spot_img
spot_img
Ana Sayfaİşçiler YazıyorKozmonot | Demir Işık Dahi

Kozmonot | Demir Işık Dahi

Koşarak kapıdan içeri girdi Ziya:
– Mirko, baksana ne buldum.
-Ne buldun yine?
-Kuyumcu çantası..
-Altın var mı içinde?
İçten bir kahkaha patlattı MİRKO.
-Hep boş çıkıyor senin buldukların.
-Yok, bunun içinde haritalar var baksana. Küçük kağıtlara yazmışlar. Soygun planı mı bunlar acaba?
-Ver bakayım bir.
– Yok be! Ne soygunu baksana işaretler var. Define yerleri bunlar.
Ziya heyecanla Mirko’nun yanına oturdu. Birlikte küçük kağıtları incelemeye başladılar.

BELEDİYE ÇÖPLÜĞÜ  -2 Ay Sonra-

Mirko çöplerini boşaltmakta olan kamyonu seyrediyordu.
– Şu herife sinir oluyorum.
– Niye ki, bir şey mi dedi?
-Yok bir şey demedi ama alt tarafı bir düğmeye basıyor. Onun için üstüne o beyaz tulumu, eldivenleri giyiyor.
-Titiz adam demek ki.
– Titizse o kıyafetle buraya gelip çekyata neden oturuyor. Çıkartıp gelsin. Şuraya bak kozmonota benziyor.

GAZETE BÜROSU

– Ooo, Mirko hoş geldin. Nasıl gidiyor sendika işleri?
– Herkes üye oldu ama daha sendikadan gelen giden yok abi.
– Bak bu arkadaş da gazeteci, çevreci aynı zamanda.
– Merhaba ben Tarık
– Ben de Mirko memnun oldum.
– Tarık yüksek mühendistir aslında. Ama çevre sorunlarına gönül verdiği için gazetecilik yapıyor.
Mirko gazetecinin sargılar içinde ki koluna baktı.
– Geçmiş olsun kolunuza ne oldu?
– Kaçak bir çöp alanına dökülen kimyasal atıkları fotoğraflamaya çalışırken içine düştüm. İçten içe yanıyormuş atıklar.
– Sıvı halde miydi atıklar?
– Yok hayır, kağıtlar tarafından emilmesi sağlanıyor. O şekilde döküyorlar sonra. Bak fotoğrafları göstereyim sana.
Telefonda ki fotoğraflara bakan Mirko’nun gözleri şaşkınlıkla büyüdü.
” KOZMONOT ” dedi kendi kendine.

BELEDİYE ÇÖPLÜĞÜ

Sobayı yakan Mirko ellerine bir şeyler süren Ziya’ya baktı.
– Hayrola nemlendirici mi sürmeye başladın?
-“Yok” dedi Ziya.
– Elimde bir yara çıktı. Hastaneye gittim anlamadılar ne olduğunu. Üniversitede Araştırma Hastanesi varmış, oraya yönlendirdiler. Bir yığın tahlil… “Kimyasal fabrikasında mı çalışıyorsun?” Diye sordu doktor. “Hayır” deyince şaşırdı. Bu ilacı verdi. Bir ay kullanıp tekrar gideceğim hastaneye.
– “Kozmonot” dedi Mirko.

MİRKO’NUN EVİ

Yatakta sağa sola dönüp duruyordu Mirko. Uyku tutmuyordu bir türlü. Kalktı, bir sigara yaktı. Kendi kendine konuşmaya başladı.
– Kozmonot her gün en az iki kez geliyor çöp alanına . Çevre yolundan koca bir kamyonla çöp alanına geliyor. Jandarma işin içinde olmalı. Çevre İl Müdürlüğü de. Valilik yasağı var. Belediyenin çöp arabalarından başkası giremez çöplüğe normalde. Başkan da işin içinde muhakkak. Bu iş memurları da müdürü de aşıyor. Fabrika sahipleri iktidar nezdinde güçlü. Muhalefeti de iktidarı da aynı safta, kahretsin! Bir şeyler yapmalı.
Yataktan kalkıp banyoya yürüdü. Yüzünü yıkarken kendi kendine konuşmaya devam etti Mirko.
– Şu gazeteci. Mühendis. Yabancı dili de var. Uluslararası çevre örgütleriyle de bağlantılı. Üstelik ölümden dönmüş. Canından oluyormuş neredeyse. Bu işi kurcalayabilir. Denemeye değer.
Mirko telefonu çevirdi.
-Alo, yarın görüşebilir miyiz? Çok önemli bir haber var elimde.

SERVİS DURAĞI

Mirko belediyenin aracını bekliyordu durakta. Akşamları kontrol mühendisi bırakıyordu işe onu. İki haftadır ters davranıyordu mühendis Mirko’ya. Aslında binmek istemiyordu araca ama otobüse verecek parası yoktu. Son parasıyla da elektrik faturasını ödemesi gerekiyordu. Mühendis kornaya bastı. Kapıyı açıp arabaya bineceği sırada gaza bastı mühendis. Mirko kendini yerde buldu. Neredeyse lastiklerin altında kalacaktı.
– Ağız dolusu küfürler savurdu ve “Git buradan!” diye bağırdı Mirko.
Mühendis gaza bastı.
Pantolonun yırtılan paçasına baktı Mirko. Sıyrılmış kolunu ovuşturdu.
– Başlarım  faturasına. Taksi!
Fırtına gibi daldı içeri Mirko. Mühendis biraz önce olanları anlatıyor, memur ve işçiler hepsi gülüyorlardı. Mirko’yu görünce susuverdi hepsi.
– Alçak herif! Senin amacın ne?
Mirko sinir içinde bağırıyordu.
Memur:
-Ne bağırıyorsun?
Mirko:
– Sen sakın karışma.
Kepçeci Mirko’yu tutup içeride ki odaya götürmeye çalıştı. Mühendis zıplayarak, arkadan, kafasına bir yumruk attı Mirko’nun. Uzun boylu, uzun çeneli mühendisin çenesine bir sol direkt geçirdi refleksle Mirko. Mühendis odadaki çekyata devriliverdi boylu boyunca. İşçiler araya girmiş ayırmaya çalışıyorlardı Mirko ile mühendisi. Ters dönmüş kaplumbağa gibi debeleniyordu mühendis çekyatta. Mirko:
– “Şimdi mesaim başladı, gece 12’de işten çıkacağım. Cesaretin varsa belediyenin önünde bekle.” Diye gürledi birden.
Odada çıt çıkmıyordu.
Mühendis, memur, işçiler arabaya binip gittiler. Ziya:
-Mirko, sen haklıydın ama keşke böyle yapmasaydın.
-“Böyle gerekiyordu.” dedi Mirko.
-Böylesi daha iyi oldu.
Belediyenin önünde yarım saat bekledi Mirko. Gelen giden yoktu. Bir sigara yaktı. Eve doğru yürümeye başladı.

BELEDİYE ÇÖPLÜĞÜ

Siyah mercedesi görünce telaşla fırladı ayağa memur.
– Başkan bu. Çabuk ol karşıla çabuk
Başkan sinirle girdi içeri. Mirko’ya dönüp:
– Sen dışarıda bekle.
İçeriden başkanın sesi geliyordu avaz avaz:
– Sen ne diyorsun? Binlerce kamyon kimyasal atık girmiş buraya!
-Benim haberim yok başkanım, müdür… O talimat verdi.
On dakika bağırıp çağırdı başkan içeride. Arada memurun sesi geliyordu.
– Benim haberim yok başkanım, müdür…
Başkan çöplükten ayrılırken Mirko’ya dönüp:
– Çok dikkat et kesinlikle yabancı araç girmeyecek çöplüğe.
Mirko başıyla onayladı.
Başkan çöplükten ayrılır ayrılmaz belediyenin çevre mühendisleri geldiler çöp alanına.
-Abi dün ne olmuş öyle? O dengesiz arabanın altına alıyormuş seni. Bize söyleseydin keşke.
Memur sayıklar gibi:
– Benim haberim yok. Vallahi, müdür… O talimat verdi.
Genç mühendisin telefonu çaldı.
-Derhal Başkanım. Hemen geliyorum.
Telefonu kapattığında yüzünde kocaman bir sırıtış vardı genç mühendisin.
– Yeni müdür olarak beni atamış başkan.
Memur:
– Benim haberim yoktu. Müdür…. talimat….
Akşamüstü Ziya geldi çöplüğe.
– Mirko, bugün neler olmuş böyle anlat biraz. Karışmış ortalık.
– Ne olacak, bedava tiyatro seyrettim.

ÇÖP ALANI -Gece-

Ziya zifiri karanlıkta elindeki küçük fenerle çöp alanında dolaşıyordu. İleride bir karartı çarptı gözüne.
– Kim var orda.
Karartı ağır ağır yaklaştı.
– Dur! Kimsin sen?
Fenerin ışığını karartıya tuttu telaşla Ziya.
Kimyasal atıklardan oluşan iki metre boyunda, insan siluetinde bir canavar çığlıklar içindeki Ziya’nın üstüne çullandı. Ziya canavarın altında kayboldu. Çığlıklar zifiri karanlığı yırtarak devam etti bir süre daha. Sonrası sessizlik…

Güvenlik-Sen İşçi Meclisi Üyesi, Sio Direnişçisi

Demir Işık Dahi

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler