Her iş cinayetinin ardından ‘kader’ açıklamaları yapan hükümetin, iş cinayetlerini meşrulaştırdığını ifade eden İSİG Meclisi üyeleri, ‘Biz bunu kabul edemeyiz. Çünkü bu ölümlerin tamamı kontrol edilebilir, önlenebilir iş kazalarıdır’ vurgusunu yapıyor.
Cezasızlık ve daha fazla kâr uğruna iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı Türkiye’de iş cinayetleri boyutu her yıl daha da büyüyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi tarafından 2016 yılına ait açıklanan iş cinayetleri raporunda bin 970 işçinin hayatını kaybettiği kaydedildi. Dihaber’in haberine göre İSİG aktivisti ve İş Güvenliği Uzmanı Selçuk Karstarlı ile İSİG İstanbul Meclisi üyesi Murat Çakır, işçilerin işlerini kaybetmemek adına iş hayatındaki güvencesizliğe, düşük ücrete göz yumduğuna dikkat çekti.
‘Ölümler önlenebilir’
İş cinayetleri raporuna göre özellikle 1-50 çalışanı olan kurumların ölüm oranlarının daha yüksek olduğunu aktaran Selçuk Karstarlı, “Devletin zayıfı, hakkı yeneni korumasını bekleriz. Bir üretim varken, birileri kazınırken birileri de hayatını kaybedebilir tablosu çiziliyor. Biz bunu kabul edemeyiz. Çünkü bu ölümlerin tamamı kontrol edilebilir, önlenebilir iş kazalarıdır” şeklinde konuştu.
Teknolojiden uzak üretim
Güvenli çalışma koşulları için teknik değişiklikler gerektiğinin altını çizen Karstarlı, ancak Türkiye’de sanayi politikalarının sonucu olarak işyerlerinin yeni teknolojilerle buluşamadığına işaret etti. Karstarlı, “Birçok işletme yurtdışındaki kapanmış işletmelere ait ya da eskimiş teknolojilerin makinelerini Türkiye’ye getiriyor ve Türkiye’de bu ekipmanlara teşvik uygulanıyor” dedi. Devletin çeşitli bakanlıklarının işçi sağlığını ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu ancak yükümlülüklerini yerine getirmediğini aktaran Karstarlı, şunları söyledi: “Asgari ücret belirlenirken de hükümet işverenlerin yanında yer almaktadır. İş cinayetleri konusunda da hükümetin tavrı paralellik gösteriyor. Bakanlar her kazadan sonra çıkıp yaptıkları açıklamalarda uluslarası şirketlerin çıkarlarını işçilerin hayatından daha çok önemseyen açıklamalar yapıyorlar. Hatırlarsınız, ‘Ben gördüm güzel ölmüşlerdi’, ‘Bu işin fıtratında bu var’ açıklamaları ülkenin başbakanının, çalışma bakanının sözleridir.”
‘Sorumlular hesap vermiyor’
İş cinayetlerinin sorumlularının hesap vermediğini bu nedenle iş cinayetlerinin arttığını ifade eden Murat Çakır ise “Şirvan oldu, Soma oldu kim ne yapabildi? Karar verenler yargılanmıyor, ceza almıyor, göstermelik cezalar veriliyor. Devlet kademesinde de böyledir” dedi. Türkiye’de insanların düşünceleri dolayısıyla hapis yattığının ama iş cinayetleri nedeni ile caydırıcı cezaların verilmediğinin altını çizen Çakır, “Bu ülkede 301 işçinin katili olabilirsiniz. Soma’daki iş cinayetinde de olayın meydana gelebileceği altı ay öncesinden öngörülmüştür. Ortamda gaz ölçümü yapan cihaz 15-20 civarında olması gereken gaz miktarını 500 olarak hesaplamıştır. 301 insanı öldüren kişi ceza almadı daha ne olabilir ki?” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin ucuz iş gücü merkezi olduğunu vurgulayan Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ücreti ne kadar olursa olsun insanlar işlerinden olmak istemiyor. Bir arkadaşım ‘Dışarda açlıktan öleceğime iş kazasında öyleyim, en azından iş kazasının olmama ihtimali var. Ama işsiz kalırsan mutlaka öleceğim’ demişti. Emekçi sınıfının yaşadığı temel espri budur” şeklinde konuştu.
