spot_img
spot_img
Ana SayfaGüncelRöportaj | Belediye ve sendika el ele: Tehdit, fişleme, sürgün, grev kırıcılığı

Röportaj | Belediye ve sendika el ele: Tehdit, fişleme, sürgün, grev kırıcılığı

Adana Seyhan Belediyesi ile DİSK Genel-İş Sendikası arasında devam eden Toplu İş Sözleşmesi’nde arabulucu süreci sona erdiğinde belediyenin sefalet teklifini kabul etmeyen işçiler grev kararı aldı. İşçiler grev sürecinde grev kırıcılığı yapan işverenle mücadele verirken sendika tarafından da yalnızlaştırılmış durumdalar. Belediye işçilerinin uğradıkları baskıları, sendikanın tutumunu ve tüm grev sürecini Seyhan Belediyesi işçisiyle konuştuk.

Grev kararını nasıl örgütlendiniz?

Belediye tarafından verilen teklif tamamen sefalet ücreti olduğu için grev kararı arkadaşlarımız arasında kendi kendine örgtlendi. İnsanlar bu paralarla geçinemeyeceklerinin, birkaç ay sonra ceplerinde kuruş kalmayacağının farkındalar. Bu ücretlerle nereye kadar gidilebileceği konuşulmaya başladı. Grevin bizim anayasal hakkımız olduğunu ve bunu da kullanmamız gerektiğini yavaş yavaş dile getirmeye başladık. Sendika tarafından işveren teklifi bize şu şekilde sundu; bu işverenin son teklifidir son olduğu için ya bunu kabul edeceğiz ya da grev kararı alacağız. Biz de teklifte belirtilen şartları kabul etmediğimiz için direkt olarak grev içine girmiş olduk. Biz ilk kez böyle bir sürecin içindeyiz. Seyhan Belediyesi işçileri olarak bu ikinci toplu sözleşmemiz olacak. İlkinde büyük bir darbe yedikten sonra işçiler bu konuyu araştırmaya başladı. O yüzden bu sözleşmede daha çok işin içine girdik aslında. İlk sözleşmede acemiydik, ne olup bittiğini tam olarak bilmiyorduk. Sözleşmeyi imzalayıp bir anda önümüze koydular. Hayırlı olsun dediler. Davul zurna eşliğinde belediye önünde sendika şube başkanıyla belediye başkanı karşılıklı kutladılar. Bunları yaşayıp gördükten sonra yine böyle saçma sapan bir teklif gelince grev fikri kendi kendine örgütlendi aslında. Tabii ilk önce içimizdeki öncü arkadaşlar dile getirdi; bizim anayasal olan grev hakkımız var, verilen teklifi beğenmezsek greve gidebiliriz. Grev konusunu sürekli konuştuk, gündemde tuttuk her gün, böylelikle benimsedi arkadaşlarımız. Çok mu örgütlüyüz, değiliz aslında. Hala bu işin detayını bilmeyen çok arkadaşımız var. Ama ekonomik kriz, enflasyonun yükselmesi, asgari ücret zammının altında bir zam teklif edilmesi kendini örgütledi.

“Grevci” misin, değil misin?

Greve giden süreçte belediyede neler yaşanıyor? Belediye yönetimi size karşı nasıl tavır aldı? Yönetimle bir görüşme talebiniz var mı?

Grev süreci başladığı andan itibaren üzerimizde bayağı bir baskı var. Ben temizlik işleri personeliyim. Şantiyede başlarda bir sıkıntı yoktu. İşler ciddiye binince yönetim bizim kararlı olduğumuzu gördükten sonra işçilere yönelik baskıya başladılar. Şu şekilde baskı oluyor bizde; çavuşlar, başkontroller ve amirler tarafından. Önce aramızda bir oylama yapıldı, işverenin teklifini kabul ediyor muyuz, etmiyor muyuz. Etmiyoruz dedik ve grev kararı alındı. Sonrasında tekrar bi oylama yapmak istiyorlar, bölge bölge gezip, insanları tek tek aramalar yaparak, isim listesi oluşturup greve gidecekleri fişlemek istiyorlar. “Grevci” misin, değil misin? Sonrasında bölgeleri tek tek gezip toplantı yapmaya başladılar. “İşinizden olursunuz, biz zaten asgari ücretle çalışan insanlarız.”, “Bu belediye bizim belediyemiz, belediye başkanımız çok iyi bir insan” gibi akıl oyunları yapıyorlar. İnsanlar zaten greve bu ücretlerle geçinemedikleri, mecbur kaldıkları için gidiyorlar. İşverenin iyileştirme gibi, bu rakamları yükseltmek gibi bir niyeti olmadığı için bu insanlar greve gidiyor. Biz bunun önüne geçmeye çalışıyorz.

“Onlar grevden vazgeçti, sizi yarı yolda bıraktılar”

Bir de şöyle farklı bir durum var. Baktılar ki, kararlı bir duruş, bu sefer farklı bölgelere gidip yalanlar söylemeye başladılar. Örnek veriyorum, Şakirpaşa’daki arkadaşlara diyorlar ki “Akkapı mahallesindeki arkadaşlar gelen teklifi kabul ettiler, grevden vazgeçtiler, sözleşmeyi kabul ettiler”. Oradaki arkadaşlara da “Şakirpaşa’daki arkadaşlar bu sözleşmeyi kabul etti, siz neden kabul etmiyorsunuz, tek başınıza mı greve çıkacaksınız? Onlar sizi yarı yolda bıraktı, siz mi onların hakkını arayacaksınız?” gibi dedikodular çıkarmaya başladılar. Bunların da önüne geçtik şu anlık. Biraz daha iyi durumdayız ama bu oyunlar bitmeyecek, devam edecek gibi görünüyor. Bugün başkanlık binasında, ana binada 32 arkadaşımıza yer değişikliği yaptılar. Farklı birimlere gönderdiler. İşletmedeki şoför arkadaşları temizlik şantiyesine gönderdiler. Kreşlerdeki arkadaşları farklı birimlere gönderdiler. Şantiyedeki arkadaşlar biraz daha avantajlı. Şöyle ki, şantiyelerdeki arkadaşlar belediyedeki en zor işi yapıyorlar. Mesela kamyon arkasında çalışan bir temizlik işçisini alıp nereye verebilir ki. Bizi bu şekilde ikna etmeye çalışıyorlar. Ama ana binadaki arkadaşlar öyle değil. Birini temizlik işlerine gönderdiklerinde o mobbing oluyor aslında. Bunu yapan da direkt olarak yönetim, Özel Kalem Müdürü Ahmet Erkal Şenyurt. Aynı zamanda Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay’ın damadı oluyor kendisi.

https://twitter.com/SeyhanIscileri/status/1498654717186121729?t=mX_8fb7qxdYuvrFnaKE6nQ&s=08

Yönetimle bir görüşme talebimiz oldu elbette. Temsilcilerimiz de defalarca görüşmek istedi ama bir türlü randevu alamadı. Önümüz kesiliyor hep. Sendikanın yaklaşımı, biz Genel-İş Sendikası’na üyeyiz, tamamen işverenle birlikte hareket eden bir sendika diyebiliriz. Bizim şu anki şube başkanımız Hüseyin Yaşar Gündoğdu CHP Kurultay Delegesi. Belediyenin de kadrolu işçisi bir taraftan.

“İşverenin önüne geçemeyiz”

Sendikanın grev sürecine dair tutumu nedir? İşçiyle işveren arasında nasıl bir konum alıyor?

Sendika aslında hiçbir şey yapmıyor. Tüm olanları dile getirdik, sendikaya temsilcilerimiz tarafından iletildi, söylendi. “İnsanları farklı birimlere gönderiyorlar”, “bunların önüne geçmemiz gerekiyor”, “grevi kırmaya çalışıyorlar” diye. Sendika şube başkanınn söylediği tek şey şu, “Arkadaşlar, bu beklenen bir şeydi. İşveren istediği yere gönderebilir, biz bunun önüne geçemeyiz”. Bizi yalnız bırakıyorlar. İşverenin tabii ki böyle bir şey istemediğini biliyoruz. Süreci uzatmak istiyorlar. Biz grev kararını aldık, işveren sürekli baskı yapıyor tehdit ediyor, yerimizi değiştirmek istiyor, fişliyor, isim listesi yapıyor. Sendikaya, 60 gün beklemek zorunda değiliz diyoruz. Bu yazımızı bir an önce asalım ve bir an önce eyleme geçelim diyoruz. Ama sendika buna yanaşmıyor, “Genel-İş merkezi ne söylüyorsa onu yapmak zorundayız, biz 60. günün sonunda eyleme çıkacağız” gibi bahanelerle işverene hizmet ediyorlar. Süreci yayıp işverenin bizim üzerimizde daha çok baskı yapıp, baskı koymasını sağlayıp bizi bir şekilde psikolojik ve işyeri değişikliği yaparak yıpratıp birçok arkadaşımızın mağdur edilmesine sebep oluyorlar.

“Sendika bizi ötekileştiriyor”

İşçilerin sendikaya karşı tepkisi ne boyutta?

İşçilerin bu yaşananlardan sonra sendikaya tepkisi, bir önceki sözleşme sonrası zaten başlamıştı. Ben 8 yıllık işçiyim, 10 yıllık, 18 yıllık işçiler var burada. Bu insanlar yıllarca taşeron firmalarda çalışmışlar, o güne kadar hayatlarında sendika görmemişler. İnsanlar büyük umutlar içinde sendikaya üye oldular ki adı DİSK olan sendika, isminde “devrimci” olan sendikaya üye oldular. Sendikalıyız dediler ama öyle olmadığını daha ilk sözleşmede gördük. Haberimiz olmadan imzalanan bir sözleşme, bir önceki KHK döneminde veya taşeron döneminde elimizden giden haklarımız var. Sözleşmeyle beraber; asgari ücret kadarı maaşımıza yansıtılıyordu o gitti, gıda yardımı erzak yardımı gitti. Ücretlerde bu kadar kayıp olunca işçiler de sordu tabii, “sendika bu muymuş, biz sendikasız daha iyiydik”. İşçiler arasında “Biz neden aidat ödüyoruz”, “DİSK bu mu?” gibi bir sürü şey söylenmeye başladı. Tepki verenleri ise provakatör olarak yansıttılar. Bir şekilde sendikayı eleştirenleri pasifize etmeye çalışıyorlar. Biz sendikaya karşı değiliz, sendikamızı eleştiriyoruz ama bizi bu ötekileştirmeye çalıştılar.

Gelecekte ne planlıyorsunuz, ne öngörüyorsunuz?

Bu şekilde süreci uzatmaya devam ederlerse yapacağımız tek bir şey var. İşçi arkadaşlarımızla bir araya gelerek sendikaya gidip, o grev yazısını oradan alıp belediyeye astırmak olacak. Bunu yapmak zorundayız çünkü süre uzadıkça grevi kıracaklar. İnsanların dayanacak gücü kalmadı. Çoğu konuya hakim değilken, ilk kez böyle bir şey yaşarken yapmamız gereken tek şeyin bu olduğunu düşünüyoruz.

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler