spot_img
spot_img
Ana SayfaManşetDGD-SEN ile tüm depolarda kenetleneceğiz! - Kemal Yılmaz

DGD-SEN ile tüm depolarda kenetleneceğiz! – Kemal Yılmaz

Pandemi ölümcül bir salgın ve bu salgın karşısında herkes eşit diye konuşulsa da bu salgın yine en çok işçi sınıfının canını almıştır. Pandemi ile birlikte işçi sınıfının zaten zor olan hayat koşullarını git gide daha da zorlaşmıştır. Tüm eşitlik söylemlerine rağmen korona hem sağlık hem ekonomik hem de sosyal yıkımları ile bir işçi sınıfı hastalığıdır. Pandemi boyunca kârına kâr katarak büyüyen market zincirlerinden biri de CarrefourSA oldu. Bu büyümenin arka planında ise müşterilerin ve kamuoyunun görmediği depolardaki, marketlerdeki korkunç sömürü koşulları var. 

Depo işçileri her gün onlarca tırı marketlere göndermek üzere doldururken patronlar işçilere iki seçenek dayatıyordu. İşçi sağlığı ve iş güvenliği, pandemi önlemi almadan iş cinayetiyle ölmek ya da bu çalışma koşullarını reddedip açlıktan ölmek. Tüm depo işçileri tam da bu noktada kırılmalar yaşadı. İşçi sınıfının insan onuruna yakışır şekilde yaşamak için tek ve en gerçek seçeneği olan örgütlenme çabalarıyla birlikte ülkenin dört bir yanından depo işçileri ile bağlarımız gelişti. CarrefourSA işçileri ile de tanışmamız işçilerin patronlar karşısında yapayalnız bırakıldığı pandemi döneminin başına denk gelmektedir. Bugünlerde de olduğu gibi CarrefourSa yönetimi anlaştığı sendikalarla işçileri susturmaya, sindirmeye çalışıyordu. Yönetim, işçileri kadrolu-taşeron statüleriyle ayırdıktan sonra kadroluları Tez-Koop-İş’e üye yaparak taşeronu yalnızlaştırıyor. Farklı taşeron firmalarla anlaşarak işçi alıyor, aynı işi yapmalarına rağmen sendikal örgütlenmenin önüne geçmek için her taşeron firma çalışanlarını farklı iş kollarında gösteriyor. 

Yalnızlaşan taşeron işçilerin bağlı oldukları firmalar ise yine Tez-Koop-İş eliyle yönetilerek, işçilerin sadece işverene kâr katan birer makina olarak kurgulanmasına hizmet ediyor. CarrefourSA, bu sendika ve bu sendikal anlayış aklı ile depolarda haklarını arayan işçileri işten atmakla tehdit ediyor, tehditleri sonuçsuz kalınca da çalışanlarının kadrolu-taşeron fark etmeksizin işine birer birer son veriyor. Zaten içerideki kadrolu-taşeron olarak ayrışmayla deponun örgütlenmesinin önüne geçtiğini düşünen sendika ve CarrefourSA rahatlıkla hareket imkanı buluyor.

Geçtiğimiz aylarda da yine örgütlenmeyi kırmak için 2 farklı taşeron firma ile anlaşarak işçi alımları gerçekleşiyor. Depoya giren taşeron firmaların da iş kolları farklı gösterilerek bu defa işe yeni alınan işçilerin eski işçilerle bağını zayıflatmak amaçlanıyor. Bu oyunlar içerisinde kalan ve daha önce de Tez-Koop-İş CarrefourSA Depo İşyeri Temsilcisi olan Murat Polat bu çarkı kırmak adına işçilerin sorunlarını sendikaya taşıdığı için tehdit edildi, temsilciliği elinden alındı. Bir süre sonra da tehditlere boyun eğmediği için Murat Polat’ın işine son verildi.

Murat Polat, işten atıldıktan sonra depo önünde DGD-SEN ile direnişe başladı. Diğer işçi kardeşlerimizle aramıza tel örgüler çekilmişken, var olan haklarımızı korumak, verilmeyen haklarımızı almak adına mücadele vermeye başladık. Direniş nedeniyle depo çalışanları arasına giremeyen CarrefourSA Yönetimi, çalışanlarının örgütlendiğini gördü ve bu örgütlenmenin önüne geçmeye çalıştı. Dinlenme alanı haklarını talep eden, yönetimin kayıtsızlığına karşı depo önünde oturarak kendilerini protesto eden işçilere tutanak tutarak hiçbir hakkını vermeden işten atmak istedi. Tutanağı imzalamayan işçiler yönetime gereken cevabı verdi: ”ÖRGÜTLENİYORUZ.” Depo içerisinde her bölümde işçi komitelerinin kurulup eğitim çalışmalarının başlamasıyla, işçilerin birliği bu komiteler üzerinden sağlanmış oldu. DGD-SEN olarak iş kolu sendikacılığını reddediyoruz ve bu sebeple içeriye yüzlerce ayrı iş kolu, şirket sokulsa da aslolanın işçi komiteleri ve meclisleri olduğunu biliyoruz ve pratikte de doğrulandığımızı görüyoruz.

Korkusu artan CarrefourSA bir süre sonra depo içerisinde işçilerin hakkını arayan öncü işçilerden üç tanesini “vatan hainliği” ile suçlayarak işten atmayı planlıyordu. Bu sayede öncü işçiler atılacak ve örgütlenme kırılacaktı. Diğer işçileri de bu sayede korkutacağını düşünüyordu. Fakat unuttukları bir şey vardı; işten atmak istedikleri öncü işçilerin arkasındaki diğer depo çalışanları ve sendikaları DGD-SEN bu alçak planı yanlarına bırakmaz. Tüm bu süreç boyunca depocuların bu denli örgütlü davranmasından rahatsız olan yönetim, örgütlenmenin önüne geçmeye çalıştı. Bir ayı aşkın sürenin ardından 8 Kasım günü dört çalışanın daha işine son vermek isteyen CarrefourSA yine hesabını yanlış yaptı. Çalışanlarının önceki birliğini, dayanışmasını, kardeşliğini bir heves sanmış olacak ki dört çalışanını işten atmaya kalktı. İşten atılmayı kabul etmeyen, bu kararı tanımayan üç işçi depo önünde beklemeye geçti. Çok geçmeden depodan yüzü aşkın işçi gelerek üç arkadaşına iş başı yaptırdı. İşten atılan kardeşlerine sahip çıkmak için iş başı yapmayan CarrefourSA işçileri içeride, biz kapıda işverene baskıyı arttırdık. Hep beraber yine yönetime birlik, dayanışma ve kardeşlik dersi verdik. Yönetim önce bir süre işçilerin birliğini bölmek için taşeron firmalara göre ayırarak konuşmak istedi. İşçiler kabul etmeyince yine onların aklını küçümseyen hamlesi işçilerce boşa düşürülmüş oldu.

Halaylarla, sloganlarla depo önünde arkadaşlarının işe alınmasını beklerken birkaç saat sonra yönetimin gönderdiği haber ile arkadaşlarımızın işe geri alındığını öğrendik. CarrefourSA işçileri bir saat iş durdurduktan sonra arkadaşlarının tekrar işe alınmasını sağlamış oldu. Depo çalışanlarının bu hamlesi ile yöneticilerin “başarısızlığını” görüp meseleye dahil olan CarrefourSA, DGR Group’tan sorumlu bir yöneticisinin işine son verdi. Hiçbir yan hak vermediği taşeron işçileri ile CarrefourSA masaya oturmak zorunda kaldı. Çalışan işçiler masadan 250 TL alışveriş kartı, maaşlarına 500 TL zam ve işten atma olmayacağının sözüyle kazanımla kalktı.

Taşeron şirketler, sarı sendikalarla birlikte depolarda işçilerin tepesinde birer çekiç gibi duruyor. Esenyurt CarrefourSa depoda da gördüğümüz gibi işverenin aklını püskürtmenin bir yolu var o da kenetlenmek. Sermayeye, kazandıkları kârlarından işçilerce mahrum bırakılabilecekleri kanıtlanmıştır. Örgütlenerek çekici elimize almanın mümkün olduğunu biliyoruz, görüyoruz. Patronsuz, sömürüsüz  yaşayacağımız bir dünyanın mümkün olduğunu biliyoruz ve sendika olarak bu anlayışla hareket ediyoruz. 

BİRLEŞEN İŞÇİLER YENİLMEZLER!

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler