spot_img
spot_img
Ana SayfaManşetİşçi hareketinin önündeki yasalara karşı mücadele ve müzakere - Av. Mürsel Ünder

İşçi hareketinin önündeki yasalara karşı mücadele ve müzakere – Av. Mürsel Ünder

17 Kasım Pazar günü “Sınıf Cephesi İçin İleri” başlığı ile gerçekleştirdiğimiz konferansımızda konuşan Umut-Sen Hukuk Kolektifinden Av. Mürsel Ünder’in “İşçi hareketinin önündeki yasalara karşı mücadele ve müzakere” başlıklı konuşmasını kamuoyuyla paylaşıyoruz.

İşçi hakları her cepheden saldırı altında. Patronlar her gün yasaları çiğniyor. Kanunlar hakları elinden alınan işçileri, yoksulları, köylüleri, doğal kaynakları elinden alınan insanları korumuyor. Bu hakları her gün defalarca ihlal eden patronlar, şirketler mağdur ettiklerine büyük bir pişkinlikle mahkeme yollarını gösteriyor.

Mahkemelerin, polisin, askerin seni değil patronları ölümüne kolladığını her defasında göreceksin.

Her gün ölen, yaralanan, sakat kalan, işten atılan, tazminatları gaspedilen işçiler; toprağı, doğası talan edilen, suyu, rüzgarı, güneşi elinden alınan köylüler ve diğer insanların çoğu zaman bir makina kadar, bir alet edevat kadar değeri yok.

Patronla karşı karşıya geldiğinde valisinden kaymakamına, belediye başkanından vekiline, imamından dedesine, mafyacısından kolpacısına hepsinin patronların yanında dizildiğini göreceksin. Tüm bunlara karşı gerçek gücün, dayanışmadan ve kendi öz örgütlülüğünden geçtiğini bileceksin. Yaptığın şeyin suç olduğu, kanunda yeri olmadığı, eylem yaparsan siciline işleneceği, bundan ailenin de kötü etkileneceği, çocuğunun devlette işe giremeyeceği, işten atılacağı korkusu pompalanacak hiç durmadan. Biz de patronların diline doladığı “hukuka aykırı davranış” sopasını tersine bükeceğiz. İşçi kendisi için gerekli bilgiyle donatıldığında daha kararlı ve daha cesaretli davranır. Hukuka, vicdana, ahlaka, kanuna aykırı davrananın kim olduğunu gösteren, ortaya koyan bir pratik oluşturacağız aynı zamanda.

Birlikte hareket ettiklerinin, sendikacıların veya destek veren kurumların pek tekin kişiler olmadığı, devlete karşı olduğu, terörle ilişkilendirme çabası, kişisel menfaatlerinin olduğu iddiası, gizli para ilişkileri olduğu gibi duruma ve olaya özgü çok farklı biçimde iddialar ortaya atacaklardır. Seni yolundan çevirmek için duruma özgü kullanılacak etnik, dini, sosyal vb. bir faktör varsa sürekli bunları duyacaksın (Kürtlük, Türklük, yörüklük, çepnilik, Alevilik, Sünnilik, solculuk, sağcılık, tarikatçılık, memleketçilik vs herhangi bir şey).

Hayatın her alanında ekonomisine, kişiliğine, onuruna yönelen saldırılara karşı çıkan, mücadele eden insanlara koruma sağlayacak, onları güçlendirecek yol ve yöntemleri anlatmak, yoldaşlık etmek bizlere düşen temel görevlerdendir. İşçinin talebinin doğruluğu, meşruluğu, yasaya göre değil politik bakışına göre değerlendireceğimiz bir konudur. Bir şeyleri değiştirmenin en iyi yolu da hukuk değildir. Avukatın görevi işçinin, hakkı için mücadele edenin talebinin kanuna uygun olup olmadığını söylemek değildir.

Senin sorununu çözecek olan asıl şey, kanun değil kendi örgütlü gücündür. Yaptığımız şey ezilenin, işçinin hukukunu yaratmanın bir parçasıdır aynı zamanda. Daha eşit, daha özgür olana kadar hak talep edeceğiz, mevcut haklarımıza sahip çıkacağız, ve daha fazla hak isteyeceğiz. Baskı altında kafası karıştırılan işçinin kafasını berraklaştırmak, mücadele odaklı kalmak, yasalarla korkutulan işçilere yasal koruma mekanizmalarını sağlamak için bazen yasa, yönetmelik, yargı kararı senin en önemli dayanağın olacak. Fernas işçileri tüm madencilere ve Türkiye kamuoyuna 6331 sayılı Kanunu’nun 13. maddesini ezberlettiler.

Mücadelenin belirli bir aşamasında işçiyi muhatap almak zorunda kalan patronların oyunlarına karşı çok dikkatli davranacaksın. Görüşmelerde “eşitler arası bir ilişki kurulması” en temel zorunluluklardan birisidir. Amir baskısı, işverenlik sıfatı ve hiyerarşisini kullanarak ilişki kurma, sulh masasını mobbing masasına dönüştürme çabaları, kamu görevlileriyle görüşme sırasında kamu otoritesinin verdiği güçten yararlanma, hiyerarşik işkilenme temel sorunlardandır. Bunları boşa düşürmek de bizim görevlerimizdendir. Soyut vaatlerle ve temennilerle de yetinmeyeceğiz. Bazen bunların tamamına aykırı olan bir şeyde de ısrar edeceksin. Haklı olanı, meşru olanı merkezine alacaksın.

Bağımsız Maden İşçileri Sendikası olarak bu bilinçle Temmuz 2020’de, ne istediğini ve nasıl isteyeceğini bilen 50 cesur madenci ile yaptığımız eylem sonucunda, 15-16 Haziran’dan 50 yıl sonra, İş Kanunu’na Geçici 11. maddeyi eklettik. Kanunla, mahkemeyle mümkün olmayan şey, mücadele ve müzakere sonrasında kanun maddesi haline geldi. Yapacak hiçbir şeyi kalmayan Somalı maden işçilerine yasal koruma sağladık.

Hak sınırlayan ve aykırı olanı kaldırmak, onu baştan yazmak temel görevlerimizdendir. Talep ettiğin haklar mevcut yasalarla çeliştiğinde onu düzeltmek için mücadele etmek de hepimizin görevidir. Ankara’ya yürürken yasaya aykırı diyerek yolları kesilen ve ceza tehdidiyle engellenen işçiler, hem engeli hem de kanunla getirilen yasağı tanımadılar. Sonunda o barikatları aşıp Ankara yoluna devam eden işçiler hem haklarını aldılar hem de şehirlerarası yollarda yürüyüş yasağını kaldırdılar.  2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 22. Maddesi’nden “şehirlerarası yollarda yürüyüş yasağı” kısmını çıkarttılar.

İşçinin hakkını, hukukunu kendisinin belirlediği, kendisinin yazacağı günler gelene kadar mücadelemiz devam edecek.

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler