Belediyelerde taşeron işçilerin belediye şirketlerine geçirilmesi bir takım tartışmaları beraberinde getirdi. Tartışmaların temelinde belediye şirket işçilerinin doğrudan belediye kadrolarına geçirilmesi talebi var. Bu talep doğru olmakla beraber iş güvencesini sağlamıyor.
Şu bakımdan doğru; belediye şirketine geçirilen işçilerin kadrolarına geçirilmesi durumunda kadrolu işçilerle aynı işi yapmalarından ötürü eşit işe eşit ücret talep etmeleri kolaylaşacak, aynı toplu sözleşme kapsamına girebileceklerdir. İşgüvencesi sağlamaz çünkü 4857 sayılı İş Kanunu karşısında şirket işçisi veya kadrolu belediye işçisi açısından hiçbir fark yok. Bu durumu ve çözüm yollarına ilişkin önerileri maddeler halinde açacak olursak:
1- Kadro meselesi muhattabın doğrudan belediye olması sebebiyle önemli ama iş güvencesi açısından kadro ve şirket işçisi arasında hiçbir fark yok.
2- Temel meselenin iş güvencesi olduğu açık ve net.
3- İş güvencesi açısından zorlayıcı araçları sendikaların kullanmadığını biliyoruz.
Bu araçlar;
- İşe iade davasını kazanan işçileri işe iade etmeyen işverenler hakkında suç duyurusu yapılması
- İşe iade etmeyip kötü niyet tazminatı ödenen belediyelerde kötü niyet tazminatları için kamu zararı davası açılması
- İşe iade davası kazanıp da işe iade edilmeyen işçilerin sayısının fazla olduğu belediyelerde, işe iade yapmayan ve kötü niyet tazminatı ödenmesine sebep olan işverenler için görevi kötüye kullanma davalarının açılması
Ve herşeyden önce haksız ve hukuksuz işten atılan işçiler başta olmak üzere tüm işçilerin iş güvenliği için eylem ve etkinlik yapılmasıdır.
Sermaye kendi sınıfının eylemlerini örnek alıyor. Bir işveren sendikası başkanı, eski başbakanlardan Turgut Özal’dı. Ondan dersini öğrenip işçiye boyun eğdirmeye çalışan başka bir işveren sendikası başkanıysa Tuncay Özilhan’dı. Öyleyse işçiler de kendi sınıflarının deneyimlerinden ders almalıdır.
İşçilerin sorunları ortaktır, bellidir. İşçiler kendi sorunlarını sendikalardan bağımsız tartışabileceleri, eylem planlarını belirleyecekleri toplantılar yapmalı, belirledikleri eylemleri hangi sendikaya üye olurlarsa olsunlar sendikalarının götürmeli, sendikaları bu yönde adım atmazlarsa kendileri doğrudan bu eylemleri hayata geçirmek için mücadele etmelidir.
Sendikaya birlikte eyleme örnek Migros depo işçilerinin eylemleri, sendika olmadan eyleme örnek Aliağa gemi söküm işçilerinin eylemleridir.
Son olarak; belediye işçileri açısından iş güvencesi/eşit işe eşit ücret taleplerinin hayata geçirilme konusunda Maltepe Belediye işçilerinin hukuksal ve fiili eylem pratikleri örnektir. Maltepe işçileri kazandıkları davayla kadro ve eşit işe eşit ücretin yolunu açan bir pratiğin önünü açtılar. Yine Maltepe işçileri uygulanmayan toplu sözleşme hükümleri için yaptıkları eylem sonrasında atılan işçiler için işi bırakarak atılan işçileri geri aldırdılar ve iş güvencesinin eylemle nasıl sağlandığını gösterdiler.
Bize düşen bu örneklerin varlığını bilerek mücadeleyi kararlılıkla ileriye götürmektir.
Belediye işçileri
