spot_img
spot_img
Ana SayfaGüncelİşçi sınıfının kaplanları anlatıyor: Yemeksepeti’nde ne oluyor?

İşçi sınıfının kaplanları anlatıyor: Yemeksepeti’nde ne oluyor?

Yemeksepeti Banabi kuryeleri iki gündür Levent’teki Yemeksepeti genel merkezi önünde hakları için direniyorlar. İşçilerin yanından, işçilerden aktarıyoruz.

Esnaf kuryelik modeli son dönemde şirketler tarafından çokça tercih ediliyor, çünkü şirketlerin vergi, işçi maliyeti ve diğer masraflardan kaçınabilmesini sağlıyor. Esnaf kuryelerin büyük kısmı 30 yaş altındaki insanlardan oluşuyor, bunun sebebi de kuryenin bir yıllığına Bağkur’dan muaf tutulması. Esnaf kuryelik modelinde, kuryeler dağıtım yaptıkları araçları (otomobil, motosiklet vs.) kendileri satın alıyorlar ve tüm ihtiyaçlarını kazandıkları paradan karşılıyorlar.

Yemeksepeti Banabi kuryeleri süreci ve işlerini şöyle anlatıyor:

“Bizim işimiz, bakkal veya manav gibi değil. Biz hayati tehlikeleri olan bir iş yapıyoruz. Bu işte kaza riski, geçici ya da kalıcı sakatlanma olasılığı, hatta ölüm riski bile var. Şirketler kuryelere dağıttıkları paket başına para veriyorlar, bu da kuryelerin daha çok paket almalarını sağlıyor. Daha çok paket teslim edeceğim derken kaza riski büyüyor.

Kuryeler, kaza masraflarını kendi ceplerinden ödüyorlar. Kuryelerin çalıştıkları şirketlerde kaza sonrasında ücretsiz izin ya da rapor hakkı yok. Ayrıca kuryelerin haftalık tatili, resmî tatilleri, ek mesai ücretleri ve yıllık izin hakları da bulunmuyor.”

“İş ortaklığı” adı altında esnaf kurye modelini uygulayan şirketler, işçilere hiçbir yasal hak tanımadıkları için esnaf kurye sayısını olabildiğince çoğaltarak paralarına para katarken işçilere de aba altından sopa göstererek sefalete mahkûm ediyorlar.

İşçiler neden iki gündür yağmur çamur demeden genel merkez önünde direndiklerini anlatıyor:

“Önceki senelerde asgari ücretin üzerinde, %20-30 zamla maaş alıyorduk. Bu işe %30 zamla maaş alarak girdim. Pandemi dedik, işsizlik dedik, birçok yer kapandı dedik, ses çıkarmadık. Ama bu sene asgari ücretin biraz fazla artmasının ardından benim maaşımı asgari ücret düzeyine çektiler. Markette ya da bakkalda kasiyerlik yapan çocuktan farkımız kalmadı. Liseye giden çocuğum bugün markette kasiyer olarak işe başlasa benimle aynı maaşı alacak. Çalıştığım günlerde 8-10 saat dışardayım. Çaycıya, yemekçiye para ödüyorum. Kahvaltıya, öğle yemeğine para veriyorum. Yemek parası zaten benim hakkımken bunların hepsi benim cebimden çıkıyor. Şirketin bana vermekle yükümlü olduğu yemek parası bile verilmiyor.

Burada toplanma sebebimiz ise şu: Maaşımız her sene normalde asgari ücretin üzerindeyken, bu sene daha az zamla maaşımızı asgari ücrete denk getirmeleri. Ben asgari ücretle motor üstünde yağmur çamur demeden çalışmaktansa aynı ücrete bir markette kasiyerlik yapmayı yeğlerim. O yüzden buradayız. Yani asgari ücretle çalışmak istemiyoruz.

Tazminat hakkının bile tanınmadığı esnaf kurye modelini bize kabul ettirmeye çalışıyorlar, yıldırmaya çalışıyorlar, biz yılmayacağız. Hakkımızı almak için her türlü mücadeleyi vereceğiz.

En kötü şartlarda 5.000 TL zam istiyoruz, paket başı da net 200 TL istiyoruz. İşimiz çok ağır, ellerinden gelse bizi karda kışta bile çalıştıracaklar. Son kar yağışında Allahtan valilik yasak getirdi de çalışmak zorunda kalmadık. Özellikle Banabi’de çalışan arkadaşlarımız 15 litrelik damacanalar taşıyorlar, 1,5 litrelik altılı su paketleri taşıyorlar. Asgari ücretle çalışmak istemiyoruz. O yüzden burada toplandık. Kurye arkadaşlara, yani sesimizi duyan herkese çağrımız şudur: Buraya gelsinler bu direnişe omuz versinler. Haklarımızı almadan dönmeyeceğiz. Çünkü birlikte olursak daha güçlüyüz.”

Trendyol’un, Alpin’in, Scotty’nin, Farplas’ın, Yurtiçi Kargo’nun bize öğrettiği bir şey var:
DİRENENLER ELBET KAZANACAK!

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler