Tekirdağ’a bağlı Çerkezköy ilçesinde bulunan ADKOTURK Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nde Tek Gıda İş Sendikası’na üye olan işçiler sendikalı oldukları için işten atıldı. Kod29 ile işten atılan işçiler 129 gündür fabrika önünde direniyor. Adkoturk işçileri 23 Ağustos’ta anayasal haklarını kullandıkları için işten atılan arkadaşları ve toplu iş sözleşmesi hakları için greve çıkıyor. Fabrika önünde 129 gündür direnen Sevcan Dervişoğlu ile yaşanan süreci konuştuk.
Adkoturk’te ne zamandır çalışıyorsun?
Yaklaşık 2.5 senedir Adtoturk’te çalışıyorum. İçeride yaşanan haksızlıklara karşı çıkmak için sendikalaşmaya başladık ve deşifre olduk. İşyeri temsilcisi olarak atandığım bilgisi içeri gittikten sonraki gün işten atıldım. Benimle beraber sendikal faaliyette bulunan 5 arkadaşım da işten atıldı. İşten çıkarma yasağı olduğu için patron hepimizi Kod29 ile işten attı. Biz de işten atılan arkadaşlarımızla kapı önünde direnişe başladık.
Direniş sürecinden bahsedebilir misin?
Direniş sürecinde hiçbir talebimiz patron tarafından kabul edilmedi. Görüşemedik, arabulucuya gidemedik. Direnişe başladığımızda sayımız da çok azdı. Hem bulunduğumuz bölgede hem de iş yerindeki arkadaşlarımızın sürekli garip bakışlarına maruz kalıyorduk. 3 tane kadın burada ne yapıyor diye düşündüklerini biliyoruz. İşveren içeride sürekli “Biz onları sendikalı oldukları için değil, ahlaksızlık yaptıkları için işten attık. Erkek işçiler zaten tacizciydi” şeklinde gerçek dışı ve ağır ithamlarla olayı çarpıtarak anlattı. Biz süreç içinde sürekli kendimizi anlatmaya, doğruları söylemeye çalıştık. İçerideki işçi arkadaşlarımızda patronun anlattıklarının yalan olduğunu anladı. Bize destek olmaya, üyeliklerini gerçekleştirmeye başladılar. Patron bu süreçte yine boş durmadı. İçeride patron yanlısı olan işçilerin bilgi vermesi ile birlikte işten atmalar devam etti. Fabrika önünde 18 işçi dirensek de yaklaşık 50-60 işçi işten atıldı.
Adkoturk’teki çalışma koşullarından bahsedebilir misin?
Pandemi sürecinde hijyen kurallarına dair herhangi bir önlem alınmadı. Yemekhaneler, soyunma odaları, çalışma alanları çok dardı. İçeride dipdibe çalışmak zorunda bırakıldık. Yeterli ekipman verilmedi. Bir maskeyi bir gün kullanmamız istendi. Bu zorluklar dışında işin kendisi de sürekli tempo ile çalışmak zorunda olduğun bir iş. İki dakika durayım, nefes alayım gibi bir imkanın yok. Bant usulü çalışıyorsun ve makinenin hızına ayak uydurmak zorundasın. Özellikle makine temizlikleri bizleri çok bunaltıyordu. Hepsi çok zorlu süreçlerdi. Hiç biri için işçinin işini kolaylaştıracak önlemler ve iyileştirmeler yapılmadı. Havalandırma sistemi gerçekten kötüydü, yönetim gerçekten kötüydü. Bu sebeplerden ötürü biz örgütlendik ve sonrasında direnişe geçtik.
Pandemi sürecinde sürekli çalışmaya devam ettik. Gıda sektörü olduğumuz için günde 12 saat çalıştırıldık. Pandemiden dolayı gıda sektöründe patlama yaşandı bizde çok sıkı çalışmak zorunda kaldık. İçeride koronavirüs olan arkadaşlarımızın, ki biz omuz omuza çalışıyoruz, bize söylemelerini engellediler. Sakın söylemeyin, duyulmasın diye baskı yaptılar. Her yer kapalı ama biz çalışıyoruz, bunun kıymetini bilin diye psikolojik baskı yaptılar. Vakalar sürekli gizlendi, temaslı arkadaşlarımız karantinaya gönderilmedi.
Adkoturk’te kaç kişi çalışıyordu? İşten çıkışınızdan sonra yeni işçi alındı mı?
Biz işten çıkarıldığımız dönem 560 kişi çalışıyordu. İşten çıkartmalardan sonra sayı azalmıştı ancak grev tarihinin yaklaşması ile birlikte önlem amaçlı birçok işe alım yaptılar.
23 Ağustos’ta başlayacak olan grev ile ilgili ne söylemek istersin?
Şu an bize karşı olan tepkiler çok iyi. Güzel sonuçlar alıyoruz ve alınacağına da inanıyoruz. İçeride patronun bize karşı aldığı önlemler çok saçma. Hatta işçi arkadaşlarımız bu saçmalıkları üzerine bize yöneldi. İnsanlar bir şeylerin farkında. Patronların tamamen göz boyamaya çalıştıklarının farkındalar. Bu anlamda da gerçekten bize çok dönüşler oldu. Bugüne kadar istedik olmadı ancak bugün yapılıyor. Neden zamanında yapmadık tepkileri de çok fazla. Dışarıda son dönem yaptığımız çağrılar da olumlu sonuçlar verdi. Biz yarın başlayacak grevin iyi geçeceğini düşünüyoruz. Aksilik olur veya olmaz bilmiyoruz ama biz iyi olacağını düşünüyoruz.
Adkoturk patronu tam çalışma da bulunacak olanlar için yarım veya tam maaş prim verileceğini duyurdu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gerçekten çocuksu bir adım. Onca yıldır ikramiyelerimizi yükseltsinler diye bekledik ve hiçbir adım atılmadı. Senesinin dolmasına bir gün kalmış arkadaşlarımıza ikramiyeleri verilmedi. Nasıl oluyor da grev kararı alındıktan sonra bunu ödemeye razı oluyorlar. Yani tamamen göz boyamadır. Bunun ödeneceğini de düşünmüyoruz, tamamen insanları caydırma amaçlı. Bir bahane bulup ödemeyi yapmayacaklarını düşünüyoruz. İşçi arkadaşlar da komik buldular bu adımı. Bizim açımızdan bir şey değiştirmedi aksine patrona karşı olan güvensizliği büyüttü.
Çerkezköy’deki ve Adkoturk’teki işçi arkadaşlara söylemek istediğin başka bir şey var mı?
Biz son dönemde çalışan tüm arkadaşlara sınıf dayanışması çağrısında bulunduk. Özellikle Adkoturk’teki işçi arkadaşlara da söyleyelim tekrar; bu bir sınıf dayanışmasıdır. Dışarıda verilen tüm çabalar hepimizin kazanması için. Bizim kadınlar olarak bu direnişlere öncülük etmemizin de daha büyük bir anlamı var. Kadın dayanışmasını, sınıf dayanışmasını göstermemiz gerekiyor. Bu mücadeleyi birlikte kazanmamız gerektiğini düşünüyoruz, herkesi bize destek olmaya çağırıyoruz.
