spot_img
spot_img
Ana SayfaAçıklamaSömürü ve zulme karşı direniş bayrağını yükselt! 1 Mayıs'ta Taksim'e/Alanlara!

Sömürü ve zulme karşı direniş bayrağını yükselt! 1 Mayıs’ta Taksim’e/Alanlara!

Egemen sınıf, emekçilerin hayatı ve ekmeği pahasına acı bir reçete uyguluyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 1990’lardan bu yana, üzerine yeni boya badana çekerek taze çözüm kisvesi altında uygulanan yöntemleri devam ettiriyor. Peki kirasını ödeyemeyen, belini doğrultamayan, ancak borç biriktiren biz emekçilere sömürülmek dışında ne düşüyor?

İktidarın enflasyon hedefleri sekteye uğradı, ‘rasyonel’ ekonomik politikaları hem sokaklarda hem sandıkta halktan veto aldı. Fakat sermaye devleti, emekçiden sermayeye servet transferini tam gaz sürdürmekte ısrar ediyor. Açıklanan Orta Vadeli Program ile niyetlerini belli ettiler: Halka daha çok kemer sıktıracak, maaşların ve ücretlerin enflasyonla birlikte değer kaybetmesini uzaktan seyretmeye devam edecek, üretim süreçlerini daha da esnekleştirip yabancı sermayeyi kalkındıracak, örgütlenen işçileri ve emekçileri hukuki ve fiili olarak cezalandırmaya devam edecekler.

Ait olduğu sınıfın veziri Mehmet Şimşek ve muktedirlerin bize reva gördüğü bu düzeni tanıyoruz. Beşiktaş Masquerade Katliamı, her düzeyden düzen siyasetçisinin görmezden gelmesi ve müsaadesiyle gerçekleşti. Bodrum katındaki gece kulübünün tadilatında çalışan 29 işçi yakılarak öldürüldü. 13 Şubat 2024 günü Erzincan’daki İliç Anagold Madencilik’te, üretim baskısı ve alınmayan işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri sebebiyle 9 madenci, tonlarca siyanürlü toprağın altına göz göre göre, diri diri gömüldü.

İliç Katliamı aynı zamanda, bölgedeki tüm doğayı yavaş yavaş zehirlemeye devam ediyor. Siyanür liçi, maden havzasından Fırat Nehri’ne çoktan ulaştı. Coğrafyanın suyunu, toprağını, hayvanlarını ve bitki örtüsünü neredeyse tam iki aydır zehirliyor, yok ediyor. 8 madencinin bedenleri ise hâlâ toprak altında.

Biz işçileri daha fazla kâr ve sermaye birikimi için en dehşet verici şekillerde katleden bu vahşi düzene hiçbir şey yetmiyor. 6 Şubat 2023’ten bu yana deprem bölgesinde, hayatın ‘normal’ akışına dönüşmüş koşullar ve bitmeyen felaket de bunu gösteriyor. Konteyner kentler her yağmurda sel altında kalıyor, kamyon kamyon enkaz şehirlerin orta yerine veya köy eteklerine bırakılıyor. Halk her saniye asbest soluyor. Üç kuruş nakit yardım almak için bile çadırlarda yaşamaya mahkûm edilen emekçiler, holdingler ve devletin iş birliğiyle OSB’lere en yakın konteyner kentlere yerleştirilmiş durumda. Depremi fırsat bilip yaratılan bu ucuz emek havzalarındaki emekçiler, sermayenin çarkında öğütülüyor.

Uzaklarda değil, bizim coğrafyamız ile birlikte yoğrulmuş Filistin’de, 1948’den bu yana yaşanan en büyük Siyonist soykırım devam ederken yerli ve milli holdingler Gazze Şeridi’ne yağan bombaların üretimine çelik ve benzeri pek çok malzeme taşıyor. Soykırımcı İsrail devleti ve arkasındaki emperyalist güçlerle ilişkiler, hız kesmeden devam ediyor.

1 Mayıs’a giderken hatırlayalım! Ne düzen siyasetinin temsil tiyatrosu ve sandık ritüelleri ne de köhneleşmiş sol yapılar ve pratikler bize umut olabilir. Sınıftan kopuk, emekçilerin ve ezilenlerin gündelik dert ve öfkelerini paylaşmayan hiçbir güç, devrimci bir sınıf siyaseti kuramaz.

Son on yılda, fiili ve meşru mücadeleleri ile ülkenin her köşesini alevlendirenler, öfkesini kuşanan öncü işçiler ve direnen halklar oldu. Ege Bölgesini, ormanlarını ve zeytinini talan edip kârını İngiltere’ye satan holdingçilerin karşısına dikilen İkizköy ve çevre köylerin halkı; Bakırçay havzasında, serada asitle çalışmaktan tırnaksız kalmış elleri ve Ankara’ya yürüyen iradeleri ile Agrobay patronunun ‘kadın istihdamı’ siperini paramparça eden tarım işçisi kadınlar; Erzincan-İliç’ten Manisa-Soma’ya kadar sarı sendika zulmüne mertçe direnen madenciler; platform sermayesinin algoritma-ötesi emek sömürüsüne baş kaldıran Trendyol direnişçileri… Sınıfımızın öncüleri bu düzeni yerle bir edecek bir sınıf siyasetinin zeminini kurmaya başladı, her türlü baskı ve sömürüye rağmen kalkıştıkları mücadeleler ile ülkeyi kuşatıyorlar. Bu devrimci güç inşasından uzak kalan her odak, yanıltıcı ve eksik kalmaya mahkûm.

Kendi örgütlü mekanizmalarımızı kurmaya, sınıfımızın kendi siyasetini ve bilimini ürettiği bir mücadele hattı yaratmaya mecburuz. Mücadelemizi büyütmek için 1 Mayıs’ta tüm emekçileri ve dostlarımızı, Türkiye’nin her yerinde alanlara, İstanbul’da Taksim‘e kol kola yürümeye çağırıyoruz!

Yaşasın 1 Mayıs!
Biji Yek Gulan!

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler