spot_img
spot_img
Ana SayfaGüncelPetrol-İş Şube Başkanı Ahmet Baranlı’dan işçiye: İşveren sana iki yıldır bakıyor

Petrol-İş Şube Başkanı Ahmet Baranlı’dan işçiye: İşveren sana iki yıldır bakıyor

Petrol-İş Sendikası’ın örgütlü olduğu Çerkezköy EATON Polimer Kauçuk Fabrikası’nda ağır çalışma koşulları nedeniyle sağlık sorunları bulunan 2 işçi patron-sendikacı işbirliği ile toplu iş sözleşmesi maddeleri hiçe sayılarak işten atıldı.

Gazete Hayır’da yer alan habere göre Petrol-İş Sendikası’nın yetkili olduğu Çerkezköy EATON Polimer Kauçuk Fabrikası’nda ağır çalışma koşulları nedeniyle sağlığı bozulup rapor alan ve iki sene dolmadan işine dönen işçi Atilla Han toplu iş sözleşmesinde yer alan 12. madde (Hastalık ya da kaza sebebiyle meydana gelen geçici iş göremezliklerin 24 aydan fazla sürmesi durumunda işveren ancak suçsuz çıkarma yapabilir ) hiçe sayılarak işten atıldı. İşçi Kerem Özcan’a ise işten atılma nedeni ‘geçirdiği ameliyat sonrası fabrikada kendisine çalışacağı bir bölümün bulunamaması’ olarak ifade edildi. Fabrikanın bağlı bulunduğu Petrol-İş İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Ahmet Baranlı’nın işten atılma sürecinde yanlarında olmadığını belirten işçilerin atılma gerekçesi olarak iş kanununun 18. maddesi (verimsizlik) gösterildi. İşçiler işe iade davası açarak hukuki süreci başlattılar.

Petrol İş İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Ahmet Baranlı

Şube Başkanı Ahmet Baranlı ile görüşmek üzere sendikanın yaptığı bir toplantıya katılan işçilerden Atilla Han, toplu iş sözleşmesinde bulunan 12. maddeyi hatırlatıp sendikanın kendisine sahip çıkmadığını söylediğini belirterek, ”Şube başkanı Ahmet Baranlı işveren temsilcisi gibi konuştu ve bana ‘İşveren sana iki yıldır bakıyor’ dedi. Sanki işveren bana babasının hayrına maaş veriyor. Toplu iş sözleşmesinde güvence altına alınan hakkımı kullandım. Sendika her işçiden aylık 100 lira kesiyor. Aylık 2 milyona yakın para yapıyor. Sendika TİS’te yazılan haklarımızın arkasında durmuyor. İşçisine sahip çıkmayacaksa sendikanın amacı nedir?” şeklinde konuştu.

İşten atılan işçiler Kerem Özcan  ve Atilla Han

İşverenin sözleşmeli işçi alımıyla sendikanın yetkisini düşürmeyi hedeflediğini ve Deva fabrikasında da benzer bir sürecin yaşandığını aktaran Kerem Özcan, ”Biz haksızlığa itiraz ettik. İki yüz kişinin atılacağı bilgisi Şube Başkanı Ahmet Baranlı’da var. İşçilerin söz sahibi olmamasına itiraz eden, hakkını arayan bizleri atma yoluna gittiler. Düşünün bir sendika başkanı üyesi işçilerin atılacağını biliyor ama kılını kıpırdatmıyor” diyerek içerde şube başkanının tavrını eleştiren kim varsa temizlenmeye çalışıldığını kaydetti.

Petrol-İş Mali Sekreteri’nin dahi durumdan haberdar olmadığını söyleyen Özcan, ”Aradık ve ‘abi bizi işten attılar, şube başkanı bize sahip çıkmıyor’ dedik. Merkez duruma tepki gösterdi ve şube yöneticilerine ‘gidin, toplantı yapın ve işçileri geri aldırmak için uğraşın’ dedi. Şube yöneticileri ve fabrika yönetimi toplantı yaptı. Bizim işten atılma gerekçemizi sordular. Fabrika yönetiminin şube yöneticilerine yanıtı, ‘biz meseleseyi yukarıya bildirdik, ismini veremem ayıp olur’ olmuş. Yani kararın üstten verildiği çok açık” dedi.

%10 olan sözleşmeli işçi alımı oranının işveren ve sendika arasında yapılan protokol sonrası %15’e çıkarıldığını ifade eden Özcan, ”Sözleşmeli işçiler beş, beş buçuk ay gibi bir süre çalıştırılıyorlardı. Sonra bu işçilerin neredeyse tamamı kadroya alınıyordu. Fakat şimdi kendi belirledikleri işçileri kadroya alıyorlar, diğerlerini de kadrolu işçileri çıkardıklarında çalışmak üzere bekletiyorlar” dedi.

Şube Başkanı Ahmet Baranalı’nın fabrikada eylem kırıcılığı yaptığını da belirten Han, ”Fabrikanın yemekleri çok kötü, işçiler de yemeklerin düzelmesi için eylem kararı alıyorlar. Şube Başkanı işçilere mesaj atıp ‘önce patron ile müzakere edelim’ diyor ve eylemi kırmak istiyor. Bu mesajdan 5 dakika sonra işçilere başka bir mesaj geliyor ve o mesajda da ‘Şube başkanı Ahmet Baranlı’dan aldığımız mesaj adeta işverenden gelen mesaj niteliğindedir. Eylem kararını 8 temsilci birlikte almıştır. Başkanın da haberi vardır. Geçen iki günde bazı işçi temsilcilerinin eylemi kırma çabası yetmemiş olacak ki şube başkanı da eylemi kırma çabasına devam ediyor. Yemek sorunu defalarca diyalogla çözülmediği için eylem kararı aldık’ deniyor. Bu kısa olay bile şube başkanının işçilerin değil işverenin temsilciliğini yaptığını gözler önüne seriyor” diye konuştu.

Şubat’ta şube seçimleri olduğunu da hatırlatan işçiler, ”İşçiler ağır iş, meslek hastalığı falan dinlemez. İnsanlar açlık çekiyor, her şarta razılar. Sendikalar bu bölgeleri terk etmiş. Var olanlar da böyle işveren yanlısı. Şube Başkanı sürekli fabrikaya kendi istediği insanları aldırıyor” diyerek şube başkanının kendi sözünü dinleyecek insanları temsilci yapmak istediğini belirtti.

İşçiler işten atılma süreçlerini ve sendikalı olduğu halde işçilerin ‘örgütsüz’ olduğu fabrika ortamını şöyle anlattılar:

İşçi Atilla Han: Sendika var ama işçiler sendikayı, sayesinde iki yılda bir iki yüz elli lira zam aldıkları bir yapı olarak görüyorlar

Polimer’de 7 yıl çalıştım. Kronik rahatsızlığım sebebiyle ilaç alıyordum. Kalçamda problem çıktı ve iki yıla yakın bir süre kesintisiz rapor aldım. Sendikalı olduğumdan istirahat süresi 2 yıla kadar verilebiliyor. Biriken senelik izinlerimi birleştirdim ve 80 gün olarak kullandım. İşveren raporuma bu 80 günü de ekleyerek benim 12. maddeden yararlanamayacağımı iddia ediyor. Oysa senelik izin benim temel hakkım, rapora dahil edilmesi mümkün değil. Dolayısıyla işverenin haklı fesih yapabilecek bir durumu yok. Elimde belgem olması için ‘ağır işte çalışamam’ diye ihtar çektim iş yerine, uygun iş istedim. Onlar da bana ihtar çektiler. Tedaviden döndükten sonra 1 ay çalıştım. 21 Eylül’de işime son verildi. Sendika bize sahip çıkmadı. 200’e yakın kadrolu işçinin işten atılacağı ve yerlerine sözleşmeli işçi alınacağı söylendi bize. Fabrikada bizim gibi sağlık sorunu yaşayan bir sürü işçi arkadaş var. Bel – boyun fıtığı, astım gibi meslek hastalıkları ile boğuşuyor insanlar.

Petrol-İş İstanbul Şubesi bu süreçte bize sahip çıkmadı. Mesai saati bittikten sonra fesih durumunu bize bildirdiler. İşçi temsilcileri ve arkadaşlarımızla görüşmek istedik, başımıza adam diktiler. Sendikacılara ulaştık, olmaz öyle şey dediler ama hiçbir adım atmadılar. İşten atılmamızı onların da onayladığını biliyoruz. Şube başkanı bizim eski çalışma arkadaşımız, aradık, ‘onlarca fabrikaya bakıyorum sizinle nasıl uğraşayım’ diye yanıt verdi.

İşçiler sendikadaki karar süreçlerinden dışlandıkları için sendikayı, iki yılda bir aldıkları iki yüz elli lira ücretten başka bir şey olarak görmüyorlar. Örgütlü değiller, bu kadar zamandır sendika var fakat kendi sorunlarına sahip çıkacak bilinç yok malesef.

İşçi Kerem Özcan: Bizleri birer suçlu gibi fabrika kapısına kadar güvenlik işçileri takip etti

Ben 2 buçuk yıl çalıştım. Belimden rahatsızlığım vardı. Buna rağmen bölümümü değiştirip beni daha ağır bir bölüme verdiler. Ağır işten kaynaklı belim daha kötü oldu. İnsan Kaynakları personeline, şeflere ve sendikaya durumumu ilettim. Sendika bir şey yapamayız dedi. Yerimi değiştirmediler. Çalışamaz, tuvalete çıkamaz duruma bile geldim. Mecburen ameliyat oldum ve 50 gün istirahat aldım. Ondan önce de fizik tedavi ile kurtarabiliriz diye 2 ay tedavim olmuştu.

Ameliyattan sonra ağır iş yapamaz raporu aldım. Yer değişikliği talebimi aldılar, 2 bin 100 kişinin çalıştığı fabrikada bana uygun bölüm bulamadılar! Tedavim sonrası işe dönüp 2 buçuk ay çalıştım. Beni de 21 Eylül günü yine 18. maddeyi gerekçe göstererek işten attılar. Bizleri birer suçlu gibi güvenlik işçileri kapıya kadar takip etti. Avukatımızla konuşup işe iade davamızı açtık.

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler