spot_img
spot_img
Ana SayfaRöportajArkadaş Kitabevi İşçisi Merve Yurdalan: Sendika hakkımızı istiyoruz, canavar değiliz

Arkadaş Kitabevi İşçisi Merve Yurdalan: Sendika hakkımızı istiyoruz, canavar değiliz

Sosyal-İş Sendikasında örgütlenen ve sendikal haklarını kullanmak için mücadele yürüten Arkadaş Kitabevi çalışanları, işverenin sendika düşmanı tutumu sonucu işten çıkartılmışlar veya psikolojik baskı sonucu işten ayrılmaya mecbur bırakılmışlardı. İş yeri tarafından asılsız suçlamalara maruz kalan ve iş akdinin tek taraflı feshi ile işten çıkartılan Arkadaş Kitabevi işçisi Merve Yurdalan ile konuştuk.

Merve Yurdalan işini ve işyerini çok sevdiğini, tek istediğinin haklarını almak olduğunu belirtti ve sözlerine şöyle devam etti:

“Ankara okurlarını sağduyuya davet ediyorum. İster işçi olun, ister memur olun çalışma haklarımızı kullanmak hepimiz içindir. Sendikalı olmak istediğimiz için bize canavarmışız gibi, işyerimizi batırmak istiyormuşuz gibi bakanlar oluyor. Aksine biz işyerimize zarar gelmemesi için elimizden gelen her şeyi yaptık ve hala da yapıyoruz. Şu an da çalışanlara ya da işyerine herhangi bir saldırıda bulunma gibi bir durumumuz asla yok. Biz işimizi seven ve işimize sadık olan insanlarız. Bunun yanlış lanse edilmesini istemiyoruz. Bildiğim kadarıyla da Cumhur Özdemir’in en çok korktuğu olay bu. Üstelik iki sene öncesinde bize verilen tüm haklar geri alınmış. Bizim tek istediğimiz aynı şekilde devam edelim yol ve yemek de eklensin. Yemeği versin, yolu vermesin. Biz sadece hakkımızı talep ediyoruz. Her gün dışarda olduğumuz için evden sürekli yemek getiremiyoruz. Bize verilen bir yemek katkısı olsa çok rahatlarız. Bizim tek derdimiz de bu”

 

Türkiye’de 12 Eylül sonrası yapılan ilk başarılı kitabevi örgütlenmesini Arkadaş Kitabevi’nde gerçekleştirdiniz. Öncelikle yayınevi içerisinde örgütlenme süreci nasıl gelişti?

Örgütlenme süreci Ocak sonu gibi başladı. Örgütlenme gizli bir şekilde yapıldı. İlk başta kimsenin kimseden haberi dahi yoktu. Yaşadığımız sıkıntıların zaten hepimiz farkındaydık. Bu süreçte kimse birbirine bir şey söylemedi başta bu yüzden. Yetki belgesine başvuru yapabilme zamanı geldiğinde ise sendikamız, kitabevinin patronu olan Cumhur Bey’e görüşme talebinde bulundu. Sonraki süreçte ise Cumhur Özdemir yöneticiler aracılığıyla işçiler üzerinden baskı yapmaya başladı.

“Sendikalı mısınız yoksa değil misiniz?” tarzı sorular ile yapıldı bu. Tamamen yasal hakkımız olan sendikal hakkımızı savunmaya devam ettik orada ve sendikalı olduğumuzu söyledik. Sonrasında psikolojik tacize maruz kalmaya başladık. Ben kasiyer olarak çalışıyordum. Kasada bir müşteri ile sıkıntı yaşadığım anda müşteriyi ikna edebiliyordum. Yöneticiler ise gelip müşteriyi iyice pohpohlayıp, bana karşı doldurmaya başladılar. Bu da benim çalışma azmimi olumsuz etkiledi. Bu gibi faktörlerden dolayı birçoğumuz dayanamadı ve istifa etti. Bazılarımızda istifa etmeye zorlandı. Sonraki süreçte biz yetki belgesine itiraz edildiğini ve bununla ilgili dava açıldığını öğrendik. Bundan sonra ise iş akdinin fesih süreçleri başladı. İlk iş akdi 12 Haziran’da Kent park şubesinde bir arkadaşımız ile başladı. 2016 yılında Arkadaş kitabevinde başlayan herkese 1 senelik sözleşme yapmışlardı. Ben de onların arasındaydım. Bazı arkadaşlarımız 6 ayı doldurmadan çıkartıldı. Sıra sözleşmeli olanlara geçti. Bir arkadaşımıza sözleşmesi dolduğu için onunla çalışamayacaklarını söylediler. Beni ise sözleşmem 10 Temmuz’da doluyordu fakat 4 Temmuz’da yılımın dolduğunu ve benim ile devam edemeyeceklerini söylediler. Bir hafta önce bildiriyoruz bu yüzden dediler. Ben o süreçte sendika ile irtibata geçme fikriyle ne zaman işten çıkartma işlemlerinin başlayacağını sordum. 4 Temmuz’un son olduğunu söylediler. Öyle dediklerinde neye uğradığımı şaşırdım. Ancak bu durumu biraz zorladım ve 10 Temmuz’a kadar çalışmaya devam ettim.

Daha sonrasında bizim bir “Arkadaş Kart”ımız vardı. Onlardan dolayı personele para geçirme, usulsüz kullanım, müşteriye yönetici bilgisi olmadan indirim yapma tarzında iftira atılarak bir savunma istendi. Bu savunmayı doldurdum ve teslim ettim. 2 sün sonrasında ise iş akdimin tek taraflı olarak fes edildiğini öğrendim. Bundan sonrasında ise sendika ile hareket ederek dava açtım. 10 gün sonra ise başka bir yerde yine aynı sektörde işe başladım. Ancak işe başladığım yerden de Arkadaş Kitabevi sahibi Cumhur Özdemir tarafından yeni işyerime yapılan psikolojik baskı dolayısıyla işten çıkarıldım. Aynı işyerine yine Arkadaş Kitabevi’nden ayrılan 2 arkadaşım vardı. Onlarda aynı gün benimle birlikte işten çıkarıldılar. Biz sendikal örgütlenmeyi sağlamıştık, toplu iş sözleşme taslağı da hazırlanmıştı. Sonrasında başladı süreç yani. Ondan sonra ise asla bir uzlaşma sağlanamadı. Biz ise elimizden geldiğince haklarımızın arkadasında duracağız. Sesimizi ne kadar duyurabilirsek, o kadar çok alternatif bulabiliriz diye düşünüyoruz ve bu yolda da ilerliyoruz.

İşten çıkarılma süreciniz nasıl gelişti?

Bahsettiğim bu “Arkadaş Kart” diye bir olay var. Bu bir puan biriktirme kartı ve aynı zamanda indirim kartı. Mağazadaki tüm personel ise bu karta sahip. Yalnızca işe yeni başlayan arkadaşlar deneme süreleri geçmeden bu karta sahip olamıyor. O süreçte mağazada herhangi bir kitap almak istedikleri zaman ise kartı olan arkadaşlardan kartlarını kullanıyorlardı. Ben de dâhil birçok kişi herhangi bir sıkıntı olacağını düşünmediğimiz için kullanmalarına izin verdik. Ancak sonrasında bunlar karşımıza geldi. Arkadaşlarımız personel olarak değil, müşteri olarak önümüze geldiler.

Bu kartı kullandırmamız, haksız kazanç gibi gösterildi ve İş Kanunu’nun 25/2. Maddesinden işten çıkartıldık. Bu madde o kadar geniş bir kapsama sahip ki iş ararken pek çok zorluğa neden oluyor. Bundan dolayı sıkıntı yaşıyorum. Her başvurduğum yer referans istiyor. Referanslarım belli olmasına rağmen ilgili kitabevi ile iletişime geçildiği anda olumsuz sonuç alınıyor. Bu işe 1 sene önce başladım ve severek devam ediyordum. Ben ve Arkadaş Kitabevinde çalışan tüm arkadaşlarım işe severek gidiyorduk. Her şey bu şekilde ilerlerken süreç başladığı anda, acaba bugün ne olacak, korkusu ile gitmeye başladık. Bu şekilde işten çıkartıldıktan sonra ise dava açtım. Kamera kayıtları, alışveriş kayıtları her şey mevcut. Bunların davada mahkemeye sunulmasını da talep edeceğiz. Benim sürecim bu şekilde gelişti. Diğer arkadaşlarımız ise psikolojik baskıya daha fazla dayanamayanlar vardı. Bu yüzden kendileri istifa edenler oldu. Bu bahsettiğim kart olayını ise ben dâhil 4 kişiye yaptılar.

Var olan bir psikolojik taciz durumu vardı. Çalışma potansiyellerini düşürmeye yönelik bir tutum ile baskı ortamı oluşturulmuştu. Kadın arkadaşlarımız da erkek arkadaşlarımızı da zorladılar. Normal de yaptırılmayan işleri yaptırmaya başladılar. Mesela kitabevlerinde her bölümün farklı bir çalışanı vardır. Dünya Edebiyatı veya Türk Edebiyatı bölümüne bakan arkadaşımızı, çocuk bölümüne alıyor buraya bakacaksın artık diyorlardı. İşten çıkartılan ya da işten psikolojik baskı sonucu ayrılan arkadaşlarımızın yerine yenileri alıyorlardı. Onlara da böyle süreçler yaşandığını söylemiyorlardı ancak mağazalara başladıkları andan itibaren gözlem altında tutuyorlardı. Yeni başlayan arkadaşlarımız da olayları öğrendiği zaman burada çalışmak istemiyoruz diyerek işten ayrıldılar. Patronun baskısı onlarında işten ayrılmasına sebep oldu.

İşten çıkarıldıktan sonraki adımlarınız ne oldu? Bundan sonrası için neler yapmayı planlıyorsunuz?

Şu an planları sendika aracılığıyla öğreniyoruz ve ortak kararlar alıyoruz. Eylem programımızı da belirledik ve sıra ile hepsini hayat geçireceğiz. İlk amacımız sosyal medya üzerinden olabildiğince sesimizi duyurup, Ankara okurlarını bilgilendirmek. Ankara okurlarının çok büyük bir kısmı, özellikle akademik alanda çalışma yapan ve İngilizce eğitim veren okullar ders kitaplarının birçoğunu Arkadaş Kitabevinden sağlıyor. Bunlara ulaşmaya çalışıyoruz. Çünkü bilinçli insanlar farklı oluyor. Sesimizi ne kadar duyurabilirsek, o kadar çok haklı olduğumuzu ortaya koyma fırsatı yakalayacağız. Süreç içindeki beklentim ise işe iademin gerçekleşmesi ve şahsıma atılan iftiranın geri çekilmesidir. Zaten şu an bu iftira için davamız sürüyor. Benle aynı gerekçeden aynı zamanlarda işten atılan arkadaşımın da davası sürüyor zaten. Bu dava süresi maksimum 1 yıl sürer diye tahmin ediyoruz. Bu süreçte her zaman hakkımızı arayacağız. İşe iademiz gerçekleşsin de isteriz. Çünkü biz işimizi seviyorduk.

İşten atılma sürecinizde ve sonrasında işveren ile aranızda herhangi bir diyalog oldu mu?

İşveren ile aramızda herhangi bir diyalog olmadı. İş akdimin sonlandığını da yöneticiden öğrendim. Birebir görüşme zaten gerçekleşmedi. Sosyal medya üzerinden başlayan kampanyalar sürecinde de bizimle herhangi bir temasa geçilmedi.

 

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler