spot_img
spot_img
Ana SayfaHaberSOMA Katliamı'nın yıldönümünde ortak eylem

SOMA Katliamı’nın yıldönümünde ortak eylem

Türkiye tarihinin en büyük ‘maden kazası’ olarak kayıtlara geçen ve 301 işçinin can verdiği Soma Maden Katliamının üzerinden 2 yıl geçti.

Katliamın 2. Yıl dönümünde Umut-Sen, DGD-SEN ve İnşaat-İş olarak katliamın sorumlularından hesap sormak ve teşhir etmek için Merkezi İstanbul’da bulunan Soma Holding önüne yürüyerek burada bir basın açıklamasında bulunduk.

Levent Metro durağında bir araya gelerek başlattığımız yürüyüş, Soma Holding’in önüne kadar sloganlara sürdü. ‘Soma’nın acısının da kavgasının da yanındayız’ pankartı altında yürüyen kitle sorumlulardan hesap sorulacağının sözünü vererek ‘Katillerden hesabı emekçiler soracak’, ‘Soma’yı unutma unutturma’, ‘Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği’, sloganları attı. Eyleme Öğrenci Dayanışması, Alınteri, Plaza Eylem Platformu, Toprak ve Özgürlük Kolektifi destek verdi.

13173397_1051552751590996_8018636224985173826_o13116281_1051552914924313_4128670922748583652_o

 

Okunan basın açıklaması:

Soma’da 301 maden işçisinin yaşamını yitirdiği katliamının üzerinden iki yıl geçti. Kanımızla beslenen sermaye o günden sonra da bizi sömürmeye, en kötü koşullarda çalıştırmaya ve canımızı almaya devam etti, devam ediyor. Bizler, her gün inşaatlarda, madenlerde, fabrikalarda, depolarda, yollarda veya plazalarda iş güvenliği olmayan kötü koşullarda çalışır, katledilir ve hastalanırken sermayenin hizmetinde olan devletin, kanunları, mahkemeleri bizi korumuyor, gerçek sorumlular hiçbir zaman hesap vermiyor. Vermesini de beklemiyoruz. Soma Katliamı davası da bunu bir örneği… 2 yıldan beri süren hukuki sürecin yavaşlığı bir yana, sorumlulukları açık olmasına rağmen tek bir kamu görevlisi hakkında soruşturma izni çıkmadı. Alp Gürkan hakkında mahkemenin yaptığı suç duyurusunda dosyada 3 savcı değişti ve hala ilerleme yok. İlk savcı 1 ay içinde iddianame hazırlayacağım dedikten sonra dosya ondan alındı.

Diğer yandan bu süreçte kimin dostumuz, kimin düşmanımız olduğunu, sadece patronlar ve devletin değil; işçi örgütü olarak kendini ifade eden sendikaların da bu katliam çarkına nasıl dahil olduklarını bir kez daha gördük. Katliamın sorumlularından biri olan Türk Maden İş’in Soma Şube Başkanı Recep Satır’ın İmbat A.Ş.ye işe iade davası açan işçilerin aleyhine, patronlar lehine tanıklık yapması kimin tarafında olduklarını göstermeye yetiyor. Biz bunları da unutmayacağız.

Küçük bir azınlıktan başka kimsenin çıkarına olmayan bu düzende yaşamımız da, ölümümüz de birer teferruattan ibaret. Her gün bir işçi kardeşimiz iş cinayetlerinde katledilirken tek bir satır yazmayan basının, ağızlarından tek bir söz çıkmayan siyasetçilerin Mustafa Koç’un ölümünün ardından günlerce methiyeler düzmesi bundan. Bu onların düzeni ve biz bu düzeni onların başına yıkmadıkça asla özgür olamayacağız ve yaşamlarımız her zaman birer istatistikten ibaret olacak.

Her geçen gün var olan sınırlı haklarımızın gasp edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Taşeronluk kaldırılmak bir yana giderek daha da yaygınlaştırılıyor, “büyük siyasetin” hır güründe özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi veren sömürüyü daha da perçinleyecek düzenleme sessiz sedasız yasalaştı, kıdem tazminatının gaspı sıcak bir gündem olarak karşımızda duruyor. Taşeronlaştırma başta olmak üzere giderek yayılan esnek üretim biçimleri, iş güvencesinden yoksun ve güvencesiz çalışma koşulları; meslek hastalıkları ve iş cinayetleriyle el ele gidiyor. Bizler sessiz kaldıkça yaşamlarımız daha da kötüye gidiyor. Yalnızca çalışma yaşamına ilişkin düzenlemelerle, işyerlerindeki kötü çalışma koşulları veya iş cinayetleriyle değil, sermaye düzeni yaşamımızın her anını katlanılmaz hale sokuyor. Doğayı geri dönülmez biçimde talan ediyor, dünyada ve özellikle bulunduğumuz coğrafyada savaş giderek yayılıyor. Bağdat’tan Kilis’e, Cizre’den Nusaybin’e, Sur’dan Halep’e yaşadığımız coğrafyanın her yanı ölümle, yıkımla sarsılıyor. Suriye’deki savaştan kaçmak zorunda kalanlar başta olmak üzere mülteci sorunu içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Savaşların kararını yine aynı zengin azınlık ve onların hizmetindeki devletler fildişi kulelerde alırken ölen, yaşamları parçalanan, evleri yıkılan, göç etmek zorunda kalanlar bizler oluyoruz. Bu haliyle toplumu yönetemeyen egemenler çözümü duvarlar örmekte, şehirleri yıkmakta, şiddeti ve baskıyı arttırmakta buluyor. Biz işçiler olarak birleşmediğimiz ve tüm olan bitene bir sınıf olarak karşı çıkmadığımız koşullarda, işçileri patrona değil birbirine düşman kılan milliyetçilik, yabancı düşmanlığı, erkek egemenliği daha da artıyor. Gerçek düşmana, patrona, para düzenine karşı birleşemediğimiz sürece din, dil, milliyet üzerinden sınıf kardeşlerimize daha da düşmanlaşacağız.

13198636_1051552754924329_6482930188121880052_o13235098_1051552894924315_7733358484235580187_o

Ancak bu düzenin böyle gitmeyeceğini onlar da biliyor biz de biliyoruz. Geçtiğimiz sene Bursa’dan başlayarak Türkiye’nin pek çok yerine yayılan metal işçilerinin mücadelesiyle neler yapabileceğimizi gördük, gösterdik. İnşaatlarda doğrudan eylemle, dişe diş mücadele ederek hakkımızı alabileceğimizi görüyoruz, gösteriyoruz. Birleşerek ve mücadeleyi bulunduğumuz her yerde yükselterek daha fazlasını yapmaya kadir olduğumuzu göreceğiz, göstereceğiz. Bugün Fransa ve Yunanistan’daki sınıf kardeşlerimizin mücadelesinin yükselen dalganın habercisi olduğunu biliyoruz, onlar da biliyor.

Bugün Soma’da 301 işçi kardeşimizin katledilmesinin 2. Yılında, katliamın baş sorumlularından Soma Holding önünde bunu hatırlatmak için bulunuyoruz. Sadece Soma Holding yöneticilerine değil, yaşamlarımızı mahveden patronlar sınıfına bugün siyasetçiler, polisler, yasalar, ve mahkemelerin sizleri koruyor olmasına güvenmeyin, rahat etmeyin, bizim günümüz geliyor demek için… Bugün, bu saatlerde Soma’da miting düzenleyen sınıf kardeşlerimize ses vermek, kölelik yasalarına ve sömürü düzenine karşı Soma’nın acısının da kavgasının da yanındayız demek için buradayız.

Dünyanın her yerinde her şeyi üreten ve yaşamı kuran bizleriz. Madenlerde, fabrikalarda, depolarda, inşaatlarda, plazalardayız. Beyaz yakalı, mavi yakalı, kadrolu, taşeron, Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sunni, Hıristiyan yada hiçbiriyiz ve hepsiyiz. Bugün buradayız ve yarın başka bir mücadelede karşı karşıya geleceğiz. Korkuyorsanız, haklısınız. Para ve iktidar uğruna çaldığınız yaşamlarımızı, katlettiğiniz işçi kardeşlerimizi, yoksulları unutmayacağız. Burada ve bulunduğumuz her yerde yaşamlarımızı gasp eden sömürü ve baskı düzenine karşı bize lütfettiğiniz kırıntılar için değil, yüreğimizde taşıdığımız yeni bir dünya için örgütlenmeye, mücadele etmeye devam edeceğiz. Ve biz kazanacağız…

Köle değil işçiyiz birleşince güçlüyüz

Direnen işçiler yenilmezler

Katliam, talan, yıkım düzenine karşı örgütlen, diren

Kahrolsun ücretli sömürü düzeni

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler