spot_img
spot_img
Ana SayfaGüncelÇiğli Belediyesi'nde Genel-İş Sendikası "satış sözleşmesine" imzayı attı

Çiğli Belediyesi’nde Genel-İş Sendikası “satış sözleşmesine” imzayı attı

İzmir Çiğli Belediyesi’nde çalışan belediye işçileri toplu iş sözleşmesi sürecinde taleplerinin kabul edilmesi için greve gitti. Grevin 6. Gününde (12 Nisan gecesi) DİSK/Genel-İş Sendikası 8 no’lu Şube, işçilerin iradesini yok sayarak 3 yıllık sözleşmeye imza attı.

Bu 3 yıllık “satış sözleşmesini” ve tüm bu süreçte yaşananları greve katılan bir işçiyle konuştuk.

Çiğli Belediyesi’nde toplu iş sözleşmesi görüşmeleri nasıl geçti?

Toplu iş sözleşmesi pratiği ile alakalı hiçbir yol alınamadı, işveren milim geriye gitmedi. Sendika da bunun ileriye götürülmesi, işverene geri adım attırmak için hiçbir çalışma, hiçbir faaliyet içine girmedi. Buradaki işçinin mücadelesini sadece kendini popüler edebileceği bir faaliyet, kendini işçiler arasındaki yok olmuş itibarını geri kazanabilme çabası olarak yürüttü. Onun dışında hiçbir şey yapmadı. Grev, direniş tamamen işçinin kendi inisiyatifinde, kendi öz iradesinde gerçekleşti. Yani özne götürdü bu işi. Burada kurumsal temsiliyetin hiçbir etkinliği olmadı.

Toplu sözleşme görüşmeleri süresince sendika DİSK/Genel-İş nasıl bir tutum aldı?

TİS görüşmeleri 18 Kasım’da başladı. İdari maddeler müzakere edilmeye başlandığında biz görüşmelerin çok zor geçeceğini, özellikle ekonomik maddelerde sorun yaşayacağımızı sendikaya telkin ettik, sendikayı uyardık o süreçte. Sendika, biz gereken her şeyi yapacağız, bu toplu sözleşme hepimizi mutlu edecek, dolayısıyla siz burada mağdur olmayacaksınız gibi ajitasyonlarla bu toplu sözleşmeyi görüşmelerini sürdürdü. Ta ki arabulucu sürecine kadar. Orada da sorun çözülmedi, herhangi bir aşama katedilemedi. Uyuşmazlık raporu tutuldu ve Genel Merkez’e gönderildi. Biz artık buradan sonra doğrudan TİS sürecine kendimiz müdahale etmeye başladık. Dedik ki, bu toplu sözleşme artık yürümüyor, yürütülemiyor. Öyleyse bu saatten sonra bizim grev kararımız gelsin, kararımızı asalım ve kitlesel eylemlere başlayalım. Yürüyüşler yapalım, kamuoyuna sesimizi duyuralım, bizim ne yaptığımızı, ne talep ettiğimizi, ne istediğimizi, mağdur edildiğimizi bilsinler. Ancak bunların hiçbirisi gerçekleşmedi. Sendika bu söylediklerimize kulaklarını tıkadı. Grev kararı ise bizim baskımızla asıldı oraya. Grev akşamı toplu sözleşmeyi bitirmek istediler, biz müdahale ettik. Dedik ki bu böyle bitirilemez, böyle bitiremezsiniz. Bizim grev hakkımız var ve bu bizim anayasal, demokratik hakkımız. Bu işçi sınıfının mücadele ederek kazandığı bir haktır. Bunu işverenin ayakları altında ezdirip geçirtmeyiz. Biz greve çıkacağız dedik ve o gece de çıktık. 6 gün grev yaptık, çok motiveydi işçiler. Sendika bunu sönümlemek, grevi bir şekilde bitirmek için alttan çalışmalar yapıyordu. Biz bir şekilde grevi diri tutmaya çalışıyorduk. Grev tam sonuca ulaşacakken, 6. günün gecesi sendika toplanıp toplu iş sözleşmesini bitirdi.

İşçiler imzalanan sözleşmeye neden “satış sözleşmesi” diyor?

Görüşmeler çıkmaza girince işçinin en son önerisi olarak toplantıda şu söylendi:
1. Tüm haklara %40 zam.
2. Yılda madem tüfe üfe alamıyorsunuz %50 + üfenin %20’si kadar zam.
Sendika “Bize güveniyor musunuz? Yetki veriyor musunuz?” diye sordu işçi de evet dedi. Onlar da gittiler, 5 saatlik bir müzakerenin sonucunda kendi istedikleri şekilde sözleşmeyi imzaladılar.

Taleplerimiz yerine ilk yıl sadece yevmiyeye %36 zam. İkinci yıl için birinci 6 ay %20, ikinci 6 ay %17 zam. Üçüncü yıl ise tefe üfe oranında zam. Onun dışında, talebimiz zaten 3 yıllık bir sözleşme değildi. 3 yıllık toplu sözleşme antidemokratik bir sözleşmedir, biz bunu kabul etmiyoruz. 3 yıllık toplu sözleşme onların yarattığı ucube bir şey. Bu talep bizim dışımızda gerçekleşmiştir.

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler