spot_img
spot_img
Ana SayfaDepremTOKİ AFET KONUTLARI İHALELERİ 2: Deprem bölgesinde iktidar ve sermayenin ilişki ağları

TOKİ AFET KONUTLARI İHALELERİ 2: Deprem bölgesinde iktidar ve sermayenin ilişki ağları

Umut-Sen Kent Çalışmaları Grubu

Deprem sonrasında bölgede gerçekleşen yıkımın ardından devletin karakterini ortaya koyan pratikler her aşamada (arama-kurtarmada yaşanan sorunlar, bağış kampanyası mizansenleri gibi) ortaya çıktı. Bu açıdan özel olarak incelenmesi gereken meselelerden biri de şüphesiz deprem bölgesindeki ihalelerdir. Bu kapsamda öncelikle söz konusu ihalelere dair teknik bilgilerin ve bu ihalelerde rol alan şirketlerin incelenmesi gerekiyor. Ardından meseleyi bütünsel perspektiften sermayenin tahakkümü ile ilişkilendirerek değerlendirmek uygun olacaktır.

Bölgedeki İhalelere Dair Teknik Bilgiler

AKP iktidarı bir yıl içinde toplam 270 bin konut yapılacağını açıklamıştı. Bu konutların her birinin ortalama 1 milyon 500 bin liralık maliyeti olacağı ve toplamda bu miktarın 400 milyar liraya karşılık geleceği öngörülüyor.[1] Deprem bölgesindeki kentlerde 48 bin 381 konut ve iş yerinin yapımı için açılan toplam 91 milyar 164 milyon 568 bin 101 TL değerindeki ihalelerin büyük payı AKP ile bağlantılı şirketlere verildi. Deprem sonrasında bölgedeki ihalelerin sayısı ise toplamda 82 oldu.[2]

Bu noktada, ihaleler konusunda başvurulan Kamu İhale Kanunu’nun 21/b maddesinin ortaya çıkardığı sonuçları da göz ardı etmemek gerekiyor. Zira bu madde sayesinde açık ihale sistemi yerine pazarlık usulüyle ihale sistemi uygulanıyor. Bunun önemli sonuçlarından biri, ihale sürecinin kamu ihale sayfasından takip edilememesidir. Dolayısıyla TOKİ projelerinin kendi sayfasında yer almaması oldukça sorunlu bir durum. Ayrıca 21/b maddesinin aslında doğal afet ve salgın hastalık gibi acil ve afet durumlarında başvurulan bir yöntem olduğunu vurgulamak gerekiyor. Buradaki amaç; çadır, su ve yiyecek gibi acil ihtiyaçların hemen karşılanmasını sağlamak için pazarlık usulü ihale yönteminin uygulanmasıdır.[3] Fakat bu uygulamanın istismar edildiği görülüyor. Böylece rant odaklı anlayışla AKP’ye yakın sermaye gruplarına avantaj sağlamak için 21/b maddesinin araçsallaştırıldığı anlaşılıyor.

Şirketlere dair bir değerlendirme yapıldığında hiç de şaşırtıcı olmadığı üzere deprem bölgesindeki iller AKP ve inşaat sermayesi tarafından bölüşülmüş. Buna göre bazı deprem bölgesi illerindeki tablo şu şekilde[4]:

Maraş

Maraş’taki projeler 4 milyon 9 bin m2 alanı kapsıyor. Toplam daire adedi 17 bin 250. Bu kapsamda Afşin’de (Merkez Proje Alanı) 750 adet daire yapılması öngörülüyor. Bu proje Kalyon ve İki Design’a verilmiş. Elbistan’da (Doğu Proje Alanı)ise toplam 2500 daire inşa edilecek. Projeyi NKY şirketi ve Mental Design üstlenmiş. Onikişubat’ta (Önsen Proje Alanı) 10 bin adet daire inşası planlanmış. NKY şirketi bu projeyi de üstlenmiş. Türkoğlu’nda 2 bin adet daire yapılması planlanmış. Bu proje Kalyon’a verilmiş. Pazarcık’ta (İncirli Proje Alanı) ise 2 bin adet daire yapılacak. Bu projeyi ANT Yapı ve MKN Mimarlık yapacak.

Malatya

Malatya’daki projelerin toplam alanı 8 milyon 600 bin metrekare. Toplam daire adedi ise 30 bin. Battalgazi’de (Çamurlu Proje Alanı) 15 bin adet daire yapılacak. Proje DOME şirketi tarafından yürütülecek. Projenin müellifi ise DOME ve CROSS WORK. Yeşilyurt’ta (İkizce Proje Alanı) 10 bin adet daire yapılacak. Bu proje Kuzu Grup’a verildi. Müellifi ise AGM Mühendislik. Doğanşehir’de 5 bin adet daire yapılması planlanmış. Projeyi EGE Yapı ve Mimar Mimarlık üstlenecek.

Hatay

Hatay’daki projeler 9 milyon 417 bin metrekarelik alana sahip. Toplam daire adedi ise 31 bin. Antakya’daki projenin 8 milyon 617 bin metrekare alana sahip olduğu belirtiliyor. Ayrıca proje 10 ayrı alt projeye bölünmüş. Projeler kapsamında 27 bin yeni konut yapımı planlanmış. Projeler Kalyon, NEF, Tahincioğlu ve Optimal şirketlerine verilmiş. Bazı projelerin yürütücüleriyle müellifleri de aynı. Belen’de 200 bin metrekarelik alanda 1000 adet konut yapılacak. Projenin yürütücüsü Tahincioğlu olmuş. Müellifi ise Kayabay Mimarlık. Samandağ’da (Mağaracık Proje Alanı) 600 bin metrekarelik alanda toplam 3 bin adet daire inşa edilecek. Bu proje Kalyon’a verildi.

Osmaniye ve Adana

Osmaniye’de (Merkez Proje Alanı) proje 1 milyon metrekarelik bir alanı kapsıyor. 5 bin adet konut yapılması planlanmış. Proje Ege Yapı’ya verilmiş. Adana’daki proje alanı (Çukurova Proje Alanı) 400 bin metrekarelik alanda yapılacak. 2 bin adet daire inşa edilecek. Proje aynı zamanda müellif de olan Optimal tarafından yapılacak.

Adıyaman

Adıyaman’daki 420 konut yapımı ihalesi ve Tut’taki konut ve altyapı ihalesi (858 milyon 823 bin TL’lik bedelle) Saygınlar İnşaat’a verildi. Saygınlar İnşaat Gaziantep/Islahiye’deki 515 konutun yapımında da rol aldı. Bu proje OKTA İnşaat ile birlikte yürütülecek (1 milyar 25 milyon TL bedelle). Adıyaman’da 500 konutluk bir başka ihaleyi kazanan Altındağ İnşaat oldu. Altındağ İnşaat’ın depremde kullanılamaz hâle gelen Hatay Devlet Hastanesi’nin yapımında yer alması son derece ibretlik ve trajik bir duruma işaret ediyor.[5]

Diyarbakır/Amed

Diyarbakır’da düzenlenen üç konut ihalesinden ikisinin Nesma Yapı Makine İnşaat’a verildiği görülüyor. Bunlar, Bağlar/Oğlaklı Mahallesi’nde yer alacak 1122 konut ve Bağlar/Karacadağ mevkindeki 1598 konut yapımı ihaleleri oldu. Toplam bedel ise 4 milyar 765 milyon. Nesma’nın merkezi Ankara’da. Nesma AKP ile ilişkili olduğu bilinen Pekerler İnşaat’ın iştirakı olan bir şirket. Zira bu şirket 2015’te AKP’den Bitlis Milletvekili aday adayı olan Zeki Peker’in aile şirketi. Bir diğer şirket de İmaj Altyapı Üstyapı Şirketi. İmaj Yapı kentteki 300 deprem konutunun ihalesini aldı. Bu ihalelerin bedeli 897 milyon 967 bin 656 TL. Ayrıca bu ihalelerin Eskikale İnşaat ile ortak olarak alındığını belirtmek gerekiyor.[6]

İhaleleri alan şirketlerin özellikleri neler?

İhaleler kapsamında öne çıkan şirketleri özel olarak incelemekte fayda var. Zira AKP ile inşaat sermayesinin ortaklığı, talan ve rant vizyonu daha somut olarak ortaya çıkıyor. Örneğin, bu açıdan Kalyon, Kuzu Grup, Optimali, NKY ve ANT Yapı şirketleri önemli veriler sunuyor.

Kalyon İnşaat, “beşli çete” diye bilinen şirketlerden birisidir. Kalyon, dünyada en çok kamu ihalesi alan 10 şirket arasında beşinci sırada yer alıyor. Kalyon’un tek başına veya diğer hükümete yakın şirketlerle yürüttüğü projeler arasında şunlar var: İstanbul Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu, Gaziantep Nurdağı-İslahiye Yolu, Marmaray, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Ziraat Kuleleri. Kuzu Grup, İstanbul Fetihtepe Kentsel Dönüşüm Projesi, Siirt Devlet Hastanesi, Mardin Devlet Hastanesi, Afyon Lisesi restorasyonu ve ek bina inşaatı, Afyonkarahisar Dinar’da 400 daireli afet konutu projeleriyle biliniyor.

Optimal ise MÜSİAD bağlantısıyla dikkat çekiyor. Zira yönetim kurulu başkanı Burhan Özdemir aynı zamanda MÜSİAD İnşaat Sektörü Kurulu’nun başkanlığını yapıyor. Şirketin bilinen en önemli projeleri: İçişleri Bakanlığı 112 Acil Çağrı Merkezi, İstanbul Çekmeköy, Ümraniye ve Silivri Kaymakamlık binaları, Kütahya Sağlık Entegre Yerleşkesi, Maltepe Huzurevi, Marmara Üniversitesi Spor Kompleksi, İstanbul Ticaret Üniversitesi tarihi binası. Mimari proje hazırlanması üzerine çalışan NKY Mimarlık’ın öne çıkan projeleri; Rize Artvin Havalimanı Elektrik Uygulama Projesi, İstanbul Kartal Lütfi Kırdar Eğitim Araştırma Hastanesi Projesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi Kampus Alanı Projesi ve Trabzonspor Stadyumu’dur. Ant Yapı ise Galataport İstanbul’un betonarme inşaat işleri ve kapalı alan ince inşaat işlerinde faaliyet gösterdi. Ayrıca Ümraniye Kültür Merkezi ve Alaçatı Marina da projeleri arasındaydı.[7]

Söz konusu şirketlere ek olarak ASL, AHES, GNR ve Gold Yapı’ya da bakmakta fayda var. Zira yine oldukça dikkat çekici bulgularla karşılaşmak mümkün. Örneğin, Maraş 1. Etap Türkoğlu’ndaki 310 adet deprem konutu yapılması ihalesini en düşük teklifi vermesine rağmen 2002-2007 döneminde AKP Rize milletvekilliği olan Abdülkadir Kart’ın sahibi olduğu ASL İnşaat ve DKR İnşaat ortaklığı kazandı. ASL’nin öne çıkan projeleri şunlar: 2013’te Başakşehir Stadyumu inşaat ihalesini Kalyon İnşaat ortaklığıyla aldı. Ayrıca 2019’da TCDD’nin yaptığı Gaziray ihalesini yine Kalyon’la birlikte aldı ve Rize Artvin Havalimanı Üstyapı Tesisleri ve Müteferrik İşleri İnşaatı ihalesini Cengiz İnşaat ortaklığıyla aldı.

AHES, Adıyaman/Merkez’deki 1.Etap 614 adet konut yapım ihalesini aldı. AHES’in sahibi Mücahit Hamza Ekşi, İstanbul Fatih Belediyesi Başkan Yardımcısı Mehmet Özçelik’in damadı. AHES’in bilinen projeleri ise şunlar: Mardin Şehir Hastanesi (bu yıl tamamlanması öngörülüyor) ve 450 milyon liralık Samsun Şehir Kütüphanesi. Adıyaman/Merkez’deki 1. Bölge 672 adet Geçici Barınma Birimi ve çevre düzenlemesi ihalesini ise GNR İnşaat’a verildi. Söylemeye gerek yok ki şirket yine AKP bağlantılı. GNR İnşaat’ın sahibi AKP Bingöl Ilıcalar Belediye Başkanı Mehmet Akif Günerigök’ün yeğeni Orhan Günerigök. Antep/Nurdağı’ndaki 456 konut ve Antep/Islahiye’deki 399 konut, 12 dükkan altyapı çevre düzenlemesi ihalelerini alan Gaziantep Gold Yapı da AKP ile yakın şirketlerden. Örneğin, AKP’li Şahinbey Belediyesi ile Millet Kütüphanesi Projesi için 500 milyonluk sözleşme imzalaması durumu açıkça gösteriyor.[8]

Özel olarak irdelenmesi gereken bir diğer şirket de May İnşaat. Hatay/İskenderun’daki 2 Etap 492 adet konut inşaatı ve altyapı ve çevre düzenlemesi Şırnak Belediye Başkanı AKP’li Mehmet Yarka’nın aile şirketi olarak tanınan May İnşaat’a tahsis edildi. 2019’da belediye başkanı seçildikten sonra Mehmet Yarka’nın şirketteki payını Ahmet Yarka’ya ve Doğukan Yarka’ya devretti. May İnşaat’ın pek çok kamu ihalesi aldığı biliniyor. May İnşaat daha önce de bir deprem sonrası inşa ihalesi almıştı. 2020’deki Elazığ Depremi’nden sonra Elazığ/Merkez’deki  2. Etap 977 Adet Konut ve 100 Adet Dükkan İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi ihalesini May İnşaat almıştı. Bunun dışında şirketin öne çıkan diğer aldığı ihaleler şunlar: Hakkâri Havalimanı, Gaziantep Stadyumu, Akhisar Stadyumu, Sarp Sınır Kapısı, Şırnak Toplu Konutları ve Iğdır Devlet Hastanesi.

Egemen İnşaat da yine kamu ihaleleri açısından üzerinde durulması gereken şirketlerden biri. Şirket deprem sonrasında Hatay/Payas’daki 821 adet konut ve 36 adet dükkan inşaatı ile altyapı ve çevre düzenlemesi ihalesini en düşük teklifi vermesine rağmen aldı. Ayrıca 29-30 Kasım 2020 tarihlerinde TOKİ’nin düzenlediği ihalelere Okyanus Enerji ile beraber “özel davetli” olarak katılmıştı. Egemen İnşaat Mülteci Kampları, Yüksekova Havaalanı, Bozok Üniversitesi ve Sınır Takım Karakolları Yol Yapım Projesi ihalelerini de almıştı.[9]

Kilis ve Antep’te ise Akgün inşaat öne çıkıyor. Akgün İnşaat Kilis/Merkez Deveciler Mahallesi’nde 645 Adet konut, 4 adet dükkân ve 1 adet cami ile altyapı ve çevre düzenlemesi ihalesini ve Gaziantep/Nurdağı Bademli Mahallesi’nde yapılacak 456 adet konut inşaatı ile altyapı ve çevre düzenlemesi ihalesini aldı. Gaziantep/İslahiye’de Değirmencik Mahallesi’nde ise 399 adet konut ve 12 Adet dükkân inşaatı ile altyapı ve çevre düzenlemesi ihalesi Gaziantep Gold Yapı’ya verildi. Adıyaman/Kahta Çobanlı Mahallesi’ndeki 297 adet konut ve 4 dükkanlı ticaret merkezi İnşaatı ile altyapı ve çevre düzenlemesi ihalesi Halil Koç İnşaat ve MFK Mühendislik İnşaat ortaklığına verildi.[10]

Bu şirketlerin tamamı AKP ile bağlantılı sermaye gruplarından oluşuyor. Örneğin, Gaziantep Gold Yapı’nın referanslarında AKP’li Gaziantep BŞB., TOKİ ve Tapu Kadastro gibi kurumların olması bunun açık bir göstergesi.[11] Halil Koç ve MFK Mühendislik’in sahibi Mustafa Feyzi Koç da sıkı AKP’lilerden biri. Koç’un AKP Elazığ Milletvekili Tolga Ağar’a ve AKP’li Elazığ Belediye Başkanı Zülfü Demirbağ’a yakınlığı bu durumu açıkça ortaya koyuyor.[12]

Son olarak, Adıyaman’da iki ayrı konut ihalesini ortaklaşa olarak kazanan Eray Aktay ve Biroğlu İnşaat Anonim Şirketi’ne değinmek gerekiyor. Bu şirketlerin 500 deprem konutu ve 250 köy evi inşaatı ihalesini elde ettikleri görülüyor. Bedel ise 2 milyar 275 milyon TL. Biroğlu’nun sahibi Mahmut Biroğlu AKP ile yakın bir isim olarak tanınıyor. Eray Aktay ise Osmaniye’de 534 konut yapım ihalesini Hevsel Petrol İnşaat ve MEP Gayrimenkul İnşaat şirketleriyle kurduğu ortaklıkla elde etti. Bedel olarak 907 milyon 610 bin TL’lik bir miktar söz konusu. Aktay’ın farklı şirketlerle ortaklık yaparak ihaleleri kazansa da aslında diğer şirketlerde hissedar konumunda. Bu açıdan Ticaret Sicil Gazetesi’nde Aktay’ın ihaleyi ortak aldığı MEP Gayrimenkul’un önceki yönetim kurulu üyelerinden olması durumu somut bir şekilde ortaya koyuyor.[13]

TOKİ ihaleleri, sermaye ve burjuva devlet Işığında genel görünüm

TOKİ ihalelerine ve ihaleleri alan şirketlere dair durumu değerlendirdikten sonra sermayenin ve burjuva devletin rutin davranışlarına ve genel pozisyonuna dair durumu da analiz etmek gerekiyor. Bu açıdan deprem bölgesi kapsamında ilk akla gelebilecek unsurlardan biri, 6306 sayılı yasadır. Yasanın 6. maddesinde “Üzerindeki bina yıkılarak arsa hâline gelen taşınmazlarda” ifadesi yer alıyor. Bu ifadenin deprem bölgesini tanımlayan bir anlama geldiğini iddia etmek mümkün. Aslında bu maddenin binalarda elektrik, su ve doğal gaz kesintilerine başvurulararak uygulandığını biliyoruz. Örneğin, son dönemde tanık olduğumuz Tozkoparan (Güngören/İstanbul) bunun tipik bir uygulamasıydı. İnsanlar evlerin içinde olmasına rağmen yıkım başlatılarak arsa haline getirme işlevinin gerçekleştirilmesi için yoğun bir çaba gösterilmişti. Dolayısıyla deprem nedeniyle bölgede ortaya çıkan yıkım sermayenin ve burjuva devletin bu tip sorunlarla (!) karşılaşmadan hazır bir halde arazilere sahip olmasına imkan vermiştir. Ayrıca yerel idarelerle yaşanabilecek sorunlar da 126 sayılı kararnameyle ortadan kaldırılmıştır.[14]

Deprem bölgesi projeleriyle tipik burjuva devlet davranışını değerlendirebileceğimiz ikinci önemli mesele konteynerlerdir. Zira konteynerlere dair devletin ve sermayenin perspektifi aslında geçmişten beri devam eden ve gelecekte de sürdürülecek olan halkın yaşam alanı için değil sermaye için kent inşası anlayışıdır. Şu ana kadar deprem bölgesinde binlerce konteynerin yerleştirildiğini biliyoruz. “Konteyner kent” olarak da adlandırabileceğimiz bu yerleşim yerlerinin daha fazla genişleyeceği öngörülüyor. Bu kapsamda yoğun bir konteyner üretiminin gerçekleştirildiğini söylemek mümkün. Konteynerlerin üretiminde de söylemeye gerek yok ki AKP’nin kendine has ayak izlerini hemen tanımak mümkün. Bu bakımdan, örneğin, Maraş’ta MUSİAD tarafından kurulan 2100 kişilik konteyner kent ele alınabilir. İslamcı sermayenin inşa ettiği bu konteyner kente AKP’nin has İslamcı STK’larından İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı’nın (İHH) bağış çağrısı yapması da müthiş bir bütünselliğe işaret ediyor. Ayrıca burjuva devletin “ulusal” petrol şirketi Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın ise (TPAO) Adıyaman’da konteyner kent inşa ederken birinci damadın şirketi Albayrak Hatay Kırıkhan’da ve ikinci damadın şirketi Baykar ise Maraş’ta konteynar kent yapıyor. Beşli çete içerisinde yer alan Kalyon ise Gaziantep/Islahiye’de bu işi üstlenmiş. İstanbul Sanayi Odası ise Hatay’da geçici barınma alanları açarak projelerin bir ucundan tutmuş görünüyor. Mesele sadece inşa faaliyetleriyle sınırlı değil. Zira Hüdai Vakfı, Mavi Hilal Vakfı, Umuda Koşanlar Vakfı, Hikmet Kiler Vakfı, Bülbülzade Vakfı, Hayırlı İşler Yardım Derneği gibi birçok İslamcı STK konteynerkentlere bağış topluyor ve bu yaşam alanlarında çocuklara ve kadınlara ulaşmaya çalışıyor. Öte yandan işçi düşmanlığıyla tanınan Yemeksepeti ise TEGV ile ortak Ateş Böceği Öğrenim Birimleri denilen birimler üzerinden çocuklara ve gençlere ulaşmaya çalışıyor.[15]

Dolayısıyla burjuvazinin tüm kesimlerinin deprem bölgesinde etkin şekilde faaliyet gösterdiği gözlemleniyor. Bu bağlamda, sanayi odaklarının, TÜSİAD, MÜSİAD, “beşli çete” olarak bilinen AKP’nin has inşaat sermayesi ortakları, Amazon ve Yemeksepeti gibi işçi düşmanı olarak nam salan birçok şirket bölgede yer edindiler. Bunlara ek olarak burjuva aparatları olan STK’ları da unutmamak gerekiyor.[16]

Üçüncü önemli mesele de birçok kişinin fark edemediği ya da işine gelmediği için fark etmek istemediği Organize Sanayi Bölgesi (OSB) gerçeğidir. OSB’nin temel amacının Türkiye emekçilerinin ucuz işgücü unsuruna dönüştürülmesi, köylerin ve yaşam alanlarının da bu kapsamda mekân işlevi üstlenmesidir. Bu genel OSB tablosunun deprem bölgesinde de yıkıma rağmen izlerinin silinemediğini görüyoruz. Zira OSB’lerin yanı başındaki tarlaların üzerine konteyner kent inşa etmek üretici köylüyü işçileştirerek onları sermayenin emrine vermek anlamına gelir. Antakya’nın Güzelbahçe Köyü’nde buğday tarlalarına Emlak Konut eliyle konteyner kent kurulması söz konusu durumu açıkça ortaya koymaktadır.[17]

Deprem bölgesine dair barınma başta olmak üzere tüm ihtiyaçların devlet tarafından karşılanması gerekiyor. Ancak şirketlerin hem çadırkentlerin hem de konteyner kentlerin yapımında rol alması, psikososyal destek ve kişisel gelişim atölyesi gibi projelerle bölgeye nüfuz etme çabaları bu gerekliliğin hiçe sayıldığını gösteriyor. Bu açıdan tüm bu projelerin daha geniş  bir perspektiften ele alınması ve meselenin sadece inşa faaliyeti olmadığının anlaşılması gerekiyor. OSB’lerin çevresine yaşam alanı kurma çağrısı bunun tipik bir göstergesidir. Devletin görünürlüğü ise burjuvaziye yasal zırh oluşuyla ortaya çıkıyor (el koyma kararları gibi). Bu ortamda depremzedelerin arazileri kamu kullanımı içerisinde değerlendirilirken şirketlerin hazine arazilerinde hayır işi maskesiyle alan kazandıkları bir tabloyla karşılaşılıyoruz. Genel olarak bölgedeki yaşam alanlarının ve kentsel yaşamın bozularak sınırları belirlenmiş ve kontrol edilen alanlara dönüştürüldüğünü iddia etmek mümkün.[18]

Bu değerlendirmelerin gösterdiği üzere deprem bölgesine yönelik projelerin ve inşa faaliyetlerinin ülke tarihinden bağımsız ve konjonktürel bir mesele olarak anlaşılmaması gerekiyor. Bu kapsamda deprem bölgesinde toplam 2 Serbest Bölge ve 43 OSB bulunduğunu biliyoruz. 12 OSB projesinin de 2023 yılında tamamlanması planlanıyor. Bu verilere ek olarak Gaziantep OSB’nin 241 bin işçiyle Türkiye’de en yüksek istihdam edilen işçi sayısına sahip olduğunu da vurgulamakta fayda var. Ayrıca Hatay/Hassa’daki OSB de rezerv alanı sayesinde genişleyerek ülkenin en büyük OSB’lerinden biri olma potansiyeline sahip. Öte yandan İskenderun Limanı ise küresel ticaret ağları dikkate alındığında oldukça stratejik bir öneme sahip. Bu açıdan bölgenin limanla bağlantısını kolaylaştırmak amacıyla 2014 yılında planlanan Dörtyol-Hassa Tünel Projesi/Amanos Tüneli (eğer proje gerçekleşirse Gaziantep-İskenderun Limanı arasındaki mesafe 270 kmden 110 kmye düşecek[19]) bölgedeki sanayicilerin çok fazla önem atfettiği projelerden biri. Proje kapsamında demiryolu yapımı da planlanıyor. Proje yapımına şu ana kadar başlanmamış olsa da mevcut durum dikkate alınırsa proje uygulamaya geçirilebilir. Bu noktada Türkiye’nin en büyük lojistik merkezi Maraş’taki Türkoğlu Lojistik Merkezi’nin demiryolu bağlantısı ile İskenderun Limanı’na bağlı olduğunu da hatırlatmakta fayda var.  Bölgeye dair göz ardı edilmemesi gereken bir diğer mesele de deprem öncesinde yapılan petrol arama başvurularının depremden 10 gün sonra Resmi Gazete’de yayınlanarak onaylanmasıdır. Zira söz konusu başvuruların neredeyse tamamının deprem bölgesindedir. Dolayısıyla bu tablo devletin acziyet içerisinde olmadığını bir burjuvazi aparatı olarak tam da kendisine düşen rolü gerçekleştirerek deprem bölgesini sermayenin tahayyülüne uygun olarak yeniden dizayn ettiğini gösteriyor.[20]

Bölge yeniden dizayn edilirken elbette yerleşim meselesi ve yaşam alanlarının inşasının organizasyonu da oldukça önem arz ediyor. Bu bakımdan deprem sonrasında gündeme gelen sağlam zemin tartışmalarıyla deprem meselesi de sadece zeminin niteliğine indirgendi. Böylece yerleşim yerlerinin merkezden çeperlere doğru taşınması gündeme geliyor. Ancak zemin yapısı uygun olan yerleşim yerlerinin merkezde de gerçekleştirilmesi mümkün. Burada asıl ve öncelikli olarak yapılması gereken şey, insanların herhangi bir mağduriyet yaşamadan bulundukları yerleşim yerleri içerisinde öncelikle geçici ve nitelikli barınma imkânlarına ulaşması ve daha sonra uygun koşullarda inşa faaliyetlerinin gerçekleştirilmesidir. Fakat yerleşim yerlerinin dizaynı ve yeni inşa faaliyetleri de sermayenin tahayyülüne uygun olarak biçimlendiriliyor.[21]

Sonuç olarak deprem bölgesinin konut/işyeri ihaleleriyle, OSB’lerle, konteyner kentlerle ve tarikat/cemaat ağlarıyla bir bütün olarak burjuvazinin ve burjuvazi aparatı olan devlet aygıtıyla şekillendirildiği gözlemlenmektedir. Bu durum yeniden inşa faaliyetlerinde ve kentlerin organizasyonunda halkın ve doğanın yok sayılarak sermayenin tahayyülünün esas alındığını açıkça göstermektedir. Dolayısıyla her şeyi metalaştıran burjuvazi tüm yıkım ve kayba rağmen deprem bölgesini de nasıl kâra dönüştürebileceğini tasarlamış, bu tasarıma dair uygulamaları ve politikaları devreye sokmuştur.


[1] https://www.diken.com.tr/iki-sehirde-depremzede-konutu-ihalesi-akpye-yakin-isimlere/

[2]https://www.gazetepencere.com/deprem-bolgesindeki-konut-ihaleleri-100-milyara-yaklasti-buyuk-pay-iktidara-yakin-sirketlere-gitti/

[3] https://www.bbc.com/turkce/articles/cyxvlr8yxz1o

[4] https://haber.sol.org.tr/haber/deprem-bolgesinde-konut-insa-edecek-sirketler-sasirtmadi-iste-aldiklari-ihaleler-367242#:~:text=İşte%20o%20şirketler%20ve%20aldıkları%20bazı%20kamu%20ihaleleri&text=Belgeye%20göre%2C%20projede%3B%20Kalyon%2C,Yapı%20şirketleri%20yüklenici%20olarak%20belirlendi. (Bu başlıkta sadece Maraş, Malatya, Hatay, Osmaniye ve Adana hakkındaki bilgiler bu kaynaktan alınmıştır.)

[5] https://www.gazetepencere.com/deprem-bolgesindeki-konut-ihaleleri-100-milyara-yaklasti-buyuk-pay-iktidara-yakin-sirketlere-gitti/

[6]https://www.gazetepencere.com/deprem-bolgesindeki-konut-ihaleleri-100-milyara-yaklasti-buyuk-pay-iktidara-yakin-sirketlere-gitti/

[7]https://haber.sol.org.tr/haber/deprem-bolgesinde-konut-insa-edecek-sirketler-sasirtmadi-iste-aldiklari-ihaleler-367242#:~:text=İşte%20o%20şirketler%20ve%20aldıkları%20bazı%20kamu%20ihaleleri&text=Belgeye%20göre%2C%20projede%3B%20Kalyon%2C,Yapı%20şirketleri%20yüklenici%20olarak%20belirlendi.

[8] https://artigercek.com/guncel/deprem-konut-ihaleleri-tanidik-sirketlere-244801h

[9] https://artigercek.com/guncel/deprem-konut-ihaleleri-tanidik-sirketlere-244801h

[10] https://www.sozcu.com.tr/2023/emlak/iste-deprem-konutlarinda-ilk-ihaleleri-kazananlar-7608143/

[11] http://www.goldyapi.com.tr/referanslar

[12] https://www.diken.com.tr/iki-sehirde-depremzede-konutu-ihalesi-akpye-yakin-isimlere/

[13]https://www.gazetepencere.com/deprem-bolgesindeki-konut-ihaleleri-100-milyara-yaklasti-buyuk-pay-iktidara-yakin-sirketlere-gitti/

[14]https://umutsen.org/index.php/antepin-tekstili-marasin-sanayisi-antakyanin-tarihi-sinif-savasinin-iktisadi-cografyasi-ve-genisleyen-riskli-alanlarimiz/

[15]https://umutsen.org/index.php/antepin-tekstili-marasin-sanayisi-antakyanin-tarihi-sinif-savasinin-iktisadi-cografyasi-ve-genisleyen-riskli-alanlarimiz/

[16]https://umutsen.org/index.php/antepin-tekstili-marasin-sanayisi-antakyanin-tarihi-sinif-savasinin-iktisadi-cografyasi-ve-genisleyen-riskli-alanlarimiz/

[17]https://umutsen.org/index.php/organize-sanayi-bolgelerinin-yeniden-insasi-sermayenin-deprem-firsati-burcu-cira/

[18] https://umutsen.org/index.php/sirketlerin-konteyner-kentleri-gelecegin-cografyasini-sekillendirecek-bir-esik/

[19] https://www.gazeteekspres.com/ekonomi/amanos-tuneli-de-yilan-hikayesi-oldu-103490

[20]https://umutsen.org/index.php/deprem-sonrasi-yeniden-insa-ve-anadoludaki-kuresel-fabrika-burcu-arikan-ve-m-onur-kocer/

[21]https://umutsen.org/index.php/deprem-sonrasi-yeniden-insa-ve-anadoludaki-kuresel-fabrika-burcu-arikan-ve-m-onur-kocer/

spot_img
İlgili İçerikler

Son Eklenenler