Birleşik Metal-İş Sendikası’na bağlı metal işçileri, Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile yürütülen toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde, anlaşmaya varılamaması üzerine örgütlü olduğu fabrikalarda kademeli olarak greve çıkacaklarını bildirmişlerdi.
TİS görüşmelerinde, MESS masaya yüzde 18 ile oturdu ve son tahlilde teklifini yüzde 40 yaptı, işçilerin ve sendikanın talebi ise tartışmaya kapalı bir biçimde yüzde 125 olarak ortaya kondu. Ayrıca MESS’in işçiler için daha fazla hak ve ücret gaspı anlamına gelen üç yıllık TİS teklifi de ücret dayatmasıyla birlikte reddedildi. Sonuçta, beklendiği gibi, Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi işçiler grev kararı almış oldu.
İşçilerin anayasal olarak güvence altına alınan grev hakkı, 14 Aralık’ta bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle “milli bütünlüğü bozacağı” gerekçesiyle yasaklanmasının ardından, Birleşik Metal-İş de MESS baskısıyla çıkarılan kararın bütünüyle hukuksuz olduğunu, grevin yasaklanamayacağını ve kararı tanımayacaklarını açıkladı.
Bugün itibarıyla MESS’e bağlı Hitachi Energy işletmesinin İstanbul ve Kocaeli’nde bulunan dört fabrikasında, GE Grid Solutions’ın Gebze’deki fabrikasında, Schneider Elektrik işletmesinin Manisa ve Çayırova’daki iki fabrikasında, Arıtaş Kriyojenik işletmesinin Gönen’de bulunan fabrikasında grevler sürüyor. İlerleyen süreçte, başta MESS’e bağlı şirketler olmak üzere, greve çıkılan işletme ve fabrika sayısının artacağı bildiriliyor.
Schneider Elektrik işletmesinin Manisa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki greve çıkan işçilerin de fabrika önündeki direnişleri on bir gündür bütün coşkusuyla devam ediyor. Örgütlü mücadele bilinciyle moral ve motivasyonları yerinde olan işçiler, patronların mesajla işe çağırmalarına, grevden yıldırma girişimlerine ve soğuk havaya rağmen günde üç vardiya halinde fabrika önündeki direniş alanında bulunarak grev kararlılıklarını gösteriyorlar.
Çalışma koşullarının en ağır olduğu sektörlerden birinde çalıştıklarını söyleyen metal işçileri, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında günden güne maaşlarının eridiğini, sene içinde sözü verilen “sosyal yardım” ve “market kuponu” gibi desteklerin gasp edilmeye çalışıldığını, MESS’in son teklifinin gerçek enflasyon oranının çok altında olduğunu ve geçim için yetecek bir ücret olmadığını belirtiyorlar.
Yalnızca yurtdışı pazarına üretim yapan Fransa menşeili Schneider Electric şirketi de Türkiye’de MESS üyesi. MESS, üyesi olan patronlar adına üç senede bir yapılan TİS görüşmelerinde Birleşik Metal-iş karşısında masaya oturuyor. Uluslararası ticarette çeşitli izinler sağlayan ve kolaylaştırıcı etkisi olan MESS, hak gaspları, enflasyonun altındaki maaş teklifleri, TİS’in işe alınan işçi için hangi aydan sonra geçerli olacağına ve kaç yıllık gerçekleştirileceğine kadar metal patronlarının çıkarını ve gücünü yeniden üreten bir “birleşik patron gücü” olarak karşımıza çıkıyor. MESS’in bu gücünün en önemli kaynağının da devlet desteği olduğunu belirten işçiler, metal işçilerinin anayasal hak olan grev kararının bizzat cumhurbaşkanı kararnamesiyle yasaklanmasının bu desteğin açık bir göstergesi olduğunu belirtiyorlar.
Metal patronlarının artan kâr oranlarına, kendileri için büyüyen ekonomik hacme, ucuzlaşan ve güvencesizleşen emek gücüne rağmen sendika altında birleşerek metal işçilerinin üzerindeki hegemonyasını pekiştirmesinin ve devlet desteğini arkasına almasının karşısında, örgütlü sendikal mücadelenin önemi belirten işçiler, mücadelelerindeki kararlılıklarını her fırsatta dile getiriyorlar. Karşılarında birleşen metal patronlarına karşı yalnızca birleşen işçilerin bir güç olabileceğini biliyorlar.
Geçmişte, binlerce metal işçisinin bütün ülkeyi salladığı “metal fırtınaya” şahitlik edildiğini söyleyen işçiler, bugünkü grev yasağı tanımayan cesaretin Türkiye işçi sınıfı tarihindeki bu kıymetli direniş geleneğinden kaynaklandığını hatırlatıyorlar: “Polis ve jandarma saldırısı, gözaltı, hatta tutuklama bizi korkutmuyor. Bedeli ne olursa olsun grev kararımızdan bir adım geri atmayacağız.”