spot_img
spot_img
Ana SayfaAçıklamaHalk isyanından daha kuvvetli olan sadece örgütlü halk isyanıdır

Halk isyanından daha kuvvetli olan sadece örgütlü halk isyanıdır

Halk isyanı iktidarın İstanbul Belediyesine kayyum atama saldırısını şimdilik durdurmuştur. Bu isyan başta gençlerin ve emekçi halkımızın direnişi ile ortaya çıkmış ve şimdilik halkın iradesini gasp etme saldırısı püskürtülmüş, belediyeye kayyum atanması önlenmiştir. Ancak durmayacaklar! Duramazlar zira halk içinden rıza devşirme kapasitesi kalmayan siyasi iktidar ömrünü uzatabilmek için her yolu deneyecektir. Bu tespiti başa koymak önemli çünkü diploma iptali ve yolsuzluk gözaltıları ile başlayan bunların arkasına bir süredir sürdürülen ve solun yeterli tepkiyi gösteremediği kent uzlaşısına yönelik soruşturmanın gizlendiği saldırı zaten iktidarın düzen muhalefetinin dağınıklığına güvenmesi ve sosyalist solun etkinliğinin son on yılda azaldığını görmesi nedeniyle başlamıştır.

Emperyalist merkezlerin ve yerli holdingci güçlerin Türkiye işçi sınıfını köleleştirme programının bugünkü yürütücüsü Saray rejimi, ucuz işgücü yoğun sömürü politikası ile yaşamın tamamını günün her saatini sermayenin kâr alanına dönüştürürken emekçi halkın elinde hak olarak ne kaldıysa almaya çalışıyor. Yıllardır türlü yollarla seçim kazanarak iktidarını sürdüren Erdoğan, artık böyle bir sandık aritmetiği kalmadığını anladığı noktada siyasi rakibini halkın seçme seçilme hakkına da saldırarak etkisiz hale getirmeyi denedi. Ancak ‘seçimle bir şeyler değişebilir’ diye oyalanan, yurttaşlıktan kovulan, geleceksiz ve umutsuz kitlelerin isyanı sonucu geri adım atmak zorunda kaldı. Yurttaşlıktan kovulan gelecekten umudu olmayan enflasyonist politikalarla yoksullaştırılan kitlelerin Celâlilere dönüştüğünün ODTÜ’de Beyazıt’ta, Bayraklı’da ve Bozdoğan’da görülmesi geniş kesimlerin bütün kimyasal silah kullanımına rağmen bunların bulunduğu alanlardan çekilmemesi egemen sınıfı endişelendirmişe benziyor. İktidar içi kliklerdeki çatlakların da açığa çıktığı yargı süreci sonucu yazılan hukuken komik karar sonrasında siyasi iktidar, rakibinin iç çekişmesinden medet umacak, isyanın sönümlenmesini, sokağın geri çekilmesini bekleyecektir. Holdingci güçlerin emekçi halkımızın rızasını daha etkin devşirecek isim arayışı da derinleşecektir ama daha önemlisi öfkeli gençleri pasifize edecek ya da başka muhalif odaklara karşı düşmanlaştıracak şovenist ajitasyon ve propaganda artacaktır.

Bu olumsuz durumlardan böyle ümitli halk isyanı günlerinde bahsetmemizin nedeni bir isyan dalgasının daha Türkiye devrimci hareketinin yenilgi döneminde, işçi sınıfı hareketine ve genel olarak toplumsal muhalefete öncülük edecek bir siyasi merkezin olmadığı, var olan yapılarınsa ölgün ve mecalsiz bir biçimde CHP’nin etki alanını aşamadığı koşullarda yaşanıyor olmasıdır. Gezi’den bu yana giderek kendi içine çekilen, genel olarak etki alanını kaybeden solun kitleleri harekete geçirici ve yol gösterici olamadığı bir kez daha görülmüştür. Gezi’de hala kısmen sahip olunan etki alanının neredeyse bütünüyle berhava olduğu ne yazık ki bu eylemlerde görülmektedir. Bu durumu tersine çevirecek bir inisiyatif geliştirmek tarihsel bir sorumluluktur. Bugün işçi sınıfının tarihsel programını sahiplenen siyasi cephenin inşası için kaybedecek zamanımız yoktur.

Şimdi bir akordeon gibi şişip inerek sürecek isyan döneminin bu uğrağında, isyanın açığa çıkardığı potansiyeli 1 Mayıs’a taşıyarak taleplerini emekçi halkın talepleriyle buluşturmalıyız. Direnişi sürekli kılacak şekilde yerellere yaymalı, okulda, kampüste, fabrikada, madende, yaşamın her alanında temsilden kovulan çoğunluğun inisiyatifi ele alacağı örgütlenmeleri hayata geçirmeli işçi sınıfının örgütlü mücadelesiyle sahneye çıkmasını sağlayacak mekanizmaları acilen kurmalıyız. Daha da önemlisi kitle seferberliğini Türkiye solunun tarihsel hafızasıyla buluşturacak siyasal müdahaleyi yaratmak üzere gerekli örgütlenme ve inşa faaliyeti için adım atılmalıdır. Bunun olmadığı koşullarda CHP’nin etkisi ve Zafer Partisinin gündemi ötesinde kamusallaşacak bir toplumsal adalet talebi ve eylemlerde sınıf tavrı ortaya çıkmayacaktır. Görevimiz bu doğrultuda mücadeleyi yönlendirmek ve büyütmektir.

Umut-Sen

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler