spot_img
spot_img
Ana SayfaSeçtiklerimizHakkını arayan cam işçisine OHAL engeli - Aziz Çelik

Hakkını arayan cam işçisine OHAL engeli – Aziz Çelik

Cam işçilerinin yürüyüşü OHAL bahanesiyle yasaklandı. Bu hukuksuz uygulama ilk değil. OHAL boyunca yetkisini aşan pek çok “mülki amir” kendini “mülkün amiri” zannederek hukuku çiğnedi.

Türkiye İş Bankası’na bağlı Şişecam grubunun Lüleburgaz’da kurulu Kırklareli Cam Fabrikası’ndan atılan 90 cam işçisinin işlerine geri dönmek için başlattıkları yürüyüş, OHAL bahane edilerek Kırklareli Valiliği tarafından hukuksuz ve keyfi biçimde yasaklandı. Günlerdir Lüleburgaz’da sendika binasının önünde bekleme eylemi yapan işçiler sonuç alamayınca seslerini duyurmak için İstanbul Tuzla’da bulunan Şişecam Genel Müdürlüğü’ne yürüme kararı almıştı. 20 Ekim günü başlayan yürüyüş, 21 Ekim günü Kırklareli İl Jandarma Komutanlığı’nın Valilik makamına yazdığı gerçek dışı iddialarla dolu yazı üzerine Valilik tarafından engellendi.

Yazı bir ibret vesikası niteliğinde. 90 cam işçisinin ve ailesinin başlattığı yürüyüşün güvenliğini sağlamak ve anayasal haklarını kullanan ve ekmeğinin peşinde olan işçileri korumakla sorumlu olanların, bunu yapmak yerine, işçilerin barışçı hak arama eylemini akıl almaz ve gerçek dışı ifadelerle karaladıkları görülüyor. Yazıya göre “protesto yürüyüşü esnasında yapılan araştırma ve incelemede toplanan gruba işçi ve aileleri dışında çevre illerden gelen marjinal grupların yürüyüşe katılarak eşlik ettikleri ve moladan sonra ayrıldıkları… Yürüyüş esnasında marjinal gruplar tarafından kamu düzeninin ve kamu sağlığını bozacak halkın can ve mal emniyetini tehlikeye düşürecek eylemlere dönüşebileceği yapılan istihbari çalışmalar neticesinde tespit edilmiştir.”

Hangi birini düzeltelim. 90 işçi, eşleri, anne babaları ve çocukları ile yürüdü. Çocuklar annenlerin kucağında ve çocuk arabalarında yürüyüşe katıldı. Onlara başta CHP milletvekilleri ve bölgedeki belediye başkanları olmak üzere, sendika temsilcileri ve çok sayıda Trakyalı destek verdi. Yürüyüş güzergâhında işçilere büyük destek vardı. Yürüyüş boyunca önde bayraklar taşındı, işçilerin üzerinde sendika önlüğü ile “iş-aş-adalet”, “işimizi geri istiyoruz” “iş, ekmek, adalet” “Şişecam duy sesimizi” yazan pankart yer aldı. Yürüyüş boyunca işçiler Edip Akbayram ve Moğollar’ın şarkı ve türküleri ile moral buldu, İzmir marşını söyledi. Yürüyüş sırasında hiçbir olumsuzluk yaşanmadı, kimsenin burnu kanamadı. En küçük bir olay çıkmadı. Cam işçileri onlarca yılın mücadele deneyimi ile vakur, ağırbaşlı ve sınıf disiplini ile yürüdüler.

Mülki amir mi mülkün amiri mi?
Bunlar mı marjinal! İşe geri dönme talebi mi marjinal? Çoluk çocuk yürümek mi marjinal, yaşlı annelerin oğullarına, küçük çocukların anne ve babalarına destek vermesi mi marjinal? Sahi bu saçma sapan yazıyı yazanlar neden rahatsız oldu? Bu yürüyüş hangi kamu güvenliğini bozdu? Kimin mal ve can güvenliğini tehdit etti? Veya yürüyen işçiler güvenlik güçlerinin hangi uyarısını dikkate almadı? Koskoca valilik ve bir vilayetin kolluk kuvvetleri 90 işçinin hak araması sırasında güvenliği sağlamaktan aciz mi? Bunların hiçbirine verilecek ciddi bir yanıt yok. İşçilerin barışçı hak arama eylemi kara çalınarak yasaklandı.

Bu hukuksuz uygulamalar ilk değil. OHAL boyunca yetkisini aşan pek çok “mülki amir” kendini “mülkün amiri” zannederek patronları korumak için hukuku çiğnedi. DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası Kandıra ve Düzce’de benzer uygulamalarla karşı karşıya kaldı. Birçok işçi eylemi benzer bahanelerle ertelendi. İşçilerin direnişleri ve grevleri kırılmak istendi, grevleri yasaklandı. Sormak lazım: OHAL darbecilere karşı mı ilan edildi, yoksa işçilere karşı mı?

Sanıyorum mülki ve kolluk amirlerinde kavram kargaşası var! “Mülk” memleket, ülke demek. “Mülki” memleketle ilgili demek. Siz mülki amirsiniz, mülkün ve sermayenin amiri değil. “Adalet mülkün temelidir” ifadesindeki mülk de mal ve mülk değil, memleket demek. İşinizi adaletle görmek zorundasınız. 90 işçinin hak arama eylemine tahammül edemeyen mülki amirler hiç merak ettiniz mi işsiz kalan o 90 işçinin çocuklarının geleceği ne olacak? Emekliliklerine yıllar olan işten atılan işçiler nerede iş bulacak? Hiç merak ettiniz mi bölgenizde kârlılık rekorları kıran fabrikalar neden o işçileri işten atar! Biraz da bu yönde istihbari çalışma yapsanız… İşten atılan şu fotoğraftaki işçinin kaygıları ile de ilgilenseniz biraz…

Cam işçisinin mücadele geleneği
Cam işçileri ilk kez yürümüyor, cam işçileri ilk kez işten atılmıyor ve ilk kez hukuksuzlukla karşı karşıya kalmıyor. Otuz yılına bizzat tanık olduğum uzun soluklu bir mücadele geleneği var cam işçisinin. Türkiye işçi sınıfı tarihi içinde özel bir yeri var. İşten atılan cam işçileri kaderlerine razı olup köşelerine çekilmiyorsa, 1960’lardan bu yana yarattıkları geleneğe yaslanıyorlar.
Cam işçisi 1966 Paşabahçe grevinden başlayarak sayısız grev ve direnişe imza attı. Cam işçileri ilk kez yürümüyor. 1966’da Boğazı gemilerle geçerek işveren sendikasının önünden Taksim’e yürüdüler. 12 Mart koşullarında cam işçisi grevdeydi. 1980’deki uzun grevleri 12 Eylül darbesi ile bitirildi. 1991’de Paşabahçe fabrikasından 600’e yakın işçi çıkarıldığında 21 gün 21 gece süren ve adeta bir semt direnişine dönüşen eylem sonucunda işçiler işlerine geri dönmüştü. Bu direniş sırasında da cam işçileri gemilerle Beşiktaş’a geçip Şişecam Genel Merkezi’ne yürümüştü.

1966 paşabahçe grevi ile ilgili görsel sonucu

Cam işçileri, 2002’de Paşabahçe fabrikasının kapatılmasına karşı, 2003 yılında Eskişehir Paşabahçe fabrikasında yüzlerce işçinin işten çıkartılmasına karşı büyük direnişler yürüttü. Eskişehir cam işçileri İstanbul’a gelerek Şişecam Genel Merkezi’ne yürüdü. Cam işçileri, 2013 yılında Topkapı şişe fabrikasının kapatılması ve işçilerin sokağa atılmasına karşı direnmiş ve işçilerin başka fabrikalarda işe yerleştirmeleri sağlanmıştı. Cam işçileri büyük grevlere ve eylemlere imza attılar. Cam işçilerinin mücadeleci geleneği ile baş edemeyen Şişecam yönetimleri, 2000’li yıllarda grev ertelemeleri devreye soktu. 2000’li yıllarda cam işçilerinin beş grevi milli güvenlik ve genel sağlık gerekçesiyle ertelendi (yasaklandı). Hükümetler Şişecam ve İş Bankası’nın bir dediğini iki etmedi ve rakı şişesi, su bardağı, otomobil ve pencere camı üreten fabrikalardaki grevlerin milli güvenliği bozduğunu keşfettiler. Son grev ertelemesi ise 2017 yılında yaşandı. Cam işçileri grev ertelemesini fiili direnişle boşa çıkardı.

Cam işçilerinin mücadele geleneği bir sendikal mücadele geleneği aynı zamanda. Cam işçileri yarım yüzyıldan fazla süredir örgütlü oldukları Kristal-İş Sendikası ile mücadele ediyor. Ancak sendikanın son birkaç yıldır işçi direnişlerine gereken desteği vermediği ve özellikle işten atılmalar karşısında pasif kaldığı gözleniyor. Bu durum işçilerin mücadelesine zarar veriyor.

Kırklareli Cam’da yaşanan işten çıkarmalarda da sendikanın pasif tutumu işçilerin tepkisini çekiyor. Kristal-İş’in bu hantallıktan kurtulması ve cam işçisinin hak arama mücadelesinde öncü olması şart. Haklarını arayan cam işçisi kardeşlerimin her şeye rağmen kazanacağına inanıyorum.

*Meraklısı için not:
Cam işçilerinin mücadele tarihi üstüne kitaplar
M. Hakan Koçak (2014). Camın İşçileri Paşabahçe İşçilerinin Sınıf Olma Öyküsü, İletişim Yayınları.
Aziz Çelik ve Zafer Aydın (2006). Paşabahçe 1966 Gelenek Yaratan Grev, TÜSTAV Yayınları.
Can Şafak (2008). 1971 Cam Grevleri, Kristal-İş Yayınları.

AZİZ ÇELİK

BirGün

***

 

Cam işçileri bekleyişte!

Cam işçilerinin coşkuyla, umutla başlattıkları Lüleburgaz’dan İstanbul’a uzanan yürüyüşleri, Muratlı Kavşağı’nda bekleyişte. Kırklareli Valiliği’nin OHAL yasağı sebebiyle yürüyüşü engellemesi sonucunda kolluk güçleri saat 18:00’e kadar işçilere “süre vermiş” durumda. 18:00’e kadar işçilerin gitmemesi durumunda ise jandarma saldıracağını bildirdi.

Lüleburgaz emniyet müdürünün işçilerle görüşmek için yanlarına geldi. İşçiler komite kararını beklediklerini ona göre hareket edeceklerini bildirdi.

İşçilerin haklı bekleyişi devam ediyor.

 

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler