spot_img
spot_img
Ana Sayfaİşçiler Yazıyorİşçiler yazıyor: Bakırköy Belediyesi’nde sınıf halleri

İşçiler yazıyor: Bakırköy Belediyesi’nde sınıf halleri

Belediye-İş’te örgütlü işçilerin 61 gündür sürdürdüğü, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen işgal eylemiyle Bakırköy Belediyesi’ni toplu sözleşme taleplerini karşılamaya yönelik adımlar atmak zorunda bırakan grevin neden başladığını, nasıl örgütlendiğini işçiler anlattı. Belediye işçileri tarafından kaleme alınan metni Umut-Sen okuyucuları ile paylaşıyoruz.

61’inci gününe gelen bir grev Bakırköy Belediyesi’nde sınıfın durumuna ilişkin bir yazıyı zorunlu kıldı. Önce grev sürecine nasıl gelindi onu anlatayım… Bakırköy Belediye işvereni ile Belediye Meclisindeki AKP’li üyeler arasında dil ve gönül birliği ve sınıf kardeşliği var. Bir yanda işçi-memur eylemleri ile ilgili olarak Tayyip Erdoğan’ın, ”Adalet Yürüyüşü” sonrası basın mensuplarına verdiği iftar yemeğinde söylediği, merhum Süleyman Demirel’in “Yollar yürüyerek aşınmaz” sözlerini tekrarlayarak, bu vecizeye inananlardan olduklarını söyleyen Başkan Kerimoğlu, diğer yanda Belediye bütçesinin %70-%90’ının personel gideri olduğu gibi mantık dışı açıklamalarla işverene dolaylı destek olan AKP’li meclis üyeleri… Bir yanda Binali Yıldırım’ın eşinin yeğenlerinin sahibi olduğu Atlas İnşaat, diğer yanda Bakırköy Belediyesi’nin Atlas İnşaat’a 2015 ve 2016 yılları rakamlarıyla verilen toplam tutarı 80 milyonu bulan iki ihale…. Bir yanda oğlunun nikah şahitliğini Tayyip Erdoğan ve AKP İstanbul İl Başkanının yaptığı Kemal Ayvacı’nın Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Doğa İnşaat, diğer yanda Doğa İnşaat’ın yaptığı rezidansları önce mühürleyip sonra bu rezidanslara taşınan Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu… Bu sınıf kardeşliği işçiye karşı tavra da elbette yansıyor.

NEDEN GREV?

Kadrolu tabir edilen işçiler ve tiyatro işçisi denilen işçiler aynı işyeri kapsamındalar. Sayıları 130 kadrolu, 230 tiyatro işçisi olmak üzere toplam 360 işçi var. Kadrolu işçi öteden beri sendikalı, tiyatro işçisinin sendikalılık geçmişi ise 2012’de başlıyor. Tiyatro işçisinin sürece geç dahil olması çalıştırılma biçiminden kaynaklanıyor. Sözleşmeleri her yıl yenileniyor. Hatta bu uygulama toplu sözleşmeye dahil olduktan sonra da sürüyor. Her yıl sözleşme yenileme döneminde tiyatro işçisi kâbus yaşıyor. Çünkü sözleşme yenileme döneminde işten çıkarmalar yaşanıyor. Bu nedenlerle tiyatro işçisinin ücreti daha düşük. Kadrolu işçiler ortalama 6000-6500 lira civarında ücret alırken tiyatro işçisi ortalama 4000-4500 Lira ücret alıyor.

Greve çıkan işçilerin iki grup halinde profili bu şekilde. Peki neden greve çıkıldı? Yetki tespit sürecinin uzamasını bahane eden işveren, geriye dönük (2020 martından sözleşme imzalanacak tarihe kadar) sıfır zam önerisinde ayak diretince, toplu sözleşme kapsamındaki işçiler grev kararı aldı. Greve çıkıldığı tarihten bu yana işverenin masaya sunduğu teklifler şunlar;

1.teklif :2020 için %3, 2021için %5, 2022için %7

2.teklif: 2020için %5, 2021için %7, 2022için %10

3. Teklif: 2020için %5, 2021için %7, 2022için %9

İşverenin ilk sıfır zam teklifi ne kadar ciddiyetten uzaksa sonra gelen teklifler de o kadar uzak. Hele son teklifinin bir öncekinden düşük olması işverenin işçiye karşı tavrının ne olduğunun açık göstergesi.

İŞVERENİN SALDIRILARI

İşveren, özellikle tiyatro işçisini greve başlamadan önce ve grev sırasında arayarak greve katılmaları halinde sözleşme yenileme dönemi olan Mayıs ayında sözleşmesinin yenilenmeyeceği tehdidiyle grevden vazgeçirmeye çalıştı. Grevci işçileri ziyaret eden yetkili memur sendikası Tüm Bel-Sen üyeleri hakkında soruşturma açtı. Dayanışma ziyareti yapan belediye şirket işçisi disipline verildi. Belediye Başkanı Kerimoğlu, gerek Belediye Meclisinde yaptığı basın açıklamasında gerek CHP Genel Merkez Yöneticilerine yaptığı bilgilendirmelerde işçilerin aldıkları ücretler hakkında gerçek dışı beyanlarda bulundu ve daha ötesi “İşçilerin greve devam etmesi benim için sorun değil, hizmetlerde aksama yok.” diyerek gözdağı verdi.

GREV SÜRECİ NEDEN UZADI?

Grev sürecinin uzamasının en önemli nedeni Belediye işvereninin uzlaşmaz tutumu ve Belediye Başkanının uzlaşmaz tutumu ve yaptığı gerçeğe aykırı, meydan okuyan ifadeler içeren beyanlarıdır. Diğer önemli neden ise temizlik işçilerinin de dahil olduğu şirket işçilerinin grev kapsamına dahil olmaması. 696 Sayılı KHK sonrası belediye şirketi bünyesine dahil olan şirket işçisi sayısı 1000’e yakın. Ancak toplu sözleşme yetki tespiti Belediye şirket işverenin itirazı nedeniyle mahkemelik. Yetki tespit davası yılan hikayesine dönmüş durumda. Yetki tespitine belediye şirket işvereninin itirazını çekmesi için yapılan eylemler, eylem kararı alan DİSK Genel-İş’in pasif tutumu ve eylemlerin kesintiye uğraması nedeniyle etkili olmadı. Şirket işçileri bu yüzden üyesi oldukları DİSK Genel-İş‘ten istifa ederek Belediye-İş‘e geçtiler. Belediye-İş‘in de şirket işçileri ile ilgili herhangi bir adım atmamış olması şirket işçilerinin sessiz kalmasının diğer sebebi. Bir diğer sebep ise grevci işçilerin yerine 6356 Sayılı kanunda yasak olmasına rağmen personel çalıştırılması.

CHP Genel Merkezinin grev kararının alınmasından itibaren süreç hakkında bilgi sahibiydi. Kılıçdaroğlu’na sendika yöneticileri ve işçiler bilgilendirme dosyası sunduğu halde sürece net müdahale etmemeleri grevin uzamasının bir başka sebebi.

BAKIRKÖY BELEDİYESİ ŞİRKET İŞÇİLERİNİN DURUMU

Bakırköy Belediyesi şirket işçilerinin durumu gerek işverenin sendikal örgütlenme üzerindeki baskıları gerekse de sendikaların şirket işçilerini yeterince sahiplenmemeleri yüzünden oldukça sıkıntılı. Şirket işçilerinin ücretleri ortalama 3200-3500 Lira civarında. Bu tutara yemek ve yol bedelleri dahil. Şirket işçileri 696 sayılı KHK ile taşeron firmalardan belediye şirketine geçtikleri için KHK’nın hükmünün sona erdiği tarihe kadar KHK’da belirtilen %4+4’lük zamla yetinmek zorunda kaldılar. Sonrasında ise işveren yetki tespit davasını bahane ederek ücretlerde artışa gitmedi. Tersine “eşit işe eşit ücret” denilerek pek çok işçinin ücreti düşürüldü, ücretler AŞAĞIDA eşitlendi. Özetle şirket işçisi yıllardır zam almıyor, tersine ücretlerinde düşüş yapılıyor. Şirket işçilerinin günlük yemek bedeli brüt 5 Lira. Pandemi döneminde kısa çalışma ödeneği uygulaması şirket işçisine uygulandı. (Aynı uygulama tiyatro işçisine de yapılmak istendiyse de Bakanlık tiyatro işçisi için yapılan başvuruyu kabul etmedi.)

Şirket işçilerinin sendikal örgütlenmeleri işveren tarafından baskı altına alındı. İlk dönemde DİSK Genel-İş‘e üye işçiler, işveren tarafından istifa etmemeleri halinde işten çıkarılmakla tehdit edildiler. İşveren tarafından hazırlanan istifa dilekçelerini imzalamak zorunda bırakıldılar. DİSK Genel-İş‘te örgütlü olunan bu ilk dönemde işverenin yetki tespitine itirazlarını çekmesi için yapılan eylemler sonrasında 5 şirket işçisi işten atıldı. Daha sonrasında DİSK Genel-İş’in kararsız ve tutarsız tavrı nedeniyle şirket işçileri istifa ederek Belediye-İş‘e geçtiler. Ancak Belediye-İş‘in şu ana kadar şirket işçileriyle ilgili attığı tek bir adım yok. Sonuç olarak şirket işçileri “örgütlü ama örgütsüz”, eylemsiz, bekleyiş halinde.

MEMUR EYLEMLERİ

Belediye memurları, işçi sendikalarıyla birlikte zaman zaman maaşların geç ödenmesi ile ilgili ortak eylemler yaptı. Memurların toplu sözleşmesinin yapılmaması nedeniyle 2020 yılında dört ay boyunca yapılan eylemler; memurlar açısından en uzun soluklu eylemlerdi. Bu eylemler sonrasında yapılan toplu sözleşme hak kayıplarına neden olan bir toplu sözleşme oldu.

BAKIRKÖY BELEDİYESİ: GREVLER, EYLEMLER, İŞTEN ÇIKARMALARIN YERİ. İŞVEREN MANTIĞININ DENEME YERİ!

Bakırköy Belediyesi’nde hak gaspları, işten çıkarmalar 2014 yılında Bülent Kerimoğlu belediye başkanı seçilmeden önce de vardı. Ancak hak gaspları, işten çıkarmalar 2014 yılından sonra sistematik hale geldi. Bu hak gaspları direniş ve grevleri de beraberinde getirdi. Bakırköy Belediyesi’nde işten çıkarmalara karşı sendikaların refleksi hep zayıf kaldı. 2015 yılında 2100’den fazla olan çalışan sayısı 2021 yılında 1700’ün altına indi. 2015 yılında yapılan BYUAŞ grevi yaklaşık 1 ay sürdü. O süreçte ve sonrasında işten atılan işçiler vardı. Belli aralıklarla maaşları zamanında ödenmeyen işçiler ve memurlar eylem yaptılar. 2016 yılında kadrolu işçiler ve tiyatro işçileri greve çıktılar. Grev bir hafta sürdü. İşten atılan tiyatro işçileri Belediye binası önünde 3 ay boyunca çadır kurarak eylem yaptılar. 2020 yılında memurlar üç ay boyunca toplu sözleşme hakkı için eylem yaptı. 2020-2021 yıllarında belediye şirket işçileri toplu sözleşme hakkı ve işten atılan işçilerin geri alınması için eylemler yaptılar. Devamında Bakırköy meydanında çadır kurdular. Ve bugün grev işgale evrilerek yeni bir boyut kazandı. Bundan sonrasını ne gösterecek kestirmek çok kolay değil. Esas olan işçilerin ne yapacağıdır. Biz işçiler olarak kendi irademizi ortaya koyacak cesaret ve gücü gösterecek miyiz? Yoksa bizi saran düzenin ağlarına tekrar tekrar takılacak mıyız?

Sonuç olarak bugün işçi sınıfı olarak bir yol ayrımında olduğumuzu görüyoruz. Bize ait, bildiğimiz sendikaların içlerinin boşaltılıp bize karşı bir silaha dönüştüğünü, patronlara yaranma aracı olduklarını görüyoruz. Sınıfımıza ait yapıları tekrar kazanmak gerekirse yeniden kurmak bizlerin ve tek tek hepimizin sorumluluğundadır. Bunun için mücadelenin hem tarihsel sorumluluk hem de güncel görevimiz olduğunu belirterek direnen işçi sınıfını selamlayalım!

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler