spot_img
spot_img
Ana SayfaHaberGreve müdahale mahkemeden döndü - Nuran Gülenç

Greve müdahale mahkemeden döndü – Nuran Gülenç

Birleşik Metal İş ile Tekno Maccaferri arasındaki toplu sözleşme görüşmelerinde sürece işverenin müdahalesi, OHAL sonrası yeni Türkiye’den değil ama eski Türkiye’den izler taşıyor…

Ülkemizde grev hakkı, toplu iş sözleşmesi düzeni içinde tanımlanmış yasal bir hak olarak uygulanıyor. Bu nedenle tarihte örneklerini bildiğimiz hak grevi, dayanışma grevi, genel grev gibi grev biçimlerinin yasalarımızda yeri yok. Bu sınırlı haliyle bile grev hakkı, yani işçilerin üretim yapmama hakkını kullanması ihtimali, patronları toplu sözleşme görüşmelerinde uzlaşmaya zorlayan en önemli hak.

Toplu sözleşme süreçlerinin bir parçası olarak uygulama alanı bulan, 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile düzenlemiş, bu hakkın kullanımı işçilerin üyesi olduğu sendika ile işveren veya işveren sendikası arasında yapılan toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması halinde gündeme geliyor.

Geçmişten bugüne, patronların işçilerin greve çıkma ihtimalini bertaraf edebilmek için her türlü yolu denediklerine pek çok kez tanıklık ettik. Fabrikayı geçici olarak kapatma, işçileri sendikadan istifaya zorlama, sendikacıları karalama, kağıt üzerinde çeşitli oyunlar yapıldığını gördük.

Hükümetin, 15 Temmuz 2016 sonrasında OHAL ilan edip, OHAL’i de grev yasaklamaları için bahane olarak kullanmaya başlamasıyla birlikte patronlar hileli yollara başvurmak yerine, direk hükümeti devreye sokarak grev hakkını kullanılamaz hale getirmeye başladılar. Bu arada, Bakanlar Kurulu OHAL sürecinde 5 grevi yasaklayarak bir yıl gibi kısa sürede bir rekora imza attı.

Hile ile grev engelleme
Birleşik Metal İş Sendikası ile Tekno Maccaferri işyeri arasında yürütülen toplu sözleşme görüşmelerinde greve giden sürece Tekno yönetimin müdahalesi, OHAL sonrası yeni Türkiye’den değil ama eski Türkiye’den izler taşıyor.

Birleşik Metal-İş Sendikası ile Tecno Maccaferri arasında mart ayında toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Tekno, sadece tek bir şirketten oluşmuyor; metal sektörünün yanı sıra inşaat sektöründe de faaliyet yürütüyor. Birleşik Metal-İş Sendikası’nın örgütlenebildiği metal işkoluna giren, Düzce’deki Tekno Maccafferi fabrikasında yıllardır örgütlü. Bir de Ankara’da metal sektöründe görünen beş kişinin çalıştığı bir ofisi bulunuyor.

3 oda 1 salon ve 42 çalışan
Mayıs ayına gelindiğinde görüşmeler ücret maddelerinde tıkandı. Prosedür gereği arabulucu süreci işletildi. Sonuç alınamadı. Adım adım grev uygulama aşamasına doğru yol alındı.

Uzun yıllardır, sendika ile toplu iş sözleşmesi düzeni içinde olan işyeri, ülkenin anti demokratik ikliminden mi güç aldı, yoksa insan kaynakları müdürünün gayretkeş çabasından mı bilinmez ama Tecno yönetimi işçilerin greve çıkmasını engellemek için kolları sıvadı. Beş kişinin çalıştığı Ankara ofiste çalışan sayısını SGK kayıtları ile oynayarak haziran ve temmuz ayında kademeli olarak, önce 36’ya sonra 42’ye çıkarttı. Sendika bunu farkeder etmez, Ankara İş Mahkemesi ile bu adreste keşif yaptırdı. Ofise gidildiğinde görüldü ki, 3 oda 1 salon olan küçücük ofiste sadece üç masa ve iki kişi var. Kalan 39 kişi ortalıkta yok. Geriye dönük Tekno’nun tüm şirketlerine bakıldığında, normalde görünen beş işçinin haricinde geriye kalan 37 işçinin izlerine ise haziran ayı öncesi diğer şirketlerin çalışanı olarak rastlandı.

Sendika 12 Temmuz 2017’de Grev Karar’ı alıp 31 Temmuz 2017 tarihinde grevin başlayacağını işyerinde ilan edince, hilesine güvenen Tekno yönetimi, işyerlerinde grev oylaması talebini organize etti. 21 Temmuz’da grev oylaması yapıldı ve doğal olarak bu hileli ortamda “greve hayır” çıktı. Patron müdahalesi olmadan, işleyen sürecin sonunda eğer grev oylaması sonucu, “hayır” çıksaydı sözleşme Yüksek Hakem Kurulu tarafından sonuçlandırılacaktı.

Ancak bu yasalara aykırı ve hileli durumu tespit ettiren Birleşik Metal-İş Sendikası birçok hilenin döndürüldüğü grev oylamasına ve sonucuna itiraz etti.

Neyse ki, bu göz göre göre yapılan hileli durum nedeniyle, Sendika’nın yaptığı itiraz mahkeme tarafından 25 Temmuz’da kabul edildi. Grev oylaması iptal edildi. Düzce İş Mahkemesi, işçilerin lehine örnek bir karara imza attı. Böylece işyerlerine emsal teşkil edecek, yöntem tarif edecek bir girişim engellenmiş oldu.

Şimdi, Tekno yönetimi, bu hilenin işe yaramadığını görünce ya masaya gelecek anlaşma yoluna gidecek, ya da önümüzdeki günlerde Düzce’de işçiler, OHAL koşullarında pek nadir karşılaştığımız grev pankartını Tecno Maccafarri fabrikasının girişine asacaklar.

Elbette, Hükümetin son dakika grev yasaklaması ile karşı karşıya kalmazlarsa.

Nuran Gülenç

Birgün

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler