Her şeyden önce biz metal işçilerinin yaşadığımız MESS sürecindeki ana talebi insanca bir yaşam ücretinin netlenmesidir. Açlık sınırının dahi altındaki asgari ücrete %50 zam yapılmışken, sendikalar taslaklarını revize etmeli ve işçilerin maaşlarına en az %50 oranında zam yapılmalıdır. Bunun yanında vergi dilimlerinin sabit tutulması, özel sağlık sigortasının aileyi kapsaması, sosyal hakların çoğaltılması, iş ve işçi güvenliklerinin azami seviyede uygulanması, gıda desteklerinin artırılması gibi yaşamsal taleplerimiz de dikkate alınmalıdır.
Ayrıca metal işçileri olarak önemsediğimiz önemli bir husus da şudur ki önceki MESS süreçlerinde gördüğümüz yanlışların tekrarlamaması gerekmektedir. Şöyle ki bizim sendika yöneticilerimiz sürecin içinde biz işçilerin varlığını gözardı ediyorlar. Bu yanlıştır. Sendika yöneticilerimiz kendi başlarına olmadıklarını unutmamalıdır. Buradan bir kez daha hatırlatıyor ve bütün işçi kardeşlerimin de bu konuda hassasiyetlerini ifade etmek istiyorum.
Çünkü MESS biz işçilerin emeğiyle oynamaktadır. Bu emek gaspı zeminine sendikaların da dahil edildiklerini biliyoruz. Şayet sendikalar patron yanlısı değil, işçilerin yanında ise bunu bizlere açık biçimde göstermeli, geçmiş dönem satış pratikleri yapılmamalıdır. Gözümüzün kulağımızın üzerilerinde olduğunu, her şeyin farkında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. Bizlerin fikirleri alınmadan, iradelerimiz yok sayılarak imza atılmasın. Taleplerimiz haklıdır, kabul edilmelidir. Buradan bütün metal işçisi kardeşlerime de sesleniyorum; kendi özgücümüze güvenerek örgütlülüklerimizi sağlamlaştıralım, komitelerimizi, meclislerimizi daha yaygın kurarak güçlendirelim. MESS’e ve onun sendika ağalarına karşı kendi gücümüzü birleştirelim ve gücümüzü göstermekten çekinmeyelim.
BİRLEŞİRSEK MESS’İ YENERİZ!