spot_img
spot_img
Ana SayfaYazıEndüstri Bölgeleri Kanunu ya da Cudi Dağı neden yanıyor? - Sinem Doğan

Endüstri Bölgeleri Kanunu ya da Cudi Dağı neden yanıyor? – Sinem Doğan

23 Ağustos 2001’de DSP, ANAP, MHP’den oluşan üç buçuk yıllık en uzun süreli ve son koalisyon hükümetinin TBMM Başkanlığına Bülent Ecevit Başbakanlığında sunulan Endüstri Bölgeleri Kanunu Tasarısı, yabancı sermayenin ülkeye girişini teşvik etmekten de öte çıkışını önlemeye yönelik teşviklerin gerekçesiydi.

Bugün, 6 Şubat depremleriyle alınmayan sorumluluğun çarpıtılmasıyla OSB’lerin kent sınırları dışında hektar hektar büyütülmesi hızlandırılıyor. İçlerinde mesleki ve teknik liseler kurulmasıyla, deprem havzasında konteyner kent kurmaya öncülük etme ‘gururu’ yaşayan OSB’cilikle, bizatihi belediye başkanı olduğu ilin OSB kuruluşunda kariyer inşa etme başlıklarıyla mülksüzleştirme, işçileştirme ve nihai amaç olan küresel tedarik zincirine entegre sanayileşmeye; Anadolu’daki küresel fabrikanın büyütülmesine ivme kazandırılıyor.

Neoliberal politikalar kesintisizdir.

17 Ağustos 1999 depreminin sonucunda dayatılan krizin faturasının yine emekçi halka kesilmesi sonucu 2001 krizi denilen bataklıktan çıkışın yolları, ekonomik hacmi büyütme fakat reelde üreten işçi ve emekçilere kârın değil zararın yüklenilmesinde arandığı için siyasal iktidarın sözde yeni ekonomi politikaları devreye sokulmuştu. Siyasal iktidar dediğimiz şeyin kendisinin yek vücut bir düşüncenin, davanın hâkimiyetinin hegemonyası değil, ticari kaygı ve kârın paylaşılması olduğunu, 23 Ağustos 2001’de meclis başkanlığına sunulan yasa tasarısı üzerinde 3 ay içinde, 23 Kasım 2001’de çalışılmaya başlanmasıyla görüyoruz.

Böylece hiçbir bariyere takılmadan 19 Ocak 2002’de Resmi Gazete’de yayımlanarak 4737 Sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu yürürlüğe giriyor.

Nedir bu Endüstri Bölgeleri Kanunu?

Az zamanda iştahla çalışarak yasalaştırılan tasarıya göre:

“Endüstri bölgelerinin yönetim ve işletilmesi, endüstri bölgesi olarak tespit edilen alanın sınırları içinde olan il valisinin başkanlığında, ilgili belediye başkanı ve Endüstri Bölgeleri Koordinasyon Kuruluna üye bakanlık ve kuruluşların temsilcilerinden oluşan komisyon tarafından yürütülür.”

“Endüstri bölgelerinin yönetim ve işletilmesinde görev alan komisyon üyelerine, kamu iktisadî teşebbüslerinde yönetim kurulu başkan ve üyelerine ödenen aylık ücret ve diğer ödemeler tutarında ücret ödenir. Bu ödemeler Sanayi ve Ticaret Bakanlığının bütçesinden karşılanır ve damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaz.”

Endüstri Bölgeleri Koordinasyon Kurulu vitrinde fazla sergilenmedi, her bir üye kendi makamlarından olsa bile bir kurulun varlığıyla ilk etapta denetleme mekanizması, aşamalı bir demokratik işleyiş varmış gibi gösterildi ve kurulun katma değer işlevi sona erdi. Üye bakanlıklar denilen organlar zaten kanunun esas muhatabı olan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, ÇED raporu sürecinde de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak karar almada etkinliğini koruyor. Cumhurbaşkanlığının yetkileriyle özel endüstri bölgeleri yönetmeliğinde karşılaşıyoruz.

Yine de tasarı hiçbir katılımcı ve denetlenebilir alan bırakılmadan yürütücülüğünü; o günün Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, bugünün Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının yapacağı bu sanayi alanlarında kurulacak şirketlerle ilgili tüm süreçte görevlendirilecek kişilerin, kanunun koruyuculuğu altında hareket edebilme serbestiyetine sahip olduğunu görüyoruz. Bu noktada da seçim kazanmanın, kaybetmenin sermaye devleti açısından ölüm-kalım meselesi olma halini de. Genel seçim, yerel seçim, konfederasyon kurulu, sendika kurulu, OSBÜK kurulu, asgari ücret kurulu… Anadolu’da dağınık gibi görünse de entegre biçimde inşa edilerek bütünlüklü bir rant zemininin yasalaştırılma çalışmalarında görevlendirilen mevcut hükümetin yerel yönetimlerde temsilcisi olan yetkililerle yol alma imajı vermesi hayret verici değil. Bu ahbap çavuş ilişkisiyle yürütülen ‘kanunlu’ işi yıllardır birbirinden devralarak kendi düzlüğüne çıkarmaya çalışan, kılıfına uydurarak rant yatağını genişleten sermayenin devletini teşhir edip hesap soruyor olmamız da bize düşen, olağan olan.

Kanun, yatırımcıların bakanlık tarafından onaylanacak ruhsat ve izinlere ilişkin harçlardan muaf olduğuna hükmediyor. Endüstri bölgeleri içinde kalacak olan özel mülkiyet konusu arazi ve arsaların yatırım faaliyetlerine tahsisi amacıyla kamulaştırma kanununun imdada yetişmesiyle acele kamulaştırma yapılabilmesi kolaylığı da kanuni. Hazineye tescillenen bu araziler günden güne artıyor.

Atık suları deşarj standartlarında arıtarak belediye altyapısına verecek endüstri bölgeleri, söz konusu belediyelere atık su uzaklaştırma bedeli ödemeyecek.

Turizme bacasız sanayi benzetmesi yapılırken ağır sanayi işletmelerinde Mersin ÇİMSATAŞ örneğindeki gibi fabrika alanını baca taktırma maliyetinden kurtulmak için yeterli yasal büyüklükte bölmeler halinde atölye olarak göstererek; atık arıtma, atık depolama gibi yükümlülükleri üretim maliyetinden düşen ve sözde denetlenen şirketler mi standartlara göre atık yönetimi yapacak?

4737 sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu 2022’de bu teşvikleri sağlamışken 2017’de 4. maddede yapılan değişiklikle düzenlenen ve Cumhurbaşkanlığına başvuru ile ilan edilebilen Özel Endüstri Bölgeleri, yönetici şirketin faaliyetleri yine bakanlığın ‘denetiminde’ bir üretim alanı tanımlıyor. Halihazırda faaliyette olan bir şirket, özel endüstri bölgesi ilan edilerek bu yönetmeliğin teşviklerine konuyor. Özel endüstri bölgesi başvuru sahipleri, önerilen alanın en az %51’inin mülkiyetine sahip olmak zorundayken bu koşulu sağlamaktan çok, varlığı koşul gösterilerek yapılacak iş uğruna kanun yazılan ilişkiler bunlar.

Bu kanun aynı zamanda OSB kanununda değişiklik yapılması hakkında olduğu için endüstri bölgesi kurulması talep edilen yerlerde OSB’lerin bulunması durumu tesadüf olamayacağına göre ‘öncelikle’ mevcut OSB’lerin endüstri bölgesine dönüştürülmesindeki amaç, Türkiye’nin kentsel/rantsal dönüşüm projelerinde yazıldığı gibi ‘önemli üretim aksları üzerindeki düğüm noktası’ olması nedeniyle ithal ettiği girdilerle ara üretim yaparak nihai kullanım ürününe dönüştürmeden ihraç edip tüketilmeye hazır ürünün kendisini ithal ettiği ya da yabancı sermayenin markalarını ithal hammaddelerle yurtiçinde ürettiği bir lojistik merkez işlevinin katma değerini artırmaya dönük.

Küresel tedarik zincirinin önemli duraklarından olan serbest bölgelerle liman ve antrepolar arasında lojistiğin gördüğü işlev rant paydaşları açısından nasıl yeterli değilse, Özel Çerkezköy OSB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yönetim kurulu üyesi tekstil ve kimya patronu Ahmet Temiroğlu, Çorlu Mühendislik Fakültesinde “İş Hayatından Bireysel Başarı: LCWaikiki Örneği” hikayesini satacağı gençler üzerinden ucuz işçilik ihtiyacını tedarik edemedikten sonra kendi etrafında genişleyip yeni fabrikalara kucak açması da bir OSB’yi yeteri kadar organize yapmıyor.

Aynı amaçla 2019’da açılan ve 2023’te ilk mezunlarını veren Özel Eskişehir OSB MTAL müdür yardımcısı Bülent Seğmen’in tarım sektöründe; okul temsilcisi Metin Saraç’ın beyaz eşya sektöründe patron ve tüm OSB’lerin çatısı olan OSBÜK’te YK üyesi olması tesadüf değil. OSB’nin ihtiyacı olan ucuz işgücünü İŞKUR benzeri bir ‘irtibat bürosu’ kurarak sağlama fikrini de OSB lokomotiflerinden Eskişehir Sanayi Odası akıl ediyor.

Mersin/Tarsus OSB İLE İŞKUR Mersin İl Müdürlüğü arasında da Ağustos ayında OSB’nin ucuz işgücünü sağlamak için bir ‘hizmet noktası’ kurulması için protokol imzalandı. MTOSB Başkanı Sabri Tekli: ‘Mühendis var, işletme mezunu var, kısacası üniversite mezunu beyaz yakalı var ama ara eleman yok.’ Tüm bu irtibat bürosu, hizmet noktası, ara eleman gibi paravan laflarla adına ucuz emek rejimi işçiliği dememek için söylenebilecek her şeyi söyleyen OSB yöneticilerinin tek kaygısı 7/24 hiçbir makinenin durmadan üretim yapabilmesi için en ağır koşullarda en fazla sömürüyle çalıştıracağı geleceksizleştirilmiş, güvencesizleştirilmiş işçiyi sağlamak. 2011’de Mersin/Tarsus OSB Özel Şişecam MTAL ile sağladıkları ucuz işgücü sayesinde Şişe ve Cam Fabrikaları A. Ş.’nin 2023’te ihracat ile yurtdışındaki, yani küresel fabrikalarında yaptığı üretimlerden elde ettiği satışların, net satış içinde %64 olması bir başarı hikayesi değil bu sömürü hikayesinin sonucu. Daha geçtiğimiz Mayıs ayında bu şirkete bağlı olan Soda Sanayi, Kromsan ve Tuz İşletmesi işçilerinin asgari ücret altında kalan sefalet ücretlerine karşı 6356 sayılı Sendikalar ve TİS patron yasasının kanunlu, nizamlı hak gaspı aygıtının bariyerine takıldığını hatırlayalım, unutmayalım.

Sermayeyle MEB ortaklığında okul adı altında sanayi sahalarına entegre kurulan, hızlıca ve düşük maliyetle tam gaz üretim devam etsin diye okuldan fabrikaya, öğrencilikten işçiliğe devşireceği gençler için buralar bir hapishanenin bölümlerinden farksız. Aşama aşama cenderenin içine çekilen gençler üzerinden tasarlanıp hepten organize hale getirilerek işlevi garanti altına alınan bir hapishane. Satılan şeyin kendisinde, dayatılan geleceksizliğin itiraf edildiği ve bir kurtarıcı edasıyla genç hayatların çalındığını ayan beyan ilan eden bu düzeni reddeden gençler var ama. “Genç işçi ölümleri tesadüfen mi artıyor?” diye soruyorlar. (1)

Ölü Canlar

Endüstri bölgeleri kurulurken işçilerin sayısı üzerinden de bir teşvik başlığı çıkıyor karşımıza. Çünkü emek bir maliyet kalemi(!).

Endüstri bölgesi kuracak şirketler gelir ve kurumlar vergisinden, çalıştıracağı işçi sayısı üzerinden teşvik alırken önce 200, sonra yatırımcıyı sınırlar diye 100 işçinin sigortalı başlatılması şart koşuluyor. İşçilerin patronlara maliyetinde verilen teşvik, gelir ve kurumlar vergisinden yana beş dönem idare edilmeyi içeriyor. Şirketin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına sağlayacağı kâr, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına sağlayacağı kârdan büyük olunca kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez misali. Gogol’ün Ölü Canlar’daki başvergisi gibi, çalışırken ölmüş her bir işçi üzerinden kağıt üzerinde sermaye yapan Çiçikov sadece bir romanda anti-kahraman olarak çıkmaz karşımıza, ucuz emek rejiminde çalışma koşulları leş kargası gibi bekleyen Çiçikov’ların kârı üzerine düzenlenmiş durumda. Ama romanın öznesinin Çiçikov değil, her bir toprak sahibinin ölümüne çalıştırıp katlettiği ölü canlar olduğunu unutmayalım biz. 2022 başında, Tuncay Özilhan’ın patronluğundaki Migros’un küresel tedarik zincirimizde aksamalar oluşturdu şeklinde itiraf ettiği Esenyurt deposu iş bırakma eyleminde DGD-SEN üyesi işçilerin ‘Bu tarihi değiştirelim! Neden olmasın?’ dediğini de.

Öldüren imar politikalarına karşı Konteyner Tedariki İşbirliği Protokolü

6 Şubat depremlerinin ardından Konya OSB’de üretilen 200 konteynerin İskenderun’a gönderileceği ilanını, ‘depremin yaralarını sarmak’ söylemiyle romantik bir iş olarak gösterdi Konya Sanayi Odası. OSBÜK Başkanı Memiş Kütükçü de projenin esas hedefini ilan etti; Hatay, Maraş, Antep, Malatya, Adıyaman’da işletme aşamasındaki 23 OSB’ye yönelik eşleştirmeyle Konya OSB’nin İskenderun OSB ile eşleştiğini ve gönderilecek konteynerlerin OSB yanında 1000 konteynerlik konteyner kentin inşası için yapıldığını ifade etti. Konya’dan getirilen konteynerler İskenderun Teknik Üniversitesi yerleşkesi içinde de inşa edildi.

Depremden sonra imar politikalarının yol açtığı yıkımın sonucuna baktığımızda ‘deprem bölgesinde yeniden inşa’nın önceki imar politikalarının devamı olduğunu görüyoruz; OSB’lere entegre konteyner kentler, hastane ve konut yapımı için tarım arazilerinin dahil edildiği ihalelerle sağlanan yeni rant alanları. (2)

Biz, hayırsever işadamlarına, suçsuzum diyen müteahhitlere karşı onlar dahil olmak üzere ama öncelikle katleden imar politikalarını yazan, çizen, yürürlüğe koyanlardan hesap soracağız.

Enerji İhtisas Endüstri Bölgeleri

Memlekette orman, ekili dikili tarım arazisi, otlak ve mera bırakmayarak; madenlerin ve termik santrallerin varlığına rağmen enerjiyi HES, GES, RES ile ‘sürdürülebilir,’ ‘yeşil ekonomi,’ ‘yeşil OSB’ adı altında şirketlerin üretim ve dağıtımına bırakan sermayenin devleti sayesinde ilk kez 2007’de Rönesans Holding Adana’da Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesi Yönetimi A. Ş.’yi kuruyor.

2012’de güneş enerjisinden elektrik üretimi için Konya/Karapınar’da kurdurulan ikinci endüstri bölgesinin sahibi Kalyon/Kalyon Güneş Teknolojileri Üretim A. Ş., 2015’te Karapınar 2. Kısım adıyla bir endüstri bölgesi daha kuruyor. Burada Konya OSB alanı devreye giriyor, ilk kez bir enerji ihtisas endüstri bölgesi adı altında GES’te elektrik üretimi yapılıyor. (3)

İlan edilen ilk enerji endüstri bölgesi olan Adana/Ceyhan’dan, ilan edilen son enerji ihtisas bölgesi olan Hatay/Erzin Cebelibereket’e varana dek Adana, Ceyhan, Adana-İskenderun yolu, Adana-Şanlıurfa yolu, İskenderun, Erzin bölgesi ile yüzölçümü 2.507 hektar denilse bile etrafına bir çizgi çekilemeyecek kadar yine ‘önemli üretim aksları üzerindeki düğüm noktası’ olarak nitelendirebileceğimiz bir lojistik merkez ile karşı karşıya bırakılıyoruz. Hatay’da 6 Şubat depremlerinden sonra depremzedeler için sağlıklı, güvenli bir sosyal yaşam alanının kurulması amacı dışında kalan 23 Haziran’daki Cumhurbaşkanı kararı sırf bir enerji ihtisas endüstri bölgesi ilanından ibaret değil. Bu karar ve ilan öncesinde, Hatay’da Erzin ve Dörtyol’un 1. sınıf tarım arazilerinin kamulaştırıldığı, 2020-2022 tarihli Doğu Akdeniz Petrokimya Tesisi projesine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 29 Mart 2023’te  ‘ÇED olumlu’ kararı verdi. Proje, Tayyip Erdoğan’ın başkanlığını yaptığı Türkiye Varlık Fonu’nun 2020’de kurduğu TVF Rafineri ve Petrokimya Şirketine ait.

Siyasal iktidar bölgede depremzedelere çadır, konteyner, tuvalet, temiz içme ve kullanma suyu gibi yaşamsal ihtiyaçları tedarik etmek yerine ihale dağıtarak yetki ve becerilerini servet biriktirme, rant bölüşme peşinde kullanırken depremden sağ kurtulabilen halkı sel, çadır yangını, seralarda soba zehirlenmesiyle katletmeye devam etti bu sırada.

Tüm bu santraller, fabrikalar, depolar işlesin diye hikayenin sonu her zaman istihdam edileceği vaat edilen binlerce insana seslenilerek, işçilik olmadan çıkarım, işleme, üretim, dağıtım yapamayacaklarını bilen sermaye ve siyasal iktidarın AKP’nin saray rejimi ile sınırlı olmayan  tüm aktörlerinin, üzerine oynadığı mevcut ya da potansiyel işçilere bağlanıyor. Genç, teknik lise öğrencisi, üniversite öğrencisi, depremzede, kadın fark etmeksizin işçileştirilebilecek tüm emek gücüne seçim döneminde Kemal Kılıçdaroğlu’nun da petrokimyaya dayalı ithalata bağlı olduğuna katıldığı cari açığı kapatmak için vaat ettiği seçim yatırımlarından biri Adana/Yumurtalık’ta, kamu-özel yatırım ortaklığıyla kurulacak, 15 bin işçi çalıştırılacak ‘petrokimya özel ekonomi bölgesi’ydi. Ceyhan-Yumurtalık hattı aktif serbest bölge ticareti altyapısına ve Ana Konteyner Limanı Projesine sahip. 1999 tarihli Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının Sivas/Altınyayla’dan Adana/Ceyhan’a kadar olan 332 km’lik bölümü 2005’te Limak Holding ile Hindistan merkezli Punj Lloyd holding ortaklığında yapılmıştı. Ceyhan Endüstri Bölgesine yukarıda değinmiştik, kurucusu Rönesans Holding, Cezayir merkezli Sonatrach enerji şirketinin ana ortaklığında 62 hektarlık alanda 2025’te üretime geçmesini planladığı polipropilen üretim tesisi kuruyor. Tarım, ilaç, sağlık sektörüne dek plastik sanayinin kullanıldığı kritik bir üretim üstlenmekle övünen Rönesans, ürünlerin dağıtımında Ravago ile işbirliği yapacağını da duyurmuştu. Anadolu’daki küresel fabrikanın Millet İttifakı ve Cumhurbaşkanı adayı kemal Kılıçdaroğlu nezdindeki bir diğer hayali İskenderun Limanı’nı da içeren, Adana ve Mersin’de 835 bin işçiyi istihdam ederek kurmayı vaat ettiği metal rafineriler ve otomotiv sektörüne üretim yapacak bir ‘özel ekonomi bölgesi’ydi. Burada deprem havzasının ‘yeniden inşa’sına işaret ediyor. Yüz binlerce işçi istihdam edeceğiz demekten başka işi üretecek öznenin katma değerinden başka neyi gündem etti sermaye ile muhtemel iktidarlarının ortaklığından başka? Neoliberal ekonomi politikalarının tüm uygulayıcıları gibi Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve Millet İttifakı’nın da gündemi ağır sanayinin santrallerinde, depolarında, fabrikalarında, madenlerinde ucuz emek rejimi uğruna canını çıkarma pahasına çalıştırılan, meslek hastalığı tedavisi alamayan, barınamayan, geçinemeyen, sendikal örgütlenme hakkı gasp edilen, katledilen işçilerin gündemi değildi. Anadolu’da küresel bir fabrika inşa edilmiş, edilmeye devam ediyor olabilir fakat işçilerle birlikte proleterleşen emekçi halkın bu fabrikada öğütülmemesi kendi gündemlerinin hesabını sorduğu örgütlü gücüyle kırılabilir. ‘Anadolu’daki küresel fabrikayı sınıf bilinciyle örgütleyelim’ çağrısını yinelemek için her gün onlarca gerekçe var. (4)

Neden Özel Endüstri Bölgeleri?

4737 sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu içinde madde değişikliği ile getirilen özel endüstri bölgeleri 2017’den beri kuruluyor. Aslında endüstri bölgesi kurmanın koşulu olan üzerinde sanayi tesisi bulunmama durumuna karşı aktif sanayi alanının özel endüstri bölgesi olması koşullarını yerine getirme yeterliliği kendi mülkiyeti üzerinde faal işletmesi olan şirketler için daha kolay yoldan rant zemini oluşturan bir kanun maddesi değişikliği oldu. Burada ilan edilmesi ve ne(/ne kadar) olacağı belirtilmeyen  ek teşvikler alabilmesinde yetkili mekanizma dolambaçsız bir şekilde Cumhurbaşkanı. Üzerinde sanayi tesisi bulunmayıp sıfırdan inşa beklentisiyle beraber Endüstri Bölgeleri Kanununda yer alan 4562 sayılı OSB Kanununa göre kurulmuş mevcut OSB’lerin endüstri bölgelerine dönüştürülmesi önceliği ve yatırımının özellikle yabancı sermayeye ithafen teşvik içeren bir alan olması sebebiyle özel endüstri bölgelerinin daha az/hızlı bir bürokrasiyle kurulabilmesi ve teşviklerinin belirleyicisinin Cumhurbaşkanı olması, ahbap çavuş ilişkisinin sınırlarının hepten belirsiz ve sınırsız olduğu bir serbestliği yasal olarak garantiliyor.

Geçtiğimiz Nisan ayında Mersin/Tarsus’ta özel endüstri bölgesi ilan edilen Koluman Otomotiv, İnsan Kaynaklarına %50’si kadın olmak kaydıyla 68 stajyer ve 20 lise öğrencisi çalıştırmanın reklamını yaptırırken işçilerin, sahip oldukları özlük ve sosyal haklarının en fazla asgari düzeyde olduğunu ve özel endüstri bölgesi teşvikleri alan patrondan daha fazla vergi ödediğini biliyor muyuz, biliyoruz.

2019’da Çanakkale/Biga’da kurulan özel endüstri bölgesi, İÇDAŞ’ın yan kuruluşu İÇDAŞ Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi A. Ş.’ye ait. Şirketin Biga’ya konuşlandığı 20 yıl öncesinden bugüne hukuki süreçlerin emekçi halk lehine sonuçlanmasına rağmen binlerce ağacı keserek termik santral açabilen ve sayısını da arttıran İÇDAŞ, bize bugün bir başka termik santral ve onun hammadde ihtiyacı dayatmasının aktörleri olan Limak Holding ile IC (İbrahim Çeçen) İÇTAŞ Holding’i daha yakından izlememiz gerektiğini gösteriyor. Muğla/Milas’ta Akbelen Ormanı’nı işgal eden ve Yeniköy-Kemerköy ile Yatağan Termik  Santraline daha fazla hammaddeyi sağlayacağı kömürü çıkarabilmek için ortaklıklarını hükümetin il temsilcisi olan valinin ‘işbaşı’ ile vazifelendirebileceği jandarma gücüyle fiilen üçe çıkaran bu işgal ormanın sağladığı kaynaklardan geçinme hakkına sahip olan emekçi halkı maden, şantiye ve santrallerinde işçileştirmekten başka bir yere koymuyor. Tarım, hayvancılık, ormancılıkla geçinen ve İkizköy’de, Akbelen Ormanı’na sahip çıkan halkın karşısına direnişin seyrini kırmak için Türkiye Maden-İş ve Tes-İş sendikalarının örgütlü olduğu santral işçilerinin ağzından İkizköy halkını düşmanlaştıran bir açıklama yapılmıştı. Sınıfların savaşıdır. Kırk yıl önce Kemerköy Termik Santrali karşısında mülksüzleştirilip işçileştirilen emekçi halk, bugün ucuz emek rejimine eklemlenmeye çalışılan emekçi halktır. Görünürde sadece İkizköylü emekçi halkla çatışan devlet destekli sermaye kalkınma manipülasyonuyla saldırı hamlesi yaparken termik santrallerinde emeğinin ederini iç ettiği işçilerle birlikte bölgedeki tüm işçi ve emekçi kitlelerin yasaların bittiği orman kanunlarının uygulandığı yerde fiili mücadeleyle birlikte karşı koyması, meşruiyetinden kaybettirmeyecek kadar haklıdır, güçlüdür.

Cudi Dağı neden yanıyor?

28 Mayıs seçim günü oy kullanma hakları gasp edilen Şırnak halkının yalnızca seçimde alacağı tutumun sonucunu manipüle etmek için mi Şırnak’ta 14 bölge 2565 sayılı yasaya göre yasaklı alan edildi? Seçim sonucu elbette önemsendi, halkın oy kullanma özgürlüğü ve hakkı ihlal edilerek suç işlendi, diğer taraftan işlenecek diğer suçların altyapısını ihmal etmeyen iktidar kolluk güçleriyle seçim merkezlerine ve akşam da yerleşim yerlerine korku salmayı amaçladı.

Yasaklardan yasalara yol açılıyor.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan, biri OSB’lere, diğeri endüstri bölgelerine dayandırılarak duyurulmuş iki ‘Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliği Uyarınca Yayınlanan Stratejik Önemi Haiz Tesislere İlişkin Duyuru’ mevcut. Burada endüstri bölgeleri kurulabilmesi amacıyla kriterleri belirtilen duyuruyu ele alacağım. (5)

Petrol dışında rezerv başka enerji kaynaklarının da çıkarılması, arıtılması, işletilmesi tesisleri de kurgulansa Cudi Dağı Gabar’da bulunduğu ilan edilen petrol rantı için yakılıyor. 2021’den beri aranan, geçtiğimiz Mayıs ayında günlük 100 bin varil üretim kapasitesine sahip petrolün çıkarılabildiği açıklanan Gabar Dağı’yla Cudi Dağı arasında Akçay, Kasrik ve Dicle Nehri var. 80’li yılların neoliberal ekonomi politikalarının bir ayağı olabilecek 90’lı yıllarda  köyleri yakarak ya da tarayarak boşaltma politikaları, koalisyonlu ya da tek partili hükümetlerin bu politikaları devren işlettiği bir mekanizma halinde 30 yıldır Gabar köylerinde olduğu gibi her yerde ilk amaç olarak stratejik arazilerden el çektirerek mülksüzleştiriyor, kendi topraklarında ya da kentlere göç ettirerek işçileştiriyor.

“Dağlardan sularla birlikte kartallar da inerler ovaya. Çukurova bataklıklarına uğramadan yollarına gidemezler.”

Koalisyon, tek başına iktidar ya da ittifak fark etmeksizin işçilerin gündemini gündem etmeyen, aksine tüm hesaplarını işçilerin daha fazla sömürülmesindeki aygıtlarda aldığı rolle onu temsil etmekten kaçarak sermayenin safında ait olduğu sınıfın silahşorluğuna soyunanlara karşı işçi sınıfının da sınıf mücadelesini kuşanarak Anadolu’daki küresel fabrikayı örgütlü gücüyle kuşatması kaçınılmaz ve mümkündür.

(1)  https://komiteler.org/2022/11/genc-isci-olumleri-tesadufen-mi-artiyor/

(2)  https://umutsen.org/index.php/2023/03/sirketlerin-konteyner-kentleri-gelecegin-cografyasini-sekillendirecek-bir-esik/
https://umutsen.org/index.php/2023/03/organize-sanayi-bolgelerinin-yeniden-insasi-sermayenin-deprem-firsati-burcu-cira/

(3)  https://sanayi.gov.tr/sanayi-bolgeleri/endustri-bolgeleri-hizmetleri/sf0908011608

(4)  https://umutsen.org/index.php/2020/12/anadoludak-kuresel-fabrikayi-sinif-bilinciyle-orgutleyelim-basaran-aksu/

(5)  https://sanayi.gov.tr/sanayi-bolgeleri/endustri-bolgeleri-hizmetleri/sf1804011607

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler