spot_img
spot_img
Ana SayfaRöportajAdalet Kurultayı'na dair bir değerlendirme-Taşeron İşçi Uluç Gavazoğlu

Adalet Kurultayı’na dair bir değerlendirme-Taşeron İşçi Uluç Gavazoğlu

CHP’nin Adalet yürüyüşü üzerine gerçekleştirdiği Adalet Kurultayı 26 Ağustos’da Çanakkale’de başladı. Gerçekleşen Adalet Kurultayı hakkında Çorlu SİO Otomotiv’de işten çıkartılan Güvenlik-Sen üyesi ve CHP Adalet Kurultayı Çanakkale Çalıştay konuşmacısı Uluç Gavazoğlu ile konuştuk.

Taşeron işçilerine karşı ilgisiz bir kurultaydı

Çanakkale’de gerçekleşen CHP Adalet Kurultayına CHP Emekçileri Bürosu tarafından konuşmacı olarak davet edildim. İlk gün kurultayın gerçekleşeceği alana gittim. Alanda büyük bir sahne vardı ve konuşmacı olarak çağırıldığım için orada konuşacağımı düşündüm. Daha sonrasında öğrendik ki konuşmamızı büyük sahnede yapmayacakmışız. Alan çalıştaylar için de bölüm bölüm ayrılmış ve orada konuşma yapacakmışız. Çalıştayların olduğu yere gittiğimde ise her bölümün kartonlarda isimleri asılı iken taşerona herhangi bir bölüm ayrılmadığını gördüm. Orada İstanbul Çapa direnişçisi Cemal Bilgin ve diğer arkadaşlar ile buluştuk. Gelen diğer direnişçisi arkadaşlar da oradaki ilgisizlikten rahatsız oldular. Kemal Kılıçdaroğlu sabah yaptığı konuşmasında “Taşeron sorununu çözeceğime dair söz veriyorum, kesinlikle çözülecek” diye bir konuşma yaptı. Ben bu söylemindeki samimiyetine de güveniyorum. Daha sonra bölgeye gidince ise ismimizin olmadığından emin olunca pankartımızı bir ağaca gerdik ve 20 kişilik bir masa oluşturduk. Kamu Taşeronları Platformu gibi çeşitli kurumlardan insanlar ile röportaj yaptık. Aykut Erdoğdu’da oraya geldi. Orada Kemal Kılıçdaroğlu’nun kadro ile ilgili konuşmalarını dinleyince, konuşmaya dair bir sıkıntımı anlatmak istedim.

Kadro hakkı direnen işçilerin olmalı

Olay şu ki; Kemal Kılıçdaroğlu’nun kadro üzerinde bu kadar diretmesini bir direnişçiler olarak yanlış buluyoruz. Çünkü daha önce de bu sıkıntılar yaşandı. Daha önceki iktidarlar döneminde de kadroya alınan insanlar direnerek alınmadıkları için bu hakkı suistimal ettiler. İş disiplini ve ahlakı olmadığı için ve bu hakkı tepeden inerek için kıymetini bilmediler. Kemal Kılıçdaroğlu ise ısrarla bunu vurguluyor şu an. Aynı zamanda kendi CHP belediyelerinde ve kendi özel sektöründe de gördük ki; cemaatçiler, tarikatçılar, Atatürk düşmanları yani devrimcilere karşı olan insanları da güvenlik yaptılar. Çorlu belediyesinde toplumda fetöcü olduğu kanaati edinilmiş Murat Özel Güvenlik Şirketinin belediye de işe soktuğu ve cemaatçi olduğu bilinen güvenlikler vardı. Bu güvenlik görevlilerinin Atatürk’e küfretmesi üzerine Atatürkçü bir güvenlik görevlisi bu duruma müdahale etti. Bunun üzerine müdahale de bulunan güvenlik görevlisini işten çıkarmaya kalktılar. Devrimcilerin bu olaya müdahalesi sonucu bu şirketin iş akdinin feshi sağlanmadı mı? Şimdi aynı firma Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Su İşleri’nde bağlı TESKİ’de ihale aldı mı, almadı mı? Sonrasında gerçekleşen teşkilat ihalesini de ise işe alımlar bu şirkete verildi mi, verilmedi mi? Alınanlar kimdir? Cemaat ve tarikatlarla bağlantıları nelerdir? Bu adamın Bank Asya ile bağlantısı olduğu da bilinmiyor muydu? Bunlar cemaatin toplantılarına katılmıyorlar mıydı? T.P.A.O. dahil kamu da işe alımlar kimin yönlendirmesiyle yapılıyordu? İşe alımları gerçekleştirenler 15 Temmuz sonrası Fetö Terör örgütü üyesi iddiası ile tutuklandı mı, tutuklanmadı mı?

CHP direnen işçiler için somut projeler üretmiyor

Direnişçiler ise her zaman dışarıda kalıyorlar. Çalıştayda masada oturan insanlar hala iş arıyorlardı. Sonuçta biz bu direnişi CHP belediyesi bize iş versin diye yapmıyoruz fakat somut proje üretmiyorlar. Bu insanlar işsiz kaldı, bu insanları alalım ve bulundukları alanlarda büyük direnişler organize etsinler, öncelikli hak bunlarındır, demiyorlar. Ben işimi kaybettim, evliliğimi kaybettim. Bunların hepsini ben yaşadım. Diyelim ki, kaza bela CHP iktidara geldi ve kadro vereceğim dedi. Bu insanlar kadro alacaklar ama ben simit satacağım, çorap satacağım, iş aramaya devam edeceğim. Bu hak mı? Ayrıca ben bir CHP üyesiyim. Bence bu çok adaletsiz ve samimiyetsiz. Bu konuda öncelikle onların ısrarcı olması gerekiyor. Bu kadro işinin tepeden inme değil de, direnen işçilerin alması gereken bir hak. Öncesinde bir kaybetmeleri ve direnmeyi öğrenmeleri gerekiyor. Kaybetsinler ki, elde edecekleri hakkın değerini bilsinler. Yoksa eskiden olduğu gibi, bunlar zaten kadrolu bunlar iş yapmıyor hikâyelerinin aynısı devam edecek. Bunlar sırf bu isimler tarafından devam ettirilecek. Sadece onlar da değil, CHP’li olan da bunu suistimal edecek. Biz bunlar ile karşılaştık. Bu kadro bize rahatımız için verilmedi deyince, adam hayır ben bakacağım rahatıma diyor. Kadroyu aldıktan sonra yine iş yapmayacak adam. İş ahlakını ve disiplinin uygulamayacak. Benim rahatsızlığım bunlardır. Kılıçdaroğlu, kadro talebinde ne kadar samimi olsa da başlarına gelecekleri söylüyorum ben. Bunun sonuçları oldukça ağır olur. Bu kadar direnen insan var iken, iş disiplinin sağlayabilecek insanlarken, kendi işlerini suistimal etmeyecek insanlar iken dışarıda kalacaklar, direnmemiş insanlara kadro verilecek. Bunun adaletli olduğunu düşünmüyorum.

4 günlük Kurultay’da direnen taşeron işçilere söz verilmedi

Ayrıca bu çalıştayların yapılması fakat taşeronlara söz verilmemesi, içimizden bir kişinin bile kendi sorununu anlatamaması büyük bir sorundu. 4 gün kurultay gerçekleşti, birimizin konuşması bu kadar mı zordu? Taşeron sorununa karşı ne kadar ciddi ve samimi olsan da, Kurultay’a yansıdığında bunun bir karşılığı yok. Biz hiçbir yerde yokuz. Kendimizi anlatamıyoruz. Bize diyorlar ki, Kemal Kılıçdaroğlu sizi çok önemsiyor. Pekâlâ, önemsiyor da bunun karşılığı ne? Bunları kimseyi kırmak için anlatmıyorum ve samimiyetine de güveniyorum. Ancak bu şekildeyse eğer, direnenlere söz verilmesi gerekir. Hep yoktan sayılıyoruz, şu an büyük mağduriyetler yaşıyoruz. Kadro verilirse sonrasında da mağduriyetler yaşanacak. Toplum aynı şeylerden tekrar rahatsız olacak.

Kadro vermek var olan sorunları çözmeyecek

Eskiden de kamuda kadroya alınan insanlar dolayısıyla yaşanan sorunlar vardı. İnsanlar oturuyor evlerinde, bir şeyle ilgilenmiyorlar. CHP’li veya değil herhangi bir sorumluluk almıyorlar. Bu sorumluluğu almayan insanlara kadro verilecek fakat bu insanlar kadroyu hak etmiyorlar ki. Mesela Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nde 400 tane işçi sendikaya örgütlendi. Sendika toplantısında işçilerden biri diyor ki; “Ben sendikalı olmaktan rahatsızım, bir şey yapmak istemiyorum. Birinin torpili ile buraya girdim. O kişide sıkıntı yaşasın istemiyorum. O yüzden bu işe karışmayacağım.” Ben de diyorum ki, bu insan kadro verilecek dürüstlük de bir insan mıdır? O zaman sendikayı bıraksın, kendi akrabası baksın ona. Taşeron olarak çalışmaya da devam etsin. Diğer işçilerin günahı ne? Hak arayan insanların günahı ne? Biz direnen insanlarız, başka bir yere ait değiliz. Sendika toplu iş sözleşmesi yapınca, cebine 180 lira koymasını biliyor. O zaman bunu da almasınlar. İşte böyle insanlara kadro verilecek. Direnen insanlar ise dışarıda kalacaklar. Eğer bu yapılırsa sonuçları oldukça ağır olacak. Boşu boşuna kadro verecek. Kaş yapayım derken göz çıkaracak. Biz direnen insanlar olarak bu durumdan çok rahatsızız.

Direnen insanlar işsiz kalıyor, kadrolar cemaatçiler ile dolduruluyor

Direnişi alanlar belirler, sokaklar belirler. Sorumluluk almayı öğrenirsin, pratik çözümler üretirsin. Sen direniyorsun, gel belediyeye bulunduğu şehirdeki herkesi örgütle, organizasyonunu kur, ben sana kadro ile CHP ile destek vereceğim demesi gerekir. İş mi yok? Bir stant açsınlar, CHP destek olsun, biz de bütün alanı örgütleyelim. Bunları yapmıyorlar, ne kadar ipsiz sapsız, cemaatçi, tarikatçı, kadroya aldıktan sonra çalışmayacak, insanlara zulüm edecek insan var, teker teker kadrolaştırarak dolduruyorlar. Kimseyi kırmayayım diyorlar da biz direnenlere yazık günah değil mi? Cemal Bilgin 1 senedir Çapa Tıp Fakültesi’nde direniyor. Bu adam 10 ay maaş aldı. Şu an işsiz geziyor. Bu adamın hakkı değil mi? Direnmiş, samimiyetini ortaya koymuş. Bu nasıl olacak? Yukardan inme devlet gözüyle bakıyorsan, o zaman sendikalaştırma çünkü nasılsa vereceksin bu hakkı. Bu sendikalaşmayı yaratan CHP’nin kendisi, direnen işçilerin kendisi. Sendikacıları, CHP’nin içinde gönüllü olanları, samimi olanlar işe sokarak ve bir araya getirerek sendikalı yaptılar insanları. Sendikanın mücadelesine yazık, tarihine yazık. Tüm mesele bunlardan ibaret.

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler