spot_img
spot_img
Ana SayfaÇeviriÇeviri | 20 Saatlik İş Günü, Haftada 100 Saat Çalışma, Yemek Molası...

Çeviri | 20 Saatlik İş Günü, Haftada 100 Saat Çalışma, Yemek Molası Yok – Labor Notes

Hollywood’da Amazon, Netflix, AppleTV gibi dijital platformların ve Disney, Warner, Universal gibi stüdyoların yapımlarında çalışan set emekçileri büyük bir grev için hazırlık içinde. Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Sahne ve Gösteri Sanatları Çalışanları Konfederasyonu (IATSE) üyelerinin ezici çoğunluğu sendikaya grev yetkisi verilmesini onayladı. Labor Notes sitesinden çevirdiğimiz söyleşide çalışma koşullarını ve grev oylama sürecini üyelerden Don M. anlatıyor. Yazının sonunda ise sendika üyesi diğer çalışanlarla yapılan söyleşilerden bir video-montaj yer alıyor.

ABD’de 59.000 üyeli bir sendika olan Uluslararası Sahne ve Gösteri Sanatları Çalışanları Konfederasyonu (IATSE), grev yetkisinin üyeleri tarafından oylanmasına dair sonuçları pazartesi günü açıkladı. Üyelerinin yüzde 90 katılımıyla gerçekleşen oylamada oy kullanan üyelerin çarpıcı bir biçimde yüzde 99’u sendikanın 100 yılı aşkın tarihinde ülke çapındaki ilk grevini yapmasına yetki vermek üzere oy kullandı. Salı günü sektörle pazarlıklar yeniden başladı. Pazarlıklar sırasında, sektörü temsil eden Sinema ve Televizyon Yapımcıları Meslek Birliği ile yapılan müzakerelerde uzlaşmaya varılamayan başlıca konular şunlar:

  • Aşırı Yüksek Çalışma Saatleri;
  • Düşük Ücretler;
  • Mola ve Repo Süreleri
  • Geleneksel televizyon ve film yapımına kıyasla dijital platform yapımlarının ücretlerinin düşüklüğü.

Oylama öncesinde, Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri örgütünün Austin biriminden Cerena E., özel efekt işçisi ve IATSE üyesi Don M. ile çalışma koşulları ve yönetimle müzakerelerin nasıl gittiği üzerine görüştü.

Cerena E.: Bir iş gününü anlatır mısın?

Don M.: Ben özel efektlerdeyim. Settense daha çok masa başı insanıyım. Bu yüzden çalışma günüm sabah 6’dan akşam 6:30’a kadar, haftada beş gün; yani haftada 60 saat çalışıyorum. Genellikle, bizden yapmamızı istedikleri bir çekim hilesi ya da bir özel efekt oluyor, biz de bunun üzerine bir prototip oluşturuyoruz. Diyelim ki bu bir araba kazası, duvara atılan insanlar, patlamalar olsun, ya da havayı yağmurlu veya rüzgarlı yapmak olsun; ekiptekiler gündüz bu sahneyi çekmek istediğinde, efekti uygulamak üzere sete gidiyoruz.

Çalışma sürelerinizi belirleyen kesin bir sınır var mı?

Kesinlikle haftada 60 saatten fazla çalışıyoruz. Bu aslında bizim taban sınırımız olarak görülüyor. Yani hayır, pek yok. Daha önceleri günde 20 saat çalıştığım oldu.

Delilik bu. Peki bu nasıl oluyor?

Yani sinema endüstrisinin çalışma tarzına ve sendikamızın işleyişine dayanarak bize yemek molası vermek zorunlulukları yok. Ancak, işi ertelediklerinde ve mola vermemiz gerektiğinde bize yemek cezası ödemek zorundalar. Bu nedenle, genellikle başladıktan altı saat sonra, sizin için öğle yemeği molası vermeleri gerekir. Bu dediğim tabii ki daha çok setler için geçerli, masa başı işlerde yemek molaları gayet düzenli bir şekilde veriliyor. Ancak sette çekim yaparken, mola saatinden itibaren sizi çalıştırdıkları her 15 dakika için yemek cezası ödemek zorundalar. Bu yüzden yemek vermemeleri bizim için bir nebze de olsa avantajlı bir durum.

Ama biliyor musunuz, bir sendikamız olmasaydı, bunu yapmazlardı. Bu ekstra ücreti alamazdınız. Çoğu zaman çalışma günlerini 10 saat boyunca hiç mola vermeden çekim yaptığımız ve Fransız saatleri dediğimiz şekilde planlarlar. Böyle olunca fazladan yemek cezası oluyor, bu da günde 12 saat mola vererek çalışmaya denk geliyor.

Yani sendika belirli bir zamanda size mola verdirmeleri gerektiğini söylüyor, aksi takdirde bunun cezası var. Diğer bir şey ise, bir sonraki vardiyanızdan önce size vermeleri gereken bir dinlenme (repo) süresi var.

Netflix için çekilen bir yapımda haftada 106 saat ve yedi gün çalıştım. Onca saat çalışmak… o kadar çok para kazanıyorlar ki cezalar umurlarında değil sanırım. Sendika, dinlenme süremizi ihlal ettikleri için onlara ceza kesecek. Mesela, gece yarısı işi bıraktıysam sabah 10’a kadar beni tekrar işe çağıramazlar. Ama “Hayır, dokuzda orada olmalısın.” derlerse de buna zorla çağrılma denir, yani izin süremin tamamı bana verilmemiş olur. Böyle olunca sendika tarafından cezalandırılmaları gerekir, bu da zorla çağrılma için bir ücret talep etmek anlamına gelir. Sorun şu ki, bu şirketlerin parası çok. Netflix için bu bir sorun değil. Cezası ne olursa olsun ödeyecekler ve bu umurlarında değil. İşte bu yüzden sendikamız, insanların tamamen bitkin olmaması ve yıpranmaması adına yeterli dinlenme süreleri verilmesi için daha katı kurallar konması konusunda baskı yapıyor.

[Instagram’daki] @ia_stories hesabında, esasen insanların sektörde olanları anonim olarak bildirdiği kesintisiz bir akış var. İnsanların farkında olduğu birçok korkunç şey var ve bu yüzden de sendikaya grev yetkisi vermeye istekliler. Pek çok insan evlerine giderken direksiyonda uyuyakaldıkları için kaza yapıyor. Belli bir süre boyunca uzak bir yerde çekim yapıyorsanız yapımların otel sağlaması gerekir, ancak çoğu bunu yapmıyor ve sonra ne oluyor tahmin edersiniz.

Sinema ve Televizyon Yapımcıları Meslek Birliği ile yapacağınız sözleşmede nelerin müzakere edildiğinden bahsedebilir misin?

Bu grevle ilgili neler oluyor? En azından sendikamın bildirdiği kadarıyla, internet platformlarındaki birçok yeni içerik durdu. Bu platformların yapımcıları “yeni medya” olarak kategorize edilmeye devam etmek istiyorlar. Çünkü bize nasıl ödeme yapacakları ve yapımın türüne göre ücret harici ne tür ödemeler elde edeceğimiz konusunda farklı kurallar var. Diyelim ki bir TV dizisinin ilk sezonunda ya da pilot bölümü ekibinde çalışıyorsunuz. O durumda şirket emeklilik primlerinizin tamamını ödemek zorunda değil ve dinlenme süreleriniz daha kısa olur. Vardiyalar arasındaki 10 saat izin yerine, size sadece sekiz saat izin vererek sıyrılabilirler. Ve böylece muazzam büyüklükteki Netflix, Amazon ve Apple TV gibi şirketler “Ah evet, biz yeni medyayız. Böyle gevşek kurallara sahip olmak ve ücretler dışındaki ek ödemelere daha az mecbur olmak istiyoruz” demeye getiriyorlar. Gerçekten muazzam bir güçleri varken sıradan adamlarmış gibi davranıyorlar.

Sonuç olarak sendika, “Hayır, daha uzun repolara [dinlenme sürelerine] ihtiyacımız var” diyor. Çalıştığımız gece vardiyaları ve benzeri durumların düzenlenmesi için de daha fazla desteğe ihtiyacımız var ancak sektör gerçekten harekete geçmiyor.

Grev yetkisini oylaması süreci nasıl işliyor? Olası engeller neler?

Tüm yerel sendika başkanlarımız Sinema ve Televizyon Yapımcıları Meslek Birliği ile toplantılar yaptı. Fakat en son taleplerimizi belirlediğimizde, onlara bakmadılar bile. Temelde hiçbir şeye yanaşmıyorlar. Sanırım grev yapmaya niyetimiz olup olmadığını görmek istiyorlar. Bu yüzden şu an en önemli şey bu grev için yetki oylamasını yapmamız ve müthiş yüksek bir “evet” oyu almamız. Bunu müzakere masasına götürüp “Bakın grev yetkimiz var ve şirketteki her yapımı durdurabiliriz” diyebiliriz. Endişe şu, sendikada neler olup bittiğinin farkında olmayan insan sayısı fazla olursa ve grev için yetki oyu alamazsak, haklarımız konusunda tamamen mahvoluruz. Kullanılıp atılacak robotlar gibi muamele görürüz.

Sürekli fark ettiğim şey şu: sektörde ve sendikada kuralların nasıl işlediğini bile bilmeyen çok sayıda insan var. Bu yüzden şu anda sendikanın Atlanta şubesi bir toplantı düzenliyor. Böylece üyelerimizi grev yetkisi oylamasında evet çıkmasının otomatik olarak grevin gerçekleşeceği anlamına gelmediği konusunda bilgilendirmeye çalışacaklar. Bu oylama sendika eğer “Evet, bu talepleri karşılamak için mutlaka grev yapacağız” demeye karar verirse bizim de buna onay verdiğimiz anlamına geliyor sadece.

Sendikanızda diğer üyelerle faaliyet yürütmek nasıl bir şey? Sıradan bir üye olarak sendika çalışanlarınızdan farklı görüşleriniz var mı?

Sendikamızdaki, liberal bir sektörde çalışmasına rağmen genel seçimlerde hala kendi çıkarlarına karşı oy kullanan insanların sayısı beni oldukça şaşırtıyor. Birlikte çalıştığım ve Cumhuriyetçi Parti’ye oy veren birçok kişi var ve bu gerçekten hiç mantıklı gelmiyor. Ama sendika liderlerimizin bu insanlara karşı hassas olmaya çalıştığını da düşünüyorum.

Bence hepimiz, çok güçlü bir grev yetkisi oylamasının grev yapmamıza gerek bırakmayacak bir pazarlık kozu olarak yeterli olacağını umuyoruz. Hepimizin faturaları ödemesi ve para kazanması gerekiyor. Ancak yapımcıların daha fazla para kazanması için ek ücretlerimizden ve sağlığımızdan daha da fazla vazgeçmek niyetinde değiliz. Bunları ödemeye güçleri yeter, sadece biraz baskı yapmamız gerekiyor. Her zaman rekor düzeyde kâr ediyorlar.

İstedikleri bütün içerikleri üretmeye devam edebilirler. Bunun için bizi günde 14-16 saat çalışmaya zorlamak yerine yapım takvimini biraz daha geniş zamana yaymaları yeter. Çizgi-üstü çalışanların büyük çoğunluğu (çizgi-üstü kavramı oyuncular, yapımcılar, yönetmenler, yazarlar, kurgucular gibi işleri tanımlıyor) şunun farkında değiller: onlar 12 saat çalıştığında bizim ekibin geri kalanı olarak hazırlık için onlardan 1 saat önce gelmemiz ve toparlamak için de onlardan sonra 1 saat daha kalmamız gerekiyor. Böyle olunca da onlar 12 saat çalışıldığını düşündüğü durumda biz en az 14 saat çalışmış oluyoruz. Bir de evinize 45 dakika yol gidiyorsanız altı ya da yedi saatten daha fazla uyumanız hiçbir şekilde mümkün değil. Yemek yapacak, iş dışında kimseyi görecek, hatta asgari bir sosyal hayata sahip olacak vaktiniz bile kalmıyor.

Peki [IATSE sendikası dışındaki] insanlar bu oylama sürecine nasıl destek olabilir?

Diğer ekip çalışanları ve oyunculardan desteklerini açıklayanlar oldu. Temel olarak dayanışma içinde olduklarını dile getirdiler ve yapım şirketlerine “Çizgi-altı ekip çalışanlara nasıl muamele ettiğinizi görüyoruz ve bunu doğru bulmuyoruz” dediler. Bazı sendika üyelerimizin grev yetkisi oylamamıza destek olmak isteyen ve bu dijital platformlara üye olan insanlara aboneliklerini iptal etme çağrısında bulunduğunu gördüm. Şunu demeye çalışıyoruz “Amazon, Netflix, Apple TV, platformlarınızı bütün eğlence içeriğini üreten bu insanlara uyguladığınız kötü muameleden bıktık.” Göndermeye çalıştığımız mesaj bu.

Don M. IATSE üyesi bir özel efekt işçisi. Cerena E., Texas Austin Üniversitesi’nde öğrenci ve Teksas Kamu Çalışanları Sendikası’nın Austin şubesine bağlı eski bir Teksas Üniversite çalışanı. Bu röportaj ilk olarak Austin DSA bloğunda yayınlanmıştır.

*Orjinal metin için: https://labornotes.org/2021/10/twenty-hour-days-100-hour-weeks-no-lunch-breaks-iatse-member-talks-working-conditions

Çeviri: Özgür Genç, Emre Yeksan

Video Çeviri ve Altyazı: Ayşe Irmak Şen

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler