spot_img
spot_img
Ana SayfaGüncelCargill direnişçilerinin kaleminden bir yol hikayesi

Cargill direnişçilerinin kaleminden bir yol hikayesi

Tam 168 gün evvel, elimize birkaç kâğıt parçası tutuşturulduktan sonra ‘’iş akdinizi feshettik’’ denilip, onca yıllık emekleri hiçe sayılmış işçileriz biz…

“Neden?” diye sorduğumuzda ise, ‘’küçülme’’ cevabı almıştık. Ve işte tamda o gün, büyüme yolundaki ilk günümüzdü farkında olmasak da.

Tek suçumuzun anayasal hakkımız olan sendikayı tercih etmek olduğunu o kadar iyi biliyorduk ki. 150 günlük fabrika önündeki direnişimizin ardından, kamuoyuna sesimizi çok daha gür duyurabilmek adına, 13 Eylül tarihinde, Orhangazi’deki Cargill fabrikası önünden İstanbul Ataşehir’de bulunan Cargill Genel Merkezi önüne kadar, toplamda 6 gün süren yürüyüşümüzü, 18 Eylül tarihinde tamamladık.

Tamamladığımızı zannettiğimiz bu yürüyüş, hayat boyu sürecek olan yeni bir maratonun başlangıcıydı oysa ki.

150 gündür, tabiri caizse âdet yerini bulsun diye slogan halinde söylediğimiz, ‘emek’, ‘direniş’, ‘sınıf dayanışması’ şeklindeki birtakım kelimelerin, aslında sayfalar dolusu anlam taşıdığını yeni yeni fark etmeye başlamıştık.

Ve artık bu kelimelerin içini doldurabiliyor, bunu hissediyor ve dibine kadar yaşıyorduk. 6 günü yürüyüş, 4 günü genel müdürlük önünde konaklama şeklinde, toplamda 10 gün süren bu serüvende, artık birçok tabularımızı yıkmış, kalın duvarlarımızın birçoğunu aşmıştık.

Ziyaretimize gelen emek dostları, bizlere minnet duyuyor ve teşekkür ediyorlardı. İlk başlarda bunu anlamlandırma konusunda çok büyük gelgitler yaşadık. Çünkü ziyaretimize gelen onlardı ve teşekkür etmesi gereken taraf biz değil miydik?

Günler geçtikçe ve sırf emek için geçirilmiş hayatlara şahit oldukça, aslında bu mücadelenin Cargill işçisi özelinde bir mücadele olmadığını, bu mücadelenin emeğin, sınıfın mücadelesi olduğunu fark ettik ve duyulan minnetin edilen teşekkürün tam da bu yüzden olduğu gerçeğiyle yüzleştik.

İşte bu yüzden ta en başında bu direnişe başlama iradesini gösterdiğimiz gün, ne kadar doğru bir iş yaptığımız hususunda hemfikirdik.

Anladık ki, farkında olmadan sırtımıza yüklendiğimiz bu sorumluluk, hiçbir siyasi ideolojinin tekelinde olamayacak kadar kutsal ve kutsal olduğu kadar onurluydu da aynı zamanda.

İşte bu yüzden artık çok daha gür ve bilinçli bir sesle: Yaşasın Emek Mücadelesi, Yaşasın Sınıf Dayanışması!!!

Cargill Direnişçisi – Oğuz Özkan

 

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler