Beklemek bizim yaşamımız. Yüz binlerle bekliyoruz. Evet bekliyoruz. Biz bekledikçe sayımız da artıyor sanki. Yalnız değiliz. Ancak örgütsüzüz. İçimizden biri büyük bir heyecanla bağırıyor “Müjde!” diye, tek bir vücut olup dalgalanıyoruz. Sonra müjde diyen kişinin pek sesi çıkmamaya başlıyor. “Yahu nerede müjde?” Önüne bakıyor müjde diye bağıran. Sonra “üstüme gelmeyin” diyor, “beni de kandırdılar!”. Hem bekliyoruz hem kandırılıyoruz sanki.
Yeni Türkü’nün, Bülent Ortaçgil’in sözlerini yazdığı Bülent Atakan’ın bestelediği “Beklemek bizim yaşamımız” parçası çalıyor arkada.
“Beklemek bizim yaşamımız /Vapur beklemek /Gün beklemek /İnsan beklemek /Çiçeklerin açmasını /Gecenin geçmesini /Sayfaların dolmasını beklemek”
Dün yine “Müjde!” diye bağırdı içimizden biri. Bu sefer bir heyecan dalgası oluşmadı aramızda.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, taşeron işçilerle ilgili kadro konusuna ilişkin bir soruya, “Bu konuda bir çalışma yaptı hükümetimiz. İki alternatif gündemde, Bakanlar Kurulu’na sunum yapıldı, bunlardan birisine karar vereceğiz” yanıtını vermiş. Yani bir parça umut vermiş.
Türkiye’de uzun bir süredir taşeron işçisi denince aklımıza kamuda çalışan işçiler geliyor. Kamuda çalışan taşeron işçilerin sayısı AKP hükümetleri döneminde sadece sağlık sektöründe yaklaşık 14 kat arttı (kamudaki taşeron işçilerin yaklaşık 5’te 1’i sağlık sektöründe).
2013 yılında “taşerona kadro” müjdesi o dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından duyurulmuştu. 1 Kasım 2015 seçimlerinde ise AKP’nin “taşerona kadro” müjdesi artık billboardlardaydı. Sonra. Sonrasında suskunluk. Hayal kırıklığı.
2013- 2016 (Ağustos) dönemleri arasında kamuda alt işverenler tarafından çalıştıranların sayısı yaklaşık yüzde 40 oranında artarak 586 binden 823 bine yükseldi. Yani kadro bekleyenlerin sayısı 237 bin kişi arttı.
Peki bu dönemde kamunun memur ya da işçi olarak doğrudan istihdam ettiği kişi sayısındaki artış nedir? Kadro istatistiklerine göre Eylül 2013- Eylül 2016 dönemlerinde söz konusu artış sadece 273 bin kişidir. Yani yüzde 8’dir. Buna göre taşerona kadro müjdesi verilirken, kamuya alınan yaklaşık her iki kişiden biri taşeron işçisidir. Kamuda çalışan taşeron işçilerin asıl iş sahibinin devlet olduğunu, işçilere karşı sorumluluktan kaçmak için taşeron firmaların aracı olarak kullanıldığını hatırlayalım. Taşerona kadro müjdesinin gerçekleşmemesinin yani beklememizin nedeni işte asıl işveren olarak devletin mali ve sosyal sorumluluklarından kaçma çabasında yatıyor.
Ne diyordu şarkıda. “Yönetmesin bizi beklemek /Kardeşleri var çok güçlü /Ümit etmek ve ertelemek /Gelişini beklemek /Uyanmanı beklemek /Çözülmeni beklemek /Başka bir yerde yaşamayı beklemek /Anlaşılmayı beklemek /On beşinde beklemek /Kırkında beklemek /Beklemek mi bizim yaşamımız /Beklemek bizim yaşamımız.”
Serkan Öngel
Birgün
