluk süreleriyle fiili olarak cezalandırılıyorlar. Cezaevlerini gazetecilerin ikinci evi haline getiren iktidar, bizlerin görünenin ardını gösteren gazeteci arkadaşlarımızın ‘terörist’ olduğuna inanmamızı istiyor.

Yalanın hakikat yerine geçtiği bu günlerde, egemenlerin üç kağıdını grevleri ‘güvenlik’ gerekçesiyle yasaklanan işçilerden, iktidarı sağlamlaştırmak için kadro yalanıyla kandırdığı işçilerden; Erdoğan’ın “OHAL’i sizin için ilan ettik” dediği patronların iş cinayetlerinde katlettiği işçilerden biliyoruz. Bizler de Ahmet Şık gibi, iktidar kimde olursa olsun kaybedenleriz, işçileriz, emekçileriz. Basın özgür olmazsa bizlerin sesi duyulmaz, mücadelesi görünmez. Dünyayı emeğiyle yaratan bizlerin gazeteci arkadaşlarımıza sözüdür: Baştan sona siyasi olan bu yargılamaları egemenlerin kursaklarında bırakacağız, adaletin kumdan kalelerini yıkacağız!

Baskının devasa boyutlarına rağmen iktidar önünde diz çökmeyen, aman dilemeyen gazeteci arkadaşlarımızla dayanışmak, ‘gazetecilik faaliyeti yargılanamaz’ demek için 24 Temmuz’da Çağlayan Adliyesi’ndeyiz.

Gazetecilik yagılanamaz!

Gazetecilik suç değildir!

Cumhuriyet gazetesinin yanındayız!

UMUT-SEN

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler