spot_img
spot_img
Ana SayfaEkolojiAliağa’da emeğin ekolojisi - Ege Demirel & Umut Kocagöz

Aliağa’da emeğin ekolojisi – Ege Demirel & Umut Kocagöz

” Aliağa’daki ekolojik sorunlarını iki düzeyde ele almak mümkün. Birincisi, sanayi faaliyetlerinde çalışan işçilerin doğrudan maruz kaldıkları endüstriyel maddeler dolayımıyla, bir işçi ve halk sağlığı meselesi. İkincisi de, sanayinin bu bölgede yarattığı çevre sorunları düzeyinde, bir halk sağlığı ve çevre meselesi olarak. ”

İzmir’in kuzeyinde yer alan Aliağa ilçesi, bir sanayi ve emekçi kentidir. Petrokimya, gemi söküm, demir-çelik, termik santral, organize sanayi bölgesi (OSB) gibi çeşitli ağır sanayi faaliyetleri bu ilçede yürütülmektedir. Yaklaşık 2 bin civarı sanayi işletmesi ile Türkiye’nin en sanayi yoğun kentleri arasındadır. Son yıllarda hava kirliliğinden ölümlerin ve kanser vakalarının arttığı görülmektedir.

Aliağa’daki ekolojik sorunlarını iki düzeyde ele almak mümkün. Birincisi, sanayi faaliyetlerinde çalışan işçilerin doğrudan maruz kaldıkları endüstriyel maddeler dolayımıyla, bir işçi ve halk sağlığı meselesi. İkincisi de, sanayinin bu bölgede yarattığı çevre sorunları düzeyinde, bir halk sağlığı ve çevre meselesi olarak. İşçi sağlığı ile çevresel kirlilik arasında paralel bir ilişki olması, emeğin ekoloji perspektifiyle sorunları kavramamızı gerektiriyor.

İlçede temel sorunların başında hava kirliliği geliyor. Aliağa, ciddi temiz hava kısıtı yaşayan bir ilçe, Türkiye’de havası en kirli yerlerden biridir. Aliağa’da mevcut sanayi tesisleri, insanların içinde yaşadığı çevreyi kirletmekte ciddi etkenler olarak görülebilir. Kömürlü termik santral, gemi söküm, petrokimya, demir söküm, çelik haddehaneleri, yoğun kimyasal madde ve fosil yakıt kullanımı açısından çevre ve insan sağlığına etki ediyor. Bunların doğrudan etkisi, kanser vakalarındaki artışta görülüyor. Ayrıca yetersiz işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri de sanayiden kaynaklı meslek hastalığı oluşumunda ciddi bir rol oynamaktadır.

Örneğin gemi söküm sektöründe maruz kalınan asbestin mezotelyoma (akciğer zarı kanseri) hastalığına sebep olduğu bilinmektedir. Ayrıca asbest yalnızca sektörde çalışan işçilerde görülmemektedir. Asbest uzmanlarının tersane civarlarından rastgele aldıkları toz numuneleri üzerinden yaptıkları analizde, Aliağa sokaklarında asbest lifleri tespit edilmiştir. Ayrıca, asbestin işçilerin kıyafetleri yoluyla hane içlerine taşındığı da bilinmektedir. Asbest, Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı, Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından ‘kesin kanserojen’ olarak tanımlanmaktadır. Asbeste maruz kalan bir kişi en az 4-6 yıl içerisinde hastalık belirtileri yaşamakta, bu süre 40 yıla kadar çıkabilmektedir.

Gemi söküm ve asbest bağlamında Avrupa Komisyonu (AB) tarafından hazırlanan raporlar Türkiye’de faaliyette olan gemi söküm şirketlerinin durumuna ilişkin bazı bilgiler vermektedir. Bu denetimler güvenilirlik ve yeterlilik açısından eksiktir, sektörde çalışan işçiler, denetim öncesi şirketlerin işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerini artırdığını, ancak denetim sonrasında son derece sağlıksız koşullarda çalışmalara devam edildiğini ifade etmektedir. Asbest maruziyetini önleyici eldiven, maske ve kıyafet kullanımı çoğu işletmede son derece keyfi koşulda ve genelde uygulanmamaktadır. Kaldı ki, denetim raporlarında ifade edildiği üzere, şirketler (önceden bildirilen) denetime uğradıkları gün bir takım tedbirler alsalar dahi bunların yetersiz olduğu belgelenmektedir.

Gemi söküm sektörü

Eski gemiler 2004’ten beri Basel Konvansiyonu’na göre zehirli atık kapsamında değerlendirilmektedir. Türkiye de bu sözleşmeye taraftır. Bu bakımdan gemi söküm faaliyetlerinin oldukça dikkatli bir şekilde, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri dikkate alınarak yapılması son derece önemlidir. Türkiye, dünyada çelik üretiminde 10. sırada yer almaktadır. Çelik endüstrisi hurda biçimindeki demire bağlı bir konumdadır. Bu noktada Aliağa’daki eski gemilerin geri dönüşümü/sökümü faaliyetleri sonucunda elde edilen hurda hâlindeki demirler, çelik endüstrisine girdi sağlamaktadır. Oransal olarak %1- ya da %2 civarında bir pay gemi söküm faaliyetlerinden edinilmektedir. Ayrıca Aliağa gemi söküm/geri dönüşümde 1994-2002 tarihleri arasındaki verilere göre %4’lük bir paya sahip olmuş ve böylece Türkiye sektörde dünya ölçeğinde 5. sırada yer almıştır. Aliağa’da gemi söküm faaliyetlerinin başlangıcı ise 1976 yılına kadar gitmektedir. Öte yandan, Aliağa’nın hurda demir ve çeliği ham madde olarak kullanan birçok çelikhanenin yanında olduğunu ve bölgede büyük bir gelgitle karşılaşılmadığını burada özellikle belirtmek gerekir. Zira bu özellikleri ile gemi söküm için ideal bir alan olarak ifade edilmiştir (SCU, 2008).

Gemi sökümde, gerekli önlemlerin alınmaması hâlinde hem işçi sağlığı hem de çevre sağlığı açısından oldukça zararlı etkiler ortaya çıkmaktadır. Öncelikle, gemilerin pruvadan (geminin burun kısmı) kesilmeden önce karaya çıkartıldıkları görülmektedir. Burada 600-800 tonluk kesitler hâlinde parçalara ayrılma süreciyle kesim işlemi gerçekleşmektedir. Ardından parçalar kesim alanına götürülür. Daha küçük bölümler ve ekipmanlar ise bu sürecin sonrasında vinçler aracılığıyla taşınıp kaldırılmaktadır. Ayrıca kıyı zemininin yoğun bir şekilde sıkıştırılmış/paketlenmiş toprak içerdiğinden araçların ve vinçlerin gemiye yakın çalışma imkânı olmaktadır. Gemi söküm faaliyetlerinde katı ve sıvı atıklarla birlikte atmosferik kirleticilerin de ortaya çıkması ise bu işin tehlikelerini göstermektedir. Bu çerçevede Aliağa Tersanesi çevresinde deniz suyunda yapılan bir çalışmada kıyıya yakın bir yerden Şubat, Haziran, Nisan ve Ekim aylarında numuneler alınarak söz konusu tehlikelere dair bir araştırma yapılmıştır. Araştırma sonucunda yüksek seviyede alüminyum, demir, kadmiyum, nikel, çinko, florür, nitrat ve fosfat metallerinin olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Bu nedenle oldukça yüksek seviyede ağır metallerin bulunması ve sıvı atıklar dikkate alındığında kıyı bölgesinin kirlilik sorunsalı tespit edilmiştir. Çalışmada florür seviyelerinin normalden daha yüksek olduğu anlaşılmış bunun ise gemi söküm endüstrisinden kaynaklandığı gözlemlenmektedir (SCU, 2008). Gemi söküm sektöründen kaynaklanan tehlikeli maddeler, zehirli atıklar ve materyaller incelendiğinde asbest, polychlorinated biphenyls (PCBs), kurşun, çeşitli tehlikeli maddeler ve kimyasallar (ağır metaller gibi) ile karşılaşılmaktadır (SHA).

Ayrıca Türkiye’de daha çok küçük gemilerin sökümünün/geri dönüşümünün gerçekleştirildiği görülmektedir. Çünkü AB menşeli daha küçük gemilerin seyahat masraflarını karşılanma sorunu ve bu nedenle yerel olarak yapılması gerekliliği nedeniyle bu gemiler Türkiye’ye gitme eğilimindedir (Marprof, 2020: 16). 2018-2019 verilerine göre Türkiye’de sondaj gemileri ve platformları da olmak üzere toplam 220 gemi sökülmüştür. Türkiye’nin genellikle AB’ye ait veya AB bayraklı daha küçük gemileri söktüğü bilinmektedir. Bu çerçevede Aliağa, AB donanma gemileri için de tercih edilmektedir (NGO Shipbreaking Platform, 2019: 12).

Çevre sağlığı özelinde ise İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu Başkanı ve Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Soysal’ın görüşleri tabloyu açıkça ortaya koymaktadır. Soysal, “Aliağa’da artık bir çivi bile çakılmaması” gerektiğini söyleyerek, hava kirliliği nedeniyle gerçekleşen ölümlere dikkat çekmektedir:

“İzmir Tabip Odası olarak Aliağa çok uzun zamandır ilgilendiğimiz bir bölge. Bildiğiniz gibi çok eski bir sanayi bölgesi orası. Bölgede 2006-2007 yılı gibi üniversitenin yaptığı bir çalışmada, ‘Artık taşıma kapasitesi kirlilik açısından dolmuştur, yeni bir tesis yapılmamalıdır’ diye bir sonuç çıkmıştı ama ondan sonra da bölgede çeşitli termik santraller, yeni petrokimya tesisleri, rafineriler yapıldı. Şu anda o bölgede 4 tane hava kirliliğini ölçen cihaz var; ancak bu cihazlardan sadece bir tanesinin verileri Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı’ndan görülebiliyor. Diğer 3’ünün verileri bir meslek örgütü olarak bizimle de kamuoyuyla da paylaşılmıyor. Bu cihazlar çok uzun süredir kurulu. Aliağa hava kirliliği açısından İzmir için de çok büyük bir risk oluşturuyor çünkü o bölgede meteorolojik koşullar nedeniyle kuzeyden güneye doğru bir rüzgar akımı var. Yani Aliağa’nın üzerinde oluşan bir hava kirliliği, Menemen’i, Foça’yı, Karşıyaka’yı ve Bayraklı’yı etkiliyor. O yüzden de İzmir’de zaman zaman Bayraklı bölgesindeki hava kalitesi ölçüm cihazlarında özellikle partikül madde (pm) konsantrasyonları, yönetmeliklerin üzerinde çıkıyor, kirli çıkıyor.”

Aliağa’da Ekolojik Sorunlar ve Mücadele

Dünya Sağlık Örgütü, her yıl 4,2 milyon insanın sadece ve sadece hava kirliliği sebebiyle yaşamını yitirdiğine işaret etmektedir. Geçtiğimiz yıllarda ölüm nedenleri konusunda yapılmış bir çalışma, 20 sene ve üzeri Aliağa’da yaşayan ve çalışan insanlarda, Türkiye ortalamasının üstünde kanserden ölümler olduğunu göstermiştir. Bu durumun doğrudan sanayi ile ilişkisi ise araştırılmamıştır. Bunun yanında, demir çelik fabrikalarından dolayı kanser vakalarının artığına işaret edilmektedir. Ayrıca, oluşan asit yağmurları doğrudan Menemen ovasına etki etmekte ve halkın sağlıklı gıda hakkına zarar vermektedir.

Yapılan araştırmalar, küresel ölçekte her 15 saniyede 1 işçinin, işyeri kaynaklı zehirli maddeler sebebiyle öldüğünü göstermektedir. Gemi söküm kaynaklı asbest maruziyeti, önce o işte çalışan işçiye etki etmekte, sonrasında işçinin kıyafetleri ve eşyaları vesilesiyle hane içine taşınarak işçi ailesine etki etmekte, ayrıca oluşan endüstriyel atık da işçinin yaşadığı çevreyi kirletmektedir.

Aliağa, bir yandan Türkiye’de çevre mücadelelerinin ilk sembolik vakalarından birini oluşturuyor. 1989 yılında termik santral karşıtı başlayan mücadele, Gökova termik santraline karşı yürütülen mücadeleden sonra Türkiye çevre hareketinin ikinci kitlesel eylemliliği olarak tarihte yerini almıştır. Ancak yıllar içerisinde ilçedeki endüstriyelleşme durdurulamamış ve ağır sanayileşme etkisi yaşanmaktadır. Çevre kirliliğine karşı mücadeleleri ortaklaştırmak için 2014 yılında Aliağa Çevre Platformu kurulmuş olup, platformda, muhtarlar, Ziraat ve Eczacılar Odası, Avcılar Derneği, Petrol-İş ve KESK’e bağlı sendikaların temsilcilikleri ile Genel-İş’in de aralarında bulunduğu çok sayıda bileşen bulunmaktadır. 2021 yılında Nae São Paulo gemisinin Aliağa’da sökülmesinin gündeme gelmesiyle birlikte başta ALÇEP, İSİG Meclisi, İzmir ve Ege bölgesinde faaliyet gösteren çevre dernekleri ve platformları, ulusal ve uluslararası çapta kampanyalar düzenleyerek asbest meselesi ve çevre kirliliğine ilişkin Aliağa’nın gündeme gelmesini sağlamıştır.

Ancak bu noktada hatırlatmak gerekir ki, gemi söküm sektöründeki sorunlar Nae São Paulo gemisinin Aliağa’ya gelişi durdurularak kazanım elde edilse dahi çözüme ulaşmayacak. Elbette bu kazanım mücadele açısından oldukça değerli olacak ve mutlaka kazanmak gerekir. Fakat gemi sökümde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri sökülen her gemi için sağlanmazsa ve denetimler sağlıklı bir şekilde periyodik olarak yapılmazsa kalıcı bir kazanımdan söz edemeyiz. Gemi sökümün başta işçi sağlığı olmak üzere çevre sağlığını da etkileyen mevcut durumu derhal ve ivedilikle çözüme kavuşturulmalıdır. Nae São Paulo meselesi ise bu bakımdan önemli bir aşama olsa da mücadelenin süreklilik arz etmesi emekçiler ve halk açısından kritiktir. Bu nedenle Aliağa’da emeği ve ekolojiyi kapsayan kolektif bir mücadelenin inşa edilmesi oldukça önemlidir.

Emeğin Ekolojisi

Aliağa’daki ekoloji sorunlarına ilişkin bakış açımız, en başta bir emekçi kenti olarak Aliağa’da yaşanan çevresel sorunların işçi sınıfının asli sorunları olarak görülmesi ve örgütlenme perspektifimizde bu sorunların asli bir yer alması şeklindedir. Örneğin, 70’lerden beri faaliyet gösteren gemi söküm işinden kaynaklı işçi ölümleri gerçekleşmiş olmakla birlikte, bugüne kadar herhangi bir Halk Sağlığı bölümüne asbest maruziyeti kaynaklı meslek hastalığı başvurusunda bulunulmamıştır. Mevcutta yer alan çevre platformu içerisinde sendikaların yer alıp da bu meseleyi gündeme getirmemiş olması düşündürücüdür. İşçilerin taban birliklerinin oluşmamış olması, meslek hastalığı sebepli olarak başvuru yaptıklarında kendilerini yalnız hissetmelerine vesile olmaktadır. İşçiler, işten atılma ve ailelerinin başkaca fertlerinin iş bulamaması tehditiyle, yahut resmi olmayan tazminat yollarıyla baskı altına alınmakta, sindirilmektedir. Aliağa’da patronların güçlü örgütlü ilişkileri vardır ve işçilerin bir araya gelerek kendi çıkarlarını savunmalarının önüne çeşitli araçlarla geçmektedirler.

Aliağa’da yaşanan ekolojik sorunlar başta işyerlerinde çalışan işçileri, kentte yaşayan emekçileri, nihayetinde de çevre ilçelerde yaşayan yüz binlerce emekçiyi etkilemektedir. Sorunların doğrudan etkileneni olan işçilerin kendi emeklerine, sağlıklarına, iş güvenliklerine, ailelerine, yaşadıkları çevreye sahip çıkma mücadelesi bu açıdan eş anlı olarak görülmelidir. Aliağa’nın havasını soluyan, ilçedeki çevre kirliliğinden kaynaklı hastalıklara maruz kalan, yaşam kalitesi düşen, köylerine enerji santrali, otoyol, maden ocağı yapılan farklı kesimlerin de bütünlüklü bir mücadele yolunun inşa edilebilmesi gerekir. Mevcutta bir sanayi kenti olarak Aliağa, ağır ve kötü çalışma koşullarında faaliyet gösteren kapitalist işletmelerin kâr ve sermaye birikimi amaçlı faaliyet gösterdikleri, patronların örgütlü olduğu ve yönettikleri bir ilçedir. İzmir ile Çanakkale arasındaki otoyol güzergahının taşıdığı pek çok dönüşümü yaşamaktadır. Dolayısıyla, emeğin ekoloji perspektifiyle burada yaşanan sorunları düşündüğümüzde, sanayi kaynaklı çevre kirliliği (yani daha fazla kâr elde etmek için çevreyi kirletmekten çekinmeyen şirketler), tarımsal arazilerin sanayiye açılması, farklı illerden gelip Aliağa’ya yerleşen (Tokat, Sivas) işçilerin burada ağır koşullarda çalıştırılmaları, kentleşme, hava kirliliği gibi olgular, işçilerin yaşadığı sömürüyle yine kentin yurttaşları olarak işçilerin yaşadıkları çevre kirliliği ve sağlık sorunlarının iç içe geçtiğini göstermektedir.

Emeğin ekolojisi perspektifi, bu iç içe geçen sorunlar karşısında bütünlüklü bir örgütlenmeyi ve mücadeleyi önüne koyar. Bu amaçla, farklı sektörlerdeki her iş yerinde işçilerin tabandan, kendi iradelerini ifade eden komite ve meclislerini oluşturmaları, kendi birliklerini kurmaları esastır. İşçilerin kendi hayatlarına, sağlıklarına, işyeri koşullarına, meslek hastalığına sahip çıkmaları, çevrenin kirlenmesi karşısında mücadele etmelerinin de temelidir. Dolayısıyla, ekoloji mücadelesinin temelinde kâr ve sermaye birikimi amacı taşıyan patronlar karşısında bir araya gelmek, taban örgütleri kurmak, örgütlenmek, güçlenmek ve direnmek vardır. Bu amaçla, kalıcı ve kapsayıcı emek örgütlenmeleri oluşturmak gerekir. Gündem odaklı ve kampanyacılık tarzı örgütlenmeler büyük gündemlere refleks geliştirebilmekle birlikte kalıcı çözümler için örgütlenme zeminleri inşa etmekte yetersiz kalmaktadır.

Birliğini oluşturan işçilerin, emekçilerin merkezinde olduğu; çevresinde farklı emekçi kesimleri alan, halk sağlıkçıları, çevrecileri de bu mücadele etrafında toplayabilen bir perspektifle bir araya gelmesi ve Aliağa’ya sahip çıkması, Aliağa’daki emek sömürüsünün ve ekolojik tahribatların önüne geçebilecek yegane güçtür. Ayrıca Aliağa’daki inşa edilecek mücadele zemininin Türkiye’nin diğer emek ve ekoloji odaklı sorunları (özelikle maden meselesi ve orman katliamları gibi) konusundaki mücadelelere de olumlu yansımaları olacaktır.

Kaynakça

https://www.evrensel.net/haber/435918/prof-dr-aykut-coban-sendikalar-ekoloji-bizim-isimiz-degil-diyorsa-hata-yapar

https://www.karsimahalle.org/2022/02/19/aliaga-isci-direnisinden-izlenim

https://haber.sol.org.tr/haber/aliaga-her-ay-en-az-bir-cinayetinin-yasandigi-bir-cehennem-semt-22034

https://www.youtube.com/watch?time_continue=8786&v=5Narv1p0gSc&feature=emb_logo

https://www.evrensel.net/haber/76491/aliaga-cevre-platformu-kuruldu

https://www.evrensel.net/haber/74575/aliagada-son-tarim-alanlari-yok-ediliyor

“Science for Environment Policy”: European Commission DG Environment News Alert Service, edited by SCU, The University of the West of England, Bristol.

Shipbreaking Safety Fact Sheet, “Hazards Associated With Shipbreaking”, https://www.osha.gov/sites/default/files/publications/shipbreaking-factsheet.pdf

NGO Shipbreaking Platform, Bi Annual Report-2018-2019, https://shipbreakingplatform.org/wp-content/uploads/2022/01/NGOSBP-Bi-Annual-Report-18-19_compressed-compressed.pdf

EU Commission, Site Inspection Reports of Yards Located in Third Countries”, https://ec.europa.eu/environment/topics/waste-and-recycling/ships/site-inspection-reports_en

MARPROF, Report on the European List of Ship Recycling Facilities Updated report (December 2020), https://www.bimco.org/-/media/bimco/ships-ports-and-voyage-planning/environment-protection/recycling/updated-report-on-the-european-list-of-ship-recycling-facilities-december-2020-final.ashx

https://www.polenekoloji.org/turkiyenin-2021-model-asbest-ikilemi

https://www.evrensel.net/haber/398191/bir-yanda-socar-diger-yanda-koc-holding-aliagaya-zehir-kusuyor

Ali Osman Karababa, Dünyada yılda en az 8 milyon insan hava kirliliğinden hayatını kaybediyor”,

https://mobile.twitter.com/ArtiTV_/status/1512814975890427912

http://egecep.org.tr/index.php/2022/02/28/rant-ugruna-bir-antik-kent-yok-ediliyor/

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler