spot_img
spot_img
Ana SayfaÇeviriBorç, ücret hırsızlığı ve baskı: Küresel hazır giyim endüstrisi-Tek Yol Kolektif Eylem–Alessandra...

Borç, ücret hırsızlığı ve baskı: Küresel hazır giyim endüstrisi-Tek Yol Kolektif Eylem–Alessandra Mezzadri

Barbour ve PVH (Calvin Klein ve Tommy Hilfiger’ın sahibi) gibi önde gelen moda markaları; Mauritius’taki göçmen işçilere 400.000 sterlini aşkın tazminat ödemeyi kabul etti. Zorla çalışmanın yanı sıra kanunsuz işe alım ücreti ödemeye zorlanan Bangladeş, Hindistan, Çin ve Madagascar’dan gelen işçilerin yanıltıldıkları ve tehdit edildikleri ileri sürüldü. 

Bunlar, ABD merkezli işçi haklarını araştıran Transparentem örgütünün 2022-2023 yılları arasında yaptığı soruşturmanın bulgularıdır.  

Mauritius’ta farklı fabrikalarda çalışan göçmen işçiler, iyi bir işte çalışmak için birkaç yüz ila birkaç bin Amerikan doları arasında değişen miktarlarda ücret ödemeyi kabul ettiklerini söylediler. Fakat işe başladıklarında ücretlerinin söylenilenden az, masraflarının ise fazla olduğunu gördüler.

Esasen bu tip sömürü uygulamaları oldukça yaygındır. Mauritius olayı, çoğunlukla şirketlerin tedarik zincirlerinde modern kölelik tarzı olarak tanımlanan zorla çalışmanın en son örneğidir. Bağımlı veya bağımsız hazır giyim işçileri ancak sürekli bir emek örgütlenmesiyle karşı koyabileceği bu tür kabul edilemez sömürü tarzlarıyla karşılaşabilirler.

Gardrobumuzun sömürgeciliği

2013’te Bangladeş’in Dakka kentinde sekiz katlı ticari Rana Plaza binası çöktü. Çoğu hazır giyim işçisi olan 1100’den fazla kişinin hayatını kaybetmesi, protestoların yayılmasına ve hazır giyim fabrikalarındaki çalışma koşullarına ilişkin uluslararası incelemeler yapılmasına neden oldu.

O tarihten itibaren, birçok rapor hazır giyim sektöründe zorla çalışmayla birlikte iş gücü istismarını ortaya koydu.

New York Times’ın yaptığı araştırma, Covid pandemisi sırasında, Çin şirketlerinin kişisel koruyucu ekipman üretimi için tartışmalı hükûmet destekli program çerçevesinde ülkenin kuzeybatısındaki Sincan bölgesinden gelen çoğu Müslüman, baskı altında etnik azınlık olan Uygurların istihdam edildiğini gözler önüne serdi.

Pandeminin neden olduğu küresel acil durum sona erdi -en azından şimdilik. Fakat yeni kanıtlar Çin’in hazır giyim endüstrisinin de dahil olduğu 17 endüstrisinde, Uygur işçilerinin hâlâ zorla çalıştırıldıklarını göstermektedir.

Birçok küresel tedarik zincirinde 3. taraf işçi yüklenicileri (contractor) yaygın olarak yer almaktadır. Yükleniciler yerel veya uluslararası göçmen işçileri tedarik ederler, işe alırlar. Hazır giyim fabrikaları iş gücünü yönetmesi ve denetlemesi için onlara güvenirler.

Fakat sözleşmeli işçiler istismara karşı savunmasızdır. Tedarik zincirinin en alttaki basamaklarındaki (resmî olmayan çalışma atölyeleri ve evler) işçiler sıklıkla ön ödeme (advance payment) sistemiyle çalışırlar.

Yükleniciler kendilerine bağlamak amacıyla istihdam ettikleri işçilere ön ödeme yaparlar. Böylelikle borç tekrar ödenene kadar işçilerin daha iyi ücret pazarlığı yapması veya başka yerlerde çalışması engellenir.  

Hindistan’da borca dayalı sistemin hazır giyim fabrikalarında yayıldığına dair kanıtlar bulunmaktadır. Örneğin, Bengaluru’daki [Bangalore] hazır giyim fabrikalarında kadınlar; işverenlerine sabit borç (constant debt) sistemiyle çalışmaktadır. Günlük hedeflere ulaşılamaması, üretkenlik kaybı veya izin zamanları; işçilerin ileride çalışarak kapatması gereken borca dönüşmektedir.

Zorla çalışma uygulamalarının çoğunun sömürgeci ilişkilere kadar uzanan tarihsel bir geçmişi vardır. İşçi yükleniciliği ve borçlanma yüzyıllardır tekstil üretimine egemen olan sözleşmeye dayalı emek sistemini karakterize etmiştir. Örneğin, 19. yüzyılda Hindistan’da sözleşmeli işçiler ön ödeme yapan işçi yükleniciler tarafından yönetildi.

Bu açıdan hazır giyim tedarik zinciri, sömürgeci emek plantasyonunun çağdaş örneğidir. 

Yasa Dışı İşten Çıkarma ve Ücret Hırsızlığı

Kıyafetlerimizi diken işçilerin hepsi hatta çoğunluğu zorla çalıştırılmıyor. Ancak “bağımsız” olduğunu düşündüğümüz işçiler bile -bir işverene veya işçi yüklenicisine bağlı olmayan işçiler- sert sömürü tarzlarını yaşayabilirler.

Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization/ILO) için geçenlerde emek aktivisti meslektaşım Rakhi Sehgal ile birlikte Hindistan’daki endüstriyel hazır giyim işçilerinin bireysel veya sendikalar aracılığıyla yaptıkları endüstriyel şikayetlerin bazılarını belgeleyen bir rapor hazırladık. Rapor, ILO’nun Özgür Çalışma Programına (Work in Freedom Programme) katkıda bulunan bir projeye dayanmaktadır. Özgür Çalışma Programı özellikle Güney Asya ve Orta Doğu’daki hazır giyim sektöründe çalışan kadınların zorla çalışma karşısındaki savunmasızlığını gidermeyi amaçlamaktadır. 

Hindistan’ın ihracat noktalarının üçünde (Gurugram, Belgaluru ve Trippur) yapılan 75’i şikâyeti inceledik ve çarpıcı iş gücü istismar biçimlerini gördük.

İşverenlerin yasa dışı işten çıkartmayı genel olarak fabrikayı kapatarak veya yerini değiştirerek uyguladıklarını gördük. Ayrıca ücret hırsızlığı kanıtlarına rastladık. Covid pandemisi süresince artış gösteren ve genellikle işçilerin ayrılış ücretlerinin (final wage) verilmemesiyle ücret hırsızlığı yapılmaktadır. Ancak bu uygulama imkânsız hedefler koyma veya yasal sınırdan daha düşük ‘fazla çalışma ücreti’ ödeme gibi yönetimsel taktiklerin sonucu da olabilir.

Raporumuz, iş gücü istismarındaki cinsiyet farklılıklarının da altını çizmektedir. Montaj hattında çalışan kadınları disipline etme aracı olarak cinsel tacizin kullanıldığını, Bengaluru’da yaygın olmasıyla birlikte Delhi’deki hazır giyim fabrikalarında da cinsel tacizin yaşandığını da bulduk.

Üretim Alanlarında Sosyal Adalet

Mauritius’daki gibi iş gücü istismarı olayları dikkat çekicidir ve modern kölelik ile göç arasındaki yeni bağları göstermektedir. Ancak bu tür olaylar, yüzyıllardır süre giden ve kabul edilemez işçi sömürü tarzlarına sahip olan sömürgeci (kolonyal) ve neo-sömürgeci (neo-kolonyal) üretim örgütlenmesiyle mümkün hâle gelmiştir.

Çalışmamızdaki anlaşmazlıkların analizi, sosyal adaletin yalnızca kolektif eylemle sağlanabileceğini açıkça göstermektedir. İşçilerin ve temsilcilerinin kazandığı endüstriyel şikayetlerin çoğu -şaşırtıcı olmayacak biçimde- sendikalar tarafından yapılan kolektif şikayetlerdir.

Bir başka merdiven altı imalâthane (sweatshop) skandalı ışığında; birliklerin özgürlüklerini korumanın (sendika kurma ve katılma hakkı) Mauritius’tan Hindistan’a veya Bangladeş’e kadar iş gücünü tutsak eden bütün yöntemlerle savaşmak için en etkili araç olduğunu unutmamalıyız.

Çeviren: Nuray Turan

Özgün Metin: Mezzadri, A. (2024). Debt, wage theft and coercion drive the globa garment industry – the only answer is collective action, The Conversation, 24 Ocak 2024

https://theconversation.com/debt-wage-theft-and-coercion-drive-the-global-garment-industry-the-only-answer-is-collective-action-220924

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler