spot_img
spot_img
Ana SayfaRöportajBüyük Madenci Yürüyüşü önderi Sabri Cebecik: "AKP ilk fırsatta madencilere saldırır, sendika...

Büyük Madenci Yürüyüşü önderi Sabri Cebecik: “AKP ilk fırsatta madencilere saldırır, sendika işçinin direnme eğilimine sahip çıkmak durumunda kalır”

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ile Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) maden sahalarının özelleştirilmesini içeren torba yasa tasarısını protesto eden 2 bini aşkın maden işçisi Zonguldak’ta, ‘maden ocağından çıkmama eylemi’ başlatmışlardı. Bir gün süren eylemin ardından hükümetin, taşkömürünü torba yasa kapsamı dışına taşıyacağı sözü üzerine eylem sonlandırıldı. Biz de madencilerin eylemi öncesinde hükümet ve sendikanın hamlelerinin arka planını, alınan söz ertesinde ne türden gelişmeler olabileceğini Büyük Madenci Yürüyüşü önderi, Genel Maden İşçileri Sendikası’nın (GMİS) o dönemki örgütlenme sekreteri ve şimdi CHP Emek Bürolarında görev alan Sabri Cebecik ile konuştuk.

Zonguldak’ta madencilerin direnişi nasıl başladı, neden başladı?

2 yıla yakın bir süre oluyor. Üzülmez bölgesinin, Soma katliamını yapan Alp Gürkan’a verilmesiyle ilgili Meclis tutanaklarına da yansıyan öngörüşmeler ve fizibilite çalışmaları yapıldı. O ara seçimlerin gelmesinden dolayı bunu gizlediler. Daha sonra aynı şey Amasya ve Armutlu’yu kapatıp oradaki işçileri Karadon’a gönderme planları yapılmıştı. Orada Eren Holding ve Ciner Grubu ile görüşmeler yaptılar. Her iki bölgeyi de Haziran seçimi öncesinde protokole de bağlamışlardı ama bunu kamuoyundan gizlediler. Fakat biz bu tutanaklara eriştik.

O dönem Genel Maden İşçileri Sendikası’nın (GMİS) şube kongreleri ve genel kurul süreci başladı. Ben sendikanın eski bir yöneticisi olarak hem Üzülmez’deki hem de Karadon’daki gelişmelere ilişkin şube kongrelerine gittim ve bunları uyardım. Çok büyük bir sıkıntı ile karşı karşıya olduklarını söyledim. Bu sıkıntı ile başa çıkabilmek için “Şubelerden genel merkeze kadar öyle bir yönetim oluşturmalısınız ki şiarınız şu olmalı: “Kömür madencinin sofrasında aş, sobasında ateştir. Ne bu aşı kaptırır ne bu ateşi söndürtürüz.” diyen bir anlayışla hareket etmelisiniz. Direnme eğilimlerini örgütleyecek, böyle bir saldırıya göğüs gerecek bir sendika yönetimi ekibi olmalısınız” dedim. Ayrıca sadece sendika yönetiminin değil işçiler, aileleri, hayatını madene bağlamış esnafı, tüccarı, oradaki STK’lar vs. yani her kesimi kucaklayan yeni bir örgütlenme modeline cevap vermeleri gerektiğini söyledim. İşçilerin de kendi örgütlerinde söz ve karar sahibi olmaları gerektiğini anlattım.

Anlattıklarımı işçiler alkışlarla cevap verdi, doğrusunun bu olduğunu söylediler. Fakat sendikal yapıya AKP müdahale etti ve son 15 yıldır iktidarda oldukları için son işçi alımlarında AKP aracılığıyla köylerden işçi aldılar. Dolayısıyla işçilere size iş verdik, aş verdik mantığı ile yaklaşıp AKP’lileştirdiler. Bu işçiler AKP’nin il, ilçe örgütlerinde görev alan kişilerin sendika yönetimine gelmesini sağladılar. Dolayısıyla gelinen yerde işverenin özel yada devlet olması bir şey değiştirmiyor. Mantık aynı mantık. Yani az işçi, az malzeme daha çok üretim zorlamasına dayalı politika izlediler. İşçi sağlığı iş güvenliği önlemleri alınmazken, oradaki işçi açığı kapatılmazken iş kazası ve iş cinayetleri ardı arkasına geldi.

                                                                             Sabri Cebecik

Sendikadaki bu yapı güçsüz bir yapı. Yat deyince yatan, kalk deyince kalkan, hükümetin emrinde denetiminde bu yönetim direnmeyi reddetti. Soma’dan başlayarak yoksulluk ile açlık sınırı arasında işçiler çalıştırılıyorlardı. Soma katliamı sonrası Özgür Özel ve CHP’nin kamuoyu yaratmadaki katkıları ile işçilerin maaşlarının iki asgari ücretin netine tekabül etmesinin yasaya dönüşmesi ile işçiler biraz da olsa nefes alır hale geldiler. Bu kadar işçinin ölmesi mi lazımdı, bu kadar insanın çoluğu çocuğu, ailesi sefil mi kalmalıydı?

Tüm bu olumsuz gelişmelerin ışığında işçilerin AKP il-ilçe-belde örgütlerine kayıtlı olmalarından dolayı sendika yapısını kendilerine yakın olmasından kaynaklı biz bu zorluğu atlatırız denildi. Ama içlerinde bunu kabul etmeyen, ekmeğimiz, aşımız nereye gideriz şiarını öne çıkaran işçiler çıktılar ve dediler ki “Yerin üstü sizinse yerin altı bizim” dediler ve kendilerini madene kilitlediler. Sendikada işçilerin bu yöndeki taleplerine sessiz kalamadı. OHAL, KHK, hükümetin baskılarının arttığı bir noktada tabandan gelen dalga sebebiyle sendikada bu eyleme yol vermek durumunda kaldı.

Madenciler bir günlük eylemin sonrasında yerin üstüne çıktı ve anlaşma saplandığı kamuoyuna yansıdı. Bunun detayları nedir?

Torba yasadaki 58. Madde’de linyit ve taşkömürü sahalarında özelleştirme yapılması maddesine tepki olarak bu eylem yapıldı. Türk-İş Başkanı Ergün Atalay sendika yönetimi ile toplantı yaptı Ankara’da. Meydanların ısınmasına hep madenciler öncülük etmiştir tabii bunlar da sokaktan korkuyorlar. Bu eylemler başka işyerlerine de sıçrar mı korkusu sebebiyle de Atalay, kendisinin hükümet ile konuştuğunu taşkömürünün bu maddede kapsam dışı kalacağını, işçilerin eylemi bitirmesini söyledi. Sendika kabul etmek zorunda kaldı.

AKP bundan sonra nasıl bir yol izler sizce?

Türkiye seçime gidiyor. Hükümetin iç krizi de derinleşiyor. Yerel seçimlerden önce Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile seçimleri öne alma planları var. Geçici bir çözüm olarak taşkömürünün kapsam dışı olacağı söylendi. Fakat ardından Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın “Bu işin arkasında kim var göreceğiz” diye bir açıklaması oldu. Sendika yönetimi “İşçiler eylem yaptı. Bizim yapacak birşeyimiz yok” gibi bir pozisyon aldılar. Enerji Bakanı’nın sözüyle de anlaşılan sendikacıları çekip eylemi örgütleyen öncü işçileri öğrenmeye çalışacaklar ve saldırıyı artıracaklar. Uluslararası sermayeye verilmiş sözler var. Şartlar AKP lehine döndüğü anda da tekrar saldırı başlar.

Peki GMİS yönetimi nasıl bir yol izler?

İşçinin kaderi ile sendikanın kaderi bir arada artık. Zaten 7300 işçi var ve yeni işçi alınmıyor. Zaten süreç kapanmaya gidiyor. Sendika işçilerin önüne geçmek zorunda kalacak. Kamuoyu baskısı ve işçilerle kader ortaklığı sebebiyle bu eylemden daha ileri bir pozisyon almak durumunda kalacaklar. Sendikanın yetki belgesinin düşme ihtimali var. Yetkisiz bir sendika durumuna düşmemek için direnmek zorunda kalacaklar.

 

 

 

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler