spot_img
spot_img
Ana SayfaRöportajAcar: İşçi sınıfı kendi baharını örgütlüyor - Zeynep Kuray (ANF Türkçe)

Acar: İşçi sınıfı kendi baharını örgütlüyor – Zeynep Kuray (ANF Türkçe)

Zeynep Kuray’ın ANFTürkçe’de yayınlanan DGD-SEN Genel Başkanı Neslihan Acar ile Migros direnişiyle ilgili yaptığı röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Saatlik ücretlerine 1 ekmek parası kadar zam istedikleri için işten çıkartılan 257 Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-Sen) üyesi Esenyurt Migros depo işçisinin direnişi hız kesmeden sürüyor.

Özellikle salgın döneminde çok ağır koşullarda çalışmaya zorlanan işçilerin, bağlı oldukları Us-Grup taşeron firması tarafından verilen sözlere rağmen iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmadığı gibi, ücretlerinde talep ettikleri artışın da yapılmaması bardağı taşıran son damla oldu.

Kendilerine dayatılan yüzde 8’lik sefalet zammına karşı 3 Şubat’ta iş bırakma eylemi başlatan ve gözaltına alınan işçiler, saatlik ücretlerine 4 TL zam istedikleri için yıllar önce aynı taleplerle Migros’ta grev örgütleyen eski sendika yöneticisi, yeni taşeron firma patronu Veysel Cingöz tarafından işten çıkarıldı.

Bu haksızlık karşısında tekrar kenetlenen ve direnişlerini depo önüne taşıyan işçilerin, yükselen boykot çağrıları paralelinde Migros patronu Tuncay Özilhan’ın Yüksek İstişare Kurulu Başkanı olduğu TÜSİAD ve sahibi olduğu Anadolu Grubu önünde yaptığı eylemler sonuç verdi. İşçilerin kararlı mücadelesi sonucunda Migros yönetimi, Us-Grup taşeron firması ve sendika avukatları arasında müzakereler başladı. Ancak 4 gündür süren müzakerelerin sonuç vermemesi üzerine işçiler, eylemlerini Özilhan’ın villası önüne taşımaya hazırlanıyor.

KORKUNÇ SÖMÜRÜ KOŞULLARI!

Açar, Migros depolarındaki sorunun geçmişten bu yana var olduğunu belirtti. Depo işçilerinin özellikle salgın sürecinde korkunç sömürü koşullarında çalıştığını anlatan Acar, ülke genelindeki dağıtımı üstlenen Şekerpınar Migros deposu işçilerinin durumunu örnek göstererek, “Çalışma süreleri 16 saate varmıştı ve bu ağır tempo yüzünden dinlenmek için işçiler şeker çuvallarının üstünde yatıyordu” dedi.

Depo işçilerinin pazar dahil 7 gün kesintisiz çalıştığına işaret eden Acar, işe gelmediklerinde ise haklarında tutanak tutulup, primlerinin kesildiğine dikkat çekti.

Salgında iş kazalarının arttığı, işçilerin dinlenemediği, sabah 08.00’dan saat 22.00’lara kadar çalıştığı bir süreç yaşandığını anlatan Açar, bu zor koşullar karşılığında ise işçilerin primler dahil 5 bin TL gibi komik bir ücret aldıklarını belirtti.

O süreçte Esenyurt’taki depoda çalışan işçilere de aynı ağır koşulların dayatıldığını söyleyen Açar, işçilerin canına dank ettiği bir dönemde, dayatılan bu kölelik koşullarına karşı, DGS-Sen olarak bütün depolarda komiteler şeklinde örgütlenmeye gittiklerini söyledi.

Esenyurt’taki depoda iki ay önce de iş bırakma eylemi yaptıklarını anlatan Açar, şöyle konuştu: “İş sağlığı ve güvenliği koşulları ciddi anlamda can yakmaya başladı. Burada günde 4-5 işçi iş kazasında kolunu bacağını kırdı. Depoda hendekler var. Dize kadar çukurların olduğu yerde işçiler transpalet kullanıyor. Raflar sabit olmadığı için işçilerin üzerine yüzlerce kiloluk mallar devriliyor ya da o çukurlara düşüyorlar, kollarını ve ayaklarını kırıyorlar. Biz direnişe başlayana kadar iş kazasında yaralanan işçiler ambulansla değil kamyonlarla, hastaneye de değil hastane yakınlarına bırakılıyordu. İşçiler rapor da alamıyordu, çünkü rapor aldıkları zaman bütün primleri kesiliyordu. Burada mesela iş kazasında parmağı kırılmış çok işçi var ama maaşları kesilecek korkusuyla rapor alamıyorlar. Mesela Şekerpınar deposunda bu konuda defalarca şikayetler oldu ama taşeron firma burada kiracı olduğunu, o yüzden de zeminleri tamir edemediğini öne sürdü” dedi.

‘İŞÇİLERE VERİLEN HİÇBİR SÖZ TUTULMADI’

İş güvenliği ve sağlığı konusunda önlem alınacağına ve primlerin düzeltileceğine yönelik iki ay önce verilen hiçbir sözün de tutulmadığına işaret eden Açar, maaş zammının ise pandemi döneminden beri konuşulduğunu ama bu konuda da bir düzeltmeye gidilmediğini söyledi. Açar, “O dönem, ‘çalışmazsanız halk aç kalır, çocuklar mamasız kalır. Bugünler geçsin, biz maaşınıza zam yapacağız sözünü vererek işçileri zorla çalıştırdılar ama bu söz de tutulmadı. Asgari ücret 4 bin 252 TL oldu, ama bugün faturalar 1000 TL oldu, alım gücü sürekli düşüyor, bir de bunun üzerine zam yapıyorum, diyorlar. Migros’un açıkladığı net değil brüt rakamlar. Mesela yüzde 54 gibi bir rakam açıklıyorlar ama bu rakam asgari ücrete gelen yüzde 50 zammın kendisi. Primlere zam yaptık derken brüt rakam açıklaması yapıyorlar ama bu primleri zaten Temmuz’da alacak işçi. Kaldı ki primlere yüzde 100 zam yapsa bile burada prim alan yok zaten. İkramiyenin yasal bir düzenlemesi yok. Kafasına göre veriyor ya da vermiyor” dedi.

‘DİRENİŞ KARŞISINDA MASAYA OTURMAK ZORUNDA KALDILAR’

Yüzde 8’lik zammın sadece depo bölümünde çalışan bazı işçilere yapıldığına dikkat çeken Açar, işçilerden yüzde 80’ine bu zammın da yapılmadığına, onların sadece asgari ücret aldığına işaret etti. Böyle bir ortamda saatlik ücretlerine bir ekmek parası olan 4 TL zam istedikleri için 257 işçinin işten çıkartıldığını hatırlatan Açar, bunu kabul etmenin mümkün olmadığını vurguladı.

Her defasında sorumluluk anlamında topu birbirine atan Migros yönetimi ve Us-Grup taşeron firmasının direniş karşısında masaya oturmak zorunda kaldığını belirten Açar, sendika avukatlarıyla 4 gündür süren müzakerelerden sonuç çıkmaması üzerine daha önce de eylem yaptıkları Migros’un patronu Tuncay Özilhan’ın villasının önüne tekrar gideceklerini aktardı.

ESKİDEN GREV ÖRGÜTLÜYORDU, ŞİMDİ GREVCİLERİ İŞTEN ATIYOR

Kendisi de eski bir depo işçisi olan Açar, Migros depolarında 2013 yılından beri DGD-Sen’in örgütlendiğini belirtti.

DGD-Sen’in bizzat Migros depo işçileri tarafından kurulduğunu belirten Açar, “Eskiden iş kolları birleştirilmemişti ve bizim bulunduğumuz iş kolunda eskiden Türk-İş’e, şimdi de Hak-İş’e bağlı olan Liman-İş vardı. Biz işten atıldığımızda Liman-İş’e gidip üye olmak istediğimiz zaman taşeron işçi örgütlemediklerini söyleyerek bizi üye yapmadılar. Biz de 7 işçi arkadaş bir araya gelerek bağımız sendika DGD-Sen’i kurduk” dedi.

Migros depolarına ilk taşeronu sokanın ise eski sendika yöneticisi Veysel Cingöz olduğuna işaret eden Açar, bugün Migros Esenyurt’taki depoda çalışan işçilerin bağlı olduğu Us-Grup taşeron firmasının patronu olan Cingöz’ün, 1989 yılında Migros grevlerini örgütleyen Tezkoop-İş sendikasındaki yönetici iki önderden birisi olduğuna dikkat çekti.

Açar, grev sırasında sendikasını ve işçileri satan Cingöz’ün buradan zenginlik devşirerek Us-Grup taşeron firmasını kurduğunu ve geçmişte bizzat mücadele ettiği talepler için direnen işçileri kapının önüne koyduğunu vurguladı. Açar, “1989 yılında yapılan direniş, yerleştirilmek istenilen taşeron sisteme ve işten atılmalara karşı gelişmişti. Veysel Cingöz de o dönem grevi aynı nedenlerle örgütledi ama sonrasında Koç tarafından keşfedilince Migros’a Veysel Cingöz ve yine eski Tezkoop-iş yöneticilerinden MBM taşeron şirketinin sahibi Mehmet Emin Meriç eliyle taşeron firmalar Migros depolarına girmiş oldu. Bugün Cingöz’ün Migros’u manipüle etmesi ve eski sendikacılık deneyleriyle işçileri bölmesi, direnişi kırması yüzünden süreç bu kadar uzuyor” dedi.

‘YASAYA GÖRE DEPOLAMADA TAŞERON ÇALIŞTIRILAMAZ!’

Yıllarca direnmelerindeki taleplerden birinin zaten depolardan yasadışı faaliyet gösteren taşeronun gönderilmesi olduğunu vurgulayan Açar, asıl işte taşeron çalıştırılamayacağı konusunda yasanın açık olduğunu, Migros depolarındaki asıl işin ise depolama olduğunu ve dolayısıyla bu faaliyette taşeron çalıştırılamayacağını vurguladı. Ancak bu konuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yaptıkları tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını belirten Açar, denetimlerde dahi, taşeronun muvazaalı bir şekilde faaliyet yürütmesine rağmen, buna dönük hiçbir işlem yapılmadığına dikkat çekti.

CARREFOUR DİRENİŞİ ÖNCÜ OLDU

CarrefourSA Esenyurt deposunda 2021’de sendikaları öncülüğünde verilen direnişte elde edilen kazanımların Migros depolarını dayatılan kötü koşullara karşı ayağa kaldırdığını anlatan Açar, Carrefour’da da işçilerin iki kez iş bırakma eylemi yaptıklarını ve bunun sonucunda da haklarını kazandıklarını belirtti.

Ağır çalışma koşullarına karşı 5 direniş gerçekleştirdiklerini anlatan Açar, özellikle son iki direnişin çok güçlü olduğunu ancak pandemi koşullarında o dönem halkın yeterince sahip çıkmaması nedeniyle direnişin işe geri iade ile sonuçlanmadığını, daha hukuksal bir sürece yönelmek zorunda kaldıklarını söyledi. Bugün gelinen noktada ise ciddi bir boykot örgütlendiğini hatırlatan Açar, grevin Migros’a verdiği zarar ve halkın desteği ile çözüm yolunun açıldığını söyledi. En son şarkıcı Haluk Levent’in Migros CEO’suyla, daha sonra da sendika avukatlarının Migros Genel Müdürlüğü ve Us-Grup firması ile görüştüğünü aktardı.

‘SENDİKA YASAL GÜVENCEYE ALINMAZSA YARIN AYNI ŞEY YAŞANIR’

Bu görüşmelerden sonuç çıksa da kalıcı bir çözüm için sendikal barajların kaldırılıp, mücadele hattını örgütlemek gerektiğini vurgulayan Açar, “Biz DGD-Sen olarak şu an yüzde 1’lik barajın altında kalan bir sendikayız, toplu sözleşme yetkimiz yok, o yüzden protokol yapabiliyoruz şu an. O nedenle çözüm sendika barajlarının yıkılıp, sendikaların sıkıştığı alanlardan çıkması ve topyekun bir mücadele hattı örülmesiyle mümkün. Buraya sendika girmediği ve yasal güvenceye alınmadığı sürece, kalıcı bir çözüm olamaz. Bugün iş başı yaptırabiliriz, kazanabiliriz ama yarın yine işten çıkartma yoluna bakacaklar. İçeride mobbingi artıracak, baskıyı arttıracaklar. O yüzden örgütlenmek ve sendikalı olmak dışında şansımız yok” vurgusunda bulundu.

‘SENDİKALARLA İLGİLİ BİR SORUN VAR’

İş güvenliği ve sağlığı önlemleri alınmayan, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının en çok yaşandığı alanın depo işçilerinin çalıştığı alan olduğunu belirten Açar, depolarda çalışan 20 yaşındaki işçilerin genç yaşta bel fıtığı olduğunu, strese bağlı kalp krizi geçirdiğini anlattı. Depo işçiliğinin dünyadaki en zor iş kollarından biri olduğunu kaydeden Açar, ama buna rağmen Türkiye genelinde diğer sendikaların depolardaki kötü koşullara bakmadığına, bütün yükün DGD-Sen’in üzerinde olduğuna işaret etti.

Sadece var oldukları alanları korumaya çalışan sendikaların patronlarla çok fazla mesai harcadıklarına dikkat çeken Açar, “Toplu iş sözleşmelerinde büyük sendika konfederasyonları Antalya’da 5 yıldızlı otellerde içeriğini bilmediğimiz toplantılar gerçekleştiriyor. Üç gün sonra çıkıyorlar ve ağaç filan dikiyorlar. Ama işçi sınıfının hali perişan. Salgında da gördük; herkes kapandı ve ücretsiz izine, işten atmaya karşı işin sorumluluğunu bir avuç bağımsız sendika yüklendi. Biz kayan zemini biliyoruz, o yüzden DİSK’i hep uyarıyoruz. Mesela gemi söküm işçileri örgütsüz. Onca şirketin karşısında kendi başlarına örgütlenerek iş bırakmışlar. Hal böyleyken sendikalar buraya dönüp bakmıyorsa sendikalarla ilgili bir sorun var demektir. Sendikaların bugün bütün işçi direniş alanlarında olması gerekiyor ama yoklar. Ya Kadıköy’de bir açıklamada ya da bir salon toplantısında olan bir sendikacılık zemininden bahsediyoruz. Var olan üyemi koruyayım, aidatımı koruyayım, sermayemi koruyayım mantığı hakim” dedi.

ESAS HAREKETLİLİK NİSAN’DAN SONRA

Derinleşen yoksulluk karşısında dayatılan sefalet ücretlerine karşı yayılarak yükselen işçi sınıfı direnişlerini de değerlendiren Açar, patronların karşısında artık manipüle edebilecekleri işçiler olmadığını, enflasyon altında ezilen, açlıkla sınanan işçilerin haklarını almakta kararlı olduğunun altını çizdi.

Uzun süredir ilk defa işçilerin ve halkın taleplerinin birleştiğini belirten Açar, bunun da çok önemli olduğunu vurguladı. İşçi sınıfının yıllardır aşağılandığını belirten Acar, artık mücadelenin bir haysiyet mücadelesine dönüştüğünü vurguladı. Esas hareketliliği Nisan, Mayıs, Haziran aylarında beklediklerini belirten Açar, “İşçi sınıfı kendi baharını örgütlüyor ve hareketlilik bir kanal arıyor. İşçi sınıfı kendi hareketini yaratırken, hem sendikaların hem de devrimcilerin hazırlık yapması gerekiyor. Çünkü örgütsüz işçiler ayağa kalkıyor ve haklarını kazanıyor. İşçilerin birliğinin sağlanması gerekiyor, örgütlenmek gerekiyor” diye konuştu.

Röportaj: Zeynep Kuray

Fotoğraf: Zeynep Kuray

Kaynak: ANF

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler