spot_img
spot_img
Ana SayfaGüncelİşten atılan Mesut Toprak: Kod 29 iptal edilsin!

İşten atılan Mesut Toprak: Kod 29 iptal edilsin!

Mapfre Sigorta’ya bağlı Tur Assist firmasında ağır çalışma koşullarına itiraz ettiği için Kod29 ile işten atılan Mesut Toprak’ın bugün firma binası önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasını sizlerle paylaşıyoruz

Basına ve Kamuoyuna;

Pandemi şartlarının ağırlaşmaya başladığı bir dönemde, 07.09.2020 tarihinde tazminatsız ve bildirimsiz olarak Tur Assist tarafından kod 29 ile işten atıldım.

Kod 29 ya da 29 numaralı işten çıkış kodu, İş Kanununa göre “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” sergileyenlerin iş akitlerinin işveren tarafından tek taraflı olarak feshedilmesiyle ilgili bir hüküm. Çalıştığım süre boyunca, ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı hiçbir davranışım olmamıştır. Buna rağmen işten atılmama bu gerekçe gösterildi.

Peki neden? Çünkü korona virüs salgını nedeniyle işten çıkarmalar yasaklanmıştı. Bu nedenle Tur Assist işten çıkarma ile ilgili çok özel hallerde kullanılması gereken kod 29 istisnasını suistimal ederek, yasayı keyfi ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanmıştır. Çalıştığım süre içindeki emeklerimi yok sayarak, hak yiyerek, en kötüsü iftira atarak işten çıkarma yasağını kendi lehinde fesih hakkı ile delmiştir.

Kod 29 ile işten atılmanın ne anlama geldiğini daha açık anlatmak isterim. İş akdinin kod 29 ile feshinde firma kıdem ve ihbar tazminatı ödemek zorunda kalmıyor. Dolayısıyla hakkımı alamamış oluyorum. Aynı zamanda İŞKUR kod 29lulara işsizlik maaşı vermiyor. Tazminat ve işsizlik maaşı işten atılma durumunda yeni bir iş bulana kadar geçimimizi sağlamak için var. Ancak ben haksız ve keyfi kod 29 uygulaması nedeniyle bunların hepsinden mahrum kaldım.

Daha kötüsü kod 29 sicil kaydı gibi sisteme işlediği için yeni iş arayışında ciddi bir dezavantaja sebep olarak yeni bir iş bulmamın da önüne geçiyor. Kod 29 nedeniyle iş görüşmelerinde işveren daha çok işi daha az ücrete yapma pazarlığına başlayabiliyor. Her şeye rağmen yeni bir iş bulsanız bile çalıştığınız yerde ayrımcılığa, baskıya uğrayabiliyorsunuz.

Bu haksız durumu düzeltmek ve hakkım olanı alabilmek için mahkemeye başvurdum. İlk duruşma Ocak ayında görülecek. Ancak Tur Assist’in keyfi bir şekilde bana ve aileme yaşattığı mağduriyet çok ciddi boyuttadır. Gün geçtikçe her şey daha da zorlaşmakta ve açlığa itilmiş olmamız artık somut bir duruma gelmiş bulunmaktadır. Çalışanı kod 29 ile haksız yere işten atmak, onu ve ailesini açlığa ve yokluğa mahkum etmekle, intihara itmekle aynı şeydir.

İlkokul çağında bir kız babası olarak tüm bu olanların bir değerlendirmesini yaptım ve Tur Assist’in bize yaşattığı mağduriyeti giderebilmek adına, uzlaşı sağlamak amacıyla Tur Assist genel müdürü Nevra Yener’e bir e-posta gönderdim. Ancak kendisi bu tavrımı tehdit ve şantaj olarak adlandırdı ve hemen ertesi gün elimize ulaşan bir ihtarname ile cevap verdi.

İhtarnamenin içeriği de şundan ibaret: Benim şirketten haksız bir menfaat elde etmek için şirketi karalama kampanyası başlattığım ve bu doğrultuda çeşitli haber sitelerine röportajlar verdiğim, sosyal medya paylaşımları yaptığım belirtiliyor. Yapılan haberleri yayından kaldırmam, yazı ve paylaşımlarıma son vermem isteniyor. Aksi halde maddi manevi tazminat davası açmaktan çekinmeyeceklerini bildiriyorlar.

Ben iftiraya uğrayarak haksız yere işten atıldım ve bu salgın döneminde açlığa mahkum edildim. Bundan dolayı hakkım olanı alabilmek için uğraşıyorum. Bir umut, belki, bir gazete haberi veya sosyal medyada bir paylaşım, kod 29 sorununu çözebilir diye çabalıyorum. Ne haksız menfaat ne de bir çıkar peşindeyim. Sadece kendim ve ailem için bir çıkar yol arıyorum. Firma ise açlığa mahkum etmesi yetmez gibi bir de adeta bizi ölüme göndermek istiyor.

Zaten Tur Assist pandemi döneminde evden çalışmayla birlikte çalışma koşullarını daha da ağırlaştırmıştı. Çalışanları fazla mesaiye zorluyor, evden çalışmada ise mesai kavramı kayboluyordu. Günlük vardiyalarımız sürekli değişiyor ve çalışma saatleri çalışacağımız günün akşamı haber veriliyordu. Bütün hayatımızı Tur Assist’in dengelerine göre belirlememiz gerekirmiş gibi özel hayat alanını elimizden almaya sebep olan bir durumdur bu. Aynı zamanda bu durum sosyal hayat ve iş dengesinin bozukluğunu da gözler önüne seriyor.

Bundan başka sağlık raporlarımızı işlerine geldiği gibi işliyorlar veya iptal ediyorlar. Bunu işçinin kusuru kabul edip belli bir süre sonra raporlu günleri devamsızlık olarak göstererek işçinin performans karnesine eksi not olarak yansıtıyorlardı. Dahası hükümetçe belirlenen asgari ücret zammını da maaşımızda göremiyoruz, %3 gibi belirledikleri daha düşük bir oranla zam yapıp ‘seni çalıştırdığımıza şükret’ diye işçiden minnet bekliyorlar.

Bütün bunların yanında kod 29un keyfi kullanımıyla iş ahlakına aykırı fiillerine bir yenisini eklemişlerdir.

İşçi sınıfının başındaki kod 29, madde 25/2 belası büyüyor. Ücretsiz izin uygulaması kalıcılaşırken, belirli süreli iş sözleşmeleri yaygınlaşırken, emeklilik hakkı kaldırılırken ve kıdem tazminatı gaspı söz konusu iken hiçbir yükümlülük altına girmeden tazminatsız işten atmaların yöntemleri arasında da bu madde işverenin, firmaların, sermayenin silahı olarak öne çıkıyor.

Evet, kod 29 firmaların silahı haline gelmiş ucu açık bir hükümdür. İşveren adeta bir mahkeme gibi yargılıyor, ahlaksızlık veya kötü niyet hükmü veriyor ve kod 29 ile infaz ediyor. Neyin ahlakdışı veya kötü niyet olduğu ise sadece işverenin çıkarlarına göre keyfi olarak belirleniyor. Patronunuzun istemediği, sevmediği bir şey istemek veya anayasa ile güvence altına alınmış temel haklarınız için mücadele etmek bile patronun çıkarlarıyla uyuşmadığı için gayrı ahlaki bir davranış olabilir. İşte kod 29 bu kadar ucu açık, etkili bir silah ve maalesef sadece kendi çıkarlarını düşünenlerin elinde bulunuyor.

Patronlar işçiyi seçeneksiz olarak mahkeme kapısına yolluyor. Mahkeme demek aylara, yıllara uzayabilecek bir süreç. Bu süreçte işsizlik maaşı, tazminat olmadan ve boynunuzda bir kod 29 damgası ile yaşamaya çalışmak zorundasınız.

Evet, kod 29 damgalayıcıdır.

Bu damgayla baş etmenin yolu, mahkeme mahkeme değil, fabrika fabrika işçi direnişinin ve politik kitle grevinin saflarını dizmek için dolaşmaktır. Tek bir işçiyi bile yalnız bırakmak yok!
spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler