spot_img
spot_img
Ana SayfaYazıEynez Tepesinde İlk Madenci Direnişi - Başaran Aksu

Eynez Tepesinde İlk Madenci Direnişi – Başaran Aksu

Direniş İmkansızdı, Mümkün Oldu….  Zafer de Olacak!

“Diz çökmek bağışlanma getirmez bu tepede.”

– Y. Ritsos

Soma-Kınık sınırında yedi bine yakın işçinin çalıştığı en büyük maden ocağı olan İmbat Madencilik’ten 32 işçi atılınca kamudan özele devir sonrası büyük çoğunluğu genç olan maden işçileri tarihlerinde ilk kez bir direniş gördüler. 301 işçinin 13 Mayıs’ta katledildiği Soma Holding’e ait Eynez Ocağı’na beş dakikalık yürüme mesafesindeki bir alanda direnişe yeltendi onurlu madenciler. Bir avuç maden için ömür verenler şimdi avuçlarına koca bir dünyayı alıp direnişe başladılar.

IMG-20151228-WA0003

İmbat patronu, Soma’daki enerji oligarşisinin koordinatörü Gökalp Bey, önce paramiliter bir şebeke olarak yapılandırdığı güvenliklerini işçilerin üstüne salmak istediyse de madende çalışan iki bine yakın Çepni(Alevi) kökenli işçinin caydırıcı gerçekliğinden korkup geri adım attı. Sonra jandarma, işçileri gözaltına aldıysa da ortada somut bir suçun olmaması ve direniş konusunda bu kadar gözü pek işçinin varlığı sebebiyle geri adım atmak durumunda kaldılar. Alay komutanı, üstüne vazife edinip “Direniş yapmayın. Söz, ben sizi iki ay sonra işe aldıracağım.” dese de işçilerin boş sözlere karınları tok. İşçiler, “Varsa bir hikmetin şimdi çözersin yoksa asıl işin neyse ( işçilerin bu asıl iş vurgusunda kolluğun, işverenin taşeronu pozisyonunda olduğu vurgusu var ve bu olgu artık sermaye ile devlet, özelikle devletin kolluğu polis-jandarma arasındaki yapısal ilişki) onu yap, bizimle meşgul olma.” dediler.

Bugün artık Eynez Tepesi’nin daha önce görmediği bir direniş var. Ölen 301 maden işçisini ilk kurtarmaya koşanlar şimdi sadece işleri için değil; ölen yaşayan tüm maden işçilerinin onuru için direniyorlar Eynez Tepesi’nde.

IMG-20151228-WA0005

 Peki, bu sürece nasıl gelindi?

Daha önce İmbat Madencilik işvereninin, sarı sendika Türkiye Maden İş yönetimini nasıl bir operasyonla ele geçirdiğini ayrıntılı yazmıştım. Bu operasyon aslında 13 Mayıs katliamıyla bir yıl uykuya yatırılıp ortam uygun hale gelince tekrar devreye sokulmuştu. Sarı sendikanın genel merkez ve şube yönetimini, Nisan ayında gerçekleşen göstermelik kongre ile doğrudan işverenlerce atanan kişiler oluşturmuştu. Katliam zamanında işçilerin tepkisini kendi şovuna dönüştürüp kameralar önünde istifa eden o zamanın şube başkanı Tamer Küçükgencer şimdi genel merkez yöneticisi. Kendini unutturmayı başardığını sanan bir iş bilen…

Temmuz ayında gerçekleşen yaklaşık 12 bin işçiyi kapsayan toplu sözleşmenin tek bir maddesiyle ilgili olarak işçilerden hiç birine ne istiyorsunuz diye sorulmamıştı. İşverenlerin muhasebe departmanı tarafından hazırlanan taslak, masanın her iki yanında oturan işveren temsilcilerince imzalanarak işçilerin üç yıllık dönemini belirleyen bir yasa olarak önlerine kondu. Ancak katliam öncesinde de sarı sendikanın Toplu Sözleşme içeriğini sır gibi saklama geleneği bu sefer tutmadı. Özgür Özel’in ısrarlı takibi sonucu yeni toplu sözleşme metni elimize ve dolayısıyla işçilerin eline ulaşmış oldu. Taslağın ibret verici içeriği ile ilgi kamuoyunda epeyce malzeme var, merak edenler bu yazının ekindeki toplu sözleşme metnini ayrıntılı inceleyebilirler. Sendika Ege Şube Başkanı Recep Satır; “vicdanım rahat” diyor toplu sözleşme için. İşçiler, onun vicdanının işverence doldurulan cüzdanı olduğunu biliyor.

IMG-20151228-WA0006

Toplu Sözleşme ile ilgili küçük bir not.

Bir işçinin yakacak ihtiyacını karşılamak için tanımlanmış olan yılda beş ton kömürü alabilmesi için hiç izin almadan sürekli çalışması lazım. Şimdilik insanların çalıştırıldığı maden gibi ağır ve yorucu bir iş kolunda bu hakka ulaşmak imkansız. Bunun için hayvanlaşma sürecimizin tamamlanması gerek. İşçiler bunu tamamlasalar bile, yapılan uygulama Hayvan Hakları açısından sorunlu bir yaklaşım. Sosyal haklar ve ikramiyeler budanmış. Ve temel olarak geçtiğimiz sene torba yasayla Maden işçilerine yönelik olarak düzenlenen tüm haklar yapılan yeni toplu sözleşme ile bypass edilmiş durumda.

Ve Eynez Tepesinde bir ilk: Ocak Kapısında Direniş!

Soma Holding tarafından katliam sonrasında işten çıkarılan üç bin işçi, Zonguldak’ta işsiz kalıp bölgeye gelen bin işçi zaten yüksek olan işsizlik rakamını iyice şişirdi. Ve bu durum, çalışan işçiler üzerindeki gerilimi artırırken işverenlerin ellerini ovuşturmasına neden olan bir zemin oluşturdu. İşveren, torba yasa düzenlenmelerini toplu sözleşmeye içermeden hatta anayasal hak olan resmi tatillerdeki ücretli izinleri bile ortadan kaldıran hamlelerle işçilerin karşısına çıktı. Çalışanları kapıda bekleyen binlerce işsizle tehdit ederek, çıkıntılık yapanları kapı önüne koyacağını söyledi. İş yerinde “özgül ağırlığı” olan işçilerle tehdit içeren toplantılar yapıp gelişecek tepkileri pasifize etmeye çalıştı.

Bu arada Ayak’lardaki işçiler üretimi durdurmayı tartışmaya başladı. Bu fikir tüm işçilere fısıltı yoluyla yayıldı. Vardiya çıkışlarında işveren temsilcileri ve sarı sendikacılarla sözlü tartışmalar yaşanmaya başladı. Üretimin durdurulması fikrinden korkan işveren bu sefer bine yakın işçinin atılacağını duyurdu. Aralarında önder işçilerin de bulunduğu 32 işçiyi işten çıkardı. İşten atılan işçilerin kararlı tepkisi direnişin yayılacağını gösterince işten atma taktiği şimdilik boşa çıkarıldı. İşveren atılan işçilerin korkutulabilecek işçiler olmadığını ve direnişin kararlılıkla süreceğini biliyor. Maden işçisi ölümü göze alarak çalışan işçi. Güvenlikçi tehdidiyle, jandarma gözaltısıyla gözü korkacak türden değil. Paşa vardiyasından işçiler çıkarken ya da Serseri vardiyasına işçiler girerken arkadaşlarının yaktığı direniş ateşine bakıyorlar, sloganlarını dinliyorlar. Evlerine ve ocağa öyle gidiyorlar. O ateş şimdi tüm maden işçilerinin kalbinde güçleniyor. Eynez Tepesi’ndeki kardeşlerim yeni bir tarih için bir kibrit tanesini ateşe tuttular. Dünya işçi sınıfına taptaze bir selam çaktılar.

Son yerine…

İmbat patronu bu sefer öyle ya da böyle işçiler önünde diz çökmeyi öğrenecek. Eynez Tepesi’ndeki direniş ateşi Ayak’lardaki öfkeyi kuşatacak. Yer üstündeki tüm kapılar işçilerce aralanacak. Tarihin motoru gürültüyle çalışmaya başlayacak tüm ezilmişlikleri arındırmak için. Gün gelecek devran dönecek bir direnişten diğerine varılacak. Yıkılmaz denilen her şey yıkılacak. Kuruculuk neymiş, Yeni Türkiye nasıl olurmuş, öz yönetim ne işe yararmış işte o vakit hakikat ile öğrenilecek ve istenilecek. Maden işçisi kendi ocağını kendi yönetecek…

Ve İmbat Kapısı’na yazacaklar, İmbat patronu İmdatt diye kaçarken: “Üreten Bizdik Yöneten de Biz Olduk!”

Yaşasın İmbat Maden İşçilerinin Direnişi!

Yaşasın İşçilerin Ezilenlerin Onurlu Mücadelesi!

 

Başaran Aksu

Umutsen Örgütlenme Kolektifi Üyesi

DGD-SEN Örgütlenme Uzmanı

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler