spot_img
spot_img
Ana SayfaManşetKoç Holding kuşatmaya devam ediyor!

Koç Holding kuşatmaya devam ediyor!

Burcu Arıkan, Sevda Karataş

Demir Export şirketi 1963’te elde ettiği demir madeni işletmesi imtiyazından beri Sivas’ın Kangal ilçesine bağlı Davutoğlu köyünde faaliyet gösteriyor. Şirket bu işletme imtiyazından sonra 1973’te Balıkesir’in Kurtdere köyü, 1974’te yine Balıkesir’e bağlı Eğmir köyünde devam ettiği madencilik işinde, Erzurum’un İspir, Manisa’da Eynez köyünün yanı sıra Sivas’ın Eğricek, Hamal ve Elkondu köylerine doğru genişledi. Demir Export, Soma’da 2021’den bu yana DEFAŞ adlı taşeron şirketle de faaliyet gösteriyor. Üstelik 2021’de DEFAŞ kendisi üretip kendisi satmak üzere bir anlaşmayla yeni bir saha aldı.[1] Burjuva devletin özelleştirme programıyla işçi sınıfının işine, ekmeğine, sendikal örgütlülüğüne ve sosyal haklarına yönelik bu saldırıda da etkin rol alıyorlar.

Şirket, 2021’de Kangal’daki ocağı genişletmek için köylülere arazilerini satmaları için yazı göndermiş ve satmadıkları takdirde arazilerin zorla kamulaştırılacağını iletmişti.[2] Uzun zamandır kamulaştırma kavramının şirketlerin lehine işlediğini, acele kamulaştırmanın devletin şirketler için arazi üretme mekanizmasına dönüştüğünü biliyoruz. Bu tehdit aslında şirketin ağzından “cebri kamulaştırma” olarak çıktığında uygulamadaki hakiki anlamını karşılamış oldu. Adını su kaynağından alan Pınargözü köyünün suyu maden ocağı yüzünden yok olurken şirket, köylülere de suyu artıma tesisinden “sosyal sorumluluk projesi” kapsamında vermişti. Yani resmen suyun kaynağında yaşayan köylüyü kendi elinden su içer hale getirmişti. Bununla birlikte köylü maden ocağı sayesinde işçileşmiş ve pek çok açıdan şirket tarafından kuşatılmıştı.

Bu kuşatmaya rağmen köylüler düşmanını tanıyor ve 10 yılı aşkın süredir Koç Holding’e ait Demir Export şirketinin kâr hırsına karşı mücadele ediyor. Şirket, rezerv bulmak için senelerdir Pınargözü köyünün arazilerine gözünü dikmiş durumda.

Seneler içinde 2800 işçinin çalıştığı bir şirket haline gelen Demir Export’u ,geçen Haziran ayında 26 yaşındaki Mehmet Ali Daday’ın Eynez maden ocağındaki iş cinayetinde hayatını kaybetmesiyle duymuştuk.[3] Yani Demir Export’u iş cinayetleri ve iş kazalarından da tanıyoruz.

2016’da Soma’da içeriye hava basan kompresörlerin durması sonucu 6 işçi içerideki gazdan zehirlenerek hastaneye kaldırılmıştı.[4] 2022’nin Şubat ayında da İzmir’in Kınık ilçesinde meydana gelen göçük sonucu 45 işçinin yaralanmıştı.[5]

11 Mart 2023’te, Soma’da yine bir işçiyi iş cinayetinde kaybetmiştik.[6]

Çarklarını işçilerin hayatlarıyla yağlayan şirket emek gaspından da geri kalmıyor. Manisa’nın Soma ilçesinde Türkiye Maden İş’in örgütlü olduğu Demir Export’ta işçilere yüzde 15’lik sefalet zammıyla açlık dayatılıyor.[7]

Seneler içinde 6 maden ocağıyla katlanarak büyüyen, kapasite artışını hızlandıran, yalnızca 2023’ün ikinci çeyreğinde 20 milyar lira kâr elde eden şirketin maliyet azaltma seçeneği olarak tercih ettiği ilk husus belli ki işçilerin maaşları, İSİG önlemleri oluyor.

Şirket Sivas’ın Eğricek Köyü’nde siyanürle aradığı altının ocak kapasitesini artırmaya yönelik proje için 28 Haziran 2021 tarihinde ÇED Olumlu Raporu almıştı. Ancak geçtiğimiz aylarda altın madeniyle ilgili Danıştay 6. Dairesi ÇED’in iptali için açılan davada, yerel mahkeme şirket lehine verdiği “ret” kararını bozdu ve dava konusu işlemin iptaline karar verdi.

Her açıdan talan olan bu projeye karşı Kangal halkı idare mahkemesinde dava açarak ÇED Olumlu raporunun iptalini talep etmişti. Fakat yerel mahkeme tarafından “projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğu…” belirtilerek, olumsuz etkileri ikrar edecek nitelikte bir gerekçeyle raporun iptal edilmesi talebi reddedilmişti.

Koç Holding’e karşı yıllarca mücadele etmekten yılmayan köylüler elbette bu ret kararını Danıştay’a taşımıştı. Köylüler bu davayla birçok itiraz sebebini ileri sürdüler. Bu itirazlar; ÇED raporundaki bazı bilirkişilerin yerel mahkemede hükme esas alınan bilirkişi raporunu hazırlayan bilirkişi heyeti arasında bulunması, birçok iptal davasına konu olmuş geçmişteki ÇED raporlarındaki eski verilerin kullanılması, Kalkım Balıklı Kaplıcası’nın hidrojeolojik yönden olumsuz etkilenecek olması başta olmak üzere birçok hukuksuzluğu içeriyor. ÇED raporunun sahipleri ise ısrarla Kalkım Balıklı Kaplıcası’nın projenin etki alanında kalmadığı savunmasında bulunuyor.

Danıştay sürecinde alınan bilirkişi raporları Kalkım Balıklı Kaplıcası’nın olumsuz yönde etkileneceğini açıkça ve defaatle belirtiyor. Her ne kadar ÇED raporu kaplıca suyunun, munzur kireçtaşının Bakırtepe açık ocak sahasının dışında kalması nedeniyle mevcut işletme koşullarından (yeraltı suyu kirliliği bakımından) olumsuz etkilenmeyeceğini söylese de ilgili proje kapasite artırımına dair. Bu kapasite artırımı Naldöken Tepe Mevkii’nde belirlenmiş olan yeni açık ocak sahasında gerçekleşecek. Naldöken de munzur kireçtaşları üzerinde yer alıyor. Dolayısıyla Kalkım Balıklı Kaplıcası’nın suları doğrudan olumsuz etkileniyor. Aynı raporun jeolojik değerlendirme kısmında ise yağmurlu dönemlerde Molla Deresi’nin daha alt kesimlerine çamurlu su akışının olacağı dolayısıyla yine Kalkım Balıklı Kaplıca suyunun kirlenme tehlikesinin bulunduğunu açıkça ifade ediyor.

Köy halkı hukuken iptal edilen bir işlemin dahi uygulanmaya devam edileceği hususunda kaygılı. Sularına arsenik karıştırmaktan dahi sakınmayan, tesis yakınında çeşitli konutlarda gürültü ve vibrasyon kaynaklı çatlak ve hasarlar meydana gelmesine sebep olan talan sevdalılarını; kümülatif değerlendirmede “işletmenin çevreye vereceği bazı zararlar olacak olmasına rağmen, toplamda ülke kalkınması daha yararlı olacağı kanaati hasıl olmaktadır” diyen, lehe olan karara esas alınan kısımlarında dahi “gerekli önlemlerin alınmaması halinde çevrenin olumsuz etkileneceği” sonuçlarını içeren bir bilirkişi raporu durduracak mı?

Kanun açık, “Kararın bozulması, kararın yürütülmesini kendiliğinden durdurur.” Yürütmenin durdurulmasına dair söz söylemek dahi yersiz olacaktır çünkü Danıştay esasa ilişkin inceleme yaparak dava konusu işlemin iptaline karar verdi. Yani hukuka uygun olmayan bu idari işlemin ortadan kaldırılmasına hükmetti. Dolayısıyla mevcut olmayan bir işlemin yürütülmesi elbette mümkün değildir. İdare, işlem öncesi duruma dönülmesi için bu yolda düzenlemeler yapmakla yükümlüdür. Fakat idarenin de şirketin de temyiz incelemesi sonucu verilen karara ilişkin bir işlem tesis edip etmeyeceği şüphe konusu.

Danıştay’ın kararı sonrası şirket elbette söz konusu ÇED Olumlu Raporu iptal edilen 2020’de başlattığı kapasite artırım projesine dair süreci tekrar başlatarak 23 Ağustos 2023 tarihinde ÇED Sürecinde Halkın Bilgilendirilmesi ve Sürece Katılımı Toplantısı gerçekleştirdi. Katılımcı köy halkının da beyan ettiği üzere, tüm süreçlerin en yoğun katılımı gerçekleşti. Birçok çevre köyden de gelen ve projeyi başından beri istemediklerini söyleyen halk sürece tamamıyla aşina ve itirazları konusunda baskındı. Halk sürecin tamamlanmasını ve artık tüm bu olumsuz değerlendirmelerin dikkate alınarak lehe raporun çıkmasını beklemekte. Fakat Danıştay’ın lehe vermiş olduğu işbu karar ÇED Olumsuz Raporu çıkmasına dair doğrudan bir kanaat oluşturmuyor çünkü daha önce birçok örneğiyle karşılaştığımız üzere iptal edilen rapor sonrasında tekrar olumlu rapor çıkması da mümkün.

İlgili bozma ve iptal kararının uygulaması için köylülerin de dediği gibi “karşısındaki Koç Holding de dahil kim olursa olsun çevre mücadelesinden vazgeçmeyecek çevre gönüllüleri” olarak bu emek mücadelesine sahip çıkmak, aktif olduğu havzaları doğasının talanından emek sömürüsüne kuşatan Koç Holding ve Demir Export’un karşısında durmak şart.

Bağımsız Maden İş öncülüğünde gerçekleşen Polyak direnişinde halkı, doğayı dört bir yandan kuşatan, halkı işçileştiren Özyeğin ailesini[8]; sendikasız işçi çalıştırmak konusunda önlemler alan doğa tahribatında başrol Eczacıbaşı’nı, Akbelen’de devleti sermayeye siper edip halkı yağmalayan Limak’ı da tanıyoruz.[8] Anadolu’nun dört bir yanında bizi yoksulluğa mahkûm ederek servetine servet katan sermayenin taktığı türlü maskeyi görüyoruz. Hepsine karşı suyumuzu, toprağımızı, köyümüzü, evimizi, emeğimizi savunacak ve bizim olan her şeyi sonuna kadar alacak bir sınıf mücadelesini inşa etmek için hepsinin karşısında aynı berraklık ve kararlılıkla durmak zorundayız.


[1] https://www.evrensel.net/haber/474826/madenlerde-atilan-her-adim-ozellestirme-icin

[2] https://www.evrensel.net/haber/433034/demir-exporttan-kangal-koylulerine-ya-arazilerinizi-satin-ya-da-zorla-alacagiz

[3] https://www.evrensel.net/haber/491955/somada-maden-ocaginda-is-cinayeti-bir-isci-yasamini-yitirdi

[4] https://www.evrensel.net/haber/278492/demir-exportta-6-isci-gazdan-zehirlendi

[5] https://www.evrensel.net/haber/450901/polyak-madeni-iscileri-mecbur-calisiyorsun-baska-nerede-calisalim

[6] https://twitter.com/tipizmiril/status/1645797076033482753

[7] https://haber.sol.org.tr/haber/demir-export-iscisi-yoksulluga-mahkum-edilemez-381756

[8] https://umutsen.org/index.php/2023/01/sermayenin-sinirlarinin-ihlali-yahut-direnisin-yeri-neresidir/

[9] https://umutsen.org/index.php/2023/06/akbelen-direnisi-700-gununde/

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler